185 entry daha
  • son zamanlarda neoliberalizmin türkiye için ne kadar sakat olduğunu, bugünlerin neoliberal dönemlerdeki tüketici alışkanlıklarımızdan kaynaklandığını iddia eden vasat bir solcu kitle türedi.

    vasat diyorum çünkü güneş kadar ortada konulara gözlerini kapatıp neoliberalizmin türkiye'ye ne kadar zararı olduğunu göstermeye çalışan yazılar kaleme alıyorlar.

    örnek vermek gerekirse türkiye'de hiçbir zaman bir macbook 1200 tl, bir playstation 750 tl falan olmamalı. türkiye bunu bu şekilde tüketecek bir üretime sahip değil falan.

    babacan dönemindeki neoliberal politikaların bugünlere sebep olduğunu envai çeşit ayrıntıya girip politik konulara hiç değinmeden açıklamaya çalışıyorlar.

    benim çok sevdiğim bir söz var. belki kendim üretmiş bile olabilirim, bir yerde okudum mu hatırlamıyorum.

    ekonomi ve politika bir paranın iki yüzüdür.
    ekonomik okur yazarlık olmadan politika; politik okur yazarlık olmadan ekonomi anlaşılamaz.

    bu insanların geneli politik okur yazarlıkları zayıf olduğu için sadece ekonomik detaylara bakıp aradaki boşlukları da kendi fantazilerine göre dolduruyorlar.

    aradaki boşluklar politik boşluklar ama oraya girmiyorlar işte.

    neo-liberalizm, kapitalizmin küreselleşmesidir.

    türkiye gibi ülkeler de bu küreselleşmeden en çok yararlanacak ülkelerdir.

    bugün senin mühendisin mesela kaçıyor gidiyor almanya'ya orada vatandaşlık alıp çalışıyor ya, işte bu neo-liberalizm olmuyor.

    eğer neo-liberalizm olsaydı şirket o mühendisin ayağına türkiye'ye gelirdi. babacan döneminde bu böyleydi. akp neoliberal politikalar uygularken bu böyleydi.

    beyinler gitmiyor, o beyinleri çalıştırmak için şirketler buraya geliyordu.

    senin mühendisin türkiye'de yaşıyor, türkiye'de harcıyor ama uluslararası bir firma için üretiyordu. dolayısıyla diyorlar ya,

    türkiye bu kadar üretmiyor nasıl bu kadar tüketsin diye,

    dış yatırım gelince bal gibi üretirsin de tüketirsin de.

    senin yaratamadığın iş ilanlarını yaratır çünkü dış yatırım. ülkendeki beyaz yaka, eğitimli personal, mavi yaka vs gider uluslararası firmalar için üretir, sen de bundan payını alırsın.

    yıllarca oluşturamayacağın üretim seviyesine bu şekilde ulaşabilirsin. amerika'yı yeniden keşfetmeye gerek yok yani. ille biz üreteceğiz diye bir şey yok. bizim kaliteli bir burjuva sınıfımız olmayabilir ama nispeten iyi bir genç nüfusumuz var. içlerinde iyi mühendisler var.

    akp'nin ilk dönemlerinde bu böyleydi.

    maaşlar yüksek, alım gücü yüksek, tüketim gücü yüksekti.

    çünkü ciddi bir dış yatırım vardı.

    burada vasat solcuların dönüp takılı kaldığı nokta sıcak para mevzusu. yani ucuz krediler. zannediyorlar ki refahı ucuz krediler sağlıyor, kredi bitince iş bitiyor.

    ya iyi de kapitalizm zaten bir geleceğe borçlanma sistemidir.

    ülkende ucuz kredi olması = mükemmel bir şey. bu bir tuzak falan değil. kapitalist sistemde gelişmenin en ideal yolu. ucuz kredi de öyle ayda yılda bir denk gelen sıcak fırsat değil, oyunu kurallarına göre oynar, iyi uluslararası ilişkilere sahip olur, ekonomini düzgün yönetirsen kredi notun yüksek olur ve hep ucuz kredi bulabilirsin. (ha savaş olur, pandemi olur etkilenir falan o ayrı mevzu, ama biz pandemi ve savaş öncesinde de kredi notu anlamında kendi kendimizi bitirmiştik)

    ucuz kredi öyle denk gelen bir şey değil. kurallarına göre oynarsan, demokrasi ülkesi olursan, tek adam değil sistem ülkesi olmaya çalışırsan hep elde edebileceğin bir şey.

    siz kapitalizmi anlamadığınız için kapitalizme dair detaylara komplocu bir dayı gibi bakıyorsunuz.

    peki ne oldu?

    neoliberal politikalarla mı bu günlere geldik?

    hayır.

    türkiye uluslararası yatırımcılar için " yatırım yapılamaz " seviyelere geldi. 2 tane oy almak için almanlara nazi dediler. hollanda'da rezalet çıkardılar. kredi notu açıklayan fitch gibi kurumlara eyy..... falan dediler. hava savunma sistemi alamadık, suriye'de abd ile anlaşamadık diye gidip s-400 alıp açıkça batıya mesaj verdiler. daha neler neler. yazsak tuğla gibi entry olur.

    akp yarattığı refahı neoliberalizm ile yarattı. ama kerameti kendinde zannetti. sonra neoliberalizmin bütün enstrümanlarına savaş açtı.

