353 entry daha
  • efendime söyliyeyim, millet nedir, türk milleti kimdir, kimlerden oluşur,gibi bugün böyle herkesin kendi istediği gibi cevap verdiği soruları zamanında esaslı bir şekilde sorup, cevaplayıp, altını çizip, devletin gerçekten ve gerçekten insanlarına, veyahut tüm dünyaya tartışılmaz bir nokta koymuş liderdir kanımca. şimdilerde bakmayın siz herşey tartışılıyor, mustafa kemal 'i de tartışalım diyenlere, neyi tartışacaklarını bilmezler, hadi gelin konuşalım ben işin millet tanımındayım, bir kere fikri alaşağı etmek için onu bilmek ve ardından anladığı kadarıyla da kafasındaki ideal olan neyse, ona yönelik bir savunma veya günümüzün modası 'devlet dairelerinden atatürk fotoğraflarını indirin büstleri kırın parçalayın' denilerek saldırma yapmak gereklidir, açıp da 'bu adam ne demiş?' diye okumayanların, ilkokul-lise arası öğrencilere yönelik, fazla zorlamayan bilgilerle dolu tarih ve edebiyat kitaplarından saptayabildikleri, saptadıklarını sandıkları çelişkiler veya "işte ben buldum" kişisel sevinci kursaklarda kalmasından evvel, ilk yapılan çelişki melişki aramadan ata'nın annesine veya babasına, veya kardeşine, veya sol gözüne veya silah arkadaşına veya boşandığı eşine, veya son eşine, veya kuyruğuna basılmış başka bir adamın anılarına, veya ab'nin, abd'nin, imf 'nin bu bizim varlığımıza kastı olan diğer alfabenin de sponsorluğunda, maddi sırt okşamasıyla yapılan yakıştırmalar, "o bir veledi zinadır." veya "o bir yahudidir" veya "o bir ingiliz ajanıdır" veya "o bir islamiyet karşıtıdır" benzeri ithamlarla kaynak gösteremeden, dediğim gibi çelişki melişki bile aramadan yapılan her yorum tabi ki ciddiye alınmayacaktır. aksi düşünülebilir mi, yıllarını kaynaklar içinde geçirmiş bir profesörün, bu ilim aşkıyla hayatının kocaman bir bölümünü heba etmiş bir profesörün dönüp de cevap vermeyeceği iddialarla, salt çamur atmak amaçlı yapılmış karaktersiz yorumlarla (hem 'mustafa kemal 'i allahlaştırdınız, putlaştırdınız.' derler, sonra tartışmada köşeye sıkıştıklarında 'ee bu ülkede din tartışılabiliyorsa, mustafa kemal de tartışılmalı. başörtüsü de var' deyu ortaya bir çıkarlar, dinin veya, din adına ortaya konan kimi kavramların kritikleriyle, cumhuriyet ve mustafa kemal karşıtı söylemleri aynı potada değerlendirirler. ve ben bunda çelişki değil artniyet ve köşeye sıkışmışlık görüyorum.) boy gösterirler, kaale alınmazlar, gülücükle karşılanırlar, bunu bile sanki savunduğumuz değer uğruna söylüyoruz zannederler, gerek yok ki, apaçık ortada savunmaya bile gerek yok aslında.

    neyse ben geleyim mustafa kemal 'in millet tanımına;
    evvela sık hatırlattığımız bir cümle var; "türkiye cumhuriyeti 'ni kuran türkiye halkına türk milleti denir." şimdi şu kafatası meraklıları veya onların karşısında kimi ab himayesi ve sponsorluğunda abecilik yapanlar, açılım diye bölünmeyi önerenler bunu anlayabildi mi, bu cümleyi kavrayabildi mi?

    mustafa kemal türk milletinin oluşumundaki etkenlerden sözediyor;

    "..sözlerimin kolay anlaşılması için yine türk milletine bakacağım; çünkü, dünyada ondan daha büyük, ondan daha eski, ondan daha temiz bir millet yoktur ve bütün insanlık tarihinde görülmemiştir..."

