• dilim dondugunce, elimden geldigince, hacla ilgili izlenimlerimi aktarmaya calisacagim. hac, asagidaki eylem ve gozlemleri iceren, belli sartlarda farz olan bir ibadettir. ayni zamanda, haccin yapilisina iliskin bilgiler de asagida yer alacaktir.

    soze soyle baslamak istiyorum. suudi arabistan icinden hacca katildigim icin, turk hacilarindan farkli, bambaska gozlemlere sahip olduguma eminim.

    oncelikle, suudi arabistan'dan hacca katilacaklar, hamle denilen tur operatorlerinden biri yoluyla hacca katilmak zorundalar. bunlar, hac suresince konaklama, kurban kesme hizmetleri ve arafat, mina, muzdelife, cemarat* ve kabe arasinda gidip gelmeyi sagliyorlar. 2000 riyalden (yaklasik 530 dolar) baslayarak 10000 riyale (yaklasik 2660 dolar) kadar cikan degisik fiyatlarla gidilebiliyor. bu hamleler, ayni zamanda suudi arabistan'dan hacca katilacaklar icin gerekli olan izin belgesini de cikariyorlar.

    hac icin gerekli belgeler arasinda yer alan asi belgesi* cok onemli, mutlaka menenjit asisi olunmasi gerekiyor.

    oncelikle mikat noktasina gelindiginde ihrama girilmesi gerekiyor. bunun onemi, bir suru seyin yasak olmasi. oyle ki, bit-pire oldurmek, cekirge kovalamak, sac kestirmek, kil koparmak, cinsel iliski vs. ihram iki parca, uzerinde dikis olmayan havlu seti. bolca satiliyor mikat noktasinda. bir cok insan burada abdest (boy abdesti ve/veya namaz abdesti) aliyor, sonra da tum elbiselerini (ic camasirlari dahil) cikararak ihrama giriyor. bundan sonrasi sakat. zira ihramla hareket cok zor. neyse ki sadece 2-3 gun ihramli kaliniyor. belinize kemer baglandigi icin alt kismin idaresi kolay, ancak yemek falan yemek, araba kullanmak cok zor. neyse ki haccin yine de en kolay kismi bu. bayanlar icin is daha kolay, onlar kiyafetlerini degistirmeden devam ediyorlar; bas kapali, yuz acik.

    daha sonra mekke'ye dogru yola devam ediliyor. yapilacak haccin cesidine gore, eger temettu hacci ya da kiran hacci yapilacaksa, tavaf ve say yapiliyor. ifrad hacci yapacaklar ise, kabe'ye ulastiklari icin tavaf yapiyorlar sadece. ancak kalabaliga gore, tavaf (7 savt) ve say (4 kere safadan merveye, 3 kere de merveden safaya giderek yapiliyor) ikiser saat kadar surebiliyor. tavaf'tan hemen sonra 2 rekat tavaf namazi kilinmasi gerekiyor. ilk rekatinda kafirun suresi, ikinci rekatinda ihlas suresi okunuyor.

    simdi bundan sonrasi, temettu hacci icin kolay, cunku ihram'dan cikilabiliyor; kiran ve ifrad icin zor, cunku ihram'dan cikilmiyor.

    bundan sonra, hamlemiz bizi mina'da kalacagimiz yere goturdu; daha dogrusu muzdelife'ye. mina ve muzdelife su anda birlesmis durumda. aslinda mina'da kalmamiz gerekiyordu, ancak kalacak yer olmadigi icin, muzdelife'de kalmak zorundaydik. herkes gibi, bizim de kaldigimiz yer, bir cadirdi. cadir dediysem, 40 kisilik, yer yataklari olan bir cadir. sahra cadiri, saglam. hava cok guzeldi, sadece sabaha karsi biraz soguktu. neyse, yemekler standart: pilav ustu et: ancak herkes eliyle yiyordu. arapca konusamadigim icin, kasik istedigimde bana kasik getirdiler, benim sayemde 2-3 kisi daha kasikla yedi. hatta "yazik, ecnebi bu, kasiksiz yiyemiyor" falan diye uzulduler benim icin. cadirda, suudiler, misirlilar, urdunluler ve sudanlilar vardi. bayanlar, girisi baska bir yerde olan baska bir cadirda kaliyorlardi. kaldigimiz yer, tuvalet/dus ve abdest alma yerleri temiz bir yerdi, acikcasi bu yonu cok hosuma gitti; ancak tuvalet/dus ve abdest kuyrugu 10 dk kadar suruyordu.

