21 entry daha
  • amerikan bağımsızlık savaşının ardından kolonilerin sıfırdan olmasa da yeni kültür inşası sürerken, ingiltere'den kopmanın bir yolu da dini ritüellerin değiştirilmesi olarak ortaya çıkmış. robinson crusoe misali adada artık tek başına var olmayı (tek başınalıktan kasıt ingiliz etkisinin yokluğundan ibaret) öğrenmek durumundaki kolonilerde bir çok kilise, farklı yöntemlerle yanlızlığını unutmayı, tanrısından yardım dilemeyi denemiş. masal anlatır gibi oldu ama bir entride üstesinden gelinemeyecek kadar ayrışma yaşanıyor, o yüzden geçiyoruz.

    bahse konu farklılıklar sentez hikayesinin uzun zaman dilimi içinde yeni şekil alması biçiminde kendine yer bulmuş. köle negrolar, dillerini adam akıllı bilmedikleri, aksanına uyum sağlayamadıklar beyaz efendilerinin yanında pazar ayinlerine, vaftizlere, şunlara, bunlara katılıp yeni kıtanın diniyle ve ibadet şekliyle karşılaşınca, afrika kökenli ritimleriyle, gelişmemiş yazılı kültürleriyle (ki gelişmiş sözlü geleneğe sebep oluyor), bedensel ifade şekilleriyle harmanlayıp yeni bir tarz oluşturuyorlar. temel bu gerisi de bunun üzerine kurulu. zamanla, güneyden kuzeye göçle, işin içine enstrümanların girmesiyle, büyük buhranla, thomas dorsey'le, mahalia jackson'la bu ibadeti tamamlayıcı bedensel ve müzikal şenlik gospel adını alıyor 1930 sonrası.

    ayrıca amerika birleşik devletleri'nde siyah-beyaz ayrımcılığının ortadan kaldırılması sürecinde, özellikle zenci-siyahi-afroamerikan -nasıl derseniz- gospeli, hak arama hareketinin simgelerinden olmuştur. gospel müziği ile ilgilenen şarkıcı ve bestecilerin genellikle kilisenin sosyal dayanışma ağının içerisinden çıkmış olmaları ve toplantılarda, protestolarda güçlü toplumsal karakterler olarak boy göstermeleri gospeli o tarihte var olan toplumsal yapı içerisinde tepki koyucu, örgütleyici bir konuma koyar.
38 entry daha
hesabın var mı? giriş yap