• tanrıtanımazların bayraklaştırdıkları karl marx bana göre klasik filozof değildir;sosyal bir düşünürdür;daha yerinde bir tanımlama ile batı toplumunun sosyal analizcisidir.kaldı ki onun sosyal analizlerini tevratla ilişkilendirmek de mümkündür..hz. yusuf birgün sınır meselesinden iki köylünün kavga ettiğini görür,cemiyetteki bu huzursuzluğun önüne geçmek için toprakları kamulaştırır.ertesi gün çobanların otlak dolayısıyla birbirlerine girdiklerine şahit olur;sosyal barışı temin etmek adına hayvanları da toplumun malı yapar.üçüncü gün su yüzünden kadınların saç saça dövüşmesiyle karşılaşır.suları da cemiyetin ortak malı haline getirir.uzun lafın kısası,altı günde herşeyi kamulaştırır;yedinci gün cumartesidir;halk huzur içindedir.bir yahudi olan marx'ın ideolojisini geliştirirken,çocukluğunda şuuraltına yerleştirilen bu yahudi kıssalarından yararlanmadığını kim iddia edebilir?...
  • bir insan olarak marx, annelerin en iyi basardiklari duygu somurusunden de nasiplenmistir.
    ta 1800'lerde bile annelerin tavirlari oylesine benzesiyor ki. sonunda marx yine yoluna devam etmis tabii. ondan ogrenilebilecek en onemli seyi gostermis insanlara; "ne kosul altinda olursa olsun yoluna devam etmek"
    her kosulda yapmak istedigi ise baglanmasi ve kendinin buna adamasi. insanlar onun icin hem cok degerli hem de bazilari o kadar adi...ortasi yok belki ama bu sayede o hicbir cimriligi olmayan, fesatlik nedir bilmeyen sevilen yada sadece nefret edilen bir insan olmus.
  • "filozoflar sadece dunyayi cesitli bicimlerde yorumlamakla yetindi; oysa asil mesele onu degistirmektir" demis olan hakiki marksist.

    ne yazik ki bunlari derken, aziz augustinusun platonu, aquionolu tommasonun aristoyu yorumlayarak hiristiyanliga ve yuzlerce yillik skolastik felsefeye sekil vermis olduklarini unutmus. aslinda o kadar gerilere gitmeye de gerek yok. hayatinin buyuk bolumunu gecirdigi ingilterede john locke sayesinde ortaya cikmis deneycilik ve liberalizm akimlarini hatirlamak yeterli. bu bakis acilaridir ki fransiz devrimini hizlandiran voltaireleri, rousseaulari etkilemistir, bu liberal dusuncelerdir ki yeni yeni kurulmakta olan abdnin ekonomik altyapisini olusturmustur.

    yalniz yine de marx'a hakkini vermek lazim. cok yoksul yasadi ve bilinmeyen biri olarak oldu, lakin olumunden sadece 50 sene sonra dunya nufusunun ucte biri, sozde de olsa, onun ideolojisinden dogan sistemlerin yonetiminde yasiyordu. deterministik tarih gorusunde** ve ongorulerinde yanildi ama bu kadar etkili olarak, resmen dedigini yapti.

    edit: bati felsefesi tarihindeki rolu icin (bkz: felsefenin oykusu/#6636093)
  • bir arkadaş toplantasında, marksizm, marksistlik tartışmalarının ortasında, "bildiğim bir şey varsa o da, ben marksist değilim beyler" deme cesaretini gösterebilmiş insan.

    felsefenin, düşünmenin, teori üretmenin yorumlama gücünü hiçbir zaman yadsımamış ya da inkar etmemiştir. o yüzdendir ki, en önemli ve kapsamlı eseri das kapital'de, "anlatılan senin hikayendir" diye başlamıştır yazmaya. gene o yüzdendir ki, fransız ütopiklerini, ingiliz ekonomistlerini ve liberallerini, alman idealistlerini yıllarca araştırmış ve yorumlamaya çalışıp, tek bir düşünce sistemi içinde bir araya getirmeye çalışmış, kendi deyimiyle bilincin üzerindeki tahakkümleri ortadan kaldırmayı amaçlamıştır. ancak yorumlamak kadar, sorumluluk almanın, değiştirmenin erdemine inanmış, bunu da, insanlığın önünde yeni bir yol olarak çizmiştir.

    determinist olmayan, diyalektik materyalizme dayanan, kadercilikten uzak tarih görüşü ve öngörüleri yanıldığı onlarca konudan biridir, ama bu hataları aynı zamanda kendisinin ön kabullerinden birine işaret etmektedir; yani "değişmeyen tek şey değişimin kendisidir". gene o yüzdendir ki, ısrarla maddi koşulların bilinci belirlediğini savunmuştur. ve gene o yüzdendir ki onun hatalarını düzelten ya da eksikliklerini tamamlayanlar, ona karşı cephe alanlar ya da onu yok sayanlar olmamıştır, onun yolunu izleyen ya da onun üzerinden çalışma yürütenler olmuştur.

