• fotoğraf makinesinin 35mm'lik filminde tutsak kalan ruhların banyo işlemi sırasında kimyasal maddelerle temas sonucu açığa çıktığı oda.
    çırılçıplak kalan ruhlarımızın utanmaması için oda karanlıktır.
  • borsada kullanılan bir terimdir. akşam seans kapanışı sonrası kademelerin hemen her seviyeden doldurulup boşaltıldığı, spekülatörlerin cirit attığı fiyat eşleşme seansıdır. (18:00 sonrası 7-8 dakika)
    örnek olarak tüm seans bekleyen emirlerin hepsi bir anda alınabilir veya elinize yüklü bir şekilde mal boşaltılabilir.

    borsa istanbul'un en büyük kumarının döndüğü seans bölümü denebilir.
  • sıkılmadan gecirdiğim çok uzun saatler sonucu psikolojik etkileşimleri üzerine kafa yorma zamanının geldiğini farkettim bugün yürürken ..

    karanlık oda yı photoshop un tedavülden kalkmış versiyonu olarak tanımlayan bünyeleri kınıyorum ve onlara laflar hazırladım...

    nedir karanlık odayı cazip kılan şey, tüm zahmetine, tüm orgunluğuna tüm göz kırpıştırmaları ve tahriş omuş parmak uçlarına ya da lekelenen tşörtler çıktıktan sonraki garip bi gerginlik haline rağmen ...

    karanlık oda aslında bireyde uyanıkken rüya görme smulasyonu ya da doğrudan rüya halini yaratan tam açıklanamayan karanlık yönleri olan bi yerdir aslında

    nasıl ki karanlık da gözler huzurla dolar ve uyku gelir, karanlık odada da olması beklenen buydu daha eeen başında benim açımdan . ama noldu, hiç uykum gelmedi bugüne kadar bilakis uykusuz girsem zinde çıktığım bi ruhsal tedavi merkezine dönüştü..

    sanırım olay yine analojilerde çözülüyor.. uykunun karanlık yanının somut haline şahit oluyoruz karanlık odadayken .. beyin bunu bir uyku hali olarak da yorumluyor olabilir, bi tür yanılsama gibi bu yüzden orda gecirilen saatler asla sıkıntı yaratmıyor bünyede ., daha fazla basıyım superimpose yapıyım, deneysel çalışıyım zart yapıyım zurt yapıyım diye oyalıyoruz kendimizi istemsizce.. rüyalar da karanlık oda ve uykunun ortak paydasında buluşuyor.. nasıl ki gecmişimiz düşlerimiz rüyalaşıyor uyuyunca, karanlık odada da az önce sözünü ettiğim gibi kontrollü rüyalar görüyoruz.. geçmişimizi developer vesilesiyle tekrardan izliyoruz, belki "o an" dan farklı bi açıyla yaklaşıyoruz fotoğrafa veya farklı çağrışımlar yapıyor artık ama sonuçta o geri dönen "o an" tıpkı bir rüyanın tadını andırıyor .. basmak istediğimiz fotoğraflar üzerinde çalışmamız rüyalardan rüya beğenmek gibi sanki .. ya da üstüste bindirilmiş, karıştırılmış over-exposed tercih edilmiş fotoğraflar zihnin rüya üzerindeki faaliyetinin bilinçli bir versiyonu gibi.. ruh durumuna bağlı olarak sürekli değişebilen kararlar almanız ve aldığınız kararları unutarak farklı bir fotoğraf üzerine çalışmaya başladığınızı anladığınız anlar, gece boyunca birbiri ardına uçuşan rüyaların dizinini oldukça andırıyor..

