• karacayla ilgili ilk yazı teşebbüsümden sonra, karaca krc* sorun yaşadığım parçaların değişimini sağlamak için benimle iletişime geçti. en büyük sıkıntım çatal bıçak takımında olduğundan öncelikle benden tüm takımı göndermem istendi. anlaşmalı oldukları ceva kargo ile meşakkatli bir sürecin ardından takımı kendilerine gönderdim. iki yıl geçmiş, garanti süresi yeni dolmuş olmasına rağmen benden yeni bir model seçmem istendi. seçtiğim yeni model 2 gün içerisinde elime ulaştı. yeni gelen üründe de 2 adet parçada sorun olduğunu, fotoğraflayarak kendilerine bildirdiğimde benden bu parçaları da kargoyla göndermemi istediler ve düzgün olanlarla değişimi sağlandı.

    aramızda geçen konuşmalardan ve yaşanan süreçten çıkarımlarım:

    1) benimle iletişime geçebilmek için çok çaba harcamışlar.

    2) ürün değişimini sağlayabilmek ve düşüncelerimi değiştirebilmek için de yoğun bir çaba harcandı.

    3) müşteri memnuniyetini sağlamak için kurumsal bir firma olmanın gereklerini yerine getirmeye çalışan, sabırlı bir müşteri ilişkileri sorumluları var. mağaza görevlileri beni yıpratmak yerine kendisiyle iletişim kurmamı sağlamış olsalardı belki bu aşamaları daha kolay atlatabilirdik.

    4) kendilerine ürünlerde yaşanabilen sorunlar, kullanım sonrası sorunlar, bir müşterinin satın almak istediği ürün hakkındaki beklentileri, bir ürünün pazarlanmasında müşterinin pasif reklamcı konumu gibi konular üzerine geri bildirimlerde bulunduğumda, aksini iddia etmek ya da üste çıkmak yerine bunu memnuniyetle karşılayıp bu bilgileri vermemin onlar için ne kadar değerli olduğunu ve tüm müşterilerinden bu tür geri bildirimler beklediklerini söylediler. bu benim için önemliydi.

    5) üretim sonrası kalite kontrol denetiminde daha özenli olunmasıyla kalitenin artacağı konusunda hemfikir olduk.

    basit bir alışverişin kimleri nasıl etkilediğini görerek, kendilerinden aldığım izinle bu süreci sözlüğe taşımak istedim. umarım karşılıklı olarak birbirimize doğru örnekler oluşturmuşuzdur.
  • 30 sene önce dedemin kendisine aldığı ve vefatına kadar sürekli olarak giydiği karaca hırkayı atılmasın anısı var diye sahiplendim; 8 senedir de ben giyiyorum. abartmadan hiç yıpranmadığını söyleyebilirim. pamuklularla beraber atmış arkadaş yıkarken çekti biraz ama kalitesinde hiç azalma yok.
    ilk alıp giydiğimde dalga konusuydu arkadaş çevremde, sonradan tekrar moda oldu dede motifli hırkalar herkes nereden aldın diye sordu, dedemden aldım dedim. bu da enteresan bir anekdot olsun.
  • son reklamında sanki kızın annesi ölüm döşeğindeymiş gibi saçma sapan bir kurgulama ile gereksiz hüzün yapan reklam kampanyasına sahip çanak çömlek markası. o ne sıkıntı verici ruhsuz diyalog öyle.
  • güzel şeyler yapmaya çalışan bir firmanın en bilindik markasıdır. ama internet sitelerine göz attığımda gördüğüm misyon ve vizyon ters olmuş sanki:

    (bkz: http://www.krc.com.tr/index.php/tr-tr/)

    vizyonumuz:

    sektörün en büyük ve köklü firmalarından biri olarak, müşterilerimize kalite ve estetikten ödün vermeden, en uygun fiyatlara zengin ürünler sunmaktır.

    misyonumuz:

    ürün gruplarımızın hepsinde, tüketicinin aklına gelen ilk marka olabilmektir.

