2 entry daha
  • tevrat’a göre: bir zamanlar yeryüzünün bütün insanları birlik içindeydiler; çünkü bir tek dil konuşuyorlardı. günün birinde de bu insanlar “hadi babil’de tepesi göğe varan bir kule yapalım” dediler. aşağıda olup biteni görmeye gelen tanrı, “bak halk bir, hepsinin de bir tek dili var” diye düşünüp dillerini karıştırayım da birbirlerinin ne dediğini anlamasınlar dedi. dediğini yaptı, insanlar dört bir yana saçıldı. kule de yarım kaldı.

    nermi uygur dilin gücü kitabında evrensel dil konusuna da değinmiş bu hikayeden yola çıkarak. ona göre anlaşma insanın tutkuyla dilediği en birinci şey. anlaşmayı sağlayan şey de herkesin konuştuğu tek bir dil. ona göre sanatta tek dillilik bir yapıtın tüm insanlara ulaşacağı anlamına gelmiyor, aynı zamanda tek dillilik sanatı kısırlaştırır diyor çünkü o zaman çeviriler olmayacak. çünkü çeviri eserler uygur’a göre yeni eserler, asıl eserden farklı. sonunda tek dilliliğin insanlara dil çokluğundan daha yararlı olduğu görüşünün zayıf temellere dayandığını savunuyor.

    dili, insanın tüm evrenle karşılaşması olarak tanımlıyor, ve her dilin evreni farklı farklı tanımladığını söylüyor uygur. her dilin evreni dilce biçimleyişi diğerininkinden farklıdır. evren her dilde o dilce yansır diyor, bu yüzden de tek dilin tüm dünyadaki insanların beklentilerini karşılayamayacağını ekliyor. dil çokluğunu insanlar için bir yıkım olarak görmüyor. zaten dil birliğine karar kılınsa bile hangi dilin ana dil olacağına karar verilemeyeceğini ve bunun da savaşların en kötüsüne yol açabileceğini söylüyor. tek tek dillerin zenginlik olduğunu söylüyor ve başka diller olmayınca türkçenin türkçeliğini nerden bilecek, nasıl varacağım türkçemizin tadına diyerek konudaki fikrini net olarak belirtiyor.

    bize de ona katılmak düşüyor.

    j. j. rousseau'nun da bu konudaki fikri için; #7698640
7 entry daha
hesabın var mı? giriş yap