• bir zamanlar fatih kısaparmak isimli şahsın da 1. kısmını besteleyip okuduğu (bkz: bedri rahmi eyüboglu) şiiri...anlatmış bedri amca ne demek istediğini, kısaca, özce...

    "...
    1
    kara dutum, çatal karam, çingenem
    nar tanem, nur tanem, bir tanem
    ağaç isem dalımsın salkım saçak
    petek isem balımsın a gülüm
    günahımsın, vebalimsin...

    dili mercan, dizi mercan, dişi mercan
    yoluna bir can koyduğum
    gökte ararken yerde bulduğum
    kara dutum, çatal karam, çingenem

    daha nem olacaktın bir tanem
    gülen ayvam, ağlayan narımsın
    kadınım, kısrağım, karımsın...

    2

    sigara paketlerine resmini çizdiğim
    körpe fidanlara adını yazdığım
    karam, karam
    kaşı karam, gözü karam, bahtı karam
    sıla kokar, arzu tüter
    ılgıt ılgıt buram buram...

    ben beyzade, kişizade,
    her türlü dertten topyekünü azade
    hani şu ekmegi elden suyu gölden...
    durup dururken yorulan
    kibrit çöpü gibi kırılan
    yalnız sanat çıkmazlarında başını kaşıyan
    artık otlar göstermelik atlar gibi bedava yaşayan
    sen benim mihnet içinde yanmış kavrulmuşum

    netmiş, neylemii, nolmuşum
    cömert ırmaklar gibi gürül gürül
    bahtın karışmış bahtıma çok şükür...
    yunmuş, yıkanmış adam olmuşum

    karam, karam
    kaşı karam, gözü karam, bahtı karam
    sensiz bana canım dünya haram olsun
    ..."
  • çayını dondurmasını şusunu busunu bilmem de, ağacına çıkıp kendi elinle koparıp ağzına attın mı, bir daha o ağaçtan inemezsin. uğruna en sevdiğin tişörtü bile feda edebileceğin bir tadı var.
  • olmuş, tadı tuzu yerinde bir karadut'tan daha güzel ne olabilir ki? kurutulur, pekmezi yapılır. efendime söyliyim marmelatı olur. avuç avuç yinir. yenmez evet, yinir.

    bir de ekşikara var, o ekşi oluyo o başka. karadut tatlı olur. iki kusuru var bence karadutun. birincisi tırtıla benzediği için yerken mide bulandırması, ikincisi de ağacının sinek yapması. hatta sırf bu ikinci sebep yüzünden bahçem olsa karadut dikmeyebilirim.
  • agaci tirmanilacak ebatlardadir. lekesini olmamis (pembemsi) dutlari ezip silmek gerekir. aslinda iki cinstir. biri eksi, mayhos kokulu, yesilden once pembeye sonra mor/kara'ya donen cins. digeri beyaz olarak olgunlastiktan sonra alaca bulaca siyahlasmaya baslayan, serbet gibi tatli, leke yapmayan/boyamayan, gereksiz model.
    bir de ilk bahsedilen cins kara duttan mamul kara dut suyu vardir ki suyu olabilen seyler arasinda en guzelidir. anilarimda yeri vardir.
  • mitolojik bir hikayenin öznesindeki meyve. enteresan.

    ''bir zamanlar birbirlerine âşık iki genç vardı.
    kızın adı tispe, delikanlının ki, piremus idi.

    yan yana evlerde otururlardı; birlikte büyüdüler ve çocukluklarından beri birbirlerine âşıktılar. aileleri bu aşka karşıydı. ama onlar, bu derin sevgiden vazgeçemiyorlardı. bir gece, gizlice ormandaki ağacın altında buluşmaya karar verdiler. tispe, ağaca piremus’tan önce varmıştı. uzaktan ağzından kanlar akan kocaman bir aslan gördü. korktu; hemen yakındaki bir mağaraya saklandı. ama koşarken boynundaki eşarbı düşürmüştü.

    o sırada piremus geldi. kocaman aslan, biricik sevgilisi tispe’nin eşarbını parçalıyordu. tispe’nin öldüğünü düşündü; onsuz yaşayamazdı. belinden hançerini çıkardı ve göğsüne sapladı. cansız bedeni kanlar içinde yere düştü. tispe korkusunu yendi; mağaradan çıktı. ağacın altına geldiğinde o korkunç sahneyle karşı karşıya geldi. piremus’un cansız bedeni yerdeydi; elinde tispe’nin düşürdüğü eşarbını tutuyordu. piremus’un, kendisinin öldüğünü sanıp, canına kıydığını anladı. bir an bile düşünmeden hançeri alıp göğsüne sapladı. ölüm bile onları ayıramadı. bedeni, piremus’un vücudunun üzerine düştü.

    ve tanrı, o yüce aşkı ölümsüzleştirmek amacıyla, bu çiftin buluştuğu ağacı onlara adadı. piremus’un kanını bu ağacın meyvelerine, tispe’nin gözyaşlarını ise, ağacın yapraklarına verdi. o günden beri, karadut ağacının meyvesinin çıkmayan lekesini (piremus’un kan lekesini), dut ağacının yaprakları (tispe’nin gözyaşları) temizler…

    bilir misiniz, karadutun lekesi çıkmaz ama elinize ağacın yaprağını alıp ovuşturursanız, o lekenin çıktığını görürsünüz.''

