• türkiye'de yoktur.

    babanızın cenazesini almaya giderken sıkışan trafikte tartıştığınız kişi tarafından vurulup öldürülebilirsiniz.
    https://www.sozcu.com.tr/…derken-olduruldu-3225303/

    evinize ekmek götürme derdinde soğuk bir caddede çiçek satarken biri gelip size çarpıp öldürebilir.(bkz: bağdat caddesi'nde çiçekçiye çarpıp kaçan sürücü)

    oğlunu okula bırakmak için okulun önünde park etmeye çalışan bir baba, "oraya biz park edecektik" diye arkadaki aracın sürücüsü yanında kendi babası oturmasına rağmen torpidodan silahını alıp öndeki aracın sürücüsünü oğlunun yanında öldürüldü.

    işçisinizdir, çalıştığınız dev gökdelen inşaatının asansörüne 10 arkadaşınız biner, siz binememişsinizdir...
    asansör kontrolden çıkar, halatı kopar, az evvel binemediğiniz asansör metrelerce yüksekten yere çakılır ve az evvel gördüğünüz 10 arkadaşınız feci çekilde can vermiştir.
    o şok ile kapıya çıkarsınız, toma ve çevik kuvvet gelmiştir, size isyan etmemeniz için tehdit etmektedir.
    (bkz: 6 eylul 2014 torunlar rezidans insaati is cinayeti)

    ve daha niceleri...

    insan hayatının değerinin olmadığını gösterir.
  • mühendislik ekonomisi dersinde hoca sormuştu da afallamıştık.

    örneğin sürekli taşkın sel görülen bir nehir var. taşkınlardan dolayı her sene tarlalar bozuluyo mahsul zarar görüyo.

    taşkın koruması için bir baraj yapmaya karar vermemiz isteniyo diyelim. ekonomik analizini yapabilmek için bazı hesaplar yapmak gerekir tabi.

    taşkından dolayı tarlaların zararını parasal olarak hesap edebilirsin. x lira mesela. barajın yapım maliyetini de hesap edersin kolay. o da y lira olsun.

    şimdi basit bir hesapla bu barajı yaparsak kaç lira harcayacaz y lira. kaç lira kar edecez x lira. çünkü taşkından korunmuş olacaz. eğer x>y ise bu yatırım mantıklıdır.

    yani faydan masrafından daha çoksa bu işi yaparsın.

    problemi genişletelim. tarlalara verilen zarardan başka bi de insanlar ölüyosa bu taşkınlardan dolayı! o zaman nasıl bir ekonomik analiz yaparız ?

    işte burada sorulan soru bir insanın değeri kaç liradır ki analizde hesaba katalım. şöyle ki ;

    baraj yapım maliyeti yani masrafımız ettiğimiz kardan küçük olmalı ki bu yatırım ekonomik olarak değerli olsun.

    peki faydamız ne olacak eğer baraj yapılırsa. tarlaları taşkından koruyacaz ve insanların hayatlarını kurtaracaz. tarlaların taşkından korunmasından dolayı edilecek fayda x lira ama bir insanı ölümden kurtardığın zaman kaç lira kar elde edersin? yani insan hayatının değeri nedir ? bunu hesaplayıp bu denkleme koyabilirsen bu barajın yapılmasının ekonomik olarak mantıklı mı değil mi olduğuna karar verebilirsin.

    taşkın zararı x lira. barajın yapım maliyeti y lira. bir de insan kaybı var o da z lira olsun.

    fayda > masraf
    x+z > y olmalı

    biz bu konuya bir çözüm bulamamıştık. zaten mühendisliğin temelinde sabunlama yatmıyo mu.
  • balkondan aşağıdaki düğüne bakan çocuk için bir merminin,
    hakkında dedikodu çıkarılıyor diye söylenen kadın için bıçağın,
    yemeği sofraya geç koyduğundan kafası tutup tutup çarpılan anne için sandalyenin, duvarın,
    işyerinde üzerine kaynar eriyik dökülen işçi için güvenlik önlemlerinin,
    soğuktan donan bebek için kırık bir camın,
    açlıktan ölen için bir ekmeğin,
    zorla evlendirildiği kocası tarafından dövülerek öldürülen kız çocuğu için onu satanın, ona el kaldıranın,
    erkek doktor bakamaz diye doğumda kalan için o zihniyetin,
    madende can pazarı yaşayan işçi için, o fabrikanın, o müdürün, o vekilin, o geri çeviren kurulun, o bakanın...

    ederi neyse, insan hayatının değeri odur.

