• başıma bir kez gelmiştir.
    elime tutuşturulan bir tek gül ile gözüne far tutulmuş tavşan gibi kaldım. tam bana bu gülü veren yakışıklıya adını soracakken 'sakatlar derneği için sattığımız bu gülü almak ister misiniz?' lafını duydum. dumura uğramış bir şekilde o an sadece 'ne kadar?' diyebildim. 'gönlünüzden ne koparsa' dedi çıkartıp 10tl verdim ama içim acıdı be sözlük. ömrü hayatımda uzatılan tek çiçeğe de parasını ödedim ya la.
  • başımdan geçen bir rezilliği hatırlatan reklam sloganı.

    motosiklet kaskı ve uzun saç yüzünden bir beyaz şahin tarafından yarım saat kovalanıp gişelerde kıstırlmak sureti ile tarafıma bir öbek sümbül verilmişti. kaskımı çıkartıp teşekkür edince de bir yarım saat daha kaçmak zorunda kaldım.
  • alir ve tesekkur ederim, arkamdan gelirse geri verir yoluma devam ederim, gelmezse de tuh gelmedi diye uzulurum.

    (bkz: turk kizi)
  • ben yaptım. hem de bir erkeğe çiçek verdim. şöyle ki:

    2 sene önce olması lazım. galatasaray maçı için stada gidiyordum. mecidiyeköy'de baktım ki cebimde bir sürü bozuk para var. o ara yandaki çiçekçi abla dikkatimi çekti. bezgin bir şekilde oturuyordu. belli ki maç sebebiyle işleri kesat gitmiş, çiçek alınabilecek romantik bir ortam yok; bir sürü herif toplanmış maça gidiyoruz işte. ben de paraları maç girişinde polise kaptırmaktansa abladan çiçek almak istedim. bozuk 5 lirayı verip bir gül aldım. sonra metroya inip beklemeye başladım. bir yandan da elimdeki güle mal mal bakıyorum "acaba bunu ne yapsam?" diye. birkaç metre ötemdeki genç çifti fark ettim, el ele tutuşmuş treni bekliyorlardı. çiftin erkek olanının yanına yaklaştım. kız trenin geleceği yöne bakarken çaktırmadan gülü çocuğun eline tutuşturup "al sevgiline verirsin." diye fısıldadım. güldü, o da fısıldayarak teşekkür etti. o ara tren geldi, gülü verdiğini görmedim ama vermiştir herhalde.

    şimdi baştan sona okudum da tam kısa film tadında bir anı olmuş. olsun; 5 liraya çiçekçi abla mutlu, genç çift mutlu, ben mutlu...
  • şimdi bu konuda 21 mayıs tarihi önemli bir noktadır.

    olm neden 21 mayıslarda hortluyor lan bu başlık?? amacınız ne olm sizin? teşkilat mısınız lan siz?
  • sözlükçülerin aslında demek istediklerine malzeme olmadan ben söyleyeyim, bir boka benzediğim yok. ve fakat yolda yürürken, "bugün gördüğüm en güzel kadına bu çiçeği verecektim" diye vakti zamanında tanımadığım bir adamdan gül almışlığım var. filmlerde olsa müthiş bir aşk yaşayabilirdik, öyle olmadı tabii ki. kabul ettim, güldüm, teşekkür ettim geçtim yoluma gittim. tabii ki kezbanlığımdan dolayı "vay sen bana hiç..." diye o zamanki sevgilimin de burnundan getirdim.

    bana sorarsanız gülü aldığı kadın da gül henüz kendisiyle buluşamadan adamın beynini burnundan getirmişti. herif de çiçeği alıp sinirden götüne sokmak yerine, yoldan geçen birini sevindireyim bari diye düşündü. kıssadan hisse, herkes gücü yettiğince kendinden daha zayıf olanın götünden kan alıyor. böyle sikik bir döngünün içinde, garip aşklar yaşayıp öleceğiz. fazla umutlanmayın derim.
  • dün akşam başıma gelendir.
    şöyle ki;

    sevdiceği dokuz gündür göremeyen bünye müthiş bir buluşma anına hazırlamıştır kendini.

    nitekim kabataş iskelesinde inip de gözler kilitlenince dakikalar sürecek sarılma anı başlar.

    10 saniye geçmeden "tanımadığım bir erkek çocuğu" koluma dokunur. elinde bir buket çiçekle bana bakmaktadır.

    reklam filmi çevirmediğimizden ve şehir ortasında "24 saat kendini savunma mode: on" şeklinde dolaştığımdan anlamsız bir bakış fırlattım.
    sonra sevgilime döndüm, istiyorum ki beni kurtarsın çiçek satmaya çalışan çocuktan.
    sevgilim bana bakıyor, ben ona bakıyorum.

