• "tanri cok buyuk, insani yaratmis
    insan da pek kucuk degil, tanriyi yaratmis"
    mukemmel tespitini barindiran eser..
  • ...fırçam ve renk renk boyalarım var. alev alev dolanıyor içimi çizme isteği. aslolan çizmek değil, özlem. bir yol çiziyorum, giderek daralan, perspektif bildiğimden değil, gözlem. yollar uzakta daralıyorlar, bunu uzun otobüs yolculuklarından biliyorum. bir kız çiziyorum yolun başına, eline bir çanta veriyorum, okula gitsin, okusun hasbam. uzun uzun saçlar çiziyorum, işi ne, tarasın yosmam. sonra resme bakıp basıyorum şarabı bardağın gözüne, bardağın gözünün tam neresi olduğunu çok iyi bilemeyerek. seviyoruz ya, içmek gerekli. kız çıkıp gidiyor resim kağıdından. fırçalarımı kırıyorum, boyalarımı atıyorum gayya kuyularına. içimdeki çizme isteğini bir ressama ciro edip basıyorum şarabı bardağın gözüne... bardağın gözü olmaz. çekmece mi bu? çekmecenin gözünün de bir şey gördüğü söylenemez. kendin yarat dertleri, kendin üzül. delikanlı bir felsefe.
  • strasbourg devlet tiyatrosu muduru ile ferhan sensoy arasinda gecen, sensoy'un mezuniyeti sonrasi yapacagi ilk is ile ilgili su diyalog, ayni zamanda sogukkanli bir avrupali ile sicakkanli bir akdenizlinin arasindaki farki da cok iyi ozetlemektedir:

    --- spoiler ---

    mudur perinetti - finlandiya'yla yazismalar yapildi, her sey ayarlandi, quebec de nerden cikti?
    ferhan sensoy - monique'i seviyorum. o bana, orada bir yonetmenlik olanagi bulacak!
    - quebec tiyatrosu, su an dunyada ses getiren, varligi bilinen bir olgu degil. zaten quebec cok ozel ve kucuk bir dunya... konustuklari fransizca, bizimkine benzemeyen cok eski bir agiz... avrupa'da bir oyun sahneye koymaniz sizin icin daha iyi olur... size baska olanaklar dogurur. montreal'de basarili da olsaniz, bu basari dunyanin dikkatini cekmez.
    - monique'i seviyorum!
    bir an duraliyor perinetti. ellerini kavusturuyor, gulumseyerek bakiyor bana:
    - siz bir dogulusunuz. biz batililar bu duygulari, bu bicimde algilayamiyoruz. belki de eksik bir yanimiz. sizin bu tartisilmaz kararliliginiz da bizim anlayamadigimiz bir sey. biz her seyi tartisir, dogrusunu bulunca hemen fikir degistiririz. ilk dusuncemizde inat etmeyiz, o dusunceden vazgecmeyi bir gurur konusu yapmayiz. aslolan dogruya ulasmaktir. diyelim ki daha akilciyiz, ancak bu koseli akilciligimizla, hicbir zaman aski sizin kadar yogun yasayamiyoruz. dogululugunuza saygi duyuyorum, madem gonlunuz oyle istiyor, quebec'e gidiniz sensoy!

    --- spoiler ---
  • "pacalı donu iki ucundan tutumuş çekiştiriyoruz. birden çart diye yırtılıyor iki parçaya. aslında bacaklarıma birer parçasını giyebilirim ama ortasının olmaması saçma"

    "benimle sevişmek istiyor musun, diye soruyorum. hayır, diyor. kadının ibne olduğuna karar veriyorum."

    gibi satırlara rastlanabilecek harika kitap.
  • ferhan şensoy' un otobiyografi niteliğindeki süper kitabıdır. kitapta altı çizilesi pek çok satır mevcut, bütün olarak da çok çok keyifle okunası bir kitap.

    montreal' li oyuncu sevgilisi monique ile ilgili bölümde yaptığı bir tespit var ki, yazmadan edemedim.

