3 entry daha
  • öncelikle apayrı bir oyun olduğunu söylemek lazım; özellikle de, sahne kullanımındaki ilginç fikirler sebebiyle çok farklı bir oyun. zekice düşünülmüş ayrıntılar insanı şaşırtıyor. dekorun herhangi bir parçası oyun esnasında yer değiştimiyor; ama üç ayrı parçaya bölünen dekora yansıtılan görüntüler, -özellikle bazı anlarda- oldukça etkileyici oluyor (spoiler kıvamında keyif kaçırıcı ayrıntılar vermemek için uzatmıyorum). sadece bu sebeple bile seyredilmesi gereken bir oyun.

    metinde, felsefi ve psikolojik çıkarımlar dolu dolu kullanılmış. öznel yorumumu kısaca sunarsam; konunun bazı yerlerinin biraz zorlama olduğu hissiyatına kapıldım. felsefi boyutlardaki bıçak sırtı çizgi de bu olsa gerek; farklı bakışlar, farklı yorumlar. oyunun sonunda, emeği geçenler arasında 'kişilik çözülemeleri ve psikolojik danışman' ibaresiyle sunulan bir psikolog olduğunu görünce, bu olumsuz eleştirimin biraz azaldığını da söylemeliyim. netice olarak; içeriğindeki felsefi sorgulara seyirciyi katan bir oyun olduğunu söylemek ve bu anlamda da kayda değer olduğunu belirtmek yanlış olmayacaktır zannımca.

    oyunun bir diğer artısı, musa uzunlar'ın oldukça göze çarpan performansıdır. diğer iki oyuncuya haksızlık etmeyeyim ama musa uzunlar gerçekten de göze çarpan bir oyunculuk sergiliyor. nasıl ki birol ünel, duvara karşı* filminde oynadığı karaktere çok uyan bir görüntüyle seyirci karşısına çıktıysa, musa uzunlar'ın da bu oyunda benzer bir oyuncu - karakter uyumu sergilediğini düşünüyorum. bu uyum, performansla birleşince daha da etkileyici oluyor ister istemez.

    metindeki psikolojik ve felsefi derinlik sebebiyle, izlenmesi ve içine girilmesi zor bir oyun. görsel açıdan yarattığı farklılıklar izlemeyi kolaylaştırsa da, sıra dışı oyunlardan haz etmeyen izleyiciler için sıkıcı olabilir. sıra dışı oyun arayan tiyatroseverlerin ise, seyretmemesi bir eksiklik olarak kalacaktır. esasında iki kere seyredilmesi de önerilebilir; çünkü, görsel ayrıntıları fark etmek için verilen uğraşı, metindeki ve oyunculardaki ayrıntıları tam olarak yakalayamama şeklinde bir handikap yaratıyor. bu vesileyle, "ikinci kere izlenmeye değer" uyarısını kendime de yapıyorum.

    şunu da belirtmek zorunda hissediyorum kendimi: sahnenin ve teknolojik ayrıntıların şaşkınlığı, oyun başladıktan 5-10 dakika sonra azalır gibi oluyor. bu şaşkınlığın azalması, metnin içine girebilme çabasını arttırıyor. bu çaba, başlangıçta düşük bir etkiyle kendini gösteriyor; yani, karakterlerle bütünleşmeye çalışırken ve ayrıntılarla uğraşırken, biraz durağan bir durum hissediliyor; fakat, bu durağanlık yavaş yavaş kayboluyor. sonrasında da izleme performansı, oyunun sonuna kadar artan bir grafikle oldukça yükseliyor; son sahnede, hatta oyuncuların seyirciyi selamlama seremonisinde bile azalmıyor. oyunu izleyecek olanların bu ayrıntıyı hatırlaması, herhangi bir sebeple oyundan kopma durumunda, sahneye odaklanabilmeyi ayakta tutmak için önemli bir katkı sağlayacaktır.

    ful yaprakları, farklı duruşu ve sahneye getirdiği ilginçlikler sebebiyle, ortalamanın üstündeki her tiyatroseverin seyretmesi gereken bir oyun. en azından; farklı bir oyun izlemek, dekor için düşünülen ilginç fikirlerin sıradışı bir metinle harmanlanışını tatmak için...
63 entry daha
hesabın var mı? giriş yap