• bildiğin ya da bilmediğin türden bir "güdük kalmış asi"dir.

    sen biliyor musun ki, çağının önünde yürüyor hatta gelecek çağların, nesillerin de önünü aydınlatıyor gibi görünsen de, bir eksik'sin (defectus)? eh haliyle de boyuna posuna bakmadan isyana yelteniyorsun, asi (defector) diye anılmak isterken de yanılıyorsun. çağlar bir bütünken sen arada bir yerde sırıtan bir nokta bile değil gibisin. öyle ya gelecekte senin soyundan birileri mars'ta, bir yerde eşek yüküyle aydınlanmışlığını kutlayacak, çağlar çağlar önce ayağa kalkıp da / topraktan hamurun karılıp da (saplanıp kaldığınız anlayışa göre birini tercih edin işte, her yazıda bu rahatlığı bulamazsınız) çevreni anlamaya başladığın için yere göğe sığdırılamayacak belki de bilgeler bilgesi olarak anılacaksın. her türlü güdüklüğün, hayvanlara özgü "doğay(l)a uyumlu" tutum karşısında ezildikçe, çırılçıplak geldiğin dünyada bilginin peşinde koşuşun senin bilinçli tercihinmiş gibi algılanacak, en korunmasız halinle "ayakta kalabilmek için" bilgiye muhtaçlığın senin yüceler yücesi ilerlemen olarak adlandırılacak. en nihayetinde sen, doğa karşısında üstün gelen "politik hayvan" kimliğinle düşündükçe varlığını teyit edebildiğin için tanrılaşmış insanın dedesi olmakla payelendirileceksin.

    sonuç mu?

    mars'ta hayat varsa, defolalım oraya. ama schelling'in "özgürlük, bilincine varılmış zorunluluktur" lafından hareketle, şöyle kendimize de bir bakalım. bak yani, bakan sen ol. zira eksiksin ama buna rağmen hala asi olarak anılıyorsun. aklın bütün oyunlarını çözdüğünü sanıyorsun, etrafındaki gölgelerden korkuyorsun. mağarandan dışarı çıkamıyorsun, çıkmayı istediğinde ancak kredi kartıyla evvelden ücretini ödediğin yan mağaraya taşınabiliyorsun. kafanda ideolojik saplantılarınla kocaman bir homo insipiens'ken, bir de kendini diğer insipiens'lerin kurtaracak olan fikrin bir temsilcisi olarak görüp, onları da mağarana davet ediyorsun.

    sonuç yok.

    bu gidişin sonu elbette ki mars'tır, ay'dır, saturn'dur, uranus'tur, samanyolu galaksisi'nin dışıdır. kabul, ama oraya vardığında şimdikinden daha "tam" ve daha huzura ermiş biri olmayacaksın.

    keşke bir tişörtün üç yüzü olabilse de, ön yüzüne "god is dead", arka yüzüne de "nietzsche is dead" yazıp, üçüncü yüzüne "eksik asiler birbirini yer" diye dipnot düşebileyim. nokta.
1 entry daha
hesabın var mı? giriş yap