• kaçak bahis yüzünden bir savcıya ifade vermeye gitsem ve adam da az biraz bu bahis işinden anlıyor olsa şu iddaa denilen monopolcü kan emici oluşumun dünya kupası'nın ikinci gününden beri yaptığı rezillikleri delilleriyle göstersem adam kovuşturmaya yer olmadığı kararı verir.

    ulan arsız namussuzlar öğlen 13'de ki dünya kupası maçına mbs 2 koyuyor canlıdan bile tek maç oynatmıyor, dakika 75'de 1 0 devam eden maçta 1.5 üst seçeneği yok aq 2.5 üst oyna al sana 4 oran ver cebindeki parayı diyor bana.

    ulan o insanların telefonuna her gün taciz edercesine sms gönderen bilmemnebet bile sizden daha dürüst benim gözümde. benim seçtiğim milletvekilleri eliyle tekelleşme kanunu çıkartıp götünden uydurduğun "kaçak bahis" olayına senin sayende bulaşan insanları bir de üzerine senin şerefsizce ve sikinin keyfine göre düzenlediğin bahis düzeninden kaçıyor diye yargılıyorsunuz lan milleti.

    oranı oran değil bahis seçeneği en boktan bir yarakbetin bile çeyreği etmez, tek maç açmaz minimum bahis tutarı ve maksimum kazanç sınırı koyar ve zorla "buradan oynayacaksın yoksa suç işlemiş olursun sikerim belanı" der. yahu ne diyeyim allah bin türlü belanızı versin sizin.
  • bahis sektöründe tek başına kartel olmanın avantajlarını son traşa kadar kullanan şirkettir..

    tabelaya çıkan maçlara komik oranlar verir, keyfine göre zam yapar, minimum oyun tutarı gibi bir absürtlüğe imza atar, o yetmez keyfine göre maç ve bahis opsiyonu belirler.

    bu şımarıklığın ve fevriliğin nedeni, piyasanın tamamen devlet eliyle, monopol olarak tek bir şirkete tahsis edilmesidir.

    yabancı firmalar, yerli iştirakler sektöre giremez.

    bu yüzden rekabet, kampanya, reklam ve fiyat indirimi hiç mümkün olmaz.

    uzun vadede tüketici sektörden umudunu keser ve oyunlara olan talep azalır.. bu yüzden hem devlet vergi kaybına uğrar, hem sektör canlılığını kaybeder, hem de sektörün istihdam sağlayıcı etkisi kadük kalır.

    halbuki yapılması gereken, insanların yaşam şekli hürriyetine devlet eliyle müdahale edilmemesidir.

    yani, sektör komple rekabete açılmalı ve yerli ve yabancı şirketlerin sektörden istifade etmesi sağlanmalı.

    bahis, muazzam bir sektör... ancak fahiş vergiler ve monopolcü piyasa yapısı nedeniyle bir arpa boyu mesafe katledilemiyor.

    halbuki bahis sektörü şu prangalardan kurtulsa, türk spor kulüpleri de büyük fayda görür, sektörel istihdam da artar, bilişim ve reklam sektörü muazzam gelişir, spor kulüpleri borç batağından çıkar, sponsorluk seçenekleri çoğalır, zamanla eğitim ve sanat dünyası da bu durumdan olumlu etkilenir.

    ama gel de anlat.
  • karşılıklı basket var oynasam takımlardan biri basketbol tarihinin ilk sıfıra karşı galibiyetini alır. ne üstü, ne handikapı?
  • şu yaşımdayım, eskisi kadar olmasa da dünya futbolunu şunca yıldır takip ederim, bi kere lan acaba nedir diye merak edip oynamadım. bir kere biradere kupon yaparken yardım etmişliğim var gerçi.

    birader dedim de, eleman liseden beri düzenli oynar iddaa. gerçi onun ki oynamaktan ziyade yaşama umudu çoğunlukla. bizim malikanede* 15 yaşına gelen herkes aylık sistemine bağlanır. birader 15 yaşına geldi, aylığa bağlandı. harçlığını aylık olarak alanlar anımsarlar o miktarda paranın ilk ele geçtiğinde nasıl çarçur edildiğini. bizim salak da ota-boka, sitrit faytıra yatırdı parayı 15 günde. tıpkı benim ondan 3 sene önce yaptığım gibi. ama elemanın farkı bunu düzenli olarak okul hayatı boyunca yapması. yine bir zaman okula gidecek parası bile kalmamış. vaktiyle iett biletinin 50 kuruş olduğu zamanlar, bizim dingilde 1 lira var. baktım gazete almış, iddaa yeni yeni moda o zamanlar;