    --- spoiler ---

    " beni değişik hoş kadınlarla tanıştırıyor, bundan büyük bir keyif alıyor. bu kadınlar bana asılınca da çok bozuluyor. burada kimse kimsenin sevgilisine asılmayacak diye bir durum yok. kimse kimsenin tapulu, kayıtlı sevgilisi değil zaten. isteyen istediği ile gidiyor, bu çok doğal karşılanıyor. sorun edilmiyor, gibi görünüyorsa da şiddetle sorun ediliyor, bu yüzden kavgalar ediliyor, ayrılınıyor, küsülüyor, ama sanki öyle bir şey yokmuş gibi epik bir tavır takınılıyor. bizden beterler yani. biz hiç olmazsa böyle bir şeyin kavgasını eder, cinayetini işler, hapsini yatar, delikanlıca bir huzura ereriz. bunlar, huzursuzluğu gezdiriyorlar."
    --- spoiler ---
  • gerçek olamayacak kadar güzel olayları içinde barındıran, sahte olamayacak kadar samimi bir dili olan yapıt.
  • kırkambar'da anlatılan ibne de gaulle, ayı ismail, ferhan şensoy'un bilimum fransa maceraları vs. kitapta yer alıyor. girişteki hikaye süper falan.. oh beybi, anlatmak istemiyorum. okuyun. korsanını almayın, orjinalinden okuyun. mesaj vermeye gelmedim. şunu diyeceğidim: bir kitap okudum hayatım değişti diyebilseydim eğer, listede yer alırdı kendisi. neylersin ki okudukça değişen birşey yok. hayat çok acımasız falan... ara beni. bel fıtığına da iyi geliyorum.
  • acayip eğlenceli bir kitap ama ferhan şensoy da mübarek adammış maşallah. adam bir fransa yaptı, türk'ün gücünü gösterdi geldi. tavşan gibi paso tık tık tık.
  • tam da hayatımla ne yapacağımı bilemediğim şu lanet günlerde okuduğum "bir şeyler yapılmış bir hayat" anlatan ferhan şensoy eseridir.
    normalde otobiyografi okumayı beceremem.birinin çıkıp ben şöyle yaptım,böyle eğlendim,öyle ince ruhlu insanım gibi şeyler anlatması itici gelir.fakat ferhan şensoy yaşadıklarını o kadar doğal yaşamış ve anlatmış ki kendim yaşıyormuşcasına heyecanla okudum kitabı.
    araya kattığı çarşamba ve çocukluğuna dair anılarla aslında bu toprakların içinden,bizden birinin okyanuslar ötesinde,ilginç ötesi insanlar ile tanışmasının,büyük işler başarmasının mümkün olduğunu da anlatır.yeter ki korkmasın insan ve arzuladığının peşinden sonuna kadar gitsin.
    bir de okuduktan sonra "bu kadar insanın içinde bana en çok benzeyen hangisi ola ki?" diye düşündüm ve buldum ki ben ferhan'ı fransa'dan kanada'ya kendi gidiyormuş gibi heyecanla uğurlayan ve hep bir gün oradan çok uzaklara gideceğinin umuduyla yaşamış olan robert schwarz imişim.

    --- spoiler ---

    jerome savary-tiyatronun kapıcısını hitler rolünde oynatabilir miyiz?acayip benziyor.
    ferhan şensoy-bilmem.perinetti'ye sormam gerekiyor.oyuncu değil o,kapıcı.
    jerome savary-hitler tamamen kapıcı gibi bir heriftir zaten.
    --- spoiler ---

    bundan böyle,ben öyle bilirim ki yaşamak;biraz da ferhan gibi yaşamaktır.
  • hiç bitmesin dedirten..

    bu kitap alışkanlık yapıyor bilader. alışkanlık dediğim her ay kitabı tekrar baştan okumak gibi değil. günlük rutininizin içine giriyor sinsice. ne bileyim işte rutin nedir, sabah kahvaltı ardından günlük gazetelere bakılır, okula veya işe gidilir, akşam gelince yemek yenir prime time muhabbetine dalınır, vesaire... bu kitap elinize geçene kadar rutin buysa, bu kitaptan sonra böyle olmaz. kahvaltı yapılır daha sonra bir-iki bölüm kalemimin sapını gülle donattım okunur. okula veya işe gidilir, öğlen bir iki saat boşluk yakalanır, yakalanamıyorsa bu boşluk yaratılır, ve birkaç bölüm kalemimin sapını gülle donattım okunur. akşam eve dönüşte yemekten sonra yorgunluk atmak için biraz kalemimin sapını gülle donattım okunduktan sonra, prime time'a dalar insan. derken bir bakmışsınız uyku vakti gelmiş, dişleri fırçaladıktan sonra 3 kalemimin sapını gülle donattım 1 elham okunur ve uykuya dalınır. amin.

    edit: kitap bitti. günlük hayatımda bu kitap için ayırdığım zamanları neyle dolduracağımı henüz bilmiyorum. rüya gibi bir yaşam öyküsünü okumuş olmanın şapşallığı ve kitabın bitmiş olmasının hüznü var üzerimde. büyüksün ferhan abim.

    (bkz: şu an ağlıyorum biliyor musun)
hesabın var mı? giriş yap