    kırmızı ışığın-rengin bünyeye verdiği o hızlı kalp atışları, heyecan, adrenalin hormonları da rem dönemine tııpatıp uyuyor inanılmaz şekilde .. film yıkama dönemini rem öncesi, rem i de basma dönemi olarak ikiye ayırabiliriz rahatlıkla böyle düşündüğümüzde.. bazen kabuslarımız oluyor yine karanlık odada , diyaframı 5,6 düşünüp 2,8 de unutabiliyoruz ve developer da onca uğraştığınız fotoğrafın karardığını görmek terletiyor, hırslandırıyor sinirlendiriyor ve hemen telafiye koşuyoruz .. ya da çektiğin fotoğrafın under olduğunu görmek nası da üzüyor bünyeyi, varlığından emin olduğun detayın yerinde karanlık bi tabaka olması nası da hayakırıklığı yratıyor .. ama işte tıpkı rüyalarda olduğu gibi her şeyin istediğmiz gibi gitmemesi normal, öyle olsa mekanik bir süreç olurdu ki bu da bi süre sonra sıkıcılaşırdı doğal olrak .. karanlık oda da dışarda duyduğunuz sesler sizi fazla enterese etmiyor ayrıca.. uyurken size bağıran arkadaşa ya bi siktr git uyuyorum yaa şeklindeki tepkinizi karanlık oda da yineleyebiliyorsun, tabi eğer umuma açıksa sike sike çıkıcaksın o odadan mahvolcak uykun ..

    her bir film karesinin uyguladığınız ayara göre önce flu olup sonra netleştirmeniz de sonradan hatırlanan rüyalara benziyor .. belirsizlik keskinleştirilip alanı daraltılıyor tıpkı agrandizörün netlik yaparken alanı daraltması gibi ..
    hepsinin yanında, karanlık oda uyku gibi tembel işi değil işte.. göt büyütme, depresyon, hiç bişi canı almama gibi durumlar karanlık oda müdavimlerine uzak kavramlar.. rüyalarınızı elle tutulur vaziyete getirmekten daha büyük zevk ne olabilir ki zaten .. bi de bunu "sanat" denen ego sersemletici şeyin kisvesi altına büründürerek eğlenerek dalganı da gecebiliyosun .. karanlık odada iki kişi bulununca anlarsı ki karanlık oda en fazla bi kişilik- bi kişiye tahammül edebiliyor .. tüm bu dediklerimin iptal olup yerine kasmak, beklemek, tartışmak, yorumlamak gibi "sosyal" tavırlar takınmak zorunda kalmanıza sebep oluyor ve terkediyosun ya da uzun kalamıyorsun haliyle.. karanlık odada fotoğraflarınla başbaşa kalıp, onlara tamamen kendine dair-ait estetik hüviyetler kazandırmak dışarıda dışavurulsun veya vurulmasın, hoş bi memnuniyet hissiyle dolaştırıyo adamı.. bastığın fotoğrafları arşive yerleştirmek rüyanı kaleme almak kadar eğlenceli bişi aynı zamanda.. ya da o fotoğrafı merak eden biri çıkarsa, nası da hoşuna gider senin iç dünyanı, kontrollü bilinçaltını merak eden kişinin muhabbeti ..

    sözün özü, photoshop ile karanlık oda daha en başından ayrılıyorlar bana kalırsa.. biri se eğer (photoshop) diğeri aşka dönüşüyor (karanlık oda).. biri günlerce başından kalkmadan çalışmak zorunda bırakıyorsa, diğeri sadece uyanana kadar, asla tamamen işin bitmeden ..

    nası bi zihniyet photoshop u karanlık odalara ikame edecek kadar odun olabilir, şaşıyorum ..tüm o deneyimsel, psikolojik süreci yok sayıp işe odaklanabilir, nasıl bu kadar ruhsuz olabilir..

    (bi de çıkınca gözlerin kamaşması vardır ya ne kadar basit fizyolojik açıklamaları da olsa hoşnut eder insanı .. ah be )
  • borsayla ilgili bir terim. alım satımın olduğu ama kimin tarafından yapıldığı belli olmayan takas türü, anladığım kadarıyla.

