126 entry daha
  • "vatan" diye bir şey yoktur.

    ne vardır? güç vardır, iktidar vardır. gücü eline geçirmek için, elde tutmak için bitmez tükenmez bir savaş vardır. bu savaşın bir de ideolojik cephesi vardır, işte o cephede, çıplak güç savaşı "vatan-millet" edebiyatlarıyla maskelenir.

    15 temmuz darbesi başarılı olsaydı, darbeciler tayyip erdoğan'ı ve akp'lileri hangi suçlamayla yargılayacaklardı?

    bildiniz, "vatana ihanet".

    yani vatan, gücü eline geçirenin, muhaliflerinin başını ezmek için kullandığı bahaneden başka bir şey değildir.

    darbeleri vatan hainleri yapmaz, bilakis, vatanseverler yapar. kendilerine sorsanız, vatanı onlardan çok seven yoktur, darbeyi tam da vatanı kurtarmak için yaparlar. eğer başarılı olurlarsa vatanı kurtarmış olurlar, başarısız olurlarsa vatan haini olurlar. bugünkü iktidar ortağı milliyetçi hareket partisi'ni, 27 mayıs darbe bildirisini radyodan okuyan adam kurdu.

    hanginiz kenan evren'e vatan haini diyebilir? adam resmi devlet töreni ile gömüldü. silah zoruyla anayasal düzeni kökünden yıkan, milletin seçimler yoluyla tecelli eden o pek kutsal iradesini hiçe sayan adam, devletin parasıyla, resmi töreniyle, generallerin saygı duruşu ile gömüldü. cenazesinde "hakkımızı helal etmiyoruz, haram olsun" diye bağıran iki kadın gözaltına alındı. hani darbecilik vatan hainliğiydi?

    kenan evren'e sorsan, ondan daha vatanseveri yoktur, vatanı kurtarmıştır. o kurtarmasaydı, vatan elden gidecektir. emin olun, son nefesini verirken, vicdanı rahattı, doğruyu yaptığından emindi.

    vatan diye bir şey yoktur. devlet gücünü eline geçirenlerin, kendilerini meşrulaştırmak için üretip zorla sattıkları edebiyatlar vardır, kendi vicdanlarını rahatlatmak için yuttukları haplar vardır. vatan millet diye diye, safi güç için debelendiklerini, iktidar için her türlü melaneti işleyebildiklerini unutur ve unuttururlar.

    fetö dibine kadar milliyetçi, devletçi bir örgüttü. fethullah denen adam, 60'larda erzurum'da komünizmle mücadele derneğinin şubesini kuran adamdır. en başından beri milliyetçi oluşumlarla çok yakın dirsek temasında oldular. yargı yolu ile kurdukları ilk kumpas, kck davalarıydı. akp ile aralarındaki çatışmanın ilk dışa vurduğu olay, kck soruşturması kapsamında, çözüm sürecinden dolayı hakan fidan'ın ifadeye çağrılmasıydı. bütün yayın organlarında, bu çizgide gazetecilik yaptılar, televizyon kanallarında şefkat tepe gibi cıvık cıvık milliyetçilikle yoğrulmuş diziler dönüp durdu yıllarca, teröristlerle savaşan kahraman askerlerin hikayesini anlatıyorlardı. emin olun, çok samimiydiler.

    darbeleri vatan hainleri yapmaz, bilakis, en vatansever, en milliyetçi, en devletçi olma iddiasındakiler yapar. vatanı, milleti, devleti yalnızca onların kurtarabileceklerini düşünürler, bunu mukaddes bir vazife addederler. ama büyük bir kumardır tabi, kazanırsan her şeyi alırsın, kaybedersen her şeyi kaybedersin, vatan haini olursun.

    kısacası, milliyetçilik, gücü elinde toplayana hizmet eden bir ideolojidir, ilgili bütün kavramlar da bu işlevi görür. 15 temmuz gecesi, henüz neyin ne olacağı belli değilken, kendisini garantiye almak isteyenler, sosyal medyada bayrak resmi paylaşıyorlardı. çok akıllıcaydı: rengini belli etmemiş oluyorsun, darbe başarılı da olsa, başarısız da olsa, gücü eline geçiren ve kontrolü sağlayanın yanında olmuş oluyorsun. devlet kimin elinde kalırsa, onun arkasında saf tutmuş oluyorsun. bayrak paylaşarak, vatan edebiyatı yaparak, darbeye karşı da durabilirsin, darbeyi savunabilirsin de. kimse de diyemez ki, bu kişi bayrak paylaşmıştı, demek ki darbecidir; veya bayrak paylaşmıştı, öyleyse darbeye karşıdır.

