• “çarşının ortasında kaybolmuş, kimsenin yardım edemediği çocuk olmaktır. bir daha evine dönemeyecek bir çocuk”
    *

    böyle biraz evet.

    ama dedim ki kendime sen bunu daha önce de yaşadın. dedim ki kendime daha önce bunu kaç kere, kaç kere yaşadın. sonra dedim defalarca ve defalarca ve tekrar ve tekrar..

    belki de dedim sonra bunca alkoller ve uykusuzluklardan sonra, bunca kapı zili bunca telefon ve başın sağolsundan sonra, belki de dedim sen yaşarken hazırladın beni ölümüne, şimdi ben bunu düşündüm. düşünmek istemeden düşündüm bunu. neden diye düşünüp durduğum tüm o zamanların yorgunluğu hafifledi.

    defalarca ve defalarca ve defalarca ve tekrar..tekrar..
    beni hep bir az ötede tutmadaki özenli ısrarın, küçük ayrıntıları asla ihmal etmeden, bir mimikle, bir bakışla tek bir kelime ile durmak ve kabullenmek zorunda olduğum bir sınırı bana hatırlatan tınıların bundandı belki, beni sen ölümüne hazırladın belki. belki buna dayanabilmem için, hep beni sevdiğinden.

    herkes ama herkes için, bazen tanımadığın insanlar için bile gerçekten kaygılandığın olurdu, üzülürdün. dert ederdin kendine, anlatırdın uzun uzun. derdim ki kendime demek ki ben kendinde olmayan bir şey istemiyorum ondan, o sadece bana vermiyor olanı.

    herkes ama herkes sınırsızca ve sınırsızca ve arsızca ve arsızca senin çevrende çoğalır şımarırdı da birbirinizi severdiniz. renkli ve kıpır kıpır olurdunuz.
    ben de katılırdım, hevesinizi kaçırmayacak kadar, ve sınırları aşmayacak. ölçüyü tutturmayı öğrendim.

    küçükken sana bir şey olursa dayanamayacağını düşünüp aslında sana bir şey olsa düşüncesinin bile sonunu getirmeye korkup, yastığıma fısıldadığımı öyle iyi hatırlıyorum ki, “hayır, hayır, olmaz olmaz,lütfen iyi olsun.” o zamanlar dua ederdim. çocuktum. “lütfen ona bir şey olmasın, hasta bile olmasın ben olurum.”

    sonra büyüdüm. öyle sandım.
    artık devam etmek için ufacık bir heyecan duymadığım zamanlar oldu, devam etmemek de en az etmek kadar olası bir yol oldu. hem de berrak, serin, güneşli pırıl pırıl bir sabahta çıktığın rüzgarın gözlerini, kirpiklerini sevdiği bir yol. öyle güzel ki.
    sen varsın diye ikna olamazdım yine de güzelliğine, bir insana bile isteye böyle yapılamazdı diye.

    tanıştığım herkes ama herkes kısa süre içinde bana ne kadar ince düşünceli olduğumu söyler. ne kadar zarif. garip hissederim o zaman. içimde bir boşluk açılır. içinde senin hayaletin dolanır.
    incitilmeyi iyi bildiğimden incitmekten çok kaçarım diyemem onlara, çok ince incitilmelerle öğretildim, ustasıyım.
    bu senden aldığım en göz alıcı yanım, sana borçluyum.

    belki de utanırım bu sözlerimden zaman geçtikçe. utanırım.
    zaman beni kandırır...
    öyle bir sınır olmadığına inandırır, ben suçu yine kendime atarım.
    öyle de olsa zaman geçsin utanayım.zaman bildiğini yapsın, ben bildiğimi. şu an gerçek budur.

    işte bu yüzden bunları ne anne, ne ev ne de ölüme dair bir yerlere koyamadım. aklımda koyamadım.
    bunları yoğun bakımın kapısında daha ilk göründüğü an ne diyeceğini anladığım doktorunun ağzından ilk çıkan kelimeye anlattım.
    “gitti”

    dünyaya geldiğim kapı kapandı.
  • bir müslüm gürses şarkısı. özellikle yeni ayrılan bünyelere bir 70'liği bitirtebilecek düzeyde efkarlıdır. sözlerini de yazayım tam olsun;

    içimde özlemin bitmeden daha
    gönlümü kedere bırakıp gitti
    ne hoşçakal dedi ne de elveda
    yabancılar gibi bırakıp gitti
    bırakıp gitti bırakıp gitti.