    neyse, en onemli gun geldiginde, sabahtan otobuslere dolustuk; arafat'a dogru yola ciktik. bu seneki (2006/hicri: 1427) haccin bir ozelligi arafat gununun cuma gunune denk gelmesi. boyle olunca hacc i ekber oluyor, yani buyuk hac. arafat'a giderken, yolda gorunen manzaranin iki yuzu vardi. birincisi, bu kadar cok insanin, ayni amac icin, dua etmek ve ibadet etmek icin arafat'a dogru akisini gormek oldukca heyecan vericiydi, yalniz bu heyecan, insanlarin perisan hallerini, minibus ve otobuslerin tepelerinde seyahat ettigini gorerek kursagimizda kaldi. arafat gununun ozelligi, namazdan (ogle ve ikindinin birlestirilerek kilindigi namaz, oncekinin vaktinde kilindigi icin cem i takdim denir) sonra, arafatta durup, dua ve ibadet edilmesi gerekiyor. ogle+ikindi namazi, namira camisinde kilinmasi daha iyi olarak soylenen bir namaz; ancak namira camisi, sabahin erken saatlerinden itibaren doldugu icin, saat 11:00 civari iceri giris yoktu. hatta o kadar kotuydu ki, insanlar caminin avlusuna cadir falan kurmuslar, iclerinde bekliyorlardi. guvenlik gorevlileri, maalesef bu cadirlari engellemediler; her biri en az 4 kisi fazladan yer isgal ediyordu. neyse, avluda yer bulduk, sigistik bir koseye... aksam namazi vakti girdikten sonra "biraz" beklenilerek, muzdelife'ye, ya da mina'ya, dogru yola ciktik. "biraz" beklemekten kastim ise 3 saat. oncelikle vip konuklarin guvenle alandan ayrilmasini bekledik. sonra da biz ayrilabildik. sanirim daha once yasanan izdihamlardan birinde bu vipler sorun olmustu, o yuzden boyle bir uygulama yapmislar. ancak arafat gunu bittiginde, manzara korkunctu. copluge donmus bir kutsal mekan!!! iyice kendimizi kotu hissettik ve dusunduk: islami secmeyen birini, islama davet etmek istesek, bu manzarayi gorerek iki kere daha dusunur.

    neyse, ertesi gun cok zor bir gun olacakti, zira nice facialar seytan taslama sirasinda olmustu. biraz endiseliydim acikcasi.

