aynı isimde "hile (dizi)" başlığı da var
  • yazar.

    entrylerinde yazım yanlışları ve türkçe hataları yapan, potansiyel hükümet destekçisi insan kişisi. hem de düşünüp tartmadan destek. bye.

    (bkz: engelle)

    (bkz: başlıklarını engelle)
  • hile yapan aslında en büyük hileyi kendine yapmaktadır ama farkında değildir.

    hilekarlık, üçkağıtçılık, kaypaklık, yalan dolan insan denen canlının en büyük hastalıklarından biridir.

    neden biliyor musunuz?

    çünkü varoluşta "adl" ismi her an hükmünü yürütmektedir. ecnebinin dediği gibi, "there is no free lunch".

    eğer bir şey istiyorsan mutlaka onun bedelini ödemelisin. karşılığını ödemediğin hiçbir şey sana gelmez. aksi kesinlikle mümkün değildir.

    nasıl ki markete gidiyoruz, istediğimiz şeyi alıp bedelini kasada ödeyip çıkıyoruz, aynı şekilde bu hayatta istediğimiz her ne varsa, gereken bedeli en başta ödemeliyiz. en kolay ve ucuz yol budur. o bedel; emek, gayret, çaba, irade, sabır, hüsnüzan, dua, ibadet, zikir, tesbih, ilim, tefekkür, diyalektiği işletmek vs. olabilir.

    eğer hile hurda yolunu tutarsak, icap eden bedeli ödemekten kaçamayız. fatura döner dolaşır, eninde sonunda önümüze konulur. hem de tahsilat, tefeci faizi üzerinden yapılır.

    arada milleti dolandıran tipler çıkar bilirsiniz. bunları yeren kadar öven de olur. hatta kimileri imrenir bunlara, "kerizleri iyi silkelemiş, helal olsun" falan derler. halbuki kuralımız basittir: aldığın her şeyin bedelini mutlaka ödeyeceksin; öyle veya böyle...

    varsa iyiliklerin, hakkına girdiğin tüm insanlara pay edilecek maneviyatta. yoksa, onların negatifliklerini yükleneceksin. bu anında gerçekleşen bir ödeme-dengeleme mekanizmasıdır ve otomatik işler.

    bir de total maliyeti var hilekârlığın...bu hayatta amaç, iman ve marifet basamaklarında yükselmek iken, o şahıs henüz karanlık bir aşamada takıldı kaldı...sonraki şuur basamaklarının tüm getirilerinden mahrum bırakıldı. halbuki oralarda sonsuz bilinç hazineleri mevcut idi. antik çağlarda borcunu ödemeyeni, köle pazarında satıp borcu öyle kapatırlarmış. bilinç düzeyinde de üçkağıtçıya aynen öyle yapılır. üzerine tüm negatifler yüklenip, ebediyen emmarenin kölesi haline getirilir.

    gerek bireysel gerekse toplumsal planda mekanizma hep böyle işler. mesela fetö'nün halini hepimiz gördük. belli bedelleri ödemekten kaçmak için hileye başvurdular; ama gün geldi yine hesabı acı acı ödemek zorunda kaldılar. bir de üstüne tüm dünyaları üzerlerine yıkıldı. tüm hilekârların sonu böyle olur. hem hesabı cebren ödetirler hem de dünyayı başınıza yıkarlar.

    içi dışı bir olan, dürüst olan kimse aheste aheste gider ama sağlam gider. onun yıkılması, dünyasının üzerine çökmesi söz konusu değildir.

    şahsen ben bu sırrı kendimce iyi idrak ettiğimi düşündüğüm için, gücümün son haddine kadar dürüst olmaya çalışıyorum. içimin dışımın bir olmasına dikkat ediyorum. mesela ekşide yazdığım her şey, içimden geçenle bire bir aynıdır. bildiğim, düşündüğüm her şeyi buraya olduğu gibi yazıyorum; rüyalarıma kadar... hatta bunlar tepki çekiyor kimi zaman...
  • tum etik kaygilari cope atan kavram
  • normalde hiçbir siki beğenmeyen ekşi sözlük timinde olmam ama olmamış abi sik gibi dizi. atlatarak izledim baya ve zor tahammül ettim. color grading ayrı oyunculuk ve diyaloglar ayrı kötü olmuş. özgün bir konu bulunmaya çalışılmış ama film klişelerinin dışına çıkamışlar. kullandıkları aşırı yapmacık dil tahammül sınırlarını zorluyor.
  • ''hile bozuk para gibidir, bir insan bozuk para ile bikac saatini idare edebilir ama günlerini geçiremez. hile de bunun gibidir. hile ile birilerini aldatıp bişeyleri kısa süreli gizleyebilirsiniz ama hilelerle gelecek kuramazsınız''

    (bkz: oblomov/@aadbkr eensfdria nnodigre uutml nuusm)
  • bir zahmet konservatuar tiyatro öğrencisi bile olsa oyuncu oynatsalarmış, belki izlenebilecek bir şey olacakmış ama bu haliyle heba olmuş proje. gerçekten zorlandık izlemekte.
  • oyunu kazandırsa da kaderi değiştirmez. kader mutlaktır.
  • hatadan farkı kasıttır.

