9 entry daha
  • çocukluğumuzda, seksenlerin ikinci yarısında fulya'dan beşiktaş pazarına giderken bir yamacın önünden geçerdik. az yukarıda, bir patikayla çıkılan, etrafı telle çevrili yarı harabe bir mezar vardı. kenarlarında cam kırıkları olurdu, hep birlikte patikadan yukarı tırmanırdık ve ellerimizi açıp dua ederdik. bazen büyüklerimiz orada bir çay bardağını kırıp bırakırdı. patikadan aşağı inip yola devam ederdik. beşiktaş pazarına gidişimizin önemli bir parçası haline gelen bir ritüeldi bu. sonradan duyduk ki az ötedeki fakültenin öğrencileri burada içerlermiş, bardakları şişeleri de buraya saklarlarmış. içmeye gidecekleri zaman "haydi bardak baba'ya gidelim" derlermiş.
    hangisi doğru bilemiyoruz. türbenin baş kısmı kıbleye dönük değilmiş, bu yüzden şehir efsanesi tarafı ağır basıyor sanki.
    bildiğimiz, çocukluğumuzdan kalma bu silik hatıranın üzerine bir plaza yapmışlar, camekan içine almışlar, onu da plazaya uyumlu bir hale getirmişler.
9 entry daha
hesabın var mı? giriş yap