    bayramin ilk gunu, saat 9:30 gibi ciktik yola, ogle namazindan once taslari atmaliydik. daha 2.5 saat falan vardi. yetisiriz dedik. araba bulmak mumkun degil. tam uzakligini bilemiyorum merakli arkadaslar asagida verdigim koordinatlardan kendileri bulabilirler. yarim saatlik bir yuruyusten sonra tunele geldik, ben tunele girmek istemedim gecmiste duydugum facialar sebebiyle; korkarak. biz de girmedik. ancak biraz ilerde, yaklasik 1.5 km falan, girmek gerekiyordu. suudi polisini bu yuruyus sirasinda o kadar cok takdir ettim ki anlatamam. yasli amcalari kucaklayip kenarda sakin ve guvenli bir yere oturtan, 2-3 teyzeye yol acan, cocuklari kucaklarina alip bir sure tasiyan, oldukca kibar davranan ve kesinlikle sosyal psikoloji ve topluluk psikolojisi uzerine egitim aldiklarina kanaat getirdigim bu davranislar, riyad'dan alisik oldugum polis imajinin uzerine sam'da kayisi gibi geldi. neyse, tunele girmemiz gerekiyormus ama tunele girme noktamiz biraz geride kalmisti, geri geldik ve girdik. yuruyus basladiktan sonra, ben "ha izdiham oldu, ha olacak" diye beklerken, yavas yavas tunelin sonuna yaklasmaya baslamistik. duyduklarima gore, suudi arabistan hukumeti, tum kutsal alanlarin gelistirilmesini iceren, butcesi farkli olabilir ama 29 milyar riyal (yaklasik 7 milyar dolar) diye duydugum bir proje baslatmisti. bu projenin ilk asamasi ise, seytan taslama yerinin gelistirilmesi. hacdan once baktigimda, google earth'te dumduz bir alan gibi gorunen bu alana yaklasmaya baslamistik ve ben projeyi de cok merak ediyordum. tunel icinde yuruyen insanlar da iyice temkinli gelmis olacaklar ki, ikaz isiklarina ve onden gelen uyarilara uyuyorlardi: isiklar kirmizi yaninca, birkac kisi "durun" diyordu; ve tum yuruyenler duruyordu; ki bu cok beklenen bir sey degil. oldukca sakin, biraz uzunca bir yuruyusten sonra, taslanacak sutunlari gormeden, projenin azicik bir kismini gorme sansimiz oldu: simdilik zemin kat ve birinci kati tamamlanan projede, yukariya cikis icin iki yol ve asagiya giris icin 4 yol vardi. insanlar bu alana yaklasik 6-7 ayri yoldan, azar azar getiriliyorlar ve her birinin gidecegi yol belli. polisler ve isaretler, hacilari birikmenin az oldugu yonlere dogru yonlendiriyordu. yol boyunca, ingilizce, turkce, arapca, fransizca ve urduca anonslar yapiliyordu. bir suru uyari levhasi konulmustu. belli ki, bu ise bu sene oldukca onem verilmis ve iyi calisilmis. taslanacak seytanlar (sutunlar) uc tane; ancak ilk gun sadece akabe denilen, cemerat ul kubra, yani buyuk seytan taslanacak. sutunlarin yapisi oval. ovalin sivri yeri ise, insanlarin geldikleri yonde. ya gecen sene, ya da onceki senelerden birinde, bu sivri yerde insanlar toplandigi icin izdiham olmus ve cok sayida kisi olmustu. bu sene, oraya bir kule yapmislar, uzerine de 3-4 tane asker cikarmislar. boylece kimse o taraftan yaklasamiyor ve orada birikme olmuyor. ancak insanlar 10-15 metreden bile tas atmaya kalktiklari icin, bazi taslar benim bile elime koluma geldi; neyse ki atilan taslar cok minik. cikis ise ayni guzellikte. anlasilan bu sene duzenlemeleri gercekten ciddiye almislar ve ne giriste, ne de cikista bir izdiham olmadi. acikcasi, tum izdiham kabe'deydi. isimizi bitirdikten sonra rutin seyler kaldi geriye; iki gun daha seytan taslanacak ve tavaf, say yapilip hac ibadeti bitirilecekti. isteyenler bir de veda tavafi da yaptilar.

    ilk gun, seytan taslamadan sonra kabe'ye gittik, bir arkadasla. tek bulabildigimiz yer en ust katti. oradan asagiya baktigimizda gordugumuz manzara gercekten muhtesemdi. onbinlerce, belki de milyonlarca insan, kabe'nin etrafinda donuyor ve dua ediyordu.

    geri donus ise bir kabustu!!! saat 22:30'da ayrildigimiz kabe'den kaldigimiz yer olan muzdelife'ye gitmek icin minibus'e bindik. saat sabahin 3'u oldugunda, biz kalacagimiz yerden hala uzak ve uykusuz vaziyette trafikteydik. minibusten indik, ve muzdelife'ye yuruduk. 4 gibi, baska bir minibus'e binip muzdelife'ye gittik. bu trafigin sebebi polisti: yollarda yuruyen hacilar oldugu icin, araclarin gecisine izin vermiyorlardi. cadira saat 4:30'da falan geldik; ogleden sonra, 2:30'a kadar uyumusum!

    ozet olarak, gozlemlerim, iyisiyle kotusuyle soyle:
    - dunyanin muslumanlara gore en kutsal mekanlari, en temiz olmasi gerekirken, abdest alarak temiz olduklarini sanan insanlar bizi gercekten cok uzdu. yedikleri herseyin ambalajini, kutusunu cop yerine yere atmislar, copler bos, yerler cople dolu.

    - insanlarin hali perisan. parasi pulu olmadigi icin gelip kabe camisinin avlusunda yatan, esyasini kabe camisinin korkuluklarina asarak o guzelim goruntuyu mahveden, birbirleriyle itisip kakisan, bagiran cagiran insanlar. ustu basi kirli, kabe'nin 5 metre otesine tukuren tipleri de gordum; ve gercekten, ama gercekten cok uzuldum.