    edit: entrynin gücü, terslik giderilmiş.
  • korkunç bir reklama sahip firma. reklamı her gördüğümde kadının elinden o porselenleri alıp bir bir kafasında kırmak istiyorum. o ses tonu nedir öyle allah aşkına? o nasıl konuşmaktır? yemin ederim benim annem benimle öyle "kızığğmmm, benim sana verebileceğim eeeğn güzel..." eahh eytere be getiremiyorum devamını... işte böyle konuşsa annelikten reddeder, "beni doğuracağına taş doğuraydın, kulaklarım taş olaydı bu sesi duymayaydım, sütün mütün de haram olsun çık git hayatımdan" derim. o derece sinirimi bozuyor bu reklam işte.
  • az önce duyduğum "karaca ile chuck devam edecek" cümlesiyle beni benden alan firmadır...
  • kaliteli bir tekstil markası
  • yemek takımı satışı yapan bir firma. bir dönem reklamlarında sürekli önümüze serdiği kampanyası dahilindeki çatal bıçak takımının kalitesi nedeniyle başıma gelenlerden dolayı, reklamı her gördüğümde kendilerine olan duygularım katlanarak artmaktaydı. satın aldığım üründen dolayı yaşadığım sıkıntı benim için karacanın tanımı olarak zihnimde ve bu satırlarda ifade oldu. başucu eseri olacak kadar etkili olmuş bu yazıyı nihayet karaca da görmüş ve sağolsunlar yardımcı olmak için mesaj bırakmışlar. mesajı oldukça geç okudum ve gördüm ki bu yazı, götümüze girebilir konulu bir şikayete yol açmış. sorunu çözme girişimleri için kendilerine teşekkür ederim fakat bununla uğraşmak için artık eski enerji ve sağlığa sahip değilim. bu yüzden tekliflerine olumlu yaklaşmadım. basit bir müşteri olarak kendilerine naçizane tavsiyem, arıza giderme ya da sorun çözme (ismi her ne olarak geçiyorsa) departmanlarında ürün değişimi yapacakları zaman soruna odaklanıp en azından düzeltilmesi istenen parçaların yenisi gönderilirken sorunun tekrarlanmadığından emin olunmasını sağlayan bir mekanizmayı işletmektir. (bu, ticaret yapan tüm firmaların yapması gereken doğal bir hizmettir zaten.) böylece müşterilerine verecekleri daha iyi hizmetin karşılığını da fazlasıyla göreceklerine eminim. bu dileğimi de saygıyla karşılayıp değerlendireceklerinden hiç şüphem yok. amacımız kaliteli hizmet almak. karacanın da amacının bu kaliteli hizmeti vermek olduğunu görmek hepimizi sevindirir.
  • türkiye'de 316 paslanmaz çeliği içerisinde bakır seçeceğiyle kullanan tek marka.

    (bkz: 316 paslanmaz çelik)
    316 çelik, 304'e göre korozyona, oksidasyona, çizilmeye daha dayanıklıdır. içi bakır olanlar da ısıyı daha hızlı ilettiği için ekonomik olabilir.

    316 veya 304 çelik (diğer en yaygın bilinen, kullanılan çelik türü) iyi, hoş güzel ancak granit, seramik başlığı altında satılan diğer tüm kaplamalı tencere ve tavalar ise pfoa veya ptfe içerdiği için aslında teflon kaplamalardır. bu maddeler de toksik olup meme, rahim, tiroid, ciğer, prostat kanserleri ve kısırlık gibi hastalıklarla ilişkilendiriliyor.

    biodiamond serisi ürünleri ise pfoa içermeyip ptfe içerdiği için teflon'un laciverti diyebiliriz.

