• zeki müren'in her "ateş-i aşkınla yakma canım canım canım canım çıramı" dediğinde canımı verdiğim bozlak. bi de "sevdiğim geçiyor gençlik çağları" kısmı etlerimi parçalıyor lime lime.

    ulan çok aşıktım bunu beraber dinlerken be!
  • türküleri çok seslendirenler, gitarlandıranlar, gırtlak şovu yapanlar, türk sarışınları, avaz avaz bağıranlar ya da mikrofon titretenler söylemesin diye yakılmış ve her dinleyişte böğrüne saplanıp birkaç kez de döndürülmüş hançer hissi yaşatan çorum türküsü.
    içindeki acının haykırmadan da usul usul anlatılabileceğini gösteren gerçek bir virtüözden* dinlemek ise apayrı bir tat. gilmour da, clapton da, vai de, may de, bellamy de, knopfler de, moore da, page de, richards da, flea de, sambora da, moore da, slash de, santana da, satriani de, hammett de zaman zaman gelip kendisinden feyz ve hayır duası almışlar, elini öpmüşlerdir. hepsi saygılı çocuklardır.

    http://www.youtube.com/watch?v=eebpokqkzls
  • bu da içimizi titreten bi bozlaktır; marifetli bi gırtlakla söylendiğinde, gözyaşı ister...

    gayrı dayanamam ben bu gurbete
    gayrı dayanamam ben bu hasrete
    ya beni de götür ya sen de gitme
    ateşi aşkına canım canım yakma çıramı
    ya beni de götür ya sen de gitme

    yar yar bağrıma vurdun kızgın dağları
    ah viran koydun mor sümbüllü dağları
    sevdiğim geçiyor hasret çağları
    ya beni de götür ya sen de gitme
  • bu çorum yöresi türküsünün hikayesi nihat nikerel'in anlattığına göre şöyledir:

    merhum nihat bey'in dayısı hüseyin bey'in başından geçen bir yasak aşk sonucunda çıkıyor sözler. hüseyin dayı'nın başkasıyla evlenmesi, kendisinin de başka bir yere gitmek zorunda kalması sonucu artık görüşemeyeceklerini anlayan hüseyin dayı'nın eski yavuklusu -ki hayat kadınıdır kendisi- bu şiiri arkasında bırakarak intihar ediyor. sonrasında toparlanamayan dayı alkolik oluyor, cezaevine düşüyor, ailesince dışlanıyor ve sonunda oğlu tarafından öldürülüyor.

    şiir hüseyin çırakman tarafından derlenip türküleştirilmiş.

    nihat nikerel'in anlattığı hikaye burada:
    http://www.youtube.com/watch?v=yjnqb5pr21m
  • çocukluğumda babamın sık sık söylediği, benim de hep duygulandığım; bu nedenle ne zaman dinlesem 250 km. ötedeki babamı aklıma getirip, git gel konya altı saat bi anamı babamı göreyim dedirten türkü.
  • bedia akartürkten dinlenip kendinden geçilen bozlak...
  • türkü ile arası pek olmayan biri olarak sanırım en sevdiğim türküdür. kim söylerse söylesin hep birşeyler eksik kalıyor. bence en güzel yorumu henüz söylenmedi.
  • gayrı dayanamam der bedia akartürk, dayanılır mı be bedia abla derim, sözümü bitirmeme izin vermez. ben bu hasrete diyecekken tam o ara, sus deyip parmaklarımla örterim dudaklarını. "sen sus ben söverim be abla..." hay ben bu feleğin derim, hay bu gurbetin...

    madem götürmüyorlar gidenler bizi, kalk beraber gidelim diye teklif ettim, şarkının sonunu beklemeden. iki damla gözyaşımı sildi. haydi dedi, haydi kalk gidelim...
    eğer gelmek isterseniz bizimle şarkının sözleri aşağıda... bekleriz...

    gayrı dayanamam ben bu hasrete
    ya beni de götür ya sende gitme
    ateşin aşkına canım yakma çıramı
    ya beni de götür ya sen de gitme

    yar sineme vurdun kızgın dağları
    viran koydun mor sümbüllü bağları
    hüseyn'im geçiyor gençlik çağları
    ya beni de götür ya sen de gitme

    sen gidersen kendim berdar ederim
    bülbül gül dalına konmaz niderim
    elif gaddim büker kement ederim
    ya beni de götür ya sen de gitme
  • doğru sözlerle söyleyeni az bulunan bir türküdür.

    “sen gidersen kendim berdar ederim.”

    berdar, ber(üzere) + dar (darağacı) asılmak anlamında, farsça.

    “elif kaddim büker kemend ederim”

    eski bir deyim vardır; “elif kaddi dal olmak.” arabi elif sevgilinin endamını-boyunu temsil eder, dal harfi ise sevgilinin kederden boyun bükmesini (öyle bükük bakma bana), burada ilmeğe doğru yönelen hareketi de tanımladığından, teşbîh-i mûcez.

    kemend, bir belli kapanmaz mesafeyi göze alıp kendinden uzakta olanı o halde yakalamak, yakına çelmek içindir ya hani, ucu bir dal’da bağlı düğümden de bir bağ umutsuzca umulur. eski yaralar…
  • zeki müren'in sadece türk sanat musikısinde usta bir bestekar, harikulade bir yorumcu değil, türk halk müziği'nde de olağanüstü bir yorumcu olduğunu, ben bu türküyü kendisinden ilk kez dinlediğimde anlamıştım..
hesabın var mı? giriş yap