8 entry daha
  • çoğu insanın başına gelmiştir şu muhakkak; filmi izleyip bitiriyorsunuz ve filme dair hiçbir şey hissetmiyorsunuz. kafanız karışıyor. çünkü iyi ya da kötü bir şey hissetmeniz lazım. az iyi ya da az kötü de olur. fena değildi, eh, film yokken izlenir gibi bir şeyler de kabuldür. aklınızdan, ümit vadeden yönetmen veya başka filmini mecbur kalmadıkça izlemem bu kişinin benzeri bir düşünce geçse de kâfi. gel gelelim, iyi ya da kötü, hiçbir hissiyatınız olmuyor. zamanınızın boşa gittiği duygusuna da kapılmıyorsunuz, aman, bu filmi izleyeceğime instagram yapsam daha mı iyiydi, faydalı bir şey yaptık işte hissiyatına da. bi kapılsanız, rahatlayacaksınız, fakat olmuyor.

    işbu filme dair ne hissettiğimi, beğenip beğenmediğimi on dakkadır düşünüyorum, fakat bir sonuca varamıyorum. sonu bok gibiydi, ama girişi iyiydi, şu sahne çok tırttı, ama entrikalar kıvamındaydı derken, ben, kendim ve beğenim ortak bir kanıya varamıyoruz. bu halde, bu filmi önersem de, önermesem de yanlış yapmış olacağım. öyle bir çıkmazda bıraktı beni.

    belki de filmin içindeki tüm iyi şeyler ve kötü şeyler, tam bir dengededir. o yüzden bende iyi ya da kötü hiçbir duygu uyandırmamıştır. belki yönetmen yanlışlıkla öyle bir denge tutturmuştur. o da bir yetenek nihayetinde. fakat illa ki bir hissiyat olması lazım. iyi ya da kötünün derecelerinden birinin hissedilmesi gerek. hem iyi hem kötü desen, olmaz, kafalar iyice karışır. hangi yanı daha ağır basıyor peki derler adama, kös gibi kalırsın.

    neyse. bir iki spoylır yazıp rahatlatayım zihni.

    --- spoiler ---

    1:16:33 ile 1:16:41 vakitleri arasında, sibyl telefonda konuşup ağlarken ağzının titreyişinin çenesine yansıyışının görülmesi, kadrajda dudağı değil çeneyi göstermek, güzel bir biçim.

    margot, her bir sibyl'in müdahalesinde, gerçekten şahane oynuyor. sanki gerçek hayatta da ikisinin arasında böyle bir direktif - uygulama bağıntısı varmış gibi.

    filmdeki filmi yöneten yönetmenin, sürekli - size laflar hazırladım ancak söylemeyeceğim - tavrı, sakinliği, pek hoş. filmi çekerken, oyuncuların hatalarına karşı tam gaz bir kızgınlıkla tepki vermesi ise, iyi ikilem.

    en nihayetinde dayanamayıp kızgın kumlardan serin sulara atlamasında ise, doğrusu bana da bi rahatlama geldi.

    ufak çocukla yapılan seanslar, filme ayrı bir tat katmış. tam eh be, yetti entrika diyorsun, tak çocukla yapılan seanslı sahne giriyor. güzel dizilim.

    sona yaklaşırkenki sahnelerden birinde, sibyl'ın yaşadığı kişisel gelişimci aydınlanması, güzel değil.

    margot ise epeyce güzel. arabada sibyl ile partiden döndükleri bir sahne var, orada, arabanın içindeki gölge yaptıran kırmızımsı ışıkla ise, daha da güzel. filmi komple beğendiğinizi sandıracak kadar güzel.

    --- spoiler ---
14 entry daha
hesabın var mı? giriş yap