5 entry daha
  • çocukluğunun yaz günlerinde, gelerek “tatil kitabı” okumak dışında, doğaya kaçtığı zümrüt bahçesi, hafif saç kaybına uğramış da olsa, eski alımını yitirmiş sayılmazdı doğrusu...yukarı, daha yukarı yürümeye koyuldu...o sırada gökyüzünde maviler oy kaybına uğruyor, siyahların alt grubu olan grilerse “yükselen trend” oluyordu...derken “siyah” iktidara geldi ve ilk icraatına başladı....iktidara yeni gelmenin verdiği çoşkuyla bırakıyordu ıslaklığını siyahlar...patikanın kenarında eskimiş, yıkılmak üzereyken sahiplik ettiği anılar sayesinde ayakta kalan bir kulübe gördü ve fırtınadan kaçan küçük bir tekne gibi “balıkçı sığınağı”na girdi...kulübede demlenen keyif çaylarının yeşile bakılarak içilişini, sobanın üzerinde kızartılan ekmeğin üzerine sürülen yağın eriyişini,atılan mutluluk kahkahalarını,ekmek banılarak yenen sarısı adam gibi sarı rafadan yumurtaları; hepsini görür gibi oldu...yağmursa bu “görsel” şölene fon müziği yapıyordu, senkronizasyon o kadar iyiydi ki, tempo tutmaktan kendini alamadı...ne sevgili,ne bir kocaman dilim frambuazlı pasta,ne sıcak bir battaniye karakışta, hiçbiri ona bu hazzı, bu rahatlamayı veremezdi... açlık, yorgunluk, uykusuzluk, üşüme tabelaları çoktan geçilmişti ama yol uzun, yakıt sınırsızdı; daha uzun süre bu yolculuğa devam edebilirdi... güneşin siyahı bir “darbeyle” gönderip maviyi tekrar iktidara getireceğini biliyordu ama o zamana kadar “şarj oluşu” tamamlanacaktı zaten...
hesabın var mı? giriş yap