    ve bizde çok ucuzdur...
  • insan hayatının değeri sözdedir; diğer birçok değer gibi aslında.

    hakikaten sözde ne kadar da değerlidir insan hayatı. öyle ki bir kaza oldu o gün, misal bir uçak kazası. 100 küsür kişi öldü, kurtulansa yok. gazetelerimize manşet, tv haberlerimize yas tutuyoruz repliklerini eksik ettirmeyecek bir hadise... 100 insanın birden yeryüzünden uçup gitmesine neden olmuş sarsıcı bir gündem maddesi.
    sarsıcıdır elbet çünkü insan hayatı bir avuç toprakta dahi bitiveren ot misali can bulmuyor, kolay geçmiyor seneler, yaşam zor, insan hep en bir değerli olan nedense.

    sonra yine insan için üretilmekte herşey. insan hayatını kolaylaştırmak amaç. insan için hastaneler, okullar, alışveriş merkezleri, evler, işyerleri... parklar, bahçeler.
    ormanlar bile yokedilip insan için golf sahaları haline getirilme aşamasında... dağ etekleri kayak pistlerine dönüştürülmüş.

    nitekim ben o insan için yapılmış olan hastanelerden birinde 4-5 yaslarında çok hasta bir insan evladı gördüm. hastalığının çaresi ise var ama yok, zira ana babasında onun hayatını kurtaracak gerekli ameliyatı ve tedaviyi karşılayacak para yok. bu ameliyat olmassa ölecek yavcucağız fakat olmasına da imkan ve olanak yok.
    şimdi bu ne yaman çelişkidir ben bir türlü anlayamadım. insan denen canlının bu kadar önem taşıdığı bir dünya düzeninin içerisinde bu çocuk gibi binlerce çaresiz insan, parası yok diye ameliyat olamıyor ve yaşama veda ediyor. (açlık ve sefalet içindeki insanları da katacak olursak zaten işin içinden çıkamayız)diğer yandan da devlet abuk subuk işler için para yağdırıyor belediyelere. (geçen yıl gördüm eyüp ilçesine şu neon ışıklarından yapılmış palmiyelerden dikmişler. tanesinin fiyatını duydugumda gözlerim yuvalarından fırlamıştı. o ölecek hasta çocuk gibi 5 tanesinin hayatı kurtulur hani o parayla, düşünün artık)

    bu örneklerden anlayabileceğimiz üzere de insan hayatının değeri kişinin sahip olduğu zenginlik derecesine göre de değişiyor. sözde insanın, insanımızın değeri çok büyük. yarın yine bir kaza haberi ile süslenecek manşetler de insan için yaratılan ölüm tuzaklarını örtbas etme girişiminden öteye gidecek bir kuru gürültüden başka da birşey olmayacaktır.

    yine üzülerek söylüyorum fakat insan hayatı, petrolü için saldırılacak topraklara gönderilen binlerce askerin de, o topraklarda yaşayan tüm canlıların da yaşamlarını hiçe sayacak derecede değerlidir işte.
  • ülkeden ülkeye, devletten devlete, hükümetten hükümette ve son olarak kişiden kişiye göre değişebilmektedir.
    senin benim sıfırdır. maden işçilerinin eksi iki (-2) falandır, zira ölmek kaderlerinde vardır. milletvekillerinin, zenginlerin, yüce devlet büyüklerimizin sonsuzdur.

    eşimin annesi evinin önünde, geri geri giden bir servis aracının altında kaldı, 1,5 sene oldu, adam dışarıda, mahkeme sonuçlanmadı, ölen ölmüş, iki kuruş tazminat bile ödenmedi. ne değeri?

    işte bu yüzden korkağın teki oldum. arabada birine korna çalsan çıkar vurur, bir kavgayı ayırmaya çalışsan seni de döverler, polise şikayet etsen kendini hapiste bile bulabilirsin, aman bir de meydanlara çıkmak, kafan gözün dağılır, ölür gidersin. yani bok yoluna gitmemek için, sıfır değerini korumak için bile epey çaba sarfetmelisin.
  • ulaşım a.ş tarafından hazırlanan türk hukuk sistemi fiyat listesine göre 50 bin dolardır.

    birkaç örnek:
    (bkz: deniz tekin)
    (bkz: irem dinçsoy)
    (bkz: buket bulut)
  • kimisine göre yol vermedi diye alınacak kadar değersizdir.

