• internet sitesindeki uyarıyı okuyunca dumurlarda oldugum grup gruplar demek daha dogru olur.
    ben "haketmedim seni" şarkısını soyleyen grup koridoru sebiyorum.taa a.k şarkısı da guzel en azından erkeklerin içine attıkları küfürün dışa yansıması.
  • levent özbek'in editörlüğünü yaptığı bir edebiyat dergisi. yayın kurulu önceleri patika dergisindeydi ama bölündüler. uykusuz ve penguen gibi şimdi bana daha çok para harcatıyorlar!
  • garo mafyan'ın 3. sınıf sentetik seslerle elinden geldiğince batırmasına rağmen türk müzik tarihinde eşi benzeri yapılmamış bir albümdür.
    başka biri düzenleseydi, mesela aykut gürel, çok daha başka bir yeri olacaktı bu albümün.

    ya da ilhan irem keşke onno tunç'la çalışsaydı aranjör olarak. sonuç herhalde inanılması güç olurdu.
  • ümit özat, servet çetin ve baki mercimek' in oynadıkları mevkilere verilen genel ad.
  • bir evin en ziyan edilmiş alanıdır.
  • benim için iki koridor vardır: biri büyüyüp serpilene dek, dört kişilik ailemizin sıkıştığı, kirada oturduğumuz taş çatlasa 80 metrekarelik evin (daire denmez, ev denir) ince, hafif uzun yerli yersiz koşuşturmalarıma zemin hazırlayan, bir ucu yatak odasına diğer ucu küçük salona çıkan, hiçbir işe yaramayan, koridor. biri de istanbul üniversitesi edebiyat fakültesi, ingiliz dili ve edebiyatı bölümününkinin altında, dekanlığın üstünde yer alan klasik filoloji koridoru. bunlardan ilki beni büyüttü annemle birlikte, ikincisi beni -bugün bir kere daha anladım ki- ben etti, salaş mutluluklarıma dair tercihlere zorladı, beni ben ederken, birçok şeyden de men etti.

    tanıdığım tüm koridorlar elbette ki bu ikisinden ibaret değil. ama sadece bu ikisinin uçlarında kılıcımla kalakalmayı marifet biliyordum, biri tahtadan, diğeri kalemdendi.

    "we're not indestructible, baby better get that straight
    i think it's unbelievable how you give into the hands of fate
    some things are worth fighting for some feelings never die
    i'm not askin' for another chance i just wanna know why
    there's no easy way out there's no shortcut
    there's no easy way out givin' in can't be wrong"

    ikisi de okul gibiydi benim için; ilkinden 80 metrekareye sığmayı, ikincisinden 80 metrekareden taşmamayı öğrendim. ikisi de beni tercihlere zorladı; beni ben ederken, birçok şeyden de men etti.

    böyle olmasını ben istedim, kusura bakma. elimde kılıç. bye.
  • baska bir entry konusu demistim koridora, iste simdi o hikayeyi anlatma vakti geldi.

    oncelikle, sevgili dostum gerrain'in farkettirdigi bir sey var ki, o da herkesin bir koridoru oldugu. yani asafca konusmak gerekirse herkesin bir koridoru vardir onermesine imza atabiliriz. onerme evet.

    neysem, gelelim koridor olayina. tarih fi. takribi 15 sene once tutulmus gunluklerden birine dusulen bir not uzerine gelismiti her sey. yine, bu dusulen notun sonrasindaki senelerden birinde(bes sene kadar olsa gerek), kafamizin, kanimizdaki alkol orani yuzunden bir degil bes milyon oldugu bir dogum gunu gecesinde(benim dogum gunum) ben ve sevgili kuzenim dedik ki, "lan, acaba eski dogum gunlerimde neler yapmisiz?". bu guzide sorunun arkasindan da doktuk kara, yesil, mor, mavi, sari, kahve, camur renkli bir nevi amel defterlerimizi, acip okuduk(tarihi merak eden varsa 29 ocak). neyse, bunlardan birindeki bilgi, dogum gunumun yildonumlerinden birinde cem yilmaz'i seyretmeye gittigimiz seklinde, yaklasik 14 kisilik bir grup. dusulen notta nedense oturma sirasi da yer aliyor. hayir, ayrintilara her daim duskun bir insanim ama kim oturma sirasini da aklina tutmaya ustun caba harcayip kayda gecirir anlamis degilim. bir ajan durumum da yok. hani, girdigin yerdeki her seyi aklinda tutacaksin, bunun icin on saniyen var gibi bir rutinim de yok. ama kafa supurge olunca, gerekli gereksiz pusurle doluyor da doluyor. sonra da kontrollu unutma seanslariyla disariya atiliyor.

