1 entry daha
  • kanto kelimesini duyan her türkün aklına gelecek ilk isimdir "nurhan damcıoğlu". çığlık çığlığa, vesveran ettiği şarkılarında, yutulması 3-5 dakika süren, enerji veren bir drajedir. hoplayı zıplayıverirken ekrandan çıkar, asian kısa filmlerinin kurdu olmuş serdengeçtileri bile dikkate celbedecek tiz feryatları, hattası, bir dönem balkon modasına uyup, üç beş parsa da belki buradan kırarız mantığıyla görücüye açtığı bıngıllarıyla bir çok erkeğin hadi bari bir kerelik fantezisi olmuştur.

    beko dikiş makinası reklamı, tuzsuz deli bekir gibi filmler ve kimi tiyatrolar sayesinde, her zaman hayatını kolayca idame ettirmesini dilediğim bu kadın teyze, bugünlere gelebilmiştir. gördüğümüz o ki, nurhan damcıoğlu, hep yalnız başına bir kadındır. kendimi bildim bileli warolduğundan, hatta annem kendini bildiğinden beri ortalarda göründüğünden 60'ları devirmi$ olmalıdır.

    ha bu yalnızlığından ve eski bir kadın olmasından faydalanan birileri, yılların kantocu nurhan damcıoğlu'sunu, tutup, kıytırıp bir altyapı, 3 tane şaşmış ritmle hip-hop yapmaya ikna etmi$ler, ben de buna üzüldüm, ben de buna kırıldım candost. ah nurhan teyze, keşke hep kantocu kalsaydın da, şu tatlı maziyi, beynimizdeki simgeyi bozmasaydın. (ha hiphop'u kıvırmış mı, hem de nasıl kıvırmış, olmuş sana bir snap, olmuş sanki bir lady luck, ben şok halindeyken bir ara moonwalk yaptığını görür gibi oldum hey dost, "falan oldum")

    ne güzel teyzemizdin sen damcıoğlu teyze; o puantiyeli elbiselerinle.
199 entry daha
hesabın var mı? giriş yap