• biraz kilo aldığını görünce kendisine spor yapmasını tavsiye ettiğim hanım tarafından akrabam. ancak ben ne kadar iyiniyetli olursam olayım, kesinlikle altında bir bit yeniği arıyor. halbuki tamamen saf ve masumane duygular içindeyim, kayınvalidemin sıhhatli bir yaşam sürmesi temennisindeyim.

    dediğim gibi kilo aldığını görünce kendisine yamaç paraşütü sporunu önerdim. hem ne demiş atalarımız: "iyilik yap havaya at."

    kabul etmedi maalesef. halbuki haziran maşında gökova'dan uğurlayacaktık kendisini, ta eylül başına kadar mutlu mesut ve bahtiyar bahtiyar süzülecekti havada. (üç aylık program + zatürre garantili).

    olmadı. kısmet başka kaynanaya.
  • araya ne kadar mesafe konulursa o kadar rahat edilen çok yakın bir akraba türüdür. kapıdan kovsan bacadan girer, uzay mekiğine bindirip göndersen paraşütle atlar geri gelir bu, bumerang gibidir, yavruladığı kızının güdümlüsüdür, ömür boyu peşinden gelir.

    daha doğrusu öyle imiş. ben büyük sözü dinlemedim, evlenecek genç arkadaşlar dinlesin, ayarı baştan yapsınlar, sonra arıza çıkmasın diye söylüyorum. haa, ben ne dersem diyeyim, herkes bunu yine de yaşayarak öğrenecektir, kimse bu yazdıklarımı rehber almayacak, bu sözlerim boşa gidecektir elbette ama olsun! kulağınızda bir zarif inci küpe olarak bulunsun, sun sun! bir gencimizin bile sözlerimi ciddiye alıp uygulama ihtimali olduğundan, ben yine de bari birilerini bilinçlendirebilir, gelecekteki damat kardeşlerimin bir çabayla zihnini özgürleştirebilir, bu sayede belki kurtarabilirim gelecek nesillerimizi diye yazıyorum buraya.

    1996 yılında tanıştığım gülyüzlüm ile tanışma; söz ve nişan gibi geleneksel olaylara giriştiğimizde tanıştığım ve içimden "allahım, bu ne güzel; ne iyi bir kadın, sanki bir melek" diye düşündüğüm kişidir kaynanam, daha mesafeli olursak kayınvalidem.
    bu arada evlilik kararımızı bizden büyük abilerimize anlatırken bu konuya da ister istemez değindik tabii: "ya abi bir kaynanam var, ehi, inanamazsın süper yaa, vallaha tıpkı annem gibi!" cevap hemen geldi: "ulen sakın, bak canım kardeşim, sakın ola kayınvaliden ile samimi olma, hatta yalandan sebepler bul ve küs, hep küs kalın, uzak dur, evine sokma, alıştırma, hatta köpek muamelesi yap. ne kadar kötü davranırsan o kadar iyi olursun, sakın diyorum, kendini sakın hüleeeeyn!"
    onlar böyle deyince baktım olacak gibi değil, dedim "heralde bunların kaynanaları lanet; çakal ve görgüsüz tipler", halbuki benimki sankim bir melekti. hakkaten öyle idi.
    nihayetinde zaman ilerledikçe anladım ki hiçkimse, hiçkimse annem değil! evet kayınvalide de bir anne ama benim annem değil. o sadece benim hanımın annesi ve doğal olarak o'nu korumak / kollamak üzerine kurulu. yavrusunu kollarken de kendinden başka kimseye güvenmemek ile baştan yükümlü, içgüleriyle kafadan hükümlü!
    dikkat dikkat diyorum.
  • gene memlekete gittim, geldim, kudurdum bazi abidik gubidik i$lere. ama bu arada gelmi$ gecmi$ en isabetli, en $uphe goturmez, en kiral kaynana tanimini yaptim dostlarim:

    kaynana: 3-4 ayda bir gelip minimum 15 gun kalan, bunun size istirap ve uzun, e$inize ise guzel ve kisa geldigi ki$iye kaynana denir. kaynanalar insanin evliligini, hanesini, oturma odasini ve hatta yatak odasini "dingo'nun ahirina" cevirir.
    sadakallahullazim.
    biliyorum satiri.
    not: kurtar beni brownie abi.
  • --- spoiler ---
    kaynana ölür. cenazesinde gelinleri aglasmaktadir.

    buyuk gelin:
    - en uzaga gomuun, en uzaga gomuun.
    ortanca:
    - en derine gomuun, en derine gomuun.
    kucuk gelin:
    - o yine geliiir, o yine geliir.