    (bkz: yamuluyorsam düzeltin)
  • borsa istanbul'da piyasada işlem saatinin bitişinden yani emir verme işleminin bitmesinden sonra tek fiyat üzerinden işlem gerçekleştirilen ilk 10 dakikada emirlerin gerçekletştiğini kimse görmemektedir. bu karanlık durum nedeni ile bu uygulamaya karanlık oda adı verilmektedir. [

    karanlık oda ile kör havuz işlemleri birbirinden farklıdır.

    "yatırımcılar için seans kapandıktan sonra 5 dakika emir toplama bölümü oluşur. 18.00’da seans kapanır. 18.05’e kadar son emirler toplanır. bu emirler toplanırken hisse fiyatı 5 dakika boyunca sabit kalır. hisse fiyatı 5. dakikanın sonunda girilen alış ve satış emirlerinin toplamına göre belirlenir. burada hisse fiyatı tavan ve taban fiyatı ayrı olarak hesaplanır. tavan ve taban fiyatı burada %3’ü geçmeyecek şekilde ayarlanır." link
  • evinde kendi filmlerini kendi banyo yapan ve basan analog fotoğrafçıların her şeyi.
    hakkında şöyle güzel bir yazı da buldum:

    karanlik oda:
    benim karanlık odam evimizin banyosu. genellikle geceleri film banyo ettiğimden ve lavaboya erişim kolay olduğundan en uygun yer burası. ufak pencerisindeki jaluziyi kapatıyorum ve işi garantilemek için bir de üstüne havlu geriyorum. kapının altından sızan ışığı minimize etmek için de banyo kapısına yakın tüm ışıkları söndürüyorum. karanlık odanızı hazırlarken karanlığı test etmenin en iyi yolu; gerekli önlemleri aldıktan sonra odaya girip ışığı söndürmek ve gözlerinizin alışması için birkaç dakika bekledikten sonra ellerinize bakmaktır. eğer ellerinizi göremiyorsanız oda yeterince karanlık demektir. artık filminizi makaraya takabilirsiniz. kendinize karanlık oda yaratmak yerine piyasada bulunan film değiştirme çantalarından da alabilirsiniz. film değiştirme çantalarının fiyatları 30 ytl ila 200 ytl arasında değişmekte. çünkü baskı yapmayacaksanız karanlık oda o kadar da gerekli değil, başka araçlarla da bu işi halledebilisiniz.

    siyah beyaz film banyosu işleminin adimlari:

    işlem oldukça basit ve temel olarak 10 adımdan oluşuyor:
    1- filmi banyo makarasına yükle.
    2- makarayı film banyo tankına yükle.
    3- kimyasalları en uygun sıcaklık olan 20 dereceye (celsius) getir.
    4- developer.
    5- stop bath.
    6- fixer.
    7- suyla yıka.
    8- hypo clearing agent rinse.
    9- suyla yıka.
    10- photo flo

    not: sadece 1 adet siyah beyaz film makarasının banyosuna değineceğim. 8 filmi aynı anda banyo edebilen tanklar piyasada mevcut. bir kerede aynı marka ve aynı tip filmi banyo etmenizi tavsiye ederim. filmleri karıştırmayın. aynı anda daha fazla film yıkamak için, verdigim miktarları (bilhassa sıvı miktarlarını) tankınızın kullanım direktifleri doğrultusunda ayarlamanız gerekir.

    malzemeler:
    gerekli malzemelere ve de kimyasallara genel bir bakış yapalım.