    - milyonlarca kisinin, +/- 3-4 saatle ayni yerlerde olmasi gerekliligi, ister istemez izdiham getiriyor. ancak kabe camisi ve trafik disinda izdiham olmadi. daha dogrusu, alinan onlemler geregi, suudi makamlari muhtemelen soyle dusunmus: birakiniz yurusunler; aracla gitmesinler. boyle olunca, sokaklar insanla doluydu, arabalar ise bekliyordu mutemadiyen.

    - mekke/suudi arabistan polisi: kesinlikle kontrollu ve sabirli, yardimsever ve kibardilar. riyad'dan takviye aldiklarini biliyorum, eminim baska illerden de takviye vardi. kendileri galeyana gelmedikleri gibi, halkin da bir faciaya yol acmasini onlemeye calistilar.

    - seytan taslama icin yapilan projenin 4-6 kat arasi olacagi ve bodrum katinin da vip misafirlerin arabayla gelip tas atmalarini saglayacak sekilde duzenlenecegi rivayetleri var. bunu, kabe'de karsilastigim ve saudi bin laden group'ta calisan bir turk'ten ogrendim.

    - genel muslumanlarin durumu ise oldukca kotuydu. abdest alarak temizlenilmiyor sadece; etrafi da temiz tutmak lazim

    - 2006 yilinda yapilan hac icin, diyanet'in yayinladigi hac ilmihalinde, ozet kisminda, seytan taslamayi anlatirken hata yapilmis. seytanlarin buyukten kucuge taslanilacagini yazmislar ozet kisminda; halbuki normal metinde dogru yazilmis. kendilerine mail attim, henuz cevap yok (tatil sonrasi cevap vereceklerini umuyorum).

    - yararli google earth koordinatlari
    seytan taslama alani: 21°25'11.88"n 39°52'28.56"e
    tunel baslangici: 21°24'11.61"n 39°53'46.85"e
    tunel bitisi: 21°24'58.33"n 39°52'47.54"e

    muzdelife: baslangici 21°24'8.52"n 39°53'51.10"e; zaten iki tane tabela gorunuyor orada bugun (03.01.2007) itibariyle; google earth yenilerse goruntuyu, baska yapilar da gorunebilir.

    mina: seytan taslama alaninin guneydogusuna dogru gorunen beyaz yapilar. muzdelife sinirina kadar olan yerler mina icerisinde.

    arafat baslangici, namira camisi'nin oldugu yer.
    namira camisi: 21°21'10.21"n 39°58'0.11"e

    kabe: 21°25'21.38"n 39°49'33.84"e

    safa-merve:
    safa: 21°25'19.81"n 39°49'37.90"e
    merve: 21°25'30.89"n 39°49'36.74"e

    bonus material:
    intercontinental hotel: 21°25'15.64"n 39°49'20.84"e
    hilton (alisveris merkezinin icinden de giriliyor): 21°25'9.24"n 39°49'23.56"e
    cebel-i rahman: rahman dagi: 21°21'17.46"n 39°59'1.69"e

    (bkz: copy paste degil alin teri)

    yaklasik 1 yil sonra gelen edit:
    diyanet isleri'ne yazdigim emailime cevap verdiler. dikkate almislar ve duzeltmeyi yaparak yeni bir ilmihal cikarmislar. emailimden yaklasik 1.5 ay sonra gelen cevaplari (ben buraya ancak bir yil sonra yazabildim) soyle:
    =====
    ilgi e-mail dilekçeniz incelenmiştir.

    ancak, konu ile ilgili belirttiğiniz husus, kitaplarda düzgün yazılmasına rağmen, internetteki kayıtlara yazım hatası olarak girmiştir.

    bu sebeple; söz konusu hata düzeltilmiş ve kitap yeni ilavelerle son şeklinde yayımlanmıştır.