    -ne yapıyorsun lan?
    +kupon yapıyorum abi.
    -lan mal zaten paran yok, bari pisi pisine kaybetme.
    +abi gel kendimizi kandırmayalım. 1 lirayla 10 gün okula gitmem mümkün değil, olur da tutarsa hiç değilse 1 hafta giderim okula. o da olmazsa anneme "abimi daha çok seviyorsun" der, 3 5 koparırım.

    ha bir de beraber yaptığımız kupon... süprizlerle dolu bir kupondu, sanırım 300+ misli gibi bi' oran veriyordu. kupondaki son maçımız arsenal de sarandi-velez sarsfield. clausara zamanı. velez formda, arsenal tırt. süprize gitmedik bastık velez'e. diğer maçları hatırlamıyorum ama olmaz denilen bir çok şey oldu o hafta futbolda. son maça kadar bildik. arjantin'le saat farkı var malumunuz. ben yattım. bizimki livescore'dan takip edecek maçı. bi yerlere girmiş videolar açmış falan, ambiyans o biçim. sabah saate karşı 3-4 gibi maç başlamış. hayvanın gol sesiyle uyandım. dakika 13 velez yağlamış. bizimki gece karanlığında timsah yürüyüşü yapıyor. validenin tepkisinden tırstığından lambayı yakamamış dingil. sdjklsa. sese uyandım, baktım bir zafer havası, sersemliği atıp takıldım timsah yürüyüşüne. sonra kalktık, skor takibe devam beraber. dakika dakika refreshe basıyoruz. maça 0-1 gidiyor. artık baya gaza geldik, mavi beyazsın sen velez, renklerinin aşığıyız velez, arsenali yine sikecez falan baya randımanlı tribün şovlar yapıyoruz. her iddaacının bildiği gibi bir kupon yatarsa son maçtan yatar, tecrübe ettik biz de. dakikalar 83 olunca arsenal golü buldu. son 7 dakika bir umuttur yaşatan insanı diye refreshlesek de bi' skim çıkmadı. bakışlar donuklaştı sonra haliyle, saat sabah 6;

    -olm yatalım lan.
    +abi ben evladımı kaybetmişim, uyku tutmaz beni?
    -olm tamam lan 1 lira kaybettik altı üstü, sktiret.
    +abi 350 liranın sıcaklığını hissettim ben, 1 lira kaybetmişsin diyorsun. zirveden düştüm abi. en yüksekten düştüm.
    -eheh. saçmalama olm n'olcak?
    +bişi olmaz.. abi benim sol kolum tutmuyor bi'şi yoktur di mi?
    -ejdaksas. olm sktirgit ya. sdjklsasa.

    adam bu kafayla üniversiteyi bitirdi.

    o değil de şaka gibi lan. deseler ki gün gelecek özleyeceksin kardeşini diye çekerdim sktiri. gel gör ki kazın ayağı öyle değilmiş. bunu yazana kadar da farketmemiştim bunu. çok efemine oldu bu böyle diye maskülen edelim biraz. aloo, yumiyum! bak olmuş ekim 27, gel kasımda buluşalım baba evinde, bir kupon daha yapalım, sabaha kadar maçın sonucunu bekleyelim beraber. hem bu sefer belki lambayı da kapatmayız.

    ne dersin, boca juniors mı racing mi?*
  • tuzağına düşmüş bir bağımlısı olarak üzerinden uzun bir zaman geçtikten sonra, beni böyle kendisine çekme, sürekli oynama sebebini sonunda idrak ettim, evet. çoğunlukla kaybediyorum, seyrek de olsa kazanıyorum ama beni mutlu eden bu değil, kuponu yatırdıktan sonra tutacak mı acep heyecanıyla maçları takip etmek de değil, benim en sevdiğim şey, kuponu yatırdıktan sonra ordaki bahis oranlarını hemen çarpıp, tutması halinde kuponun ne kadar vereceği. bundan sonrasında o kupon tutsun tutmasın o bile umrumda değil, ben sadece o oranları çarpma işlemini seviyorum. bağımlılık sebebim bu.