    malzemelerin listesi ve yaklaşık fiyatları:
    • 5 adet 1 litrelik beher – herbiri 3 tl
    • 1 adet büyük ve derince plastik kap (5 beherin sığabileceği kadar) – 4 tl
    • 1 adet 1 litrelik hassas ölçüm silindiri – 12 tl
    • 1 adet huni – 1 tl
    • 1 film askısı – 4 tl (bunun yerine kağıt klipsi de kullanibilirsiniz)
    • 1 timer (mutfak timeri olabilir) – 10 tl
    • 1 adet film yıkama banyosu (ortasından kesilip altına delikler açılmış 2 litrelik kola pet şisesi) – 0 tl
    • 1 adet 1 litrelik saklama şisesi – 5 tl (fixer’i yeniden kullanmak için – developer ve stop bath de yeniden kullanılabilir ama ben sadece fixer’i yeniden kullanıyorum)
    • 1 adet karanlık oda termometresi – 14 tl
    • 5 adet şırınga (iğneli ya da iğnesiz) – herbiri 2 tl
    • 1 adet film banyo tankı – 20 tl (patterson ya da herhangi bir marka. bunlar genellikle iki film banyo makarasıyla birlkte gelir ve bu makaralar 135, 120/220 ya da 127 film tipi için ayarlanabilir.)
    toplam fiyat : 100 tl

    kimyasallarin listesi ve yaklaşık fiyatları:
    1- kodak hc110 developer 480ml – 25 tl
    2- kodak indicator stop bath 480ml – 10 tl
    3- kodak kodafix fixer solusyonu 920ml – 15 tl
    4- zonal pro archival rinse 480ml – 10 tl
    5- kodak photo flo 480ml - 10 tl
    6- edwal fixer tester – 10 tl (bu opsiyonel. fixerinizi tekrar kullanısanız fixerinizin kalitesini test etmek icin çok faydalı.)
    toplam fiyat 80 tl

    500 ml. karışım (bir makara 120/220 banyosu icin gerekli olan miktardır) hazırlamak için gerekli olan miktarlar:
    1- kodak hc110 developer 16ml - 484ml su
    2- kodak indicator stop bath 8ml - 492ml su
    3- kodak kodafix fixer solution 125ml - 375ml su
    4- zonal pro archival rinse 8ml - 492ml su
    5- kodak photo flo 3ml - 497ml su

    bu kimyasalları seçmemin nedeni, oksidasyona karşı çok dayanıklı ve genel kullanım için de çok uygun olan kimyasallar olmaları. örneğin, hc110 developer ile bir kerede tüm karışımı yapmak yerine, her 500ml karışım için 16ml hc110 ve 484ml su kullanıyorum. böylece her seferde sadece gerektiği kadar kimyasal karıştırdığım için hc110 çok daha uzun ömürlü oluyor. çünkü kimyasalların tümünü bir seferde karıştırdığınızda raf ömrü sadece 4-6 ay arasında. eğer d76 gibi bir developer kullanmış olsaydım, hepsini bir kerede karıştırmam gerekecekti ve 4-6 ay içinde karışımı kullanmazsam, geriye kalan miktar çöpe gidecekti. hc110, su ile karıştırılmadığı sürece raf ömrü neredeyse limitsiz, yıllarca dayanabiliyor.

    fixer haricindeki diğer kimyasalları sadece bir kez kullansanız bile, bu kimyasallar size 30 ila 60 makara film yıkamak için yeter. fixer’inizi da kullandıktan hemen sonra ağzı iyice kapanan bir kapta saklarsanız, en az 4-5 makara film yıkamada daha kullanabilirsiniz. bu nedenle fixer tester almanızda fayda var, böylece her seferinde kullanmadan önce bir iki damla tester ile kullanılabilir durumda olup olmadığına emin olursunuz.

    adim adim:

    1- filmi banyo makarasına yükle (bu iş tamamen karanlıkta yapılmalıdır)

    bu belki de işin en zorlu kısmı. başlangıçta görmeden sadece el yordamıyla bu işi yapmak oldukça zor geliyor ama, zamanla alışıyorsunuz. o nedenle, ilk önce bir makara filmi feda edip gün ışığında bu işi deneyin. iyice alıştıktan sonra aynı filmle tamamen karanlıkta yapmayı deneyin ve iyice kendinizi hazırlayın.

    bu konuyla ilgili ufak bir not; her filmin bazı farklı olduğu için sertlikleri ve renkleri de farklı. örneğin kodak t-max’in bazı oldukça set ve gri renkte. buna karşın fomapan, mavi renkte ve oldukça yumuşak bir plastik. bilhassa sertlik farklılıklarından dolayı, banyo makarasına yükleme zorluğu ufak değişiklikler gösterebilir.

