1289 entry daha
  • bu dizi ilk yayınlandığı zaman ortaokul talebesiydim, neden bilmiyorum acayip sevmiştim ve sonrasında da sevmeye devam ettim. yanlış hatırlamıyorsam ailecek izlerdik, çok geç yayınlanırdı. üvey annem, eğer uyuyakaldıysam bana dizide olanları anlatırdı.
    fakat hiçbir zaman ilk bölümlerin sonrasını izleyemedim büyüdükten sonra. ilk bölümlerdeki şenlikli büyükada kısımlarının ötesine geçemedim. çok fazla sevmeme rağmen tekrar izlemeye cesaret edemediğim dizilerden biriydi hatırla sevgili. nostalji hissinden ötürü öldürücü bir acı veriyordu bana. hem kişisel bir nostalji, hem de diziden kaynaklı bir nostalji.

    fakat bu yaz ilk kez, depremden sonrasında nefes alacak zamanım bile olmasın istediğim bir dönemdeyim. o yüzden ya bir şeyler okuyorum ya bir şeyler izliyorum. benim hayatım boyunca seçtiğim biricik gerçeklerden kaçma yöntemi budur, nefes alamayacak kadar okumak, nefes alamayacak kadar izlemek, şarkı dinleyerek biraz hayal kurmak.hiç sağlıklı değil onca şeyden sonra, biliyorum.
    bir iki dakika bile kendimle başbaşa kalsam aklıma nelerin geldiğini bir bilseniz.. bu yüzden büyüdükten sonra ilk kez baştan sona, büyümüş kafayla tekrar izleyebildim diziyi. onca acıdan sonra insan böyle küçük şeylerden korkmuyor sanırım. üzerine ben de birkaç şey söylemek isterim. diziyi de çok çok sevdiğimi belirtmek isterim.

    --- spoiler ---
    her şeyden önce sevmenin en naif hallerini bu dizide gördüm sanırım. dostlukların, aile ilişkilerinin hatta aşkların naifliği büyüleyiciydi dizi boyunca. konuşulan türkçenin güzelliği, mekanların özellikle büyükada sahnelerinin enfesliği, kadınların şıklığı, ailelerin çevrelerine ve olaylara karşı tutumları çoğu zaman büyüleyiciydi. herhalde yazılan en güzel erkek karakterleri bu dizide görmüşümdür türk dizilerinde. mehmet, necdet, şevket muazzam adamlardı. mükemmele yakın adamlar. günümüz dizilerindeki o çingenelik yok yani anlayacağınız. bu dizi nadir naif dizilerimizdendir. ülke tarihini anlatırken bunu yapabilmek de eminim zordur.

    dizi bütün kült dizilerin yapabildiği bazı şeyleri de yapabilmiştir. bazı mekanları, bazı şarkıları simgeleştirmiştir. büyükada'daki metruk ev artık simgeleseldir mesela, dizinin bazı müzikleri de aynı şekilde.

    dizinin tarihi anlatırken muhakkak noksanlığı olmuştur, ve hatta olmuş da. çoğu zaman maalesef tek taraflı bir açıdan ele alınıyor, fakat geçmişten orijinal görüntülere ve gazete başlıklarına da yer veriyor. bu yüzden hafif bir belgesellik özelliği de var. dizinin olumlu yanlarından biri bence bu.

    tarihi anlatma derdi çok fazla probleme yol açmış çünkü çok fazla acemi oyuncuyla çalışmak zorunda kalınmış, seslendirme problemi de bu yüzden üst seviyedeydi. böyle bir derdi olmasaydı çok çok daha iyi bir dizi olurdu eminim. bir de zaman atlamaları yüzünden oyuncuların sürekli yaşlandırılma işi var, yer yer o da abuk olmuş biraz. deniz gezmiş fazla güleç bir devrimciydi, diziyi izlerken bu beni hep biraz rahatsız etmiştir saçma bir şekilde.

    dizinin en sevdiğim yanlarından biri üniversitemi, kep attığım yeri sürekli görmemdir. ıstanbul, adalar, üniversitem.

    ilk başlarda karakterler arası olaylar çoğunluktayken, 80'lere doğru neredeyse dizinin tek derdi memleket meselelerini anlatmak olmuş. dizi çoğunlukla sol yumruğu havaya kaldırsa da sonlara doğru içimizdeki şeytanları da hedef göstermiş, kardeş kavgalarını da eleştirmiştir. sevdiğim yönlerinden biridir. maraş olayları kısmında öfkeden nefes alamadım.

    dizinin en "en" sahneleri benim için;

    -şevket gürsoy'un vefat ederken eşine "bana verdiğin mutluluk için teşekkür ederim" dediği sahne,

    şevket ve rıza'nın, birlikte bir gün geçirdiği ve geçmişi andığı sahneler,

    oğlunu che sevdasıyla büyüten mehmet'in oğlunu kurtarmak için onun parkasını giyip koştuğu, ardında vurulup vefat ettiği sahne

    ahmet ve yasemin'in yıllar sonra trende karşılaştığı sahne

    deniz gezmiş'in vefatından sonra yıl atlamasından sonraki bölümlerde harun'un kaç bölüm boyunca dinlediğimiz devrimci müziğiyle hapishaneden çıktığı, ışıkla karşılaştığı sahne (acayip bir sahne gerçekten)

    necdet'in 80 darbesinde gözaltına alınırken rüya'nın ağlaması üzerine yasemin'in rıza'nın arkasından ağladığını hatırladığı sahne ( yasemin rıza sahnesinde mehmet de var, acı verici)

    defne ve deniz evlenirken mehmet ve kendisinin nikahını hatırlayan, acıyla baş etmeye çalışırken sürekli geçmişe giden sevim sahneleri

    defne ve deniz'in evlilik teklifi, kırmızı atkı sahnesi

    son bölümdeki yemek sahnesinde ahmet'in rıza'yı, şevket'i, nezahat'ı, mehmet'i, denizi andığı o konuşma

    dizinin en sonundaki el sallama, vedalaşma sahnesidir.

    dizide bir de nutuk sahnesi var. ali ve tufan aynı hücreye konuluyor mamak'ta. çok fazla işkence falan görüyorlar. komutan tufan'dan nutuk'u okumasını istiyor. tufan nutuk'u kendini ve dava arkadaşlarını da işin içine katarak uydurarak okuyor, ali buna baya gülüyor ama komutan nutuk'u yanlış okuduğunu anlamıyor. gerçek düşmanı görünce birleşebilen gencecik çocuklar.. bu sahne de hem komik hem de güzeldi.

    şevket mehmet ve deniz vefat ettikten sonra dizide gözüm hep onları aradı. hatırla sevgili bu yönden de devrimci bir dizidir çünkü en sevilen karakterlerini öldürmüştür. özellikle mehmet'i çok sevmiştim izlerken.

    dizide yaşça büyük oyuncular muazzam oynamış, gençler biraz daha ortalama kalmış onlara göre. yine de figüranlar olmasa kaldırabilir bir oyunculuk var diyebiliriz sanırım.

    bir de harun'u çok sevmiştim karakter olarak.
    --- spoiler ---
38 entry daha
hesabın var mı? giriş yap