    --- spoiler ---
  • kendisiyle aynı evde yaşamamdan dolayı sürekli beni çok sevdiğini en çokta eşin dostun yanında söyleyip duran,etrafa iyi görünme hastalığına tutulmuş gördüğüm en geveze kadın.
    yok efenim böyle bi sevgi.ben senle yaşamayı merhametimden ve zorunluluktan kabul etmişim sende işlerini bana yaptırdığın ve yaşlandım hiiç kımıldayamıyorum dediğin için muhtaçlıktan dolayı minnettar rolu oynayan birisin işte.yok öyle kızım gibi'ler falan.kızın gibi olsam doğumdan hastaneden geldiğimde bi yüzüme bakıp geçmiş olsun sen nasılsın hastaneye gelemiyorum aramadımda tel.la merak ettim seni derdin,sürekli bebeğe bakıp oğluma benziyo diye şükretmezdin dimi.yıllarca beni sevmiyosuun dediğin sorun çıkardığın mızmızlandığın kendi annenin hastaneye gelip gözlerine bakıp iyi misin demesinden sonra yaşanınca olay, farkı anlıyosun,annen annendir kaynanan çocuğunun babaannesidir sadece. birbirimizi kandırmayalım,etrafı kandır sen gene çok önemliydi ya milletin fikri
  • karı koca arasındaki sevgi ve romantizmi tek bir cümleyle, hatta sadece varlığıyla bitirme gücüne sahip kişi. tabi melek gibi olanları da varmış; ben hiç görmedim.
  • "zaten ilk gördüğüm anda sevmemiştim" beyanatının patentini almış kişidir.
  • uzaktan tesirli olanlari da mevcuttur.
    cunku erkekler cok salak olabiliyor.

    ben sansliyim, cunku fersah fersah uzaktayim ve aslini isterseniz, ailelerin cocuklar rustunu 18bin kere ispatladiktan, kendi ayaklari uzerinde durduktan, eslerini secip evlenip barklandiktan, kendi cocuklarini yapip ana baba olduktan sonra bile, evet evet, iste bu kadar esek kadar olduktan sonra bile her boka burunlarini sokma hakkini kendilerinde gormelerinden tiksindigim icin, esasen konunun, komsunun, arkadasin, herkesin bir insanin kendi ozeli ve yasami ile ilgili kararlarinda fikir belirtme hakkini kendilerinde gormelerinden tiksindigim icin cooook onceleri cektim gittim.

    evlendigimde yurtdisindaydim, halen de oyle.

    gelgelelim isin icine 'torun' girince, o uzakliga ragmen kaynana etkisini richter olcegiyle hissetmeye basladim. daha hamile oldugum haberi ile baslayan cocuguma kendisi isim koyma cabalariyla basladi.
    esimle cok onceden bu yana dusunup sevdigimiz bir isim vardi, atiyorum 'can'.

    dusunun ki 6 sene boyunca konu cocuk mevzusuna ne zaman gelse 'oglumuz olursa adi can olsun' diyorsunuz, oglunuz olacagi kesinlestiginde kaynana kisisi basliyor 'neeee can mi! hayatta olmaz, en sevmedigim isim.'

    bunun uzerine ciddi ciddi bidilaniyor.
    alternatif yirmi tane isim siraliyor.
    esiniz 'can' isminden vazgecer gibi oluyor. cunku taa en eskiden beri, 6 sene boyunca 'ben can ismini cok severim, oglumuz olursa adi can olsun' diyen esiniz, annesi istemiyor diye, 'yaa aslinda dusundum de can cok guzel de bir isim degil, baska bir isim mi koysak' diyor.

    simdi 'annemi istemiyor' diye karisina hayiflanan erkeklere meselenin en can alici kismini ozet geceyim:
    eger evinizde anneniz istenmiyorsa, bunun en birinci sebebi siz olabilirsiniz.

    her kadin erkegine guvenmek ve inanmak ister. guven diyorum, insan iliskilerinde, hele hele bir kadin erkek iliskisinde olmazsa olmaz.

    hic kimse 6 senelik fikir ve istekleri bir bidilanma operasyonu ile degisebilen bir insanin yaninda guvende hissetmez.

    sen, seninle evlenen, seni her halinle, her imkanin ve imkansizliginla sevip, evini 'burasi bizim yuvamiz' diye sevip, sevine sevine duzen (burada erkegin maddi durumuna takilan kezbanlarla gelmeyin, onlarin zaten kaynana problemi olmuyor.) bir kadina 'ya annem kirk yilin basinda burda, ne var mutfagi da degistirsin azicik' yaparsan, karin anneni istemez kardesim.