    2- makarayı film banyo tankına yükle (bu iş tamamen karanlıkta yapılmalıdır)

    filmi yükledikten sonra banyo makarasını banyo tankının içine yerleştirin ve kullanım klavuzundaki direktifler doğrultusunda kapatın.

    3- kimyasalları en uygun sıcaklık olan 20 dereceye (celsius) getir

    tüm kimyasalları, gerekli ölçülerinde karıştırıp beherlerin içine koyun ve beherleri plastik kaba yerleştirin. plastik kabı bir miktar su ile doldurun (mevsime göre musluk suyunun sıcaklığı 20 derecenin altında ya da üzerinde olabilir. bu nedenle suya buz ya da sıcak su ekleyin). termometreyi developer beherinin içine batırın ve sıcaklık 20 derece oluncaya kadar bekleyin. kimyasallar için en uygun sıcaklık 20 derecedir. fakat 20 dereceyi sağlamak sizin için çok zor ise, kodak ve diğer üreticiler diğer sıcaklıklardaki zamanları görsteren tablolar yayınlamışlardır.

    4- developer (5-8 dakika)

    developer’i banyo tankının içine dokun ve banyo tankının dibine birkaç kez vurun, eğer varsa su kabarcıklarının gitmesini sağlayacaktır. ardından 30 saniye boyunca sürekli banyo tankını ters yüz edin. ardından her 30 sn.’de bir 5 kez ters yüz edin. developer’i ne kadar süre uygulamanız gerektiğini banyo ettiğiniz filmin veri sayfasından (data sheet) bulabilirsiniz, çünkü her filmin zamanlaması kendine göre değişmektedir. filmin veri sayfalarına üreticilerin web sayfalarından bakabilirisiniz. freestylephoto.biz web sayfası da hem veri sayfalarına ulaşmak hem de ürün satın almak için ideal bir site. (http://www.freestylephoto.biz/index.php)

    5- stop bath (30 saniye)

    developer haricindeki diğer kimyasalların uygulama süresi genel olarak aynıdır. ürünün veri sayfasından (datasheet) kontrol etmenizi tavsiye ederim. ancak genel zamanları da kullanabilirsiniz. developer’i film banyo tankından boşaltın ve yerine stop bath’i koyun. 30 saniye boyunca sürekli ters yüz ederek çalkalayın.

    6- fixer (2-4 dakika)

    bunu ben genellikle 4 dakika uyguluyorum. ilk 30 saniye boyunca sürekli banyo tankını ters yüz edin, ardından her 30 sn’de bir 5 kez ters yüz edin.

    7- suyla yıka (30 saniye)

    bu adımdandan itibaren banyo tankınızın kapağını açabilirsiniz. film banyo makarasını banyo tankından çıkarın ve film yıkama banyosunun içine koyun (pet şişeden yapılmış), 30 saniye boyunca su altında tutun ve bu esnada sürekli makarayı hareket ettirerek çalkalayın.

    8- hypo clearing agent rinse (1-2 dakika)

    film makarasını banyo tankına geri koyun ve hypo clearing agent rinse’i ekleyin. bu adım ve kimyasalın kullanımı opsiyoneldir. hypo clearing agent, su ile yıkama süresini kısaltır. örneğin hypo kullanmasaydınız, bir sonraki adımda filminizi 15 ila 20 dk boyunca yıkamanız gerekecekti. fakat hypo kullanılmasıyla bu süre 5 dk’ya iner.

    bunu ben genellikle 2 dakika uyguluyorum. ilk 30 saniye boyunca sürekli banyo tankını ters yüz edin, ardından her 30 sn’de bir 5 kez ters yüz edin.

    9- suyla yıka (5 dakika)

    film banyo makarasını banyo tankından çıkarın ve film yıkama banyosunun içine koyun (pet şişeden yapılmış), 30 saniye boyunca su altında tutun ve bu esnada sürekli makarayi hareket ettirerek çalkalayın.

