• vaktiyle bu sivrisineklere karşı (çocukların arkasından koştuğu) dumanlama/sisleme makinasını mayıs başlarında ilk çalıştırdığımız zaman tam bir verim alamamıştık. dörtyol tarafında makineyi askerin sırtına verip bahçeyi bir dön dediğimizde millet içeri kaçardı zira sivrisinekler bulut gibi olmasını geçtim bir de stuka boyutlarında değişik uçan böcekler oluyordu. onlar dumanla ölene kadar milletin üstüne acil iniş yapardı.

    ama nitekim o ilk dumanlama o kadar da farkedilir bir etki yapmamıştı. ölmemiş olan haşerat yerde iki saat tepindikten sonra milletin tepesine çıkmaya devam ediyordu. sineğin böceğin mayışmış olanı ayık olanından çok daha büyük rahatsızlıktır. neyse konuşuldu edildi ziraat odasına danışıldı "o öyle olmaz fayda vermez" diye metal tenekede başka bir ilaç önerdiler. o denendi. zyklon gibi bir şeymiş, tam bir kıyım yaptı. bahçede durgun suların üstünde uçuşan sinekler falan yerde geberip gitmişler, hepsi düşmüş, böcekler koyu renklerden bir halı olmuş. ne büyük mutluluk! o kadar çoktu ki bir er bunları fırçayla toplayınca resmen dağ gibi oldular.

    hiç unutmuyorum yaşlıca bir astsubay başçavuş aynen şöyle yorum yaptı :

    "bak ilacı iyi koyunca nasıl fayda verdi"

    bende de böyle bir ruh hastalığı var. bir tesadüf aynı gün iki kere gerçekleşirse kendimi güvende hissedemiyorum, uykularım kaçıyor. astsb ve ziraat odası başkanı birbirlerinden habersiz olarak neden böceklerin gazla ölmelerini fayda olarak yorumlasın ki? o kadar kelime var, çok etkili oldu de, efektif oldu de, böcekler iyi kayboldu de, geberdi de, oh sinek minek kalmadı de. mücadeleyi kazandık de. caporetto muharebesi gibi zehirli gazla deldik cepheyi de. yani adam anlamsız bir şey söylemediği için niye öyle dedin de diyemiyorsunuz. ama kelime seçimi yine insanın aklına takılıyor.

    ondan iki buçuk yıl kadar sonra türkiye'nin başka bir ucunda bir yaşlı teyzemiz akşam üstü bu belediyenin gaz püskürten kamyoneti geçerken camı çerçeveyi açmış, ev gaz odası gibi olmuş. dumandan balkona çıkmış öksürüyordu. iyi misin diye sorduk,

    "iyiyim iyiyim, sinek minek kalmasın bayağı fayda oldu" dedi.

    o saniye ben bu işin arkasında illuminati olduğuna kanaat getirdim. o ana kadar konuştuğumuz türkçeye hakim olduğumu varsayıyordum ama arka planda anlayamadığım şeyler de oluyordu. niye bunu böyle diyordu eski nesiller anlamıyordum. sonra eski gazete küpürlerinde de bu fayda terimine aynı konjonktürde rastlayınca bana uyku hepten haram oldu.

    bu nedir arkadaş? tüm hazır kahvelerin nescafe haline gelmesi gibi eskilerde fayda markasıyla satılan ve artık yokolmuş bir ilaç varmış da eski nesillerin hafızasında mı yaşıyor? yoksa bu böceklerin kaybolmasının yarattığı huzura mı fayda diyorlar. eski nesil dediğim de prens philip'in nesli, 1920 doğumlular. şu an 100 yaşını geçmiş olanlardan bahsediyorum. neden bu hayatta olan azalarına uzun ömür dilediğim neslin mensupları ağız birliği etmişçesine içtima halinde bunu böyle ifade ediyor? haşeratın defi, terbiyesi falan “fayda” mıdır? eski türkçe terimlerine kalıplarına ben de yabancı değilim, hatta boş zamanımız olsun lisan-ı adli'ye dönelim, mecelle-i ahkam-ı adliye'nin esbab-ı mucibe layihasını konuşalım ama böcek ilacına neden fayda dendiğini de biri çıkıp bana anlatsın yav.

