11140 entry daha
  • 2 bin türk lirasına dolmayan depo.
  • birinin öylesine paylaştığı mutlu bir anının senin yüreğinde derin yerleri acıtması. sabah internette bir kız çocuğu babasına makyaj yapıyordu. bizde küçükken babama makyaj yapmıştık ve o kadar gülerek anlatıyorduk ki bu anımızı. bugün bunu görünce saatlerce ağladım sonra tüm günüm buna üzülerek geçti.
  • + sana kaç defa dedim böyle yapmayacaksın diye. bak yine aynısını yaptın!!
    - (7-8 yaşlarında minicik bir çocuk) annee
    + akşam babanla konuşacağız bunu!
    - annee...
    + hayır! babana söyleyeceğim!

    o korkuyu hatırladınız değil mi? hani küçücük bir hatanın bile bütün hayatınızı kararttığı yaşlar.
  • hızlı arama listem..

    her baktığımda kalbim sıkışıyor…
  • diğerleri mutlu yaşamış ama sen mutsuz olmuşsun!
  • ben çocuklarımın gözünün içine bakarken bir yerlerde acı çeken çocuklar olması.
  • küçükken büyükleri görüp onlara özeniriz. keşke büyük olsaydım,hemen büyüseydim,herkes büyük ben neden küçüğüm ki... cümleleriyle isyan ederiz. yıllar sonra anlarız ki o günler en güzel günlerimizmiş...
    bir şarkı sözünde ne iyi benzetilmiş" çıkınca çıkmamasını dilediğim şu sakalların
    seni bilmiyorum ben büyümekten haz almadım."
  • herkes mutlu benim dışında.
  • fakir bir çocukluk geçirdiğimi çok detaylandırmadan daha önce yazmıştım. ama orada eksik bir şeyler vardı.

    anlatacağım şey, hayata dair ne kadar iç burkan detaylar bilmiyorum ancak, benim yunus emre uludağ olmamda etkisi çok büyük şeyler. aile, bir çocuğun, bir insanın yetişkinlikte kim olduğunu belirleyen en önemli, en büyük, en kritik şey. bakış açın ve düşüncen tamamen aile temelli oluyor. hatta hislerini bile derinden etkiliyor. bugün tanıdığım en sabırlı 2. insan olmamın tek sebebi sadece genetik olarak annemden bana sabrın aktarılışı değildi. aynı zamanda annemi her zaman çok sabırlı, çok fedakar, çok vefakar görmem, fakirlik, ailemin hiçbir ferdinin efendiliğini ve istifini dışarıya karşı hiçbir zaman bozmamasıydı. onlardan gördüğüm ne varsa aldım.

    fakir bir aileydik ama babam hiçbir zaman eve haram bir lokma getirmedi. onun çalışmadığı dönemlerde sırasıyla annem, ablam ve abim çalıştı. hiçbiri de haram para kazanmadı. bugüne kadar aileme ait ne bir ev, ne bir araba, ne bir yazlık, ne de bunun gibi alınması kolay olmayan herhangi pahalı bir malvarlığımız, (babam bir çok kere motor almıştı, onu unutmayayım) pahalı hobilerimiz olmadı ancak bu ailemin hak yemesine sebep olmadı. hatta biri babama yasadışı iş teklif etmiş, babam kabul etmemiş.

    ailem misafirliğe pek gitmezdi. bize de misafirliğe gelen pek olmazdı. fakirlik de bir etmendi bunda ama başka sebepleri de vardı. insanlarla pek anlaşamıyorduk. benzer dünya görüşlerimiz yoktu. eğlenceli insanlar değildik. içe dönük, sessiz, biraz da fakirlikten dolayı istenmeyen bir aileydik. ailemin hiçbir ferdi hayatı boyunca mahkeme yüzü görmemiştir. suçtan, şiddetten, kötülükten, ahlaksızlıktan çok uzaktık.

    insanlar patır patır kredi çekip istediği her eşyayı alırken, para harcarken, bu paraları yerken, babam hiç kredi çekmedi. annem krediye karşıydı. faiz ödemenin dinen yanlış olduğunu düşünüyordu. bu yüzden annem ve biz çirkin evlerde, çirkin koltuklarda, eski ve yetersiz ev eşyalarıyla oturduk ama krediye, faize bulaşmadık. sonra insanlar kredilerini ödeyemeyince "nerede devlet" diye haberlere çıkıyordu. ödeyemeyeceksen neden çekiyorsun?

    annem dünyada tanıdığım en iffetli kadındır. biri görür diye balkona bile çıkmaz, bir erkekle tek başına bir yerde durmaz, bazen bir kahvehanenin önünden bile geçmezdi.

    aynı zamanda aydınlık bir kadındı. yıllar önce bana "keşke böyle bir icat yapılsa" diye anlattığı bir hayali yıllar sonra gerçekleşti.

    zeki ve ileri görüşlü bir insandı. 2009 yılında komşuya bedava zaman gazetesi geliyordu. kızı üniversiteye gidecekti. annem fetö'den kuşku duyuyordu. annem komşuya gidip "yarın öbür gün bunlar kıza üniversite okuduğu için sorun çıkartır, gazete almayın bir daha" dedi. bir daha da o gazete onlara gelmedi. kızı da üniversiteye gitti. amerikan hastanesi'nde çalıştı. şuan abd'de hemşirelik yapıyor.

    biz çok sağ duyulu, hassas, ince, düşünceli insanlar olduk hep. fakirlik bu erdemlerimizi perçinledi. bence bu hayatta sadece fakirliğin öğrettiği özel manevi ve ahlaki şeyler var. fakirlik, tevazunun, nezaketin, sakinliğin, sağduyunun hepsini birden öğretiyor insana. fakirlik bana çok şey öğretti.
  • otuzlu yaşlar artık başlıyor.
1 entry daha
hesabın var mı? giriş yap