    özellikleri sıralamakta;

    1- türk milleti, halk yönetimi olan cumhuriyetle yönetilen bir devlettir.
    2- türk devleti laiktir. her ergin insan, dinini seçmekte serbesttir.
    3- türk milletinin dili türkçedir. (türk dili, dünyada en güzel, en zengin ve en kolay olan dildir. onun için her türk, dilini çok sever ve onu yükseltmek için çalışır.. türk dili, türk milletinin kalbidir, zihnidir.)

    türk yurdu neresidir?

    türklerin yaşadığı topraklara, (yani türkiye cumhuriyeti 'nin sınırları) türkeli, türk vatanı derler.vatan, hiçbir kayıt ve şart altında ayrılık kabul etmez bir kütledir.

    türklerin kökeni, oluşum biçimleri;

    "..türklerin mezopotamya ve mısır vadilerinden başlayarak bilinen tarihten önce orta asya, rusya, kafkasya, anadolu, dünkü ve bugünkü yunanistan, girit, romalıalrdan önce orta italya, velhasıl akdeniz kıyılarına kadar yayılıp yerleşmiş ve bu başka iklimlerin etkisi altında, başka başka ırktan insanlarla binlerce yıl yaşamış, kaynaşmış olan bu kadar eski ve bu kadar büyük bir insan topluluğunun bugünkü çocuklarının tam anlamıyla birbirlerine benzemeleri mümkün müdür?" soru çok yerinde. ben şimdi devamına geçmeden önce birşeyi ısrarla belirtmek istiyorum; birçok entiride ve başka başka toplantılarda, yazılarda kendi alanım olan roma tarihi ve kültürü, latin dili üzerine konuşmalarda bu etrüsk mevzuu geçtiğinde, hep temkinli yaklaşmışsam da, bakınız mustafa kemal satır arasında bir coğrafi belirleme yapıyor; "..romalılardan önce orta italya.." pater historiae herodotos 'un, etrüskleri anadolu'dan gelmiş kabul ettiği ve yaygın kabülün asia minor menşeili oldukları hatta bizzat roma söylencelerinin çoğunda ayrıca büyük sanat güneşi vergilius , aeneis 'inde de asia minor, troya savaşı sonrası roma'nın atalarını bu topraklardan çıkarmıyor muydu? söylencelerle bilimi, arkeolojik buluntularla epik şiirleri her zaman birbirine geçen dişliler olarak görürüm. özellikle klasik dönemde, yani yunan ve roma düşün hayatlarında bunu sıklıkla görmekteyiz. bir bağ vardır; işte bakın mustafa kemal 'in orta italya'ya götürdüğü türklük kavramını , günümüzün körü körüne millet ve milliyet savunuculuğu yapanlardan ziyade, aklı başında, karşı tarafa kaynak gösteren insanlardan dinlemeli. dinlemeli ki; kimse kafasına göre, kutsal değerleri ağzında sakız yapmasın, yapmaya fırsat bulmasın.

    "..türk budununu yalnız bir noktada, iklimi aynı dar bir bölgede belirmiş sanmak doğru değildir."

    milli duygu;

    "..gerçekten, ahlak, özel bireylerden ayrı ve bunların üstünde ancak sosyal, milli olabilir. milletin toplumsal düzeni ve sükunu, şimdi ve gelecekteki refahı, mutluluğu, güveni ve korunması, medeniyetteki ilerleme ve yükselmesi için insanlardan, hr hususta ilgi, çaba, hakkından vazgeçmeyi, gerektiği zaman seve seve canını feda etmeyi isteyen milli ahlaktır."

    "..din birliğinin de bir milletin oluşumunda etken olduğunu söyleyenler vardır. fakat biz, bizim gözümüz önündeki türk milleti tablosunda bunun tersini görmekteyiz. (bu cümleyi özellikle "din birliği olmadan bu toprağın insanları biraraya gelemez" diyenlere söylemeli.) .. türkler islam dinini kabul etmeden önce de büyük bir millet idi."

    mustafa kemal genel bir millet tanımı daha yapar;
    a) zengin bir hatıra mirasına sahip bulunan
    b) birlikte yaşamak hususunda ortak arzu ve bunu kabulde samimi olan,
    c) ve sahip olunan mirasın korunmasına birlikte devam hususunda istek ve dilekleri ortak olan insanların birleşmesinden oluşan topluma millet adı verilir.

    bu son şıkkı özellikle kürt sorunu diye birşeyin varlığından sözedenler hatta realite olarak değerlendirilmesini isteyenler iyi okumalı. zira mustafa kemal 'in bahsttiği mirasın korunmasını beraber sağlama hadisesi, bir terör örgütünün istediğinde dağa çıkması istediğinde şehre inmesi, istediğinde insanlarına canına malına kastetmesi, istediğinde siyasi bir oluşumla desteklenmeye çalışılması ve işin kötüsü insanların birbirlerine ırka dayalı bir düşmanlığa yönelmesi yle bozulacak ve belki de yüzyıllara varan barış ortamı, onca savaşa ve iç çatışmaya rağmen sarsılmamış güvenler,karşılıklı toplu kıyımlara sebep olmamış hafif ayrılıklarla yok olabilecektir.