    enterasandır; her ne kadar yapısı itibari ile suçun altına döşek de olsa zaman zaman suçun aksine masumane bir yanıda vardır hilenin. hileyi çeşitli derecelerde ve çeşitli saiklerle bir çok canlı çıkar yol olarak görür. atlatma için aldatma denebilir belki hileye. misal bazı hayvanlar kendilerini olduğundan büyük göstermek için ön ayaklarının üstüne kalkalarlar, bazısı bulundukları ortamın rengine bürünür, bazısı küçük cüssesine rağmen öyle bir ses çıkartır ki sanırsın ayı böğürtüsü falan.

    insanlar da hile yapar. ama kalabalık bir grubun içinde birilerine hile yapar mısınız diye sorulsa çoğu buna ya yapmadığını yahut haklı gerekçesi olduğu için zorundalıktan bir kaç kez yaptığını söyleyerek cevap verir. sizde salağa yatıp yemiş gibi yaparsınız. sonuçta salağa yatmak da inanmış numarası yapmak da bir hiledir ve herkes kendisinin hileci olduğunu bilir. bunu test etmek için soruyu şöyle sormanız gerekir ''sizce insanların yüzde kaçı hile yapmıştır.'' soru böyle sorulduğunda genellikle cevap büyük oranlarda hile yapıldığı kanaatini doğrulayacak ancak cevabı veren kendini o büyük çoğunluğun dışında tutmanın hazzı ile şecaat arz ederken sirkatin söylediğini farketmeyecektir. bakın gördünüz mü yine hile yaptık...

    insan hile yapar çünkü hilenin cezası anlık değildir. insan yaptığı hilenin hiç ortaya çıkmayacağını düşünür. yakalanmama ihtimali hileciye hile yoluyla elde edeceği çıkarı düşündürtüp cezbeder. hile fikrini bir çözüm yolu olarak zihine çakıp günü geldiğinde kullanmak üzere onu diri tutar. misal klozetin kapağını kaldırmadan ceza atışı yapan basketbol oyuncularına nispet olsun diye klozete yarım metre uzaktan işemeye çalışanların çükü anında düşse idi nerdeyse bütün hemcinslerim klozete tüneyerek işerdi. demek ki ya yakalanmazsam fikri hilede mühim bir faktör. bu faktörü besleyen şeyin hilecenin kendisine bir zırh gibi doladığı başkaları nezdinde edindiği güven duygusu olduğunu söylemeliyim. en büyük hilebazlar insanın en güvendikleri arasından çıkar.

    hilenin çeşitli unsurları vardır. bunlardan biri baskıdır. baskı, hileden başka çıkar yolun kalmadığı inancını semirtir. bu baskının kaynağı içki, kumar, kadın düşkünlüğü, sanat fetişizmi, gizli eşcinsellik v.b olabilir. baskının kaynağı ne olursa olsun bizi hilenin diğer unsuru olan davranışı rasyonelleştirme olgusuna götürür. bu ikisi bir araya geldiğinde ise artık hile yapılmaya müsait bir boşluk ve hile yapma fırsatı aranır ve genelde de bulunur. nasıl hile suçun döşeği ise hilenin döşeğide korkudur. korkunun panzehiri güvendir. güven duygusu bu duyguya sahip insanın korku ve kaygılarını azaltıp daha az tedbirle hareket etmesini sağlar böylelikle hile yapmaya müsait boşluklar oluşur. biz buna arkadaşlar arasında göte gelme diyoruz. askerde hep şunu söylerlerdi güven tedbire mani değildir. evet. neymiiiş, tekrar edelim. güv-veeen, teed-biree, maaanii, değilmişş. evet çok güzel...

    fazla uzatmadan şunu söyleyip bitireyim. hepimiz sıçarız, bazımız sıçarken terler bazımız elini başının arasına alıp karnını içine çekip ıkınır ıkınır durur, bazısı gözlerini ovuşturur, bazısı kitap okur ama tuvalette olan tuvalette kalır. genelde yani. bunu istisna sayın. ya da ne bilem sevişiriz ağlarız falan bunlar hep mahrem şeylerdir değil mi. hile de öyledir. hatta o, o kadar öyledir ki ortaya saçılmadığı sürece hilecilik diye bir şey asla ve kat'a sözkonusu değildir. onun olmadığı her yer güven ve muhabbetle doldurulabilinir. ama ortaya çıktı mı işte siki tuttuğunuz yer burasıdır.

    burada yazar özelikle ticaretle iştigal eden kimselere sesleniyor ve diyor ki;

    ne yana dönerseniz dönün götünüz hep arkadadır. kendinize dikkat edin canlarım benim. cin olmadan adam çarpmaya çalışanlarınıza alıştım da adam olmadan cin çarpmaya çalışanlarınız türüyor. amman diyem ha. ne bilem mazallah hafizanallah ağzımdan yel alsın...
  • iyi bir başlangıç yapmış bağımsız yapım. elbette buradaki "iyi" türkiye'deki internet dizileri arasında yapılan değerlendirmeye göre verilen bir not.

    umuyorum çok daha iyisini yapacaklardır. zira ekip bu işi gerçekten seven insanlardan oluşuyor.
hesabın var mı? giriş yap