    sonuç; ben bir salağım.
  • uzun vadeli bahiste utanmadan 1.10 oran verebiliyor. ulan pezevenk, ben parami bir yil bankaya yatirsam zaten % 6-7 rahat alirim. bu nasil bi kafadir anlamadim ki.
  • sadece oyun kağıdından zarara sokabildiğim kurum. mına koyum o kadar kupon yaptım hiç mi tutmaz lann...
  • bu iddaa bayilerinde herifler yüzünden oynayamadığım kumar. ben alt biter diyorum bi bakıyorum bültene birisi 7+ oranını yuvarlak içine almış. ms 2 olur diyorum bi herif 3-1 maç sonucu oranını karalamış. lan 1 biter diyorum adam bültene siksen 1 bitmez yazmış(oha). işte bu mahluklar yüzünden ağız tadıyla tahmin yapamıyorum. bayiide oynamayınca da ilham gelmiyo amk.
  • bak şimdi bak, muhabbete bak. pazar günü abi, her türk vatandaşı gibi uyandım. daha afyon patlamamış ama, dedim bi gazete falan alayım hem sigara içer kendime gelirim. bakkala gittim bizim, mahallenin bakkalı. iki tane de oğlu var, ikiz elemanlar. hani doğarken araya karbon kağıdı koymuşlar sanki. o derece. neyse girdim içeri, baktım eleman iddaa programına bakıyor. "ver bakim abine bi malbuş bi de hürriyet" dedim, sordu; "abi sen basketboldan anlıyon, iki maç versene." aldım elime bülteni, bakınıyorum. ama daha ayılmamışım, galatasaray telekom ile oynuyor; "yaz" dedim. "ilk yarı 1". fener maçı var, banvit deplasmanı; "zor maç" dedim fanatik fenerli olmama rağmen. "banvit alır maçı, yaz maç sonu 1" eyvallah. "bi maç daha ver be abi" dedi, "dur lan bir bakiyim dedim, ama bakıyorum aliağa-erdemir maçı var. erdemir'in maçlarını pek takip etmem, zira lig tv 3 sadece büyük takımların maçlarını yayınlıyor. neyse, dedim "erdemir alır bu maçı". ama öyle uykuluyum ki, bakkaldan çıkmamla o söylediklerimi unuttum. eve geldim, yemek falan derken neyse bilyonerden bakıyorum maçlara. ya arkadaş, böyle mallık olur mu; gittim g.saray maçına alt, fenerbahçe maçına 2, aliağa maçına da 1 oynadım. şaka gibi amınakoyim. hadi fenerbahçe'yi fanatikliğimizden oynadık, e diğer maçlar? neyse sonra yattı tabi kupon ilk maçtan. dün gece bakkala girdim yine, aha bizim eleman başladı "ooo basketbol kralı gelmiş" noluyoruz amınakoyim. "noldu lan dedim", "abi" dedi, "50 lira attım 3 maça 245 kaat temiz". işte o an gözlerim döndü, ufaklığa dedim "yakarım olm dükkanınızı". sonra döktüm benzini, verdim ateşe. sdfsd. yok lan, iyi dedim aldım sigaramı çıktım. tabi içimde fırtına kıyamet kopuyor. mallığıma mı yanayım, yoksa şu amına kodumun murphy'si midir nedir ona mı söveyim. ne yapayım anlamadım. bu da iddaa ile ilgili böyle bir anımdı. anıma koyim.
  • ben sana diyorum ki, gel seninle parasına yazı tura atalım. sen diyorsun ki olur, kazanma ihtimalimiz aynı olduğuna göre, kazanan kaybedenin 100 lirasını alır. ben diyorum ki olmaz, ben kazanırsan 100 liranı alırım ama kaybedersem 99 lira veririm. büyük ihtimal umursamıyorsun 1 lira nedir diye, kolay para kazanma derdindesin. halbuki sen bunu kabul ettiğin an daha oynamadan ben matematiksel olarak kazanmış oluyorum zaten. ne kadar çok kişi, ne kadar çok oynarsa kazancım o kadar garantileniyor.

    yüksek profilli bahis kasaları, örneğin vegas, 95 lira verir. online bahis siteleri ise 90 lira verir. bu soyguncu kurum ise 65 lira veriyor.

    (bkz: iddaa'ya var mısın)
hesabın var mı? giriş yap