    alıntı
  • bir zamanlar birbirlerine aşık iki genç vardı. kızın adı tispe ,delikanlının ki ise piremus idi. birlikte büyüdüler ve çocukluklarından beri birbirlerine karşı ask beslerlerdi. fakat aileleri görüşmelerini istemezler, birbirlerine uygun olmadıklarını düşünürlerdi. oysa onlar birbirlerini ölesiye seviyorlardı. iki evin arasında gizli bir çatlak vardı aileleri bunu bilmezler onlarda geceleri burda bulusur o aradan birbirlerine seslerini duyurur aşklarını dile getirirlerdi. bir gece ormandaki ağacın altında buluşmaya karar verdiler. tispe ağaca piremus dan önce varmıştı. gittiğinde avını yeni yemiş ağzından kanlar akan kocaman bir aslanla karşı karşıya geldi. korkarak bi mağaraya doğru koşmaya başladı. farkında olmadan yolda boynundaki eşarbını düşürmüştü. o sırada piremus geldi gördükleri karşısında donup kalmıştı. kocaman aslan ağzında kanlarla birlikte biricik sevgilisi tispe nin esarpını parçalıyordu. o an aklına gelen ilk ve tek şey aslanın tispe yi öldürerek yediğiydi. tispe siz yaşayamazdı. aklından geçen sadece aşkı uğruna canına kıymaktı. belinden hançerini çıkardı ve göğsüne sapladı. kanlar içinde cansız bedeni yere düştü. tispe ise korkusunu bir kenara atıp bir an önce aşkını görmek için mağaradan çıkmaya karar vermişti. ağacın altına geldiğinde o korkunç sahneyle yüzleşti. piremus un cansız vucudu yerdeydi ve elinde tispe nin düsürdüğü eşarpını tutuyordu. ilk önce genç kız olanlar karşısında ağlamaktan hiçbir şeyi anlayamamıştı. ama esarpı ve uzaklaşan aslanı görünce anladı. bir an ve mağarada düşündüğü o korkunç şey başına gelmisti. ve onun öldüğünü düşünen piremus askı uğruna canına kıymıştı. tispe bir an bile düşünnmeden hançeri aldı ve göğsüne götürdü. onların aşkı ölesiye bir aşktı ölüm bile onları ayıramazdı. eğer piremus aşkı uğruna ölümü göze aldıysa o da hiç çekinmeden canına kıyabilirdi ve hançeri sapladı. birden vücudu piremusun bendeninin üstüne yığıldı. o anda tanrılar bu yüce aşkı ölümsüzlestirmek istediler ve bu ciftin üstünde duran agacı bunların askına adadılar. piremusun kanını bu ağacın meyvelerine, tispenin gözyaslarını ise ağacın yapraklarına verdiler. o günden beri kara dut ağacının meyvesinin çıkmayan lekesini, (piremusun kan lekesini), dut ağacının yaprakları, (tispenin gözyasları) temizler.. karadutun ellerinize bulaşan lekesini sadece kendi yaprakları ile ovuşturarak çıkarabilirsiniz...
    mitolojik hikaye alıntıdır.
  • çok faydalı bir meyva. özellikle suyu tüketildiğinde daha da yararlı. neden mi? daha çok tüketebilirsin de ondan.
    kara dutun;
    alzheimer hastalığını önlemede olumlu etkisi vardır.
    antioksidan özelliği sayesinde vücudun savunma sistemini güçlendirir. hücre yenilenmesine yardımcı olur.
    anemiyi, halsizliği, aşırı yorgunluğu, baş dönmesini ve göz kararmasını önler.
    kan basıncını düşürür.
    sindirimi kolaylaştırır ve sindirim sistemindeki bazı kronik hastalıkları giderir. (hangilerini giderir bilmiyorum valla.)
    kronik gastrit ve hepatit tedavisinde kullanılabilir.
  • pazarda satılamaycak kadar narin ve bir o kadar da güzel meyve.
  • anadolu'daki ismi horum dutu olan, tadı muhteşem meyve. satılabilirliği pek yoktur, çünkü ham çok narin, hem de çabuk bozulan bir üründür. ancak eşin dostun bahçesinden toplar, iki-üç gün içinde tüketirsiniz. ağaçtan toplandıktan sonra pek yıkanmaz; buzdolabında bekletilip zevkle yenilir. bir tabak dolusu dutu yedikten sonra dibinde kalan suyu hemmen oracıkta reçel niyetine kullanılabilir; o derece yoğundur.

    --- hamileye spoiler* ---
    şu anda başbaşayız ve bana cilve yapıyorlar.
    --- hamileye spoiler ---
  • fasist trabzon vs. hepimiz ermeniyiz bunalimi yasadigimiz su gunlerde, birisi cikip dillendirse dedigim, en bi kral trabzonlu bedri rahmi tarafindan esmer guzeli ermeni mari gerekmezyana yazilmis muhtesem siir.
hesabın var mı? giriş yap