    şöyle bir diyalog geçiyor aramızda:

    sevgilim: alsana sana veriyor galiba.
    quebick: yok almam ben, niye alayım ki?
    sevgilim: bilmiyorum senin olabilir.
    quebick: yok canım, istemiyoruz biz, sağol
    sevgilim:???????
    quebick: aaaaaaaa (jeton anca düştü)

    akabinde sevgilimle daha bir sıkı sarıldık, ufaklığa teşekkür ettik tabi.

    olayın kamera arkası daha da komik. o diyalogları da yazayım tam olsun.

    s: sevgilim ç:çocuk

    s: az sonra güzel bir kız gelecek, bu çiçeği ona verirsiniz.
    ç: abi nerden anlıcaz hangi kız olduğunu
    s: çünkü ona sarılıcam.
    ç: haaaa tamam.

    üsküdardan kalkacak motoru kaçırıp sevgilime haber verdiğim sms'in sesini duyar çocuk ve panik olur:

    ç: abi nooldu? gelmiyor galiba. gelmezse napıcaz ki?
    s: yok motoru kaçırmış gelecek. gelmezse de çiçek senin olur napalım
    ç: haaa tamam o zaman.
  • çiçeği alıp, kendisine teşekkür edip yolumuza devam edebiliyor muyuz? yoksa çiçeği kabul ettik diye adama sohbet muhabbet ve belki de daha fazlasını borçlu mu oluyoruz?

    ya da teşekkür edip çiçeği geri çevirebiliyor muyuz? yoksa bunu yapma gerekçemizi açıklamak zorunda mıyız kendisine? ısrar gelecek mi peşi sıra?

    türk kadını olmamış yeaa diyenler var. arada kalmışız falan. ya selam verdiğimiz için kendisi ile sevişmekle yükümlü olduğumuzu düşünen türk erkeğine ne demeli peki?

    lise sondaydım, dersaneye gidiyordum. bir gün eve bir buket gül geldi benim adıma, üstünde ne kart ne bir isim. sadece çiçekçinin adı var. çiçekçi de evimize çok yakın. hemen çiçekçiye gittim ve çiçeği kimin gönderdiğini öğrenmeye çalıştığımı söyledim. adam ne dedi biliyor musunuz?:

    - merak etme, yakışıklı bir adamdı!

    ya ben onu mu soruyorum sana? benim iznim olmadan, büyük ihtimalle takip ederek adresimi öğrenen ve yüzsüzce o adrese gizemli bir şekilde çiçek gönderen bir adam var ve sen "yakışıklıydı yeaa" diyorsun. ha ok o zaman tacizi göz ardı edebiliriz değil mi? hikayenin gerisi çok uzun, anlatmaya da değmez. bi şekilde ikna olup peşimi bıraktı falan.

    erkek dayanışmasına bakar mısınız? çiçekçi adam hemen tacizci hemcinsini koruyuverdi.

    gelelim konuya tekrar. eğer ki çiçeği veren adam karşılığında saçma sapan beklentilere girmediyse ve reddedilse bile çirkefleşmeyecekse ya da ısrarcı olmayacaksa ben çiçeği kabul ederim, teşekkürümü de ederim. tabii bunun için bu topraklar ve bu toprakların erkeği pek hazır değil, ne dersiniz?

    edit: gelen bazı mesajlar üzerine; taciz dediğim şey çiçek vermesi vs. değil. beni takip edip adresime öyle ulaşmış olması.
  • bundan yaklaşık iki hafta önce bir avm nin önünde arkadaşı bekliyorum. o esnada kamyonet tarzı bir araba durdu önümde, biri indi aşağı yan yan bakarak geçti önümden, kamyonetin kapağını açtı , naman allaahım bir kamyon dolusu kırmızı karanfil. dedim galiba en sonunda biri önüme bir kamyon çiçek dökücekk çok heyycanlıı :))

    sonra herif ordan aldı tek bir karanfil uzattı '' sayın belediye başkanımızın ... bıdı bıdı :) ''

    '' o_0 belediye başkanına teşekkürler :( ''

    sonra pıt diye bir ses geldi, elimdeki naçizane karanfilin sapı kırıldı . elimde yere bakan iki büklüm bir karanfille kaldım öyle. :/
  • liseli manasız bir ergen olduğum dönemde komşunun üvey oğluymus cocuk esirgemede kaldigini cok sonra öğrendiğim bir çocuk okuldan eve dönerken bahçeden kopardıgi çiçeği vermişti bir umut yüzüme bakarak. ben o sinirle yere atıp çiçeği ezmistim. ne kadar asiri tepki verip sinirlenmistim. salak nasıl cesaret eder buna diye kendi kendime tripler haller çirkindi çocuk çünkü bütün derdim oydu aslında. salak ergenlik halleri işte. aradan bi hafta geçti alt katta bir kalabalık noluyo diye eve çıktıgimda öldüğünü öğrendim suphi'nin sarasi vardı çünkü ve kriz geçirmişti. günlerce haftalarca aglamistim. kimse anlamadi neden ağladığımı hiç tanımadığım biri için. yüzü, bana cicek vermesi hala içimi ezer. özür dilerim suphi salakligim için.
hesabın var mı? giriş yap