• erkek çocuklar hakkında yazılan tüm olumsuzlukları cinsiyetçiliğin bir parçası olarak görüyorum. şempanze, goril, hayvan yakıştırmaları örneğin. hayvanları olumsuz gördüğümden değil, haşa hepsini çok severim ama erkek çocuklara yakıştırılan hayvanlık bir aşağılama elbette.

    cinsiyetçilik çok sinsi bir şey, nerelere nasıl sızdığını anlamak her zaman kolay değil. genellikle kadınları ikinci sınıf görme şeklinde olanı daha kolay yakalanıyor. çünkü yıllardır maruz kalınan, en iyi bilinen cinsiyetçilik türü bu. ama erkek adam ağlamaz veya adam dediğin evde oturmaz da cinsiyetçi kalıplar örneğin. tam olarak yergi olmayınca cinsiyetçilik anlaşılmayabiliyor.

    en kötüsü de çocuklara yapılan bana kalırsa. çünkü onlara projekte edilen bu 'şeyler' ile kolayca özdeşim kuracak yaştalar henüz. goril diye düşünerek büyüttüğünüz çocuğun insan haline gelmesi pek mümkün değil. çocuğunuza neyi projekte ederseniz o da size onu aynalayacaktır.

    ne dilediğinize dikkat edin, gerçek olabilir.
  • ömür törpüsü demektir... bir buçuk yaşında masanın üstüne çıkıp atlamayı, üç dakika içinde evin altını üstüne getirmeyi, on saniyede 3 adet ev eşyası kırmayı, lokantada mama sandalyesinden burun üstü çakılıp tüm ortamı birbirine katmayı, anne babayı günde beş kez kavga ettirmeyi öğrenir...
    bir yıl sonra gelen edit: yakınmamak gerekmiş, bunun duble hali de varmış... bekleyip göreceğiz...
    on beş yıl sonra gelen edit: hayata bakışınızı değiştiren, eğlenceli ve sizi seven arkadaşlarınız oluyormuş...
  • "naber koç?" dediğinizde kafanıza oyuncak gemi yeme sebebi.
  • çocuklar ikiye ayrılır;
    1 kız çocukları 2-yaratıklar

    akşam eve dönüyorum hep olduğu gibi yine dalgın dalgın kafamda deli sorularla yürüyorum, mahalleye girdim bizim evin karşısı da okul allah kahretmesin mahalle full çocuklu aile.

    bu hayatın bana öğrettiği en önemli şeylerden biri; okul karşısındaki evde oturmamak. böyle ses gürültü yok ya.

    neyse bebeler oynuyor benim eve de 4 5 apartman daha var aralarından geçerken,canavarlardan biri bağırdı:

    - aa bu dün akşam korkuttuğumuz abi değil mi
    -ne korkutması lan
    -ha tamam bu o değilmiş
    -tabii değil oluuum sen kimi korkutuyorsun?

    dedim ve bir artistlikle çocuğu bıraktım yürümeye devam ettim.halbuki dalgın bi insan olduğumdan dünyanın en rahat korkutulan kişisiyim, o havam kimeydi ben de bilmiyorum.

    ben nerden bileyim bu çocuğun benjamin linus tipi plancı bi çocuk olacağını.
    apartmana girdim ve o kapıda belirdi bir çocuk ancak bu kadar dayaklık kapıda belirebilirdi.

    hhhahha demesiyle sıçradım. hani korkmuyordun lan dedi bastı deparı ulan ne ara ben yürürken önüme geçtin ne ara apartmana girdin de karanlıklara saklanıp üzerime atladın, çocuk çocuk değil dark knight amk.

    ama planı bununla bitti sandınız demi ben öyle sandım dalgasına ulen bela mısın sen diyerek peşinden çıktım yakaladım abi annem orada bak bi şey yapma dedi, köpeoğlusu korkuttuktan sonra döver möver diye annesini ayarlamış.

    erkek çocuk yapımı yasaklanmalı, mıncırılmalık kız çocuk yapılmalı sadece. insan nesli de bi yerden sonra bitsin zaten üre üre nereye kadar sıkış tıkış oldu dünya.
  • ingiltere'de yapılan bir araştımaya göre yetiştirmesi kız çocuğa nazaran 7 bin sterlin daha pahalı olduğu tesbit edilen varlıktır.
    açıkçası bu haber ingilizlerin evlatlarına seralık domates muamelesi yaptıklarını gösteriyor bence.
  • kod adları: tazmanya canavarıdır. 3,5 yıl önce bir tane doğurdum ve bu 3,5 yılı kısaca özetleyecek olursam; bolca uykusuzluk, sürekli bir evham, ne kadar toplarsan topla dağınık bir ev, "sen artık benim yüzüme bile bakmıyorsun varsa yoksa oğlun" diyen bir koca, stabil bir duruma geçen kariyer, sürekli üzerine basılan minik metal arabalar, dağınık oyuncak deryası, ben10, spiderman ve bakugan savaş diyebilirim:))

    ama canımdır, koklamaya doyamadığımdır, gözümün bebeğidir o ayrı!
  • george orwell, coming up for air (boğulmamak için, daralma) adlı romanının 84. sayfasında özellikle erkek çocuklarından şu şekilde bahsetmiştir, ki nefret ve tiksinti içerdiği halde bir hayli düşündürücü ve gülünçtür de;

    "...gerçek şu ki, çocukların şiirsel hiçbir yanı yok; onlar vahşi küçük birer hayvan ama hayvanlar tabii onların dörtte biri kadar bile bencil olamaz. bir erkek çocuğu çayırlara, korulara vesaire meraklı değildir. bir manzaraya asla bakmaz, çiçekleri zerre kadar umursamaz ve hayatını bir şekilde etkilemediği, sözgelimi yenilir yutulur bir şey olmadığı sürece bir bitkiyi öbüründen ayırt edemez. bir şeyleri öldürmek — işte bir oğlan çocuğu için şiire en yakın şey budur. ama öte yandan, çocuklarda şu garip duygu yoğunluğu vardır, büyüdüğünüzde erişilmesi mümkün olmayan bir şiddetle bir şeylere özlem duyarsınız, zamanın önünüzde uzadıkça uzadığını ve ne yaparsanız yapın, sonsuza dek böyle devam edebileceğinizi hissedersiniz."
  • baba (ben): seni çok seviyorum oğlummmm.
    oğul: ben de annemi çok seviyorum.
  • varımı yoğumu daha kaliteli, çok yönlü eğitilsin diye verdiğim, her şeyi beraber yapmaya başladığım ( ders, uyku, şarkı, banyo, futbol, playstation, ingilizce, oyun, son dönemlerde kartondan anıtlar ( anıtkabir, aspendos ) okuma, anlama, yazma, matematik v.b. ) neredeyse 24 saatimi geçirdiğim, en az okuldaki öğretmenleri kadar emek verdiğim, kanımın kanı.
  • sıkıcı ziyaretlerde pipisini göstererek ortama neşe katan aygıttır.
hesabın var mı? giriş yap