    gösterdiğiniz ilgiye teşekkür eder, çalışmalarınızda başarılar dilerim.
    =====
    hosuma gitti cevap verilmis ve dikkate alinmis olmasi.
  • insanların tek tip giyinip, statünün, gelir adaletsizliğinin, sınıf farklılığının olmadığını söyledikleri ibadet.
    bu işlerden pek anlamam cahilliğimi mazur görün de babacım kimi çadırda kalıyor, kimi 7 yıldızlı otelde. hangi adalet bu? bak şurada bilgileri mevcut. şöyle yazmışlar; müstakil konaklamada kalanlarla normal kalanlar aynı binada hizmet verilmeyecektir. bu bildiğin titanic'te gemi batarken filikalara sadece 1. sınıf yolcu alınacak değil mi diyen ingiliz soylusunun kelamına benziyor. sen şimdi çıkıp da çöl sıcağında çadırda kalanın ibadetiyle, mekke royal towerda kalanın ibadeti aynı dersen adamı gülerler.
  • bugün tüm dünya müslüman olsa, herkesin hacı olması için 2480 yıl lazım.
    (senede 3 milyon kişi hacı olabiliyor, dünya nüfusu 7.4 milyar)

    bu nasıl farzdır ki dünyadaki herkesin yapması teknik olarak imkansız olsun.

    hadi herkesin müslüman olmasını boş ver, müslümanların sayısı 1.6 milyar.
    sadece şu anda hayatta olan müslümanların hacı olabilmesi için 533 yıl lazım.
    yani herkes hacı olmaya kalksa ömürleri yetmez, ki yetmediğini görüyoruz da.

    gerçi ya yayan gelin ya da deveyle gelin diyen bir kitap bunları hesaplamamıştır elbette.
    (bkz: hacca yürüyerek veya deve ile gitme zorunluluğu)
  • üç grup insan hacca gider:

    1. allah’ın çağırdıkları; orada ölürler geri dönmezler.

    2. peygamberin çağırdıkları; bu insanlar da ülkelerine döndüklerinde halleri eskisinden daha iyi olur.

    3. şeytanın çağırdıkları; döndüklerinde eskisinden daha kötü bir hal alırlar.
  • yola çıkmadan önce tecrübeli arkadaşlar, “olumsuz şeyler göreceksin, sakın takılıp kalma, hoşgör ve haccın manevi feyzini tatmaya bak” diye tembihte bulundular. buraya gazeteci sıfatıyla gelen arkadaşların şöyle bir paradoks yaşadıklarını gayet yakından biliyorum; evvela bir hac yolcusu ve mü’min sıfatıyla üzerlerine düşen dini vecibeleri kalb–i selim ile yerine getirmeye çalışırken diğer taraftan gazeteci kimlikleriyle gördükleri olumsuzlukları olduğu gibi yansıtıp yansıtmamakta mütereddid davranıyorlar.
    -------------------------------------------------------------------------------
    malezyalılar ve kısmen türk hacıları kabaca hariç tutulursa hacıların şahsi temizlik görgüsü ve disiplininden hayli uzak görüntüler sergilemesi insanı feci halde incitiyor. hüccâcın geçtiği her yer anında büyük bir çöplüğe dönüşüveriyor. çöpler içinde namaza duran insanların ihlâsını elbette görmezden gelemeyiz ama namazın “taharet” rüknünü görmezden gelmek daha sarsıcı bir görüntü oluşturuyor.
    -------------------------------------------------------------------------------
    arefe gecesi müzdelife’den mina’ya kadar çalıştırılan bir televizyon kamerasının çektiği görüntüleri, islâm’a kalbini ısındırmayı düşündüğümüz bir gayrımüslime seyrettirebilir miyiz? hayır! çünkü o görüntüler bizatihi islâm’ın kendisine yaraşmıyor.
    -------------------------------------------------------------------------------
    bayramın üçüncü günü cemerât’ı üçüncü ve son defa taşlama görevi esnasında beni ruhen çok sarsan hadiselere şahit oldum. küçük şeytan civarındaki mahşeri kalabalık içinde birtakım hacıların fiziki üstünlüklerine güvenerek kendilerinden daha zayıf yapılı insanların ve özellikle kadınların arasına “allahüekber” nidalarıyla düşüncesizce saldırması inanınız ki insanın kanını donduran bir kaba şiddet gösterisiydi. öfkelenmemek gereken bir mahalde nâhak yere ölüm tehlikesi atlatmak, üstelik bu tehlikenin yine bizzat “bir kısım müslümanlar”dan kaynaklanmış olması çok düşündürücüydü.
    -------------------------------------------------------------------------------
    yazının tam bu esnasında, takriben on yıldır hac hizmetlerinde görev yapan bir genç arkadaşa, görüş ve fikirlerinden istifade etmek maksadıyla yazının konusundan bahsedip bundan sonra neler yapılabilir diye sual edince çok ilginç bir tepki aldım:

    –kusura bakmayın, evet on senedir hac hizmetlerinde bulunuyorum ve şüphesiz çok tecrübelerim oldu fakat bunları sizinle paylaşmam doğru olmaz.