    1930'lardan bazı örnekler

    * bir ddt reklamı. marka mı acep?

    * markadan ziyade bir sıfat sanki.

    * marka mı deyimden deyim mi markadan türemiş?

    bilemedim.
  • sözlüğün biricik gomtanı anglachelm'in ilgili (bkz: #122182316) yazısına istinaden şunu söylemek isterim:

    bahsedilen böcekler için eskiler muzır, muzur gibi kelimeler kullanırdı, bu arapça kelimenin türkçe karşılığı zararlı.

    zararlı böceklere karşı kullanılan bu ilaca, zıt anlamdaki fayda (yararlı, sağlıklı, kullanışlı) denmesi makul görünüyor. bir çeşit zehir-panzehir gibi...

    ayrıca kendisini ilgiyle okuyan bir takipçisiyim. nükleer saldırıdan korunma yolları konulu yazısını okuduktan sonra aklımda tek soru var:

    iyodür tabletleri nereden bulurum?
  • insan faydalı (?) ise yaptıkları da faydaya bürünür.

    okumanın mı faydası var, yoksa okunan şeyin değerini arttıran bilinç mi faydayı açığa çıkaran?

    çilek mi, kakule mi, hap mı faydalı yoksa, fayda potansiyelini açığa çıkarmış insan o çileği yediği, ilacı yuttuğu için mi fayda buluyor?

    ortada hakikat potansiyellerini değerlendiren şuurlu bir insan yoksa bir fayda da yok gibi.

    faydalar insandaki mühürle tanımlı .

    yüzeysel faydaları görür gibi olsakta, totalde faydaya erişime açık kişilerin fazla olmaması, faydanın varsayılmış benlik duvarlarına toslamasına sebep oluyor. insan kendi eli ile faydalı olabilecek her şeyi altüst etmiş oluyor.

    insan faydalara öz mayasına kavuştukça, özüne ulaştıkça açılıyor.

    yük ne olursa olsun, taşıyan eşek ise yükün değeri bir fayda ifade etmeyebiliyor.
  • mal ve hizmetlerin herhangi bir ihtiyacı giderebilme yeteneğidir.
  • siyasal iletişim kampanyalarında başarıya yatkın olan reklam ajansı. önce, 22 temmuz 2007 genel seçimleri öncesinde yarattığı gündemle dsp'nin meclise girmesini sağladı. şimdi de chp antalya büyükşehir belediye başkanı mustafa akaydın'ın iletişim kampanyasında etkin rol oynayarak doğru iletişim kurmasını sağladı.
    2007'deki seçimlerde dsp'nin işlerini alamayan ali saydam fayda reklam ajansını kastederek "bu iş çoluk çocuğa bırakılmayacak kadar ciddi bir iştir" demişti. afferin çocuklara (!)
  • arapça kökenli bir sözcüktür. karşıtı "zarar"dır.

    burada bir düzeltme yapalım.

    zarar sözcüğünün arapça karşılığı" muzır" değildir çünkü muzır sözcüğü zarar sözcüğünün çekimli biçimidir.

    peki bu sözcüklerin türkçesi ne, diye sorabilirsiniz. söyleyelim:

    fayda: yarar
    zarar: dokunca
  • bir an, durduk yerde ozlemini duydugum bir ajans. neden oldu, nerden cikti bu duygu bilmiyorum... rekatlon olsa da gitsek...
  • üniversite öğrencilerine faydalı olmak adına değil, marketingist gibi büyük bir organizasyonda, üniversite öğrencilerini "yarışma düzenliyoruz haydi gelin katılın heyyyoo!" diyerek kullanıp, sektöre kendi reklamını yapmaya çalışan uyanıkspor.
  • uzağa sağlanan fayda, uyumlu faydadır. yakına sağlanan fayda, uyumsuz faydadır.
  • malın tüketimi sonucu elde edilen haz. bu anlamda uyuşturucu ve sigara da faydalıdır. iktisat bilimi bu tanımda hedonist felsefeci j.bentham'ın çalışmalarından esinlenmiştir.

    ihtiyaç:mal ve hizmetler:haz:fayda

    edit:imla
hesabın var mı? giriş yap