    darbe başarısız oldu, ve o günden beri muazzam bir vatan millet edebiyatı üstümüze sağanak sağanak boca edildi. darbe başarılı olsaydı, emin olun yine aynısı olacaktı. yine vatan millet edebiyatıyla, türlü çeşit zulüm meşrulaştırılacaktı.

    artık bu edebiyata prim vermeyin. bu ülke kimsenin babasının malı değil. bu devlet hepimizin devleti olmak zorunda. çünkü bu devlet, evetçiden de, hayırcıdan da vergi alıyor. türkten de kürtten de, aleviden de sünniden de, gayrimüslimden de ateistten de, kadından da erkekten de, transtan da gayden de vergi alıyor; vergi alırken vatandaşları arasında hiçbir ayrımcılık yapmıyor, "sen dinsizsin, sen alevisin, sen eşcinselsin, sen chp'lisin, sen hdp'lisin, sen vatan hainisin, senin vergini almam" demiyor. öyleyse herkesin devleti olmak, herkese eşit hizmet etmek zorunda. bu devlette hepinizin hakkı var, hepiniz hakkınızı sormalı, söke söke almalısınız.

    sahip oldukları yetkileri, sahip oldukları kamu gücünü, sahip oldukları kamu mallarını resmen kötüye kullanıyorlar, ve hiç utanmadan, ahlaktan bahsediyorlar. bütün kamu kurumlarını akp teşkilatı gibi istihdam ediyorlar, bütün vatandaşlardan vergi alıp, vatandaşların yarısını terörist ilan eden bir propaganda makinesini finanse etmekte kullanıyorlar. hayırcılardan aldıkları vergiyle evet propagandası yapıyorlar.

    ve bu ahlaksızlıkla, kendi iktidar savaşlarını, kahraman doğu ile ahlaksız batının mücadelesi masalıyla yedirmeye çalışıyorlar. referandumun sonucu ne olursa olsun, on yıllar sonra anayasa hukuku derslerinde rezilliğin, pespayeliğin örneği diye okutulacak bir metni; iman ile küfrün savaşı, milletin değerlerini savunanlarla millete ihanet edenlerin mücadelesi edebiyatıyla kabul ettirmeye çalışıyorlar.

    insanlığın binlerce yıllık hukuk birikimini hiçe sayıp, en temel ilkeleri tekrar tekrar çiğneyip, bütün bir anayasa hukuku literatürüyle dalga geçercesine, hepimizin aklına, mantığına hakaret ediyorlar. nasıl bir özgüvense, nasıl bir kibirse, şimdiye kadar kimsenin aklına gelmeyen muhteşem bir sistemi icat ettiklerini sanıyorlar. şimdiye kadar kimse akıl edemedi bütün bir anayasa hukukunu, bütün bir siyaset bilimini, insanlığın binlerce yıllık deneyimini, insan aklının binlerce yıllık birikimini çöpe atıp, yepisyeni bir sistem kurup ülkeyi uzaya uçurmak, bir bunların aklına geldi.

    ceza hukukunun en temel ilkelerini çiğneyip suratımıza tükürürcesine davalar yürütüyorlar. memurun savunması alınmadan uyarı cezası verilmesini bile kesin hükümsüz kılan idare hukukunu çiğneyip, insanları sorgusuz sualsiz işten atıyorlar.

    ben bu ülkede doğdum, hiçbir yere de gitmek istemiyorum. benim bütün hayatım bu topraklarda geçti, bütün geçmişim, bütün anılarım, bütün sevdiklerim, her şeyim burada. ben burada "ben" oldum, burada ölmek istiyorum. burası kimsenin tapusunda değil, bu toprakta hepimizin hakkı var, hepimizin insanca yaşamaya, insanca ölmeye hakkı var.

    hakkınızı sorun, kimseye yedirmeyin. bu yapılan vatan edebiyatları, arkada dönen enerji ihalelerini, o perde arkasında dönen milyar dolarları, o dağıtılan rantları, o sağa sola emir yağdırılan yüksek makamları, o yüzbinlerce euroluk alman markası makam araçlarını gizlemek, unutturmak içindir, başka da bir şey değildir. yapılan zulümleri meşrulaştırmak içindir; mazlumları zalim, zalimleri mazlum diye yutturmak içindir.

    ve bütün bu rezilliğe karşı durduğunuz takdirde, vatan haini olursunuz. olur öyle, siz boşverin.

    dünya zalimlere kalmaz.
20 entry daha
hesabın var mı? giriş yap