3 entry daha
  • taha kıvanç'ın eski tarihli bir köşe yazına da konu olmuştur kendileri:

    böyle biriyle karşılaşınca benim ilk yaptığım, elimin altında bulunan biyografik başvuru kaynaklarından onun hakkında bilgi edinmektir. necla arat'ın çanakkaleli bir ailenin kızı olarak istanbul'da dünyaya geldiğini oradan öğrendim sözgelimi. bir başvuru eserinde yer alan genç kızlık soyadından iz sürerek, bağımlılığını yüksünmeden itiraf ederek alkolizmden kurtulan ve o çileli günlerini kitaplaştıran ünlü bir gazeteci ağabeyi olduğunu da buldum. eşi nedim bey'in mesleğini öğrenmem de zor olmadı.

    "arayan bulur" diye boşuna dememişler … necla arat'ın akademik kariyerinde bir gariplik dikkatimi çekti: her ünvanı arasında akıl almayacak kadar uzun yıllar geçmesi gerekmiş necla hanım'ın; 1964'te asistanlığa başlamış, 1969'da doktor, 1975'te doçent olmuş… daha garibi, o yıllarda âdeta otomatiğe bağlı olmasına rağmen, profesörlüğe yükselişinin tam 13 yıl alması…

    sebep ne olabilir acaba? bu soruyu sormaya başlamamla bana o sıralar pek şaşırtıcı gelen cevabı bulmam arasında pek fazla zaman geçmedi: necla arat, "kendim yazdım" iddiasıyla fakülteye sunduğu profesörlük tezini, meğer başka yazarların kitaplarından resmen çalmamış mı? sizin anlayacağınız, bugünün çağdaş yaşamcı , 'silahsız kuvvetler' üyesi necla arat, bundan tam 17 yıl önce, 'ilim hırsızlığı' yaptığı tespit edildiği için üniversiteden atılmış biri. bir bilim adamını en yakınının yüzüne bakamayacak hale getirecek bir sabıka yüzünden, necla arat, altı ay süreyle üniversiteden uzaklaştırılmış ve 1981 yılında alabileceği profesörlük unvanına ancak 1988 yılında kavuşmuş.

    necla arat'ın 'bilim hırsızı' olması karakterinin bir yanını ortaya koyuyor da, bugünkü canhıraş çabasının ardındaki güdülenmeye pek fazla ışık tutmuyor… bence işin en kritik noktası da burası: necla arat, çalıntı profesörlük tezini kabul ettirememesini, jürisindeki bir 'islâm felsefesi' hocasının kişisel gadrine bağlıyor.

    istanbul üniversitesi edebiyat fakültesi felsefe bölümünde doçent olan necla arat, 1981 yılında, tez olarak hazırladığı 'ahlâk felsefesi' adlı (kitabın adına dikkat isterim) 218 sayfalık kitapta, 'intihal' (araklama) olayını araştırmak üzere kurulan komisyonun tespitlerine göre, üç yabancı kaynağı tepe tepe kullanmış… satır satır yararlandığı o üç kitabın adını 'kaynaklar' bölümünde anmamış bile.

    necla arat ile ilgili komisyon raporundaki en can alıcı cümleyi buraya nakledeyim de nasıl bir 'özgün olay' ile karşı karşıya bulunduğumuzu anlayın: "görüldüğü üzere, necla arat’ın 218 sayfalık tezinin sadece 20 sayfa kadar tutan kısmının orijinal mi olduğu tesbit edilememekle beraber, geri kalan 200 sayfalık kısmı tamamen intihalden ibarettir." 'intihal' kelimesini, türk dil kurumu'nun türkçe sözlük'ü tek bir kelimeyle karşılıyor: 'aşırma'… intihal, 'bilimsel hırsızlık' demek oluyor…
17 entry daha
hesabın var mı? giriş yap