9 entry daha
  • "28 şubat'la ilgili yapılan değerlendirmelerde ve mahkeme sürecinde en çok gündeme gelen olaylardan birisi "sincan'da yaşanan tiyatro" hikâyesiydi.

    31 ocak (ramazan ayının son cuma günü) iran islam devrimi'nin siyasi ve ruhani lideri humeyni tarafından "kudüs günü" ilan edilen bir tarihti.

    refah partili sincan belediyesi de, 31 ocak 1997'de "kudüs gecesi" isimli bir etkinlik organize etti.

    etkinliğin yapılacağı salona, hamas ve hizbullah terör örgütü liderlerinin büyük boy posterleri asıldı. geceye sincan belediye başkanı bekir yıldız'ın davetlisi olarak iran'ın ankara büyükelçisi muhammed riza bagheri de katıldı. bagheri, iran rejimini öven, türkiye'nin laik devlet düzeni aleyhine bir konuşma yaptı.

    etkinlikte mikrofon başına geçen sincan belediye başkanı bekir yıldız'ın ağzından başörtüsü takmayanları aşağılayan sözler döküldü. yıldız'ın ifadeleri daha sonra yargılandığı mahkeme tutanaklarına şöyle yansıdı:

    "başörtüsü müslümanlanın şeref sancağıdır. başörtüsü takmayanların kendi vücutlannı şerefli görmeyerek, peşkeş çektikleri, şeref sancağı olan başörtüleri ve diğer değer yargıları için sabırlı bir şekilde mücadele yapacakları, ancak müslümanların sabrı taştığında işin nereye varacağının çok iyi bilindiği [...] kendi hatalan ile hasta düşen laiklerin kollanna ve bacaklarina zorla basarak, şeriat enjekte edecekleri..."

    posterler sincan'daki gecede yaşananlar, türkiye'nin gündemine oturacak, uzun zaman da tartışılacaktı. ne etkinlikte asılan posterler ne davetliler ne de yapılan konuşmalar, sıradan ve görmezden gelinecek şeyler değildi. açıkça laik demokratik düzen tehdit ediliyor, yabancı bir ülkenin rejimi türkiye'ye örnek gösteriliyordu. tehdit edenlerden birisi de, komşu ülkenin büyükelçisiydi.

    her kesimden kudüs gecesi'ne tepkiler yükseliyordu. 2 şubat 1997'de içişleri bakanı meral akşener, bekir yıldız hakkında müfettişlere inceleme başlattırdı. bekir yıldız, başbakan yardımcısı tansu çiller'in talimatıyla bakan akşener tarafından görevinden alındı.

    hem ankara cumhuriyet başsavcılığı hem de ankara devlet güvenlik mahkemesi (dgm) başsavcılığı, bekir yıldız ve belediye çalışanları hakkında "hizbullah terör örgütü üyeliği", "yardım ve yataklık" suçlarından iki ayrı adli soruşturma başlattı.

    söz konusu gecede konuşan iran'ın ankara büyükelçisi bagheri, 3 şubat 1997'de dışişleri bakanlığı'na çağrılarak protesto edildi, olayın ardından iran büyükelçisi ve iran istanbul başkonsolosu türkiye'den ayrıldı.

    başbakan yardımcısı ve dyp'nin genel başkanı tansu çiller, partisinin grup toplantısında, sincan'da yaşananlara değindi:

    "ülkemizin, şu geçtiği süreçte son yaşadığı bir densiz olay var, sincan olayı. sincan'daki olayı yok farz edemeyiz. sincan'daki olayı küçümseyip de geçemeyiz. sincan'daki olayın vahim olduğunda da hemfikir olmamız gerekir. içimize sindirmediğimiz müddetçe bu işlerin hep sini aşacağız. türkiye aşacak, devletimizin bu vazgeçilmez niteliği denenecek olursa, buna teşebbüs edenlere de türkiye'yi dar ederiz."

    kısacası koalisyon ortağı dyp de sincan'da yaşananlara yüksek perdeden tepki gösterdi.

    bekir yıldız, soruşturma devam ederken tutuklandı. refah partili adalet bakanı şevket kazan, bekir yıldız'ı tutukluluğu sürecinde cezaevinde ziyaret etti. adaletten sorum lu bakanın belediye başkanını ziyaret etmesi açıkça bir tavırdı. kazan'ın, adalet bakanı sıfatıyla yaptığı bu ziyareti, anayasa mahkemesi'nde görülen refah partisi'nin kapatılması davasında, kapatma kararının gerekçelerinden birini oluşturacaktı.

    dgm başsavcılığınca bekir yıldız dahil 11 sanık hakkında "hizbullah terör örgütüne üye olmak / propagandasını yapmak" suçlamasıyla dava açıldı. dgm'de yapılan yargılama sonucu bekir yıldız'a verilen 4 yıl 7 ay mahkumiyet cezası yargı tay tarafından onandı. bu süreçte bekir yıldız yurtdışına kaçtı ve 3 yıl sonra çıkan aftan yararlanarak yurda döndü.

