265 entry daha
  • birini kendinizden bile daha çok sevin, onu hayatınızın merkezine koyun. böyle başladım diye "benliğinizi ona adayın, sonra o en sevdiğiniz size ihanet etsin, güveninizi, inancınızı yerle bir etsin, sizi kızarmış piliç şişine takıp çevirsin, ah ne acılar çekin, ay ay vah vah birini hayatımın merkezine koyacak kadar üstün ve yüce gönüllüydüm ben ama gördünüz mü orusbu/pezeveng bana bunları bunları yaptı ühühühü ben harika biriydim kıymetim bilinmedi, harika biriyim anlıyor musunuz ha ri ka" şeklinde, kişisel enayilik hikayesinin acı bitiminin mesajınız var yeşilini yakmaya yarayan demogojisi şeklinde devam edeceğimi sandınız değil mi? belki karşılıklı olarak ne kadar fedakar, ne kadar mükemmel, üzülmeyi ne kadar da hak etmeyen insanlar olduğumuzu soluksuz anlatıp bağımlı kişilik bozukluğumuzu yüceltirdik ha? hahha. yanlış tahmin. birini kendinizden daha çok sevdiğinizi düşünüyorsanız, ilişki sürdürmek yerine kabeyi tavaf etme hareketleri yapıyorsanız ve bunu hata olduğunu anlamış numarasıyla anlatırken aslında hala çok tatlı ve yüce bir hareket olduğunu düşünüp ilgi ve övgü bekliyorsanız muhtemelen henüz reşit olmadınız, saat 21:30, çocuklara iyi geceler dileriz ^^

    hayatınızı mahvetmek için tabi ki pek çok şey yapabilirsiniz, mesela kitap okumayabilir, bunalım sevebilir ve bunalımı güzel bir bok zannedebilir, yalnızlık başınıza vurduğu için kriterlerinizi hiçe sayan ilişkilere atılabilir, herkes evleniyor diye amerikalı olsanız 4. aydan itibaren hayat sigortasına konmak için öldürmeyi ciddi ciddi ve sık sık düşüneceğiniz biriyle evlenebilir, kendinize olan güveninizi sarsacak şeyler (kilo almak, öğrendiğiniz dili unutmak) yapabilirsiniz.
    ya da tam tersi için, en çok kendinizi sevmeniz gerektiğini kısa bir zaman diliminde anlayıp çukura bile düşseniz içinde oturmak yerine dik durmayı öğrenirsiniz.
    dik duracaksınız, kendinizden seveceğiniz biri yaratacaksınız, olmuyor demeyecek, olduracaksınız.
    (bkz: pişman olmak istemeyenlere tavsiyeler/@isolde)

    edit: şu bunalım sevme mefhumunun özel alakayı hak ettiğini düşünüyorum bak, çünkü son birkaç yılda ruh sağlığını kaybetmeye özenen pek çok malak tanıdım. gün içinde 1 tane manalı aktivitesi olmayan nice cenk veya ceren ne yapıyor? ruh hastalığına özeniyor, biraz g.tü sıkışınca kendini hafif antidepresanların kucağına atıp iyice manasız bir hayata yelken açıyor çünkü zaten istediği şey bu, işe yaramazlığına kedi minderi gibi rahat bir taban bulmak. ulan neo-davar kardeşim, sen o ruh sağlığının ne kadar önemli, hatta koldan bacaktan bile daha elzem olduğunu biliyor musun? aaa ama sabahın 8'inde ot içecek kadar dallama olmana bir kılıf lazım tabi, mesela hayatın çok acımasız, soğuk ve zalim oluşu. o yüzden eski sevgilimizden kötü işimize kadar her şeyi teminat göstererek ot, alkol ve antidepresanın kollarına koşmalı ve kendimize yapay ruh hastalığı adacıkları satın almalıyız. demek kendinde bipolarlık ve bpd eğilimleri görüyorsun öyle mi genç werther? ah canım, git mevsimlik işçi olarak rize'de çay topla, üretilmiş depresyonundan çıkmazsan yol paran iade.
399 entry daha
hesabın var mı? giriş yap