    ya bu ülkede faiz sebep enflasyon sonuç gibi bir ekonomik sistem uygulanıyor şuan, farkındasınız dimi bu garabet durumun?

    bütün neoliberal teorilere, aktörlere, kurumlara, uluslararası ilişkilere bu şekilde siktir çekersen ortada neoliberalizm falan kalmaz.

    onun yarattığı refah da gider.

    neymiş türkiye sıcak para varken çok tüketmiş o yüzden böyle olmuş.

    neoliberaller mi bozdu türkiye'nin uluslararası ilişkilerini? neoliberaller mi dedi git yeni osmanlıcılık oyna diye? neoliberaller mi dedi bürokrasideki kalifiye adamları at yerlerine rizelileri, kartal imamhatiplileri falan doldur diye?

    neoliberalizm bir sistemdir ve kuralları vardır.

    kurallarına göre oynarsan kazanırsın.
    kurallarına göre oynamayı bırakırsan kaybedersin.

    nedir bu kurallar?

    hesap verebilir, güvenilir bir hukuk devleti.
    iyi uluslararası ilişkiler.
    merkez bankası gibi kurumların bağımsız olması.
    tek adam değil, sistemsel bir yönetim kurulması.
    iyi ekonomistlerin ülke ekonomisi ile ilgili alacakları kararları ekonomi bilimine göre alması.
    kısaca kopenhag kriterlerine yüzünü dönmüş bir hükümet diyebilirsiniz.

    akp kopenhag kriterlerine yüzünü dönmüşken refah var mıydı? vardı.

    şimdi bu kopenhag kriterlerine karşı olan vasat solcular ne yapsak ne etsek de aslında o refahın " sahte " olduğuna milleti ikna etsek diye uğraşıyorlar.

    kopenhag kriterlerine yüzünü dönmüş türkiye = refah.
    kopenhag kriterlerinden dönmüş ve tek adam rejimine dönüşmüş türkiye = sefalet.

    denklem ortada değil mi?

    suç neoliberalizmin mi yoksa neoliberalizmin aktörlerine siktir çeken politikacıların mı?

    ortada bir teori var, diyoruz ki uygularsan kazanırsın. uyguluyoruz kazanıyoruz.
    sonra diyoruz ki uygulamazsan kaybedersin, uygulamıyorlar kaybediyoruz.

    ya ikisini de yaşadık son 20 yılda. yaşamadık mı?

    sonuç ortada değil mi? haklı olduğumuz ortada değil mi? daha ne kanıt görmek istiyorsunuz?

    ülkeni yöneten tek adam uluslararası kredi kuruluşlarına, ciddi yatırım potansiyeli olan ülkelere hakaret ederken, absürd ekonomi politikaları uygularken, neoliberalizmin tam zıttı yönde politika üretirken neoliberalizmi suçlayamazsın vasat solcu. lütfen artık bunu kabullen.

    edit: selin sayek böke, sana diyorum. okuyor musun?

    biz burada kampüs solcularını eleştiriyoruz, ana muhalefet liderinin ekonomi politikalarından sorumlu genel başkan yardımcılığı yapmış kadın gidip brüksel'de neoliberal politikalarla yönetilen ülkelere türkiye gibi bir ülkeden gidip neoliberalizmin bizi nasıl kötü günlere sürüklediğini anlatıyor.

    socialist circle jerk işte.

    vasatsınız vasat.

    yaşıtlarınız politikaya ilgi duymadı diye kendinizi insandan sayıyorsunuz. muhtar bile olmamanız lazım sizin.

    edit: bu entry'ye sallayan baya bir vasat solcu gelmiş. kendileri en basit paragrafları ile anlayabilecek kapasitede olmadıkları için hiçbirine tenezzül etmedim. ama madem bu kadar üstüne alınan olmuş vasat solcu nedir açıklayayım,

    solcu: öyle ya da böyle devletin ekonomiye daha fazla müdahale etmesini, devletin ekonomiyi kontrol etmesini isteyen sosyalizm ideolojisine yakın kişi. ne kadar kontrol etsin, ne kadar sosyalist olalım vs o ayrı bir spektrum.

    vasat solcu: türkiye'nin son 10 yıldır neoliberalizm ile uzaktan yakından alakası kalmamışken, bunun neticesinde ekonomik olarak tepetaklak gitmiş iken 20 yıl önce neoliberalizm vardı diye bir şekilde türkiye'nin ekonomik çöküşünü neoliberalizme bağlayan kişi. halbuki türkiye'nin niye çöktüğü çok açık ve neoliberalizm ile hiçbir alakası yok. ve hatta neoliberallerden uzaklaşmasıyla ilgisi var. o kadar açık ki bu.

    biz ülkeyi allahçı komünist parti yönetiyor diyoruz adam/kadın bize türkiye neoliberalizm yüzünden böyle diyor. daha ne diyim ki bunlara ben? bu entry'de diyeceğimi demişim zaten.

    bu insanlar aptal çünkü bu direkt elma armut. ne diyim yani. vasatsınız. bu farkı göremiyorsunuz.

    siz sadece ekonomik olarak kötü bir çıkarımda bulunmuyorsunuz. siz simit satsanız kötü simitçi olursunuz. spor yapsanız kötü sporcu olursunuz. film çekseniz kötü filmci olursunuz. siz elma ile armutu ayırt edemeyen insanlarsınız çünkü.
50 entry daha
hesabın var mı? giriş yap