• chuck palahniuk'un görünmez canavarlar'ından:

    "izleyici olmadan histeri krizi geçirmek imkansızdır."
  • hastanın gerçekliği yenememesi ve bu durumdan doğan çatışmayı, aslında gerçeğe uygun olmasa bile, hastanın gerçek kabul ettiği bazı düşünceler yolu ile çözümleme çabasından ortaya çıkan psikolojik durum.
  • sozcugun etimolojik kaynagi latince "husteros" yani rahimdir. eski yunanlilar kadinlarin kendilerini asiri gurultulu ifade bicimlerinin rahimin ic hareketliliginden kaynaklandigini dusunuyorlardi. gunumuzde bu rahatsizligin rahimle ilgisi olmadigi kesinlikle anlasildigindan, artik histeri yerine latincede "histrio" sozcugunden gelen ve flut sesiyle pandomim yapan oyuncuyu cagristiran "histriyonik" terimi kullanilmaktadir.
  • erkeklere yönelik histeri çalışmalarını sistematik şekilde yürüten ilk isimlerden biri, 1800'lerde yaşamış etienne-jean georget imiş. daha sonra 1800'lerin sonlarından itibaren yine bunun üzerine çalışan jean-martin charcot ve emile duponchel, erkek histerisinin erkeklerce inanıldığı gibi sadece "yetişme çağındaki erkek çocuklar, üst sınıfa mensup erkenler veya 'efemine' erkekler"le sınırlı olmadığını, işçi sınıfından erkeklerin ya da ordularda yer alanların da gayet histeri krizleri geçirdiklerini söylemiş, bilhassa 1. dünya savaşı'ndan sonra bu dertten mustarip erkeklerin vaka analizlerini yayımlayarak bir ilke imza atmışlar. charcot, histeri krizleri geçiren bu erkeklerin hiçbir "kadınsı" özellik göstermediğini üstüne bastıra bastıra vurgulamış ki, "emaaan karı kılıklıdır onlar" denilemesin.

    şimdii, gelelim buradan "kadın histerisi/histerik kadın" kavramını 20. yüzyılda hiç olmadığı kadar ünlü yapan freud efendiye. bakın şu allahın işine ki, freud bu araştırmaları yapan charcot'nun öğrencisiymiş ve ilk yayınları gayet de histerik erkeklerle ilgiliymiş. ancak ne hikmetse, "histeri üzerine çalışmalar" kitabına sadece ve sadece kadın vakaları almış, diğerlerinden hiç bahsetmemiş. kadınları da erkekleri de etkileyen bir durumu anlatırken yalnızca kadınların vakalarını anlatıp onları spotun altına çekmek bilimsel etik ile ne kadar bağdaşır, onu bir düşünelim.

    bu arada freud, wilhelm fliess'e yazdığı mektuplarında hem erkek hem de kız kardeşlerini histerik olarak tanımlıyor ve bundan da babasını suçlu tutuyormuş, annesini değil. demek ki histerinin sadece kadınlara özgü olmadığını ve sadece kadınlardan kaynaklanmadığını kendisi de pekâlâ bilmekteymiş. şu halde freud'u böyle davranmaya iten sebepler nelerdir acaba? * *
  • korkma ürkme tırsma sanatında siyah kuşak sahibi olmak. garfield dergisi yıl:1990 sayı:2 sahife:25
    coward's art of self-defense.
  • 1. duyusal, ruhsal ya da harekete iliskin cok cesitli rahatsizliklarla tanimlanan psikonevroz.
    2.bir zamanlar zuhal olcay'lı haluk bilginer'li tiyatro studyosunun oynadigi asmis oyun.
  • (bkz: ıssız adam)
    ödipus kompleksinden kaynaklanan suçluluk duygusu ile her birlikte olduğu kadına aşırı bir romantizm ile yanaşıp, sonrasında kadını annesi ile kafasında özdeşleştirip, kadına ulaşır ulaşmaz tekmeyi basan , ''aşık olamıyorum '' diyen ama asla da kadının peşini bırakmayan, her kadının hayatında en az bi kere var olmuş erkek tipidir de aynı zamanda.
    psikiyatrist arkadaşın terimi ile(kendisi de eski bir histerik) türk erkeklerinin %90'ı histerik, %10'u antisosyal imiş.
    antisosyal için vereceğimiz örnekler:
    (bkz: dünya tersine dönse vazgeçmem)
  • "ben histerimi jouissance ve dehşetle yetiştirdim." (baudelaire)
  • eski mısır zamanından 19. yüzyıl sonlarına kadar kadınların üreme organlarının bir hastalığı sanılmıştır. eski yunanlılarda histeri ile ilgililenen bir kurum bile var(i)mış.
    özetle rahmin kuruyup hafiflediği ve kadının boğazına yerleştiği takdirde de bunun nefes alma zorluğuna haliyle de histeriye neden olduğu zannedilmekteymiş.
    hippokrates şiddetli bir hapşurma sonucu rahmin eski yerine oturtulabileceğini düşünmekteymiş.
    tabi anatominin ortaya çıkmasından sonra oynar rahim teorisi çökmüş. o ayrı.

    kaynak: margeret muckenhoupt'un bir kitabı
  • eski yunanlılar histerinin hiç evlenmemiş yada dul yani cinsel yoksunluk içindeki kadınların uteruslarındaki bir takım değişimlerden kaynaklandığını düşünürlermiş.
    inanışa göre, böyle kadınlarda rahim gittikçe kurur, hafifler ve vücut içinde hareket edip boğaza kadar yükselerek kadının nefes almasını zorlaştırır; böylelikle kadının histeri belirtileri göstermesine sebep olurmuş.
    yunanlı hekim hippocrates* histeri hastası kadınlara, uteruslarını olması gereken yere itmeleri için kuvvetle aksırmalarını salık verirmiş.
    16. yüzyılda yapılan anatomik çalışmalarla uterusun vücuda hareket edemeyecek kadar sabitlenmiş olduğunun anlaşılmasıyla bu inanç tamamen terkedilmiş. ama histerinin sebebinin cinsel yoksunluk olduğu düşüncesi uzun süre devam etmiş.
hesabın var mı? giriş yap