    10- photo flo (30 saniye)

    ilk 5 sn boyunca çalkayın ve toplam 30 sn uygulayın.

    bütün bu işlemlerden sonra filmizi banyo makarasından çıkarın ve kurutmak için asın. sünger ya da benzeri bir malzeme ile fazla suyunu alın.

    eğer filminizi ışığa tuttuğunuzda sisli ya da sütlü gibi bir görünüm varsa, fixer’i yeterince uygulamamışsınız demektir. bu durumda 6. adımdan itibaren işleme yeniden başlayın, fakat fixer’i 1 dk ya da 2 dakikadan fazla uygulamayın.

    yaklaşık 1 – 1.5 saat sonra filminiz saklanmaya ya da scanner ile taranmaya hazırdır.

    http://www.fotografya.gen.tr/….php?id=485,0,0,1,0,0
  • 19 ocak 2007 evergrey izmir konserinden sonra gecenin bir saatinde çıkmış alsancak'ta camii durağında 63 ya da 62 bekliyordum. her zaman kentkart yüklediğim büfeye otobüsün o saatte geçip geçmediğini sorduğumda "saat başı geçer" dedi genç çocuk. yanılmıyorsam saat o esnada 01:30'du ve ben topçu'nun oradaki ilk durağa yürümeye karar verdim. boynumda o zamanlar ödünç olarak kullandığım canon ae1 asılı. durağın arkasındaki restorandaki insanlar da konak'tan kalkıyor baykuş seferleri dedi. tamam, konak'a da yürüdüm ama ortada ne otobüs var ne başka bir şey. ocak ayı, gecenin bir yarısı, öğrenciyim, cebimde bir miktar para ve konserden kalma delta 400 filmler ile konak'ta otobüs arıyorum, yok! yürümeye karar verdim bornova'ya. alsancak garı önünde bekleyen taksiciler şaşırmış olacaklar, "taksi lazım mı?" diye sordular, "eyvallah yürümeye karar verdim" dedim. "başıboş köpekler dolanıyor ortada, korkup koşmaya kalkma sakın" diye nasihat de verdiler, sağolsunlar. arkas'ın o bilindik büyük binası civarına geldiğimde durup düşündüm. acaba hangi yoldan gitmem gerektiğini. derken yanımda bir taksi daha duruverdi. "bırakayım gideceğin yere" dedi. ha pazarlık yapsam harbiden bırakabilir ama inat ettim ya yürüyeceğim. "sağol, gerek yok" dedim. taksiyi kapatmış eleman, eve dönüyormuş. çiğli'ye gidecekmiş ama sanayi yolu girişinde bırakabilirmiş. ordan da yürüyüp gidebilirmişim kampüse. taksici sordu tabii o saatte ne işim olduğunu. biraz lafladık. bıraktı beni sanayi yolu girişinde.
    yürümeye başladım. in cin top oynuyor, gecenin bir yarısı sanayi yolunda yürüyor, deli çocuk. derken sol tarafımda karanlıktan koşarak ve havlayarak üstüme üstüme gelen bir köpek... aynı hızda yürümeye devam ettim. bir kaç metre kala durdu köpek, havlamaya devam etti ve sustu, geri döndü. ne işim var bu saatte burada benim? cevabını bulamadım. sonra karşıdan naralarını duyduğum ve yürüyüşünden sarhoş olduğunu anladığım bir insan evladı... ne olur ne olmaz diye refüje geçip yürümeye devam ettim. sarhoş elemanı da geçtikten sonra bornova'ya vardım. üniversite fırınından sıcak poğaça ve meyve suyu alıp kampüs içinden ilerledim. saat kaç hatırlamıyorum.
    karanlık oda'nın kapısını açtım, içeri girip kahvaltımı yapıp kendimi kanepeye attım. daha önce bu kampüsün hiçbir yerinde evimde gibi hissetmemiştim, karanlık oda hariç. o ufacık yeri sahiplenmiştim o sabah. "burası benim" diyebilmiştim.
    güneş doğdu, kapı çalıyor. aramıza yeni katılmış arkadaşlardan biri... film banyosu anlatmam gerek kendisine. gözlerime baktı, "iyi misin" diye sordu endişe ile. gülümsedim, "iyiyim, merak etme" dedim ve o gün güneş batana kadar k.oda'da sürü ile insana film banyosu anlattım. yorgunluğu bir şişelerce şarapla yok ettik.