    –niçin?

    –çünkü bu tip yazılar ilerde hacılar ve hac hizmetleri aleyhinde istismar konusu yapılıyor!

    dondum kaldım ve meseleyi biraz daha düşününce anladım ki, insanların daha yüksek standartlarda hac ibadetini yerine getirmesi, işte bu yaygın zihni kalıp yüzünden sürekli olarak engellenmektedir.
    -------------------------------------------------------------------------------
    bir probleme bütün yönleriyle vakıf olunduğu halde müslümanların imajı zedelenir kavliyle yokmuş gibi davranmak, doğrusu benim anlayabileceğim bir tutum değil.

    haccın öteki yüzü

    ahmet turan alkan

    http://www.zaman.com.tr/…/02/26/yorumlar/yorum2.htm
  • hacca giderken, hacdaki ibadetlere niyet ederken "allahım kolaylaştır" diyerek dua etmeniz salık verilmektedir. bende; "gençlik zamanlarım, ulaşım imkanları gelişmiş, internet denilen ortam var, cep telefonu var daha nesi kolay olacak" düşünceleri ile hacca giderim.

    dakika bir gol bir. siz orda kimlik ve kişiliğinizden ari bir kellesinizdir. havaalanında tur otobüsünde,konaklama noktasında sadece bir kelle sayısınızdır. sizin yerinize bir başkası olsa o kelle sayısı yine de tutar .

    gol iki: hacca geldiğinize göre üç aşağı beş yukarı varlıklısınızdır. evinizde pekçok konforunuz var. haberler kötü burda o konfor paranızla orantılı, bir çaya muhtaç, bir çamaşır makinası veya yıkama ,ütüleme hizmeti için ekstra çabalamanız gerekmektedir.

    gol üç: burda sabır çok önemlidir. siz buraya hacı olmaya, iman kademenizi yükseltmeye geldiniz ,nirvanaya ulaşmak derdindesiniz. ama kötü haber şeytanda sizin imtihanınıza yardımcı olmak için tam gün burda olacaktır.

    hacer-ül esved taşına ellemek için hacıları tepelerken, otobüse binmekiçin sıra beklerken, yemek sırası, tuvalet sırası,asansör sırası, namaz kılmak için yer ararken bu yoğun kalabalıkta ve milyonlarca değişik karakterdeki insanla yanyanayken pek çok kereler sabra ihtiyacınız olacaktır. şeytan tam gün mesaide nefsinizse pes edip çizgiden çıkıp isyan etmeye hazır.

    gol dört: hac hem paranın gücü hem bedenen yapılan bir ibadettir. arife gecesinden bir gün önce başlamak bayramın 1, gününe kadar devam etmek üzere uykusuzluk, az besin- yokluğundan ziyade dağ da, bayırda mide bağırsak bozulmasın tedirginliği ile- ve arafat , müzdelife,mina eksenindeki uzun yürüyüş için beden gücüne cidden ihtiyacınız var. zatım 4 saatlik bu uzun gece yürüyüşünde yolları yamuk yumuk görmeye,adım attığım yeri algılamamaya başlamıştım. kafile dursa asfaltın üzerine yatmaktan bile çekinmeyecek halde yorgundum.

    ayrıca da hanım evladı olmadığınızı umalım. dağda bayırda çayırda ,otun üstünde yemeye, yatmaya hazırlıklı olsanız iyi olur. bir de yük olacak üzerinizde .ki zatım uykusuzluktan çöplerin içine bile uzanmaya ,yatmaya çalıştım.