    tüvtürk istasyonunda egzoz emisyon ölçümü için sıra bekliyordum. hava sıcak, herkes bunalmış, sıra uzamaya başlamıştı. bir kaç araç sonra sıra bana gelecekti. bir ara dikiz aynasından arkaya baktım, iki kişi bir araba başında tartışıyor. itişmeler kakışmalar derken elemanlar ayrıldı. tartışanlardan biri arka sıralardaydı. gitti arabasına bindi, tartıştığı elemanın yanına geldi. arabadan indi adamın kapısına yöneldi. o sırada bir baktım elinde kocaman bir ekmek bıçağı. "öldürürüm lan seni demedim mi, seni öldürsem içerde bile yatmam?" diyip adamı hırpalıyor. diğer eleman buz gibi olmuş hiç tepki vermiyordu, verse belki de şu an ölmüş olacaktı. bıçaklı adam karşısındaki tepkisiz elemanı bırakıp arabasına bindi, gölge bir yere çekip oturdu.

    daha sonra öğrendim ki, bıçaklı adam güneşte beklemiyim diye öndeki araçtan yol istemiş. herkes güneşte beklerken o gölgeye gidecek, sırası gelince işlemini yapacak.

    trafikte de böyle eli bıçaklı adamlar çok olduğundan, dikkat etmek gerek. böyle durumlarda susmak ya da sert tepki ile cevap vermemek korkaklık değil, aileni, kendini düşünmektir.
  • an itibariyle 2906tl+kdv dir...
  • haber bültenlerinde daha iyi anlaşılan kavram.
    haber bülteni: 6 yaşındaki kız, düğün sırasında maganda kurşunuyla öldü. kızın annesinin görüntüleri ''el bebek gül bebek büyüttük biz onu bu kadar kolay mı ?'' (katil magandanın 6 ay sonra serbest kalması üzerine)
    ''okulun müdür yardımcısı ana okulu öğretmeninin kurşunlayarak ve bıçaklayarak öldürdü'' kızın ailesinin feryatları bayılanların görüntüsü.
    türkiye'de, 2009 yılında yaklaşık 300 bin trafik kazasında 4 bin 300 kişi öldü.

    belki baba olmak başlığına da yazılabilir ama daha iyi anlıyor insan: insanın bilgisayar grafiklerinde yer alan şekiller gibi olmadığını. kaybolunca yeniden geri gelmediğini. insan hayatının değeri baba yada anne olunca daha iyi anlaşılır*. geceleyin kaç defa uyandınız çocuğunuz için, ağlayınca ağladınız, gülünce güldünüz, aman düşecek diye yanında beklediniz, ağlamaya başlayınca çaresizce çare aramaya başladınız, uyurken yüzüne baktınız, ayrı kalınca özlediniz.

    haber bülteni: 6 yaşındaki kız, düğün sırasında maganda kurşunuyla öldü. kızın annesinin görüntüleri ''el bebek gül bebek büyüttük biz onu bu kadar kolay mı ?''

    'demokrasinin standardını yükseltme' ( sikerim standardını kazım!!!), kardeşim önce insan hayatının önemli her şeyden çok önemli olduğunu anlatın bize; adalet bağımsız mı tarafsız mı olmalı diye kavga etmekten vazgeçin. insan hayatının değerli olduğunu hissettirin bize. daha dün yanan çocuğun hastane hastane gezdirildiğini hatırlıyorum.

    çağırdığınız ambulansın pizzacıdan daha erken geleceğini garanti ediyor musunuz?

    evinize ateş edilirse ve polisi çağırırsanız geleceğini biliyorsunuz, peki komşunuz çok gürültü yapar ve siz polisi ararsanız (hasta olabilirsiniz yada bilmem ne) polisin ivedilikle olmasa bile azıcık ilgileneceğine emin misiniz? yoksa bu kadar hırlı hırsız var, polis ne yapsın mı diyeceksiniz, trafik malum ambulans ne yapsın mı diyeceksiniz, kanunlar böyle hakim ne yapsın mı diyeceksiz, çocuğunu kaybeden anneye 'kader' mi diyeceksiniz.

    antiparentez: avrupa birliği için her şeyi yapıyoruz. bunun için koskoca bakanımız bile var. ama ben avrupa birliği olsam, demokrasimiz bizim için çok kıymetli olsa, paramız euro dan değerli olsa da; insan hayatının değeri bu kadar ucuz olan bir ülkeyi almam, istemem de. 'olum avrupa avrupa diyonuz, ahlak kalmamış olum adamlarda' (hiç duymadım demeyin)..ama orada insan hayatı burası kadar ucuz değil.
  • (bkz: 21 grams)
hesabın var mı? giriş yap