56 entry daha
  • hobbes'un önemli bir kısmında "savaş durumu"ndan devletin (ya da sivil toplumun) oluşturulmasına ve bu devletin işleyişini anlattığı eserdir. hobbes'a göre insanlar eşit oldukları için doğada bir savaş halindedirler. ancak bu savaş halinde kişilerin hayatta kalabilmesi kolay olmadığı için barış tercih edilmelidir. bu barış da ancak ve ancak herkesin yönetme haklarını tek bir "egemen"e devretmesiyle mümkün olur. bu bir sözleşmedir.

    ancak burda hobbes'un teorik bir çelişkisi ortaya çıkmaktadır çünkü hobbes'a göre eğer sözleşmenin şartlarının sağlanmasını garanti edecek caydırıcı bir kuvvet bulunmazsa o sözleşme (veya ahit) geçersizdir. "savaş durumu"nda insanların devleti oluştumak için yapacakları sözleşme bu caydırıcı kuvvetin yokluğundan geçersiz olacaktır. eğer insanlar zaten savaş durumunda dahi hakları devredebilecek insiyatife sahiplerse, yani kendi haklarını kısıtlayacak bir "egemen"e devredebiliyorlarsa o zaman o egemenin ne kadar gerekli olduğu tartışılır hale gelmekte. ve aynı zamanda yaratılan bu egemenin tarafsızlığı şüphe vericidir.

    2 kişi düşünelim. ellerinde silahlar oldukları halde bir anda karşılaşırlar. iki taraf da karşıdakinin niyetinden emin değildir. eğer silahı bırakırsa öbürünün de aynı şeyi yapacağının garantisi yoktur. ancak ortada 3. tarafsız bir kişi olursa ve bu kişi taraflar iş birliği yapmazlarsa ceza verecek bir konumda olursa o zaman iki taraf da (akılcı kabul edersek bu kişileri) silahlarını bırakıp iş birliğine yöneleceklerdir. ancak bu 3. kişinin taraflı olması durumunda sözleşme başarısız olacaktır. bu örneği çok daha geniş bir boyutta düşünüğümüzde ise egemenin (kişi ya da kişiler ya da kurum) herhangi bir gruba, zümreye iltimas geçmeyeceğini garantisi yoktur ve üstelik hobbes'un öngördüğü gibi mutlak bir güce sahip olursa bu egemen (ki hiçbir şekilde devrilemez ve yaptıkları sorgulanamaz) sonuçların bütün toplumun yararına olacağını söylemek hayalcilikten başka bir şey olmaz.

    leviathan aslında bir bakıma büyük birader olarak da düşünülebilir. ama bugünkü teknolojilerle bile büyük birader rolünün oynanması zor gibi geliyor. herkesi her zaman izlemeleri mümkün olmadığına göre birileri izlenmedikleri zaman kendilerine bir yararı dokunacağını inandıkları bir amaçla suç işleyebilirler. bu olaya tanık olmadığından cezalandırılmazlar. bu da bu yukarıdaki büyük caydırıcı kuvvet fikrinin biraz havada kaldığını düşündürtüyor. ancak 1984ü de düşünürsek eğer orda da kişiler her az izlenip izlenmediklerini bilmemelerine rağmen "izlenebilme ihtimali" büyük oranda bir caydırıcılık sağlıyordu.

    tabii bir yandan da dönemin ingilteresini düşünmek gerekiyor. hobbes bu eseri gayet de zamanının yönetimi tarafından yüceltilmek/yükseltilmek amacıyla da yazmış olabilir. hatta yazdıklarının bir çoğuna gerçekte katılmıyor da olabilir zira yanlış bilmiyorsam ingiliz devletiyle bir takım problemler yaşamış üstelik kendi ideal mutlak devletine benzer olmasına rağmen. eserinde bu küçük çelişkileri yazma sebeplerinden ötürü belki bir miktar mazur görülebilir. tam olarak yazma amacı belirgin olmasa da bu konu üzerine pek çok tartışma yapılabilir. ve yine unutmamak lazımdır ki leviathan batı siyaset felsefesini etkileyen en önemli eserlerdendir, bu yüzden de çok acımasız bir eleştiri yapmak bence biraz anlamsız gelebilir zira siyaset felsefesinin gelişim aşamalarından biridir.
277 entry daha
hesabın var mı? giriş yap