• loona diye bi hatunun söylediği yumuşak ispanyolca şarkı.
    evlenmeyi ve çocuk sahibi olmayı çok isteyen ve aya yakaran bir çingenenin bebek sahibi olmasını, bebek esmer olması gerekirken albino doğunca kocasının bebeği ve galiba karısını da öldürmesini anlatıyor.
  • bir arkadaşımın sayesinde öğrendiğim ve ilk dinleyişte bile kendisine hayran bırakabilen bir ses tarafından seslendirildiği için yoğun duygular yaşamanıza sebeb olabilecek kadar güçlü bir hikayesi olan ballad.

    aşağı yukarı hikayesi tarafıma şu şekilde iletilmiştir:

    bir çingene kadın bir adama aşık oluyor ve sonra ay'a dua ediyor. diyor ki;

    -ben o adamla evleniyim lütfen. ay da diyor ki;

    -tamam bu dileğini kabul ediyorum ama ilk çocuğun benim olucak.

    -tamam diyor kadın.

    iki çingeneden bir bebek doğuyor ama bu bebeğin teni gri ve ayın çocuğu olduğu için bembeyaz gözleri var. çingene çocuğu gibi tarçın derili ve zeytin gözlü değil. çocuk böyle doğunca adam sinirleniyor ve diyor ki;

    -beni aldattın.

    karısını öldürüyor çocuğu da dağa götürüp orada bırakıyor.

    derler ki;

    ay ne zaman dolunay halini alırsa o çocuk gülüyor olurmuş, ama ne zaman yeni ay halini aldığından o çocuk ağladığından ay ona bir beşik yapmak için kaybolup, gidermiş.

    nakaratta da şey diyor;

    ey ay! sen etten bir çocuğu napacaksın?
    seni bir kadın olarak kutsayacak bir erkek asla olmayacak.

    http://www.youtube.com/watch?v=5sbcznuxite
  • eski bir ispanyol baladı. ayın oğlu anlamına gelir. loona'nın yumuşak sesi sözleri anlamadan gözünüzden yaş gelmesine sebep olabilecek kadar etkilidir.
  • ilk dinleyişte kendini sevdiren bir şarkı. (set bey'e teşekürler) sözlerinin ingilizce çevrisi, çevirenin dediğine göre gerçek anlamı biraz bozuyormuş, yine de olur a merak edenler için;
    "foolish is he who doesn't understand.
    a legend tells of a gipsy woman
    who pleaded with the moon until dawn.
    weeping she begged
    at the break of dawn
    to marry a gipsy man.
    "you'll have your man, tawny skin,"
    said the full moon from the sky.
    "but in return i want the first child
    that you have with him.
    because she who sacrifices her child
    so that she is not alone,
    isn't likely to love him very much."
    chorus:
    moon, you want to be mother,
    but you cannot find a love
    who makes you a woman.
    tell me, silver moon,
    what you intend to do
    with a child of flesh.
    a-ha-ha, a-ha-ha,
    son of the moon.
    from a cinnamon-skinned father
    a son was born,
    white as the back of an ermine,
    with grey eyes instead of olive --
    moon's albino child.
    "damn his appearance!
    this is not a gipsy man's son
    and i will not put up with that."
    chorus
    believing to be dishonoured,
    the gipsy went to his wife,
    a knife in his hand.
    "whose son is this?
    you've certainly fooled me!"
    and he wounded her mortally.
    then he went to the woodlands
    with the child in his arms
    and left it behind there.
    chorus
    and the nights the moon is full
    it is because the child
    is in a good mood.
    and if the child cries,
    the moon wanes
    to make him a cradle.
    and if the child cries,
    the moon wanes
    to make him a cradle."
  • şarkının orijinali mecano' nun entre el cielo y el suelo(1986) albümündedir.
  • sozlerinin ne anlama geldigini bilmeden dinledigimde sevdigim, daha sonra liriklerinin cevirisini okudugumda vuruldugum ezgi...sarah brightman cok guzel seslendirir.
  • çok hoş bir ezgiye sahip ağıt. ispanyolcanın güzelliklerinden.

    şimdiye kadar türkçe sözleri paylaşılmamış, internette bakınca iki tane türkçe çevirisini buldum; bir tanesi kelime kelime çeviri, diğeri daha edebileştirilmiş. sade olanı ispanyolcasıyla karşılaştırıp bazı küçük değişiklikler yaptım, o haliyle koyuyorum buraya da.

    o anlamayan aptal

    bir efsaneye göre,
    bir çingene kadın
    şafağa kadar ay'ı çağırdı
    ağlayarak yalvardı,
    gün doğumunda
    bir ispanyol çingenesiyle* evlenmek için
    "istediğin adama sahip olacaksın, kara tenli kadın"
    diye gökyüzünden konuştu dolunay
    “ama karşılığında,
    ilk çocuğu istiyorum,
    ondan doğurduğun
    çünkü yalnız kalmamak için
    çocuğunu feda eden kişi,
    onu çok da sevmiyor demektir.”

    nakarat:
    ay, sen anne olmak istiyorsun
    ve seni kadın yapan
    sevgiyi bulamıyorsun
    söyle bana gümüş renkli ay,
    neymiş gibi yapacaksın
    taze tenli çocukla?
    ay'ın oğlu...

    tarçın renkli babadan doğdu bu çocuk,
    bir erminin sırtı gibi beyaz
    ve zeytin rengi yerine
    gri gözleriyle,
    ay'ın albino çocuğu
    "lanet olsun görünüşüne,
    bu çocuk bir yabancıdan,
    ve ben buna katlanamam."

    -nakarat-

    çingene adam, onursuz olduğuna inanarak
    karısının yanına gitti, elinde bıçak
    "kimden bu çocuk?
    beni aldatmışsın kesin!"
    ve öldüresiye yaraladı onu
    sonra dağa gitti,
    kollarında çocukla,
    ve orada bıraktı onu.

    -nakarat-

    ve (ay) geceleri dolunay olur,
    olur çünkü çocuk keyiflidir,
    ve çocuk ağlarsa,
    ay küçülür
    ona beşik olmak için
    ve çocuk ağlarsa
    ay küçülür
    ona beşik olmak için.
  • insanın boğazını düğümleyen şarkılardan bu. her dinlediğimde kışı, karı hatırlatıyor bana. öyle çaresizlik dolu bi melodisi var ki ne yapacağını bilemiyor insan... nice mutsuz başlayıp, dağda bayırda koşturmayı, yenmeyi, yenilmeyi, savaşmayı, ne olursa olsun yılmamayı ve en nihayetinde başarmayı anlatan şarkılar vardır ki çoğunun sonu, her ne kadar kötü başlamışsa da mutlu biter. heh. bunun sonu mutlu bitmiyor... bitemiyor işte...
  • alman aksanli ispanyolca'yla soylenen haggard versiyonu insani almanya'dan yola cikip barcelona'da son bulan yolculuklarin hatiralarina goturebilir, goturmeyedebilir.
hesabın var mı? giriş yap