    gol beş: kargaşa ve kaos her an patlak verebilir. kabenin içinde ,dışındaki meydanda , caminin içindeki yürüyen merdivenlerde, tünellerde,şeytan taşlama alanında izdihamla karşılaşabilir. allahım ezilip öleceğim diyebilirsiniz. ömrü hayatınızda hiç bu kadar insan görmemişsinizdir, ömrünüzün hiçbir evresinde bu kadar farklı insanla temas etmek zorunda kalmamışsınızdır. şahsım hem yürüyen merdivenlerde yığılma izdihamına hamde bayramın 3. günü kabeye akan yaya akışına ters istikamette kalmam sebebiyle bacağımın biri başka noktada , kolum başka nokta da kalarak allahım burada ezileceğim kemiklerimi kıracaklar diye düşündüğüm anları bizzat yaşamış biri olarak tavsiyelere uymanızı, gitme, yapma denilen şeylerden kaçınmanızı önerebilirim.

    gol altı : vaadler orada yerine gelmeyebilir. "emanet bankası var" derler olmaz, "şu hizmet var" derler olmaz, herşeyden önemlisi uçak rötarları sizi delirtebilir.

    işte bu yüzden çağlar değişse teknoloji gelişsede hacca dua ederken "allahım kolaylaştır" diye dua etmeniz önemlidir.
  • nasil oruc tutmak ac kalmak, namaz kilmak spor yapmak degilse hacca gitmek de kabe tavaf edip seytan taslamak degildir, bir yolculuktur. bugun, her dini vecibe gibi o da poplastirilmis, ici bosaltilip gosteris malzemesi haline getirilmistir. hop ucaga atla, kabe manzarali otelinde kal, iki tavaf uc tas, don haci oldum diye ovun...

    "(...) gerek yaya olarak, gerekse nice uzak yoldan gelen argın develer üzerinde sana gelsinler."

    hac, kendi kucuk dunyandan cikmaktir. yollarda gececek gunler, aylar boyunca dunyevi islerinden uzak kalmayi onemsemeyecek konuma ulasmaktir. yol boyunca tanik oldugu olaylar, tanistigi insanlar uzerinden hayati, dunyayi sorgulamaktir. sabirdir, sebattir. haciyi donusturen deneyim, yolculuktur. simdiki hacilarin koftiden olma sebebi budur; haccin en onemli parcasi olan yolculugu es gecip seklen haci oluyorlar.
  • bundan bin artı sene öncelerinin hacc zihniyetini değerlendirelim. bir "simyacı" tarzı yolculuktur hacc insanı rüyalarının peşinde koşturan, bilbo bagginsin "oradaydık ve şimdi buradayız" kitabı gibi bilinmeyenlerle doludur önündeki yol ve geri döndüğünde köyüne girerken sezara "veni vidi vici" dedirten egoyu birebir yaşatır, köyün en bilge, saygı duyulan adamı olur çıkar hacı efendi. eski adam gitmiş yerine yepyeni hacı efendi gelmiştir. yanında zemzem suyu getirememiştir çünkü su taşınmaz, ağırlık yapar boşuna. mekke'den aldığı okunmuş şekerlerin sonuncusunu da aylar, belki de yıllar önce yemiş bitirmiştir. onca sene binlerce kilometre yol teptikten sonra yanında getirdiği şeyler, bilgelik tecrübe ve sabır olmuştur yalnızca..

    bir de şimdiki zamanın hacc zihniyetine bakalım. "bey bu sene hacca gitsek mi acep? değişiklik olur, bak hem memduh beylerde gitmiş geçen sene hanımıynan, bu sene tekrar gidiyorlarmış, eksik kaldık hepten. iki dua eder döneriz? he yiğidim?" şeklinde sembolize edilebilir mi? bal gibi edilir. edilemez o ruhsal yolculuk bikerem bidi bidi, diyenlere cevabım, yiyosa alın elinize asayı, vurun sırtınıza çuvalı, bırakın işinizi gücünüzü karınızı kızınızı, bırakın sıcak yataklarınızı çatınızı, gidin bakalım, gidebiliyor musunuz? inandığı ne olursa olsun öyle hacının elinden öperim ben..
  • sanırım bonusu en fazla ibadet budur. arkadaşın dedesi 1965 gibi bir ayağım çukurda artık diyip hacca gitmiş de rahmetliyi geçen sene 100 yaşında gömdüler. ilgilenen arkadaşlara duyurulur!
  • kabe etrafındaki tavafın yukarıdan görüntüsü amma görkemlidir yaaaa. aklıma hep bu gelir hac deyince
hesabın var mı? giriş yap