• bazı konularda kitabın ortasından konuşmuş filmdir. sevdik.

    --- spoiler ---

    iş arkadaşımızla yatmamalıyız.

    ilişkide erkek daha kariyerli iken kadın sorun etmezken kadın daha kariyerli ise erkek bunu sorun eder.

    damızlık gibi sikişen adamların özgüveni gidince sikleri kalkmaz.

    kafayı kırmış erkeği kadın toparlamaya çalışıp, düzelmeyeceğini gördüğü anda erkeği siler. erkek ise kötü davransa da hiç vazgeçmez sevdiği kadından.

    ayrılık seksi o kadar boktan bir sektir ki son seksinizin kalitesizliği kalır akıllarda. duygusuz sikişten hayır gelmez.

    iş hayatında yalvararak bir yere gelemezsiniz. terfi o konuda şirkete en iyi çıktıyı verecek personele verilir. siz terfiyi alamadıysanız bahaneler uydurursunuz alanlar hakkında. torpilli vb diye. hatta adam kendi sevgilisi için sakso çekerek aldın diye suçlayacak kadar ileri gitti ama kimse büyük bütçeleri o işi yapamayacak birine bile bile emanet etmez.

    liderlik, motivasyon vb eğitimleri para tuzağıdır ii hayatında hiç bir sike yaramaz.

    kendini geliştiren, kariyer olarak sizden ileriye giden, kendine yeni alanlar, sosyal ortamlar yaratan sevgilinize kıskançlıklıkla, onu yıpratarak yaklaşmanız her şeyi bok eder. muhteşem bir aşklın ardından bir anda terk edilen bir eziğe dönüşürsünüz.

    --- spoiler ---
  • tam bir 'biriyle ne kadar yakın olursan o kadar büyük düşman olursun.' filmi.
    kadının ataerkil iş dünyasındaki konumu, erkeğin ilkel egosu, ailelerin ilişkideki rolü ve günümüz ilişkilerinin kırılganlığı hakkında konsantre ve muhteşem bir senaryo.

    --- spoiler ---

    adet döneminde oral seks yaptığı kadının kanı dudaklarındayken evlilik teklif eden adamın, aynı kadın tarafından bıçaklandıktan sonra 'kanını temizle ve defol git.' sözüyle evlerinden kovulması... kanla başlayan filmin kanla bitmesi oldukça dikkat çekici.

    --- spoiler ---

    bu tartışmayı izleyen kimse tarafsız kalmaz, yakında başlığının entryle dolmasını bekliyorum.
  • alpay ozalanin vlaovici dusurmemesi, di canionun sakatlanan kaleciye ragmen topu bos kaleye atmamasi, mac sonlari forma degisimi gibi olaylarin butunune verilen isim..
  • fair-play kavramı, her ne kadar tam tarihini ve isimleri hatırlamasam da aşağıdaki olay ile gündeme oturmuştur: olimpiyatlar'da maraton koşusunda, 1. ve 2. sıradaki koşucular, diğerleri ile ciddi bir fark açmış ve yarışın son 100 metresine girmişlerdir. son metrelerde 2. sıradaki yarışçı yorgunluga yenik duser ve yere yigilir. bunu farkeden 1. atlet durur, geri doner, arkadasini yerden kaldirir ve omzuna girer ve kolkola finishi gecerler.

    biz de fair-play'i cocuk oyuncagi yaparak alakasiz konularda alakasiz fair-play odulleri dagitmisiz iste.
  • bunun çerçevesi meşhurdur. henüz tam olarak ne işe yaradığını anlayamadım ama özellikle futbol camiasında herkesin dilinde pelesenk olmuşdur bu çerçeve; "feyir piley çerçevesinde..."
  • türkçe anlamı "açık oyun, adil oyun" dur. yani kazanmak için herşey mübah değildir. dostluk, kardeşlik ve spor yapma bilinci ön planda olmalıdır.
  • yüzlerce benzeri gibi, shakespeare tarafından literatüre kazandırılan bir ifade. (bkz: the tempest)
  • sınırlarını kimin çizdiğini çok merak ettiğim kavram.

    dakika 85... a takımı b takımı karşısında 1-0 önde. iki futbolcu bir mücadeleye giriyor, a takımının oyuncusu "yandım anaaaam" diye diye başlıyor yerde kıvranmaya. a takımından başka bir oyuncu da topu taca atıyor. sağlık görevlileri geliyor, adamın ayağına iki fısfıs sıkıyor ve adam birden hortluyor. bu sırada b takımının 2 çok değerli dakikası çalınıyor. eğer tacı kullanan b takımı topu karşı tarafa vermez ise "vay hayvanlar. topu vermediler. fair play denen bi şey var." oluyor, ama aksi olduğunda a takımının yerde yatan o şerefsiz topçusuna bir şey denmiyor. garip bir şey bu fair play...
hesabın var mı? giriş yap