• gandhi’nin satyagrahası daha çok sonuca yönelik bir bütündür. dönemin koşullarında ingiliz işgali altında bulunan hindistan’da itaatsizliğini gerçekleştirmekte olan gandhi doğal hukuktan ziyade bağımsızlığı kendine hedef seçmiştir. bu şekilde bir hedefi olduğunda da muhatabı hindistan halkı değil ingiliz valisi olmuş ve çağrılarını halka değil bir tehdit olarak valiye göndermiştir.
    gandhi, yeri geldiğinde hintlileri izinsiz sokak satıcılığı yaparak kendilerini tutuklatmaya ve böylelikle tutukevlerini doldurup taşırmaya çağırır.
    gandhi’nin satyagrahası şöyle formüle edilebilir: ilk önce bir haksızlık tespit edilir ve onun yasakladığı şey bulunur. sonra bir grup satyagrahi bu yasağı deler ve tutuklanır. bu tutuklamalardan sonra gandhi kitleleri eyleme çağırır ve bu çağrıya uyan kitleler yasayı çiğnerler. yasayı çiğneyenler tutuklanır ve hapse atılırlar. hapiste yeri geldiğinde açlık grevi de yaparak seslerini duyurmaya çalışırlar. bir süre sonra tutuklu sayısının artması yüzünden hapishaneleri kontrol altında tutmakta zorlanan hükümete bu yasayı kaldır çağrısında bulunulur. hapishanelere girenlerin hem niceliksel büyüklüğü ile hapishaneleri kontrolde zorlandığını, hem de niteliksel büyüklüğü ile günlük hayatın seviye kaybettiğini (örneğin gandhi avukattır) gören ingiliz hükümeti yasayı kaldırır ve satyagraha başarıya ulaşmış olur.
    gandhi’de yasaya saygılıdır. belirli davranışlara karşı gelirken cezayı hep göze almış ve adil bulmuştur. bunun yanında satyagraha cezayı da doğrudan düzene yönelik bir silah olarak kullanmıştır. yasaya uymamasını bir mahkeme sırasında şöyle açıklanmıştır: “bu sözleri hakkımda hükmolunacak cezayı hafifletmek için söylemiyorum. amacım bana yapılan uyarıya, yasaya olan saygısızlığımdan değil, varlığımızın o yüce yasasına, yani vicdanımızın sesine uyduğum için boyun eğmediğimi göstermektir.”
    satyagrahilerin amacı karşısındakini ikna etmek, onu kazanmaktır, sadece karşı çıkmak değildir diyen gandhi, bir satyagrahinin de her zaman ikna edilmeye açık olması gerekir diye eklemiştir.
    gandhi’nin satyagrahasına tipik bir örnek olarak bakabileceğimiz tuz satyagrahasını inceleyecek olursak; bu satyagraha başından sonuna şöyle gerçekleşmiştir.
    tuzun sadece hükümet tarafından üretilmesi zorunluluğuna karşı bundan 75 yıl önce 1930 yılında o zaman 61 yaşında olan gandhi ve arkadaşları ashran’dan ahmedabad’a kadar 24 gün süren ve 388 km uzunluğundaki bir yürüyüşe çıktılar. amaçları deniz kıyısına gidip bir avuç deniz suyunu kurutup tuz elde etmek ve böylece yasayı ihlal etmekti.
    sabarmati’den dandi’ye 338 km.lik yürüyüşe başlamadan önce genel vali lord irwin’e bir mektup yazan gandhi yasanın kaldırılmasını ister; aksi halde de sivil itaatsizlik yapacaklarını valiye duyurdu.
    bu mektuptan sonra halka “eğer kendinizi yeterince güçlü hissediyorsanız hükümetin işlerini terk edin, bu tuz satyagrahasına kendinizi asker olarak yazdırın” çağrısını yaptı.
    bundan 75 yıl (6 nisan) dandi sahilinde, gandhi çamura karışmış bir toprak tuzu eline alıp tuz yasası’nı ihlal ettikten sonra herkesi bu yasayı ihlal eden sivil itaatsizlik eylemlerine tekrar çağırdı. bir çok köyden gelen binlerce insanın deniz kıyılarına gelip bu yasayı ihlal etmesi ile bir ayın sonunda tuz yasası’nı ihlalden 60 bin kişi hapse atıldı ama yasa işlemez hale getirildi ve satyagraha başarı kazandı.

    koray doğan urbarlı
20 entry daha
hesabın var mı? giriş yap