• yen'in yelek,ceket benzeri bir giysi oldugu dusunulurse, kol kirilsa bile yen içinde kalir disaridan gozukmez, kimseye farkettirilmez gibi bir anlami olan cumle. yoksa kol kirilir, kolun icinde de japon yeni kalir gibi bir anlami hicbir zaman olmamistir.

    yani kisaca içeride kalan nesne yen degil koldur efendim, evet.
  • vurgusu çoğu kişi tarafından yanlış yapılmaktadır.. yen bildiğimiz gibi giysinin kol kısmıdır.. bu söz söylenirken "kol kırılır yen içinde kalır" şeklindeki vurgudan anlaşılan kol kırıldıktan sonra kolun içinde yen kaldığıdır.. evet..

    şimdi doğru vurguyu görelim..

    "kol kırılır yen içinde kalır"

    yen içi.. yen içinde kalan koldur..

    düzeltme: bu entry bir zamanlar hatalıydı.. geri yinekel arkadaş dürttü de düzelttik..
  • az önce tv kanallarını delicesine dolaşırken futbol mania'nın reklamında faik gürses'ten duyduğum bir sözü paylaşmak istiyorum..

    "kol kırılır anelka içinde kalır"

    haadddiii buyur.. küfür lan bu.. ne demek olm bu.. yani anelka'nın içinde ne arıyo o kol.. nasıl? niye? neden kırılıyo o kol? bi kere o kolu indir!!
  • muhafazakar zihniyetlerin mottosu... biraz biraz "devlet", ama daha çok da "aile" söz konusu olduğunda, her türlü şiddet ve haksızlığı sürdürebilmek için arkasına sığınılan, tehlikeli bir "meşrulaştırılmış zorbalık" sloganı...

    örneğin doğu anadolu'daki erkeklerin, ailelerindeki kadınları öldürme özgürlüğü var, bir anlamda: "namus uğruna, töre gereği vs." lafının arkasına sığınınca, dokunulmazlıkları da garanti, neredeyse... batı anadolu'daki erkeklerin ise eşlerini ve çocuklarını dövme özgürlükleri var ve biliyoruz ki, aile kavgasına karışılmaz... "aile mahremiyeti" perdesinin arkasında kırılan kemiklerin ve kırılan kalplerin sesini duymak, kimsenin işine gelmez çünkü...
    muhafazakarlar adına üzgünüm, ama bu böyle gitmez ve gitmeyecek de: "meşru" zorbaların kurbanlarına sessiz kalmayı emreden bazı geleneklerin çözülmesi gerekiyor...

    bu noktada bir de küçük alıntı yapayım:

    "...
    erkeğin kadına şiddeti, devletin vatandaşına şiddetinden çok farklı değildir aslında...

    devletin çizdiği sınırlar içinde kaldığında, devletin şiddetinin görünür olması gerekmiyor. ama toplum, devletin dayattığı çerçeveyi dar bulup hareketlendikçe, sınırları ittirdikçe, devlet telaşla daha fazla dişini gösteriyor. şiddet gösterisinde pervasızlaşabiliyor.

    zaten iktidarını kaybeden ya da kaybedeceğini hisseden devlet, erkek, öğretmen, subay, hepsinde benzer mekanizma devreye girer ve şiddet artar... "
  • aile içi şiddeti, tacizi, haksızlığı meşrulaştırmak için kullanılmaması gerekir bu sözün. o kolu doktora göstermek gerekir nihayetinde.

