7 entry daha
  • töre dergisinin tozlu sayfalarında kalmış, "elveda gülsarı" kadar naif, yazarı yazılmamış bir metinle selamlamak istediğim muazzam roman..

    “ağdı azgın bulutlar;
    yılkımı seller aldı,
    ard’a ıslak umutlar
    bir de gül-sarı kaldı

    ve yumdum gözlerimi kara-kızıl akşama, bir güneş artığının üç bin yıllık börküme yamandığı sırada. sabırdan çarıklarla turanlaşan dedemin bir kağnılık ününden pay almağa giderken, susuzluğa pervane kesilen kırk-erenler söküp yüreklerinden en duraksız emeli, “al” dediler, ‘bu tayı götür çile dağına; yemi yeşil azatlık, gemi tutsaklık olsun. en yalçın kayalara en kara yosunların kına olduğu toyda halay çekerken barış, savaş ile kol kola bir kırgız kopuzunun bam teliyle kamçıla. kızıp soluk soluğa geçsin gök-kuşağından; arıtsın yüreğini bir yitişte korkudan. bilsin niye gerekli nal döğen demirciye tekenin soluğuyla pelitin kıvılcımı, bilsin terle demirin arasında bilenen en amansız kılıcı ve en erdemli hıncı.’

    binip o bengi taya
    yönünü verdim aya,
    gider gibi altay’a
    gönlüm sevince daldı.”
    töre, haziran, 1977.
47 entry daha
hesabın var mı? giriş yap