18 entry daha
  • bergman zamanında godard için demiş ki; "kendisinin hiçbir filminden zevk alamadım açıkçası. yapaylık ve çakma entelektüelizm kokuyorlardı, ha bir de acayip tatsız tutsuzdular. sinematografik açıdan gayet yavan ve son derece sıkıcıydılar. godard kafa ütülemeye iyi geliyor yahu. filmlerini eleştirmenler için çekiyor. masculin, féminin isimli bir filmini isveç'te çekti hatta. öyle sıkıcı filmdi ki, bezmiştim resmen."

    bunu bence komple fransız yeni dalgasına söyleyebiliriz. aynı yıllarda italyada çekilen toplumcu filmlere bakıyorum, macaristanda çekilen siyasi filmlere bakıyorum, o kör göze parmak anlatımı yüzünden çok da sevmediğim bunuel'in ispanyol sinemasına getirdiği saygıyı düşünüyorum, japonyada savaş sonrası buhranı anlatan başyapıtlara bakıyorum, bir de bu kof, kaybedenler kulübü ayarında, hiçbir şey anlatmayan, entelektüel bir yığın gevezelik olmanın ötesine geçmeyen, serseri aşkına sıçtığımın filmlerine bakıyorum da, düpedüz komedi yani. fransız yeni dalga sineması kadar kanser bir sinema daha yok. ve bu kanserin sinema tarihinin altın dönemlerinden biri olarak lanse edilmesi kadar trajikomik bir durum da yok.
2 entry daha
hesabın var mı? giriş yap