    batı dediğimiz homojen bir topluluk değildir. birçok katmanı, birçok uzantısı, birçok girintisi ve çıkıntısı vardır. ama bugün şu ab diye nitelendirilen grubun kökünde yunan ve roma anlayışıyla birlikte, bu faktörlere etki eden doğu düşüncesi de vardır. yani bu bir dünya mirasıdır. insanlığa ait tüm akzanımalr ortak bir şekilde, adaletli bir şekilde dağıtılmıyorsa, dağıtmak istemiyorlarsa, güçlüler her daim güçsüzlere bombalar yağdırıyorsa, saldırganlık, dini ve ırki farklılıklar üzerinden insanların üzerine ilaçlar sıkılıyorsa havalimanlarında, horgörme, ezme, ibadethane yakma, bayrak yakma, arşivleri yağmalama, sınırları değiştirme, yeni haritalar çizme söz konusu ise, o halde yunan'daki oi barbaroi yani yabancılar, eğitilmeye muhtaçlar, yabaniler hala yaşamakta birilerinin kafasında, işte o barbarlar maalesef bizleriz onların gözünde.

    işte bu millet tanımından, onların gözüne kadar girerken bir yandan da atatürk 'ün fotoğraflarını indirince devlet dairelerinden, çok medeni ve insancıl olacağımızı düşünenler de bu satırları iyi okumalı.

    millet tanımı ve özellikleri için kaynak:
    medeni bilgiler ve m. kemal atatürk 'ün el yazıları, prof. dr. a. afetinan,
    atatürk araştırma merkezi,
    sf:28-34

    edit: sevgili hepatrol bu entirimde mevzubahis ettiğim ^^ .. "o bir veledi zinadır." veya "o bir yahudidir" veya "o bir ingiliz ajanıdır" veya "o bir islamiyet karşıtıdır" benzeri ithamlarla .. ^^ kısım için yahudiliğin de bir itham sebebi olduğunu kastedip kastetmediğimi merak etmiş. haklıdır da, sadece bu alıntıdan koyu bir yahudi karşıtı olduğum fikri yayılabilir, türkçemizin azizliği bu yani durumu noktalama işaretleri de kurtaramıyor. ama benim bir duruşum var; benim, israiloğulları dahil olmak üzere hiçbir topluluğa (ırk, din veyahut başka birşey) topyekün karşı olmam söz konusu olamaz, hiçbir yerde de aksi bir şekilde davranmadım, yazmadım. böyle bir eylemim yoktur. ve eğer benim bu entirim dikkatli okunursa, ilgili kısımda 'mustafa kemal 'i fikirleriyle çürütmeyi değil de, asılsız iddialarla ona saldırma yolunu seçenleri eleştiriyorum.' bu çok açık. aynı entiri içinde tekrar tekrar farksız kelimeleri tüketmemek için bu mevzuyu böyle açıklığa kavuşturarak, sevgili arkadaşımıza hassasiyeti için teşekkür ediyorum. ayrıca;

    http://www.ottomanstore.com/…t_id=82&product_id=610

    edit2: ben birşeyin daha üzerinde durmak istiyorum; ben bugüne kadar açık açık mustafa kemal'e, laik cumhuriyete, hatta kurtuluş mücadelemize bile karşı duran birçok kişi tanıdım. çoğunluğu asılsız iddialara sırtını dayayarak saldırganlaşıyordu. yanılmıyorsam kadir mısıroğlu nun kaynağa dayalı kendince tespitleri ve bir bakış açısı mevcuttu, daha sonra o da -artık bilmiyorum sebebini- eleştiri oklarını daha çok ismet inönü ve lozan üstünde gezdirmeye başlar oldu. çok samimi birşey paylaşmak istiyorum; açıkçası bu durum inanın bana mustafa kemal ve onun aydınlığı, güzel cumhuriyetimin bana verdiği bu özelliği savunma kudretinin yanında başka bir itici güç olmaktadır. düşünsenize, fikir sunumu yok, sürekli belden aşağı vurarak, fikri tartışmalardan uzak, kaynak belirtmeksizin konuşup duruyorlar. işte ben jean jacques rousseau 'nun yalnız gezerin düşlemleri 'nde dediği gibi, haklılığımdan kuvvet alıyorum.

    çok mu iddialı oldu bu?
29230 entry daha
hesabın var mı? giriş yap