    bio elmas ismindeki kaplama malzemeyi anlamadım. yüksek karbonlu tencere mi demek istediler acaba?bu kısmı bilemedim ama içerisinde olmayan bir kaç zararlı toksik maddeyi yazıp, içeriğinde olan diğer toksik madde olan ptfe'i yazmayarak tüketiciyi keriz yerine koymasalarmış keşke. (bunu bir çok firma yapıyor.) ayrıca iç katmanı yüksek karbonlu olsa bile kaplaması ptfe olduktan sonra bir önemi olmadığı için enteresan bir pazarlama stratejisi uygulamışlar.

    edit: biodiamond ürünlerinin reklamı sanırım pandemiyi avantaja çevirmeye çalışan izlediğim en berbat reklam. tencerenin tavanın sapı elmas şeklindeymiş ve bakteri barındırmayan yapıdaymış. şekline diyecek bir şey yok ama pişirilen yemek zaten kaynadığı için bakteriler ölüyor. daha sonradan sapına dokunduğumuzda elimizdeki bakteriler yürüyerek yemeğe karışamaz. :)

    izleyici kitlesini bu kadar aptal yerine koymalarına üzüldüm gerçekten.

    gelen mesajlar üzerine edit: kısacası yemek yapmada en temiz yöntem öncesinde elleri yıkayıp, pişirilecek sebzeleri de yıkadıktan sonra bir 10-15 dk sirkeli suda bekletip daha sonra da çelik tencerede pişirmek. bu kadar. bir de bakterilerden bu kadar korkmamak. ayrıca çeliğin yapışmaması için kısık ateşte yemeğe başlamadan, tencere veya tavaya biraz su koyup buharlaşınca yağı ekleyip yemek yapmaya başlayabilirsiniz. çiğ süt kaynatmada da aynısını denerseniz, daha sonradan tencerenizi temizlemek daha kolay olacaktır. konu başka yere evrildi ama neyse, teşekkürler karaca.
  • az evvel inanılmaz bir haber okudum ve soluğu sözlük'te aldım. başlıkta yalnızca bir kişi bundan bahsetmiş ve büyük ayıp edilmiş. her yıl oscar ödül törenlerinden evvel tartışılan şeylerden birisi de governor’s ball denilen tören sonrası yapılacak "parti" imiş.

    bu partinin menüsünün ne olacağının ilk haberini yapma başarısı önemli bir habercilik başarısıymış. menüsü kadar önemli olan bir diğer detay ise hangi markanın tabak çanağının kullanılacağıymış.

    genelde fransız markaları bugüne kadar öne çıksa da bu seneki organizasyonda prestijli markaları gölgede bırakan bir türk markası olmuş: karaca.

    bu sene yemekler "karaca red carpet colletion” adlı takımlarla servis edilecekmiş. haberden sonra hemen şirket hakkında araştırma yapıp halka arz edilip edilmediğini öğrenmeye çalıştım. ne yazık ki halka arz edilmemiş. bu kadar prestijli bir törende yer alan türk markasının bundan sonraki süreçlerde de adında söz ettireceği açık.

    ekleme: menüden sorumlu olan dünyaca ünlü aşçı karaca'nın bu takımlarını iki sene evvel bir mağaza vitrininde görmüş ve bayılmış. ben de baktım, öyle dikkat çekici bir şey yok bence. zaten bu işlerden pek anlamam. neyse, sonra karaca ile iletişime geçip oscar için başvuruda bulunun demiş. aslında geçen yıl için düşünülmüş ama karaca yetiştiremeyeceğini söylemiş. bu yıl için de törene özel bir tasarım yapmak istemiş. dünyaca ünlü olan aşçı bunu kabul etmemiş ve halen satılmakta olan ürünleri kullanmalarını istemiş. sadece servis tabağında iki santim bir uzatma talebi olmuş. nihayetinde 20 bin parça çeşitli boyda yemek, tatlı ve başka boy tabak üretilmiş.

    reklam yapıyor gibi görüneceğim belki ama oscar'da kullanılan tabak çanak takımı ülkemizde üretilen, ülkemizde halen satılan, ulaşması son derece basit bir ürün. sanırım bu haber sonrası bu koleksiyondan bulmak zorlaşmış olmalı.
hesabın var mı? giriş yap