    neyse, konu cok dagildi. iste, not ettigim oturma sirasinda ise bir terslik var. insanlarin ismini abuk sekillere sokan veyahutta lakaplar takan biri oldugumdan, kisilerin isimleri yerine kendi kafama gore takilmis bu isimleri kullanmaktan da hic cekinmem. bu sefer de gunlugumuzun satirlarinda boyle bir yola gitmisim. yarisi cesitli acaip lakaplar olmak uzere 14-15 kisinin ismi yazilmis koltuk sirasina gore. anlamadim ise, bu isimlerden biri olan "koridor". kafa zaten bes milyon, kuzenle basladik dusunmeye, koridor kim lan? diye. gecenin bir saati, bizim kafa tek soru: koridor kim? ickinin etkisiyle sizmamiz lazim ama bu soru aklimiza oyle takildi ki, degil uyumak, gozumuzu kirpmamiza olanak yok. ikimizin kafasinda da kabusa donustu bu soru. listedeki insanlarin pek aziyla gorustugumuzden(itiraf edeyim kimseyi hatirlamiyorum bile neredeyse), soracak biri de yok. olsa da zaten bizim lakaplarimizdan haberdar olmasi beklenemez. neyse, biz o manyaklikla sabahi ettik. ertesi gun kafamiz ayilmis olmasina karsin, beynimizin kivrimlariyla senkronize kivrim kivrim kivrilan koridor sorunu hala cozebilmis degiliz. defterleri karistiriyor, geri kalan zamanimizda da kukumav kusu gibi dusunuyor. iki kafa bir araya gelip, bir soruyu cevaplayabilmis degiliz. simdi ayrintilari da hatirlamiyorum. isimiz gucumuz yokmus heralde ki bu kadar mesai tuketmisiz bu yolda(aklima geldi, somestr tatilindeyiz). neyse efem, birkac gun bu rezil soruyla bogustuktan sonra tanri halimize uzulmus olacak ki, cevabi vahiy yoluyla kaamos kulunuza gonderdi. o an, hayatin sirrina vakif oldugumu hissettim. gonul gozum acildi. birden kainati tum safligiyla gorup, gokteki yildizlara haykirdim" en el hak!

    yok lan, boyle olmadi sevgili sozluk. mesih filan degilim. bu gidisle de olacagim yok. zaten bu aydinlanma esnasinda da hissettigim boyle buyutulecek bir sey degil, kazmaliktan kaynaklanan bir utanc sadece. koridor kim sorusunun yaniti, hic o kadar buyuk bir anlamlara sahip olmadigi gibi, bizim de dunyanin sahibi olmamiza yol acmadi. zaten olsak da napicaz.

    biliyorum, siz de meraklandiniz sorunun yanitini. ama valla bakin degmez aciklamaya. yani kisacasi utaniyorum sorunun yanitinin soruda sakli oldugunu soylemeye. koridor, tam da oldugu seymis cunku. yani dupeduz bir koridor, hani, bilimum buyuk salonlarda, oturma gruplarinin arasindan gecen merdivenli patika. bu sebeple yasadigimiz yikimi, hayal kirikligini ve travmayi anlatmaya kelimeler yetmez. ustelik bir de bu soruya harcadigimiz mesai var. hakkatten manyak oldugumuzu dusunmekte haklisiniz. ben de baska bir sey dusunemiyorum. fakat, isin daha acaip kismi baska bir tarafta sakli. hangi akil, mantik, kisi, karakter, kalem, zihin, oturma sirasi yazarken "koridor"u da buna dahil etmeye kalkar? evlere numara verirken, bahceleri de gