8 entry daha
  • 1942 yılında "yabancı" romanı ile birlikte, önce deneme olarak yayınlanan sonrasında camus'nün "saçma/absürd" karşısında yaşamla yüzleşme yeteneğinin, yeni modern ahlakın sözcüsü haline gelişini simgeleyen kitabı.
    sisyphos söyleni'ne adını veren klasik yunan karakteri, her seferinde yeniden geriye yuvarlanan ağır bir kayayı ebedi olarak bir dağın tepesine çıkartma cezasına çarptırılır. camus ise, bunun hepimizin kaderi olduğunu öne sürmekle işe başlar.
    aslına bakıldığında, evet bütün enerjimizi, yarasız çaba ve düş kırıklıklarına karşı koymaya harcıyoruz. varoluştaki bu "saçmalık"* , sisyphos'un ölümsüz olduğunu düşünsek bile az acı verici olamaz şeklinde yorumlanıyor.
    dolayısıyla, camus tarafından ortaya konulan felsefenin birincil görevi, -yaşamın yaşamaya değer olup olmadığına- ya da farklı bir deyişle -intihar edip etmemeye karar vermek- olarak tanımlanabilir.

    bu sorulardan birincisine camus'nün verdiği yanıt coşkulu bir evet iken, ikincisine verdiği yanıt ahlâki olarak hayır idi. camus'nün sisyphos'u anlamlı bir biçimde kendisini anlamsız tasarısına adıyor ve böylece onu anlamlı kılıyordu.

    camus, "sisyphos'un mutlu olduğunu düşünmek gerekiyor" sonucuna varıyordu. böylece kendi yaşamlarımızın saçmalığına kendimizi atarak ve bunu kabullenerek biz de mutlu olabiliriz.
202 entry daha
hesabın var mı? giriş yap