    neymiş, türkiye'de internet kapatılırmış, kol kırılırmış yen içinde kalırmış. yok ya. kapatan adamla aynı yen içerisinde durmak istemiyorum ben kardeşim.
  • *bir kalp ne kadar kirilirsa kirilsin, sevilen insan karsisinda dudaklar muhurlenir zaman zaman; kisi kendince basetmeye calisir huzunleriyle. iste, bi anlamda da bunu ifade eder bu guzide atasozumuz.
  • peyami safa ve necip fazıl kısakürek arasında yaşanan tartışmalar esnasında taraflardan birinin söylediği ortak düşmanlarımızı sevindirmemek için size cevap vermeyeceğim sözünü örnek gösterebileceğimiz atasözü.
  • "her ailede,her kücük toplulukta birtakim anlasmazliklar,kirginliklar, kavgalar ya da yolsuzluklar olabilir.ancak bunlar o ailenin ya da toplulugun bir anlamda sirridir.bu gibi olaylarin baskalarina anlatilmasi birtakim sakincalar dogurabileceginden,gizli tutulmasinda yarar vardir." manasinda,orjinalinin "bas yarilir börk icinde,kol kirilir kürk(yen) icinde" oldugunu sandigim atasözü.
  • muhafazakar bir idare taktiğidir.
    “birlikte olma” halini bir tahakküm nesnesi olarak gören iktidarlar, dinamik bir “biz” tanımından haklı olarak ürkerler. “hepimiz ermeniyiz” sloganının vatanseverlik, milliyetçilik, ulusalcılık, v.s. gibi bir çok tahakküm aracının dolayımıyla yargılanmış olması, bu tarz bir korkunun somut örneğidir. “hepimiz ermeniyiz” diyebilenler, türkiye’de uzunca bir aradan sonra ilk defa her türlü ötekiyle hemhal olabilecek bir birlikteliğin işaretini verdiler ve bu işaret, iktidar dinamiklerini ötekileştirme ve bu ötekilikleri yalnızlaştırma üstüne kuran yönetim tasavvuru için oldukça ciddi bir tehdit oluşturuyor. oysaki biz ne kadar da alışığız, kolumuzun kırılıp, hiç de kendimizi ait hissetmediğimiz yenler içerisinde kalmasına... sevmediğin bir kocanın dayağını, içerisinde olmaktan memnun olmadığın bir ailenin birlikteliğine halel gelmesin diye saklamak; sevmediğin bir babanın küfürünü, aile birlikteliğinize laf olmasın diye unutmaya çalışmak; doğduğun günden beri zerre-i miskal hayrını görmediğin bir devleti, vatan haini olmamak adına savunmak; senin gibi olan insanlarla, sırf aynı birlikteliğin içerisinde değilsin diye yabancı olmak... hepsi ne kadar bizden değil mi?
    adalet mekanizmasını, “kol kırlır yen içerisinde kalır” şiarına göre dizayn eden her türlü iktidar mekanizmasının unsurlarına, bu ulvi birlikteliklerden sadece kırık bir kol kalır.
    bu işin çözümü, “yen”imizi yeniden tanımlamakta diye düşünmekteyim.“birlikte olmak”, “bir olmak”, “biz” diyebilmek ancak bu bu birlikteliğin unsurları arasında simetrik bir ilişki kurulabildiği zaman hayatı kolaylaştırabilir; aksi takdirde, bu birlikte olma hali, tahakküme kılıf olmaktan öteye geçemez. bu yüzden her koşulda bu birlikteliğin sınırlarını yeniden sorgulamak esas olmalıdır. neye “biz” diyeceğimizi kendimiz belirlemediğimiz sürece “biz”, elimizi kolumuzu bağlayan bir şey olmakta öteye geçemiyor. kuşkusuz ki neye “biz” diyeceğimize kendimiz karar verelim iddiası, daima ucu açık olacak bir tartışma arenasının ortasında olmayı da beraberinde getiriyor. bu noktada sorulabilecek “tartışalım mı, birlikte mi olalım?” sorusuna ise “tartışırken de birlikte olunabilir” gibi bir imkanla cevap verilebilir. ows eylemlerinin tüm imkansızlıklar ve baskılar karşısında bu kadar destek bulmuş olması, biraz da andığımız minvalde hareket etmelerinden kaynaklanmıyor muydu? eylemcilerin; motivasyonlarını değişmez bir köke bağlamamış olmaları, bir çok problemin ve politik olayın eylem motivasyonlarını oluşturduğunu söylemeleri, başlangıçta dikkate almadıkları problemlerin de eylemlerinin motivleri içerisine katılabileceğini beyan etmeleri ve tüm bu sebeplerden ötürü, tüm eylemcilerin katılımına açık karar mekanizmaları oluşturmaları bu duruma iyi bir örnek olabilir diye düşünüyorum. içerisinde yer aldığımız “yen”lerin mimarı olmak, bu birlikteliklerin, kirli bir samimiyet ve yalancı bir suç ortaklığı bilinciyle, tahakküm aracı haline getirilmelerini engeller.
  • galatasarayli yöneticilerin futbolseverlere ezberlettikleri atasözümüz.
hesabın var mı? giriş yap