    bekir yıldız'la birlikte aynı davada yargılanan ve hizbullah örgütüne üye olduğu gerekçesiyle 17 yıl 6 ay hapis ceza sına çarptırılan nurettin şirin'in milliyet'te yayımlanan sözleri ise dikkat çekiciydi. 1 mart 2011 tarihinde gazetenin internet sitesinde yayımlanan haberde, nurettin şirin'in, "kudüs gecesi programındaki afiş ve pankartların sorumluluğunu bekir yıldız'ın ricası üzerine üstlendiğini, ilgisinin olmadığını katıldığı bir konferansta açıkladığı" yazıyordu.

    sincan'daki kudüs gecesi'yle ilgili yaşananlar, yıllar sonra hükümet üyelerine de soruldu.

    başbakan yardımcısı tansu çiller, 28 şubat davasının görüldüğü ankara 5. ağır ceza mahkemesi'nde 18 temmuz 2017'deki beyanında, olayla ilgili şunları söyledi:

    "sincan'da bir belediye başkanı yine ortadoğu'daki bir ülkenin sefirini davet ediyor. densiz birtakım laflar, laik türkiye'nin aleyhine birtakım laflar... 31 ocak 1997 kudüs gecesi ve burada birtakım teröristlerin resimleri önünde kendi ülkesinin rejimini methediyor. içişleri bakanını çağırıyorum, 'nedir bu' diyorum, 'gereğini yapalım' diyorum.. sincan belediye başkanı refah partili, görevden alınıyor. dışişleri bakanlığı o ülkenin o sefirini geri yolluyor, aynı zamanda konsolosu geri yolluyor..."

    çiller'in sözleri mahkemede yankılanırken, "meral akşener, sincan belediye başkanı'nı görevden almadan önce size danıştı mi?" sorusuna çiller, "meral akşener, benim parti genel baş kanlığım zamanında içişleri bakanlığı yaptı. dolayısıyla benim bilgimin haricinde olması mümkün değil" diye yanıt verdi.

    "siz sincan belediye başkanı'nın görevden alınma gerekçelerini doğru buldunuz mu? bu yüzden mi böyle bir talimat verdiniz?" şeklindeki soruya ise çiller, "evet" diyerek, bekir yıldız'ın görevden alınmasının kendi talimatıyla olduğunu bir kez de mahkemede anlattı.

    peki, içişleri bakanı meral akşener? o da ankara 5. ağır ceza mahkemesi'nde 16 şubat 2015'te beyanda bulundu.

    akşener, "bekir yıldız'ın görevinden alınması ile ilgili olarak size herhangi bir baskı, cebir ya da şiddet uygulandı mı?" şeklindeki soruya şu yanıtı verdi:

    "hayır. tekrar ediyorum. şahsıma ait, herhangi bir şahıs, silahlı bürokrasiden herhangi bir kişi tabancasını uzatıp alnıma yöneltip, herhangi bir şekilde 'bunu imzalayacaksın kardeşim' diyen olmadı. demeye kalkışılsa zaten mümkün değildi, inadına yapardım. ne derse onun tersini yapardım. ama böyle bir şey olmadı. (...) şöyle bir şey oldu. şimdi sincan'da bir gece yapıldı. bir belediye baş kanı tarafından bir gece yapıldı. kudüs gecesi. o kudüs gecesi'ndeki söylem ve eylemlerden sonra zaten soruşturma açtım ben. yani o şahıs hakkında soruşturma aç tim. yanlış olduğunu düşündüğüm için. daha sonra açığa alındı bu arkadaş."

    adalet bakanı şevket kazan ise katıldığı bir televizyon programında kudüs gecesi'yle ilgili, "ben ertesi gün telefona sarıldım, sincan belediye başkanına gerçekten çok ağır bir şekilde konuştum. 'sen nasıl böyle bir şey yaparsın, genel merkezden habersiz sen nasıl bir diplomatı davet ediyorsun, nasıl oluyor da onların panolarını alıyorsun, getiriyorsun, buraya astırıyor sun... tabii o bir hataydı" ifadelerini kullandı.

    yani, hem kudüs gecesi'nin hemen ardından yapılan açıklamalar hem de yıllar sonra ağızlardan çıkanlar, sincan belediye başkanı bekir yıldız'ın hükümet yetkilileri tarafından, herhangi bir baskıyla karşılaşmadan görevden alındığını kanıtlıyordu. bugün anlatıldığı gibi sincan belediye başkanı'nın görevden alınmasının askerle bir ilgisi yoktu.

    ama gelgelelim tarih yeniden yazılmak istendiğinde hemen her suç askere kolaylıkla mal ediliyordu."
1 entry daha
hesabın var mı? giriş yap