    hic kimse kendi evinde 'misafir' gibi yasamak, algilanmak istemez.
    hic kimse kendi mutfaginda duzeninin inatla degistirildigini kabullenmek istemez.
    hic kimse kendi arkadasinin evine getirdigi hediyeyi kaynananin acip yerlestirmesine katlanmak istemez.
    hic bir anne dogacak cocuguna isim koymak icin kocasinin annesinin iznine tabii degildir, butun hamilelik boyunca ve sonrasinda laf dinlemek istemez.

    hic bir anne tek cocugunu kilometrelerce oteye, kaynanasina vermek zorunda degildir, bunun pazarligini daha 1.5 aylik lohusayken yapmak zorunda degildir, '6 ay sende dursun, 6 ay bende dursun' diyen bir kaynanaya 'ne istiyorsun lan sen, evimdeki saksiyi mi?' demek isteyip, yutkunmak ve omrunun geri kalanini 'cocugumu istiyor' travmasiyla yasamak zorunda degildir.

    bir haftalik tatilde 5 kisi hava serin derken terlemis cocugu sirf geline inat ruzgara cikaran bir kaynanadan bahsediyorum size, hic bir insan evladi yavrusunun, deli ve delirme sureci devam eden bir kadinin elinde ego oyuncagi olusunu izlemek zorunda degildir.

    hic bir kadin kaynananin onceden soyleye soyleye, gostere gostere, 'ben yaparrrim!' diye diye yaptigi kaynanaliktan sonra bir daha gelmeye yuzu kalmadi diye, 'kendim gidemiyorum kizimi gondereyim' tribine katlanmak zorunda degildir.

    kendisi olmuyorsa kizi yolu ile huzursuzluk yasamak zorunda degildir.

    bazi kadinlar kaynana ve ilintili hicbirseyi hayatlarinda istemezler ve bu eger boyleyse donup kendinize bakacaksiniz beyler. bir zamanlar hakli da olsan haksiz da olsan arkandayim diye diye cezbettiginiz kadin yerden goge hakliyken arkasinda durmadiysaniz, 'ama annem o benim' diye sirf annenizin yuzunu guldurmek icin boktan yerlere kavgalar cikardiysaniz o kadin o kaynanayi evinde istemez, onu evine, hayatina sokabilecek en ufak birseyi de istemez. sizi seviyordur, evinizi, yuvanizi seviyordur. buna sevinmek yerine, bence oturup bir dusunun, kiz kardesinizin anneniz gibi cadaloz bir kaynanasi olmasini ister miydiniz?

    ustelik size ege sahillerinden bildiriyorum: komsu kadinin kaynanam olan kadina gelip, guya kaynanamin kaynanasina sarfettigi sozler: 'oglumun evi diye geleceksin, ayaklarini yaya yaya oturacaksin. oggglum diyorsun bak, kizim demek baska, oggglumm demek baska. sen nasil baktin ona, o da sana essssek gibi bakacak, afedersin esssek gibi.'

    sari kabarik sacli, sortlu, askili bluzlu, aksam sofrasindan raki eksik olmayan, yasam tarzi sebebiyle kendini avrupalisanan ama ortadogulu oldugunun farkinda bile olamayacak kadar cahil bu teyzeye demek istedim ki, 'konustugun herkes essseeek kadar hanim, birak da ne yapacaklarini kendileri dusunsunler, sana ne?'

    ortamlarda konusuyla, komsusuyla, bi susmayan ve atomun nasil parcalandigina varincaya kadar her konu hakkinda maasallah bir fikri olan su mechul herkesiyle birlik olmus bir kaynana varsa, kendinize ait bir karariniz olamaz demektir, kaynananiz ve herkes oyle diyo, herkes diyo kileri ile refere ettigi pokemonu herkessizin adiniza her bokun en iyisini dusunup, bilmektedir zaten.
    yurtdisi vize islemlerini de en iyi onlar bilir, cocugunuza koyacaginiz ismi de onlar bilir, gelin hanim kendi anne babasina ne zaman gitsini de en iyi onlar bilir. meselenin ozu beyler, iste hakkaten esek gibi diye bahsettikleri esek olup olmadiginizda.
  • uğraşıp yıprattığının da başka bir annenin kıymetli evladı ve / veya kendi hemcinsi olduğunu unutmaya çok hevesli kadın. hepsi değil tabii anne kadar sevilenleri de vardır.biz göremedik...
  • bunların, özellikle erkek annesi olan versiyonlarının büyük çoğunluğu ama ciddi anlamda büyük çoğunluğu, kendi kocalarıyla olan mutsuzluklarını, erkek evlatlarıyla kotarmaya çalışmış, zamanı gelipte ''el kızı'' oğlunu ''alınca'' deliye dönen, yangınını nerede söndüreceğini bilemeyen varlıklara dönüşmüşlerdir.
hesabın var mı? giriş yap