    gitmesydi onun kulu olurdum
    çiğneyip geçtiği yolu olurdum
    bir ömür aşkıyla dolu olurdum
    ne yazık bunları bilmeden gitti
    bilmeden gitti bilmeden gitti

    şimdi mevsim hazan gönül evimde
    hıçkırığa döndü adı dilimde
    gelir mi gelmez mi günün birinde
    cevapsız sorular bırakıp gitti
    bırakıp gitti bırakıp gitti.

    http://video.mynet.com/…rses-bilmeden-gitti/402205/
  • "ne hoşcakal dedi, ne de elveda" mısrasıyla duygulara tercüman olur.
  • içim acıyor lan bu şarkıyı dinlerken, boğazım düğümleniyor. cevapsız sorular bırakıp giden biri olaydı hayatımda, bu şarkıyı dinlerken intihar etme ihtimalim olurdu yeminle. müslüm gürses şarkısından bahsediyorum tabii.
  • arabeske yeni başlayanlar için ideal müslüm gürses şarkılarından biri, nakaratta baba'ya kadın vokaller eşlik eder. en güzel ayrılık şarkılarından biri.

    "cevapsız sorular bırakıp gitti"
  • müslüm gürses'in en iç acıtan şarkılarından biri. gidenin arkasından yakılan ağıt gibi. arabesk sevsin sevmesin bir insanın mutlaka dinlemesi gereken bir şarkı, sevecen insanların hoşuna gideceğine eminim.
  • müslüm gürses' in, eğer bünyenizde reflü etkisi yaratan bir karşılıksız aşkınız varsa, kulaklarınızı delice kapatıp, dinlememenizin gerektiği şarkı diye bir entry girerken bile dinlemekten kendinizi alıkoyamadığınız şarkısı. şarkı değil, vicdansızlık.
  • kızılırmak grubunun, rüzgarla gelen albümünden, söz ve müziği ilkay akkaya'ya ait bir şarkı.
    kanımca kızılırmak şarkılarını çokca dinlemiş, özümsemiş biri olarak söyleyebilirim ki ilk beş şarkının içindedir bu şarkı. algına sağlık kızılırmak. hep böyle şarkılara...
    sözleri ise;

    gitti
    kış ortasında bırakıp sevdasını
    bilmezdim
    gitti
    kırda yalnız bir ağaçtım
    esti
    ben rüzgarı çoktan affettim
    ama dallarımı kesti
    bilmezdim bilmezdim
    gitti
    bitti
    yar kıyısında kaldı yine düşlerim
    bitti
    bilmezdim bilmezdim
    bitti
  • gitti ah..,
    gecelere hüzünleri serperek
    yarali bir kus gibi kanarcasina gitti..,
    yalvaran gözlerime, elemi pay ederek,
    bir kabahatmis gibi, kacarcasina gitti...

    gitti ah..
    sarkilara bel baglamak faydasiz.
    üstüme kapilari kaparcasina gitti...
    gecenin geldigini haber vermeden; hirsiz...
    yasanmis bir ömrü calarcasina gitti

    gitti ah... bir nehirdi,
    yazamadigim siirdi.
    yüzüme son bir defa
    bakarcasina gitti...

    gitti ah...
    gözyaslari yanaklarimda kaldi.
    hayatin perdesini cekercesine gitti...
    belki doyulmamis toz pembe bir masaldi.
    gögsümden yüregini sökercesine gitti...

    gitti ah...
    karsilasmak ömür boyu imkansiz.
    beni hazanda koyup bahar dalina gitti...
    bilmiyorum ne yapsam, ne söylesem anlamsiz.
    ayrilmisti dünyamiz; kendi yoluna gitti...

    gitti ah... bir mevsimdi,
    cizemedigim resimdi.
    kalbime bir civiyi,
    cakarcasina gitti...

    yusuf hayaloğlu
  • "gitti ve herşey bitti
    söyleyin ona bittiğini"
hesabın var mı? giriş yap