    şimdi hem izmir'e hem de ege kampüs'e çok uzaktayım ve o karanlık oda artık orada değil. lakin ne zaman yolum izmir'e düşse giderim ege kampüs'e, tıpkı bir ibadethaneyi ziyaret eder gibi oturur bir kahve içerim önünde. iki elimi siper edip gözlerime içeri bakarım, anılarıma, anılarımıza, eskittiklerimize, geçmişimize ve umutlarımıza.

    şimdi hiçbir şey eskisi gibi değil ama hayallerimiz aynı temel üzerinde ve benim için dünyanın kendisi karanlık bir oda. kırmızı ışık altında, yavuz çetin eşliğinde kahve, sigara ve kimyasal kokuları altında anılarımı, hayallerimi yaşatmaya çalıştığım bir yer.
  • kasvetlidir.

    göz kapaklarının açık olup olmadığının fark edilemediği, tam anlamıyla zifiri karanlık bir oda hayal edin. hatta çevrede kimsenin olmadığı ve derin bir sessizliğin hüküm sürdüğü bir oda. kendinizi o odadayken olduğu kadar yalnız hissedebileceğiniz başka bir an düşünemiyorum.

    genel kanıya göre insanın negatif yıkamak gibi bir gerekçesi yoksa böyle bir oda hazırlayıp içinde zaman geçirmesi için deli olması gerekir. bu noktada bazen kendimi deli gibi hissediyorum. zira filmimi kasetinden çıkarıp spirale ardından tanka yerleştirdikten sonra bile karanlıkta öylece oturup beklediğim anlar oluyor. ilk zamanlarda görememenin paniğini yaşıyorsunuz. sakinleşince "acaba hiç göremiyor olsaydım ne yapardım" tribine giriyorsunuz. meditasyon, iç hesaplaşma, günah çıkarma adına her ne derseniz deyin enteresan ve yoğun anlar yaşıyorsunuz orada.

    sadece yalnız olmak değil biriyle o odayı paylaşmanın da güzel olabileceğini öğrendim yakın zamanda. yere bağdaş kurarak oturup, sırtını duvara yaslayıp sohbet etmek de keyifli olabiliyormuş.

    ayrıca karanlık odanız evinizin banyosuysa ve yan dairenin banyosuyla bitişik konumdaysa konuşmalarınıza dikkat edin.

    - tamam şimdi çıkardım*, ucunu uzatıyorum sana*. tuttun mu?
    - tuttum.. bu ne ya çok uzunmuş*.
    - standart işte. şimdi ucunu dikkatlice şuraya sokacağız*. zor olan kısmı burası, ucu girerse devamı gelir.
    - tamam.
    - giriyor mu?
    - sanırım evet.
    - bu noktada(film spirale sarılırken) çok yavaş hareket edelim.
    - böyle iyi mi?
    - harika gidiyorsun. devam et. devam et. devam et.

    - o değil de yan komşunun banyosu ile bitişik mi burası? sesler geliyor.
    - sanırım evet. neden sordun?
    - sen böyle evet evet hadi hadi deyince aklıma geldi, basılmayalım?

    (bkz: meraklı komşu)
    (bkz: türkçenin esnekliği)
  • migreni olan bir insanin nobet sirasinda icine girmek istedigi oda cesidi .
  • fotograf sanatinin görünmeyen kısmı. büyü odası
hesabın var mı? giriş yap