736 entry daha
  • iyilik ve kötülük kavramları konusunda vardığım sonuç şu;

    çok basitleştirirsek insanların iyilik diye adlandırdığı şeyler insanların uzun vadeli çıkarlarını; kötülükler ise kısa vadeli çıkarlarını kapsamaktadır.

    vereceğim örneklerdeki önemli nokta şu: bu sadece "normal şartlar altında" ve temel bir ekonomik/entelektüel güce sahip olmanız halinde çalışacaktır. bu kısmı daha sonra açıklayacağım.

    dürüst bir insan olarak bilinirseniz uzun vadede daha konforlu bir hayata ve büyük ihtimalle uzun süre tutunabileceğiniz bir işte sabit bir gelire ya da sosyal güvenceye sahip olursunuz. dolandırıcılık ise sosyal kredinizi tek seferde çekme imkanı tanır. adalet. haksızlıklara göz yummak kısa vadeli bir çıkardır, bu haksızlıklar size uygulanmadığı sürece göz yummak veya bizzat bu haksızlıklardan yararlanmak gittiği yere kadar işinize yarar fakat uzun vadede bu sistem bozulduğu zaman ayarını bozduğunuz kantarın sizi tartma ihtimali her zaman mevcuttur.

    buradan iki şeyi anlayabiliriz. ilk olarak ahlakın muhatabı, öncelikli olarak belirli bir çıtanın üzerindeki kişilerdir. yine verdiğim örneklerden gidersek; sosyal kredinizi koruyabilmeniz için öncelikle ondan fayda görebileceğiniz bir sosyal kredinizin olması gerekmekte, adalete inancınızın olması için öncelikle sistem tarafından bir "eşit" olarak tanınmanız yani adalet sisteminin içinde olmanız gerekmektedir. bundan dolayı da esasında "ahlakçılık" bir küçük burjuva meşgalesidir. işçi sınıfı, ahlakın uzun vadeli çıkarlarından yararlanabileceği temel birikime çoğunlukla sahip değildir; sermayenin/egemen sınıfın ise ahlakı istediği tarafa eğip bükebilecek gücü vardır yani ahlaki normlara uymaktan gelebilecek çıkara ihtiyacı yoktur. neye ihtiyacı vardır? kendi çıkarlarını korumak için kendi ahlak kurallarını bir araç olarak kabul ettirmeye.

    ikinci nokta ise ahlaki normların uygulanabilmesi için bir "normal" ihtiyacıdır. olağanüstü durumlar, savaşlar, krizler, afetler vs. çoğunlukla uzun ve kısa vadeli çıkarları karşı karşıya getirir ve bu durumlar "ahlaki çöküş" diye adlandırılan olaylara gebedir. olan şey aslında insanların önceliklerini yeniden değerlendirmesi dışında pek bir şey değildir. insanlar olandan da çok, beklentilerine göre hareket eder. eğer beklenecek bir "umut" yoksa bu durumda dürtüsel davranışların baskın çıkması olasıdır. bu da yine başta bahsettiğim gibi kısa vadeli çıkarların öne çıkmasıdır.

    bu konuda tek "irrasyonel" (kendi içinde rasyonel fakat maddi gerçekle çelişkili şekilde) değişken din olabilir. din söylediğim sebepler dışında irrasyonel bir beklenti ile uzun vadeli çıkarları (cenneti) ortaya koyarak ahlaklı olması için hiçbir sebebi olmayan kişilerin içselleştirdikleri takdirde ahlaklı davranmasına neden olabilir. fakat manipülasyona çok açık olduğu için de aynı zamanda araçsal bir yönü vardır. araçsallaşmış ahlak kadar "ahlakdışı" bir şeye de nadir rastlanır. adeta büyük bir dolandırıcılığın aktif şekilde parçası olmak veya adaletin temeline dinamit yerleştirmek gibi bir şey.
38 entry daha
hesabın var mı? giriş yap