    hakkı çok yenilmiş olsa da, aynı zamanda hakkı en çok verilen isimlerden biridir günümüzde, mezarı dünyada en fazla ziyaret edilen yerlerden biridir, alman halkının dünyanın en büyük düşünürü olarak gördüğü insandır, sosyal bilimlerdeki etkisi kendini her çalışma alanında göstermektedir, 20. yüzyılın birçok filozofu, düşünürü ya ona atıfta bulunmuş ya da ona karşı çıkarak düşüncelerini oluşturmuştur, ama hiçbir zaman göz ardı edememiştir.

    jacques derrida'nın anlatmak istediği gibi, onun, yani marx'ın hayaletleri, çarpık silüetleri üzerinden marx'ı anlamaya çalışmak, hakkında alelacale bir otopsi raporu yazmaya çalışmak yersiz ve yanıltıcıdır. onun gücü ve haklılığı, onun ideolojisine bağlı olduğunun iddia eden devletlerin varlığında ya da marksist olduğunu iddia eden kişilerin düşüncelerinde değildir, daha iyi ve yaşanabilir bir dünya fikrini ortaya koymasında ve bunu gerekçeleriyle bütün bir dünyaya anlatabilmesindedir. "toplumsal eşitsizliklerin son ermesi, üretim araçlarında toplumsal mülkiyet, insanca çalışma saatleri, ücretler ve yaşama koşulları", siyasi sistemde alt sınıfların olması gerekliliği gibi, zamanında delilik ya da saçmalık olarak atfedilen, günümüzde ise standart haklar haline gelmiş gibi talepleri savunması ve bunlar için mücadele etmesidir onu haklı ve güçlü kılan.

    günümüzde; iyi ya da kötü, yeterli ya da yetersiz; adalet ve sosyal eşitlik kavramlarını hayatlarımızın temel mottosu yapabilmişsek, sömürü üzerine dayanan ekonomik sistemleri iyileştirme, insanileştirme hatta değiştirme gerekliliğine inanmışsak, günde 12-16 saat yerine 8 saat çalışıp, kendimize boş zaman ayırabiliyorsak, ekonomik eşitsizlikten doğan ayrımcılıkların önüne geçebiliyorsak, bir kişinin bile yaşadığı sefaleti tüm toplumun sorunu olarak görüyorsak, şüphesizdir ki, bu konularda en fazla borçlu olduğumuz insanlardan biridir marx.

    daha önce de yazılmış ama gene de tekrarlamakta fayda var:

    "insani olan hiçbir şey ona yabancı değildi."
  • hegel' in diyalektik yöntemine feuerbach'ın materyalistik doktrinini uygulamış olan tarihçi, felsefeci, ekonomist.

    (bkz: history of economic thought)
  • türkiye topraklarında ilk makalesi 9 şubat 1871 yılında hakayik-ul vakayi(olayların hakikatleri) gazetesinde yayımlanmış filozof.
  • "basının en buyuk sansı endustrilesmemesidir " diyen buyuk zat
    (bkz: dogan medya holding)
  • bir gün evinin balkonunda oturup etrafı gözetlerken;ezilen işçilerin patrona baskı yaptığını,haklarını istediklerini,aksi halde üretimi durduracaklarını söylüyorlar.patron onları calışmaları konusunda ikna etmeye calısıyor.bir süre uğraştıktan sonra gidiyor ve din adamıyla birlikte geliyor.din adamı onlara bunu yapmamalarını,bunun onlar için hiç iyi olmayacağını söylüyor.bunun üzerine işçiler ikna olup işlerinin başına geri dönüyorlar.
    bu olay karşısında bi seylerin birbirinden ayrılması gerekliliğini görüyor.
  • aynı zamanda şair.. jenny'ye isimli şiirinden alıntı,

    ''işte! binlerce cilt doldurabilirim,
    "jenny" yazarak yalnız her satırına,
    gizleniverir yine düşünceler, duygular,
    sonsuz yapı, mutlak istenç, dizeler arasına,
    taptatlı dizeler ki yumuşacık özlerler,
    bütün ışımaları esîr pırıltısını,
    kutsal sevinci, korkunç kederin acısını,
    benim olan tüm yaşam ve bilginin tadını.
    yukarlardaki yıldızlarda okuyabilirim,
    zefir'den yankılanıp geri gelir o bana,
    kuduran dalgaların uğultusundan gelir.
    evet, nakarat gibi yazabilirim onu,
    görebilsinler diye gelecek yüzyıllara -
    aşk jenny'dir, jenny de aşkin adi.''

    (bkz: jenny'ye) (bkz: matematik bilgeliği)
  • kemal unakıtan: karl marx'ı tarihten silecegiz.
hesabın var mı? giriş yap