18 entry daha
  • yalnızca türkiye'de değil,yeni dünya düzeninin bir gereği olarak batı emperyalizminin ve küresel sermayenin ihtiyaçlarına uygun olarak, tüm 3.dünya ülkelerinde benzerleri uygulanan,neo-liberal poltikalardır.
    bu anlamda çiller poltikalarından,özal poltikalarından,yılmaz poltikalarından veya derviş poltikalarından farklı değildir.

    bu politikalar özünde küresel sermayenin ihtiyaçlarına uygun olarak spekülatif sermayenin kısa süreli karlarına,uluslararası dev şirketlerin ucuz işgücü ihtiyacına,özelleştirmeler aracılığı ile kar transferlerine göre düzenlenmiştir .türkiye tipi ülkeler için ise bir avuç işbirlikçi büyük sermayeyi hariç tutarsak,ulusal kaynakların içeride kiralanan bazı işbirlikçiler aracılığı ile sömürülmesi,uluslararası ilişkilerde oluşan ekonomik boyunduruğun sonucu olarak bağımlılık,işsizlik,fakirlik anlamına gelmektedir.

    1980 darbesi sonrası oluşturulan,sermaye için dikensiz gül bahçesinde özal iktidarı ile birlikte uygulanmaya başlamış,imf dikteleri ve yabancı uzman tavsiyeleri ile yürütülmiş defalarca krizlere yol açmış poltikaların devamıdır, bu anlamda aynı filmi defalarca izlemeye devam etmekteyiz demek yanlış olmayacaktır.

    peki bu tekrar tekrar izlediğimiz filmin senaryosu nedir?

    mali piyasalar serbestleştirilir,yüksek faizlerin etkisiyle sıcak para denen mali sermaye vurgunun kokusunu alır ve gelir bunun sonucu olarak döviz bolluğu nedeniyle,türk lirası aşırı değerlenir,ithalat patlar ihracat zorlaşır bu sayede cari açıklar devasa boyutlara ulaşır,cari açıklar ancak dev finans merkezlerinden yönü belirlenen sıcak para aracılığı ve ona verilen tefeci faizleri ileri karşılanır.bu arada ithalat ve artan tüketime paralel olarak sürdürülemez bir büyüme ortaya çıkar(şu an olduğumuz aşama budur),daha sonra siyaseten batı emperyalizminin ihtiyaçları gereği sıcak para piyasadan çekilir ve mecburen devalüasyon olur,ancak temelde yanlış olan poltikayı türkiye'de bırakın değiştirmeyi eleştirmek bile söz konusu olmadığından süreç yeniden başa döner.

    sonuç olarak ekonominin en temel araçlarından olan faiz-döviz poltikası ülkenin kontrolünden çıkar ve küresel sermaye kontrolüne geçer.kamu yatırımdan çekildiği,özelleştirmelerle üretim tesisleri peşkeş çekildiğinden ve hep beklenen ama asla gelmeyen sabit yabancı sermaye yatırımı da olmadığından yatırımsızlık,işsizlik,fakirlik artarak devam eder.

    aslında reel sektöre kaynak aktarma aracı olarak çalışması gereken finans sektörü,reel sektörden tamamen kopan yabancı spekülatörlerin kısa süreli kar için manipule ettiği bir kumarhaneye döner ve yapay bir iyimserlik yaratılır.dev dış borçlar ülkenin başında demoklesin kılıcı gibi durur ve biz aynı yönetmenin aynı filmini benzer oyunculardan izler dururuz......

    devletçilik,planlı ekonomi,kalkınma,üretim,kaynakların adil dağılımı bunlar yasaktır nasıl olsa kimse bu kırmızı çizgileri aşamaz.
315 entry daha
hesabın var mı? giriş yap