• "hoyrattır bur akşamüstüler daima.
    gün saltanatıyla gitti mi bir defa
    yalnızlığımızla doldurup her yeri
    bir renk çığlığı içinde bahçemizden,
    bir el çıkarmaya başlar bohçamızdan
    lavanta çiçeği kokan kederleri;
    hoyrattır bu akşamüstüler daima.

    dalga dalga hücum edip pişmanlıklar
    unutuşun o tunç kapısını zorlar
    ve ruh, atılan oklarla delik deşik;
    işte, doğduğun eski evdesin birden,
    yolunu gözlüyor lamba ve merdiven,
    susmuş ninnilerle gıcırdıyor bir beşik
    ve cümle yitikler, mağluplar, mahzunlar...

    söylenmemiş aşkın güzelliğiyledir
    kağıtlarda yarım bırakılmış şiir;
    insan, yağmur kokan bir sabaha karşı
    hatırlar bir gün bir camı açtığını,
    duran bir bulutu, bir kuş uçtuğunu
    çöküp peynir ekmek yediği bir taşı...
    bütün bunlar aşkın güzelliğiyledir.

    aşklar uçup gitmiş olmalı bir yazla
    halay çeken kızlar misali kolkola.
    ya sizler! ey geçmiş zaman etekleri,
    ihtiyar ağaçlı kuytu bahçelerden
    ayışığı gibi sürüklenip giden;
    geceye bırakıp yorgun erkekleri
    salınan etekler fısıltıyla, nazla.

    ebedi aşığın dönüşünü bekler
    yalan yeminlerin şahidi çiçekler
    artık olmayacak baharlar içinde
    ey, ömrün en güzel türküsü aldanış!
    aldan, gelmiş olsa bile ümitsiz kış;
    her garipsi ayak izi kar içinde
    dönmeyen aşığın serptiği çiçekler.
    ya sen! ey sen! esen dallar arasından
    bir parıltı gibi görünüp kaybolan
    ne istersin benden akşam saatinde?
    bir gülüşü olsun görülmemiş kadın,
    nasıl ölümsüzsün aynasında aşkın;
    hatıraların bu uyanma vaktinde
    sensin hep, sen, esen dallar arasından.

    ey unutuş! kapat artık pencereni,
    çoktan derinliğine çekmiş deniz beni;
    çıkmaz artık sular altından o dünya.
    bir duman yükselir gibidir kederden
    macerası çoktan bitmiş o şeylerden.
    amansız gecenle yayıl dört yanıma
    ey unutuş; kurtar bu gamlardan beni." (ahmet muhip dıranas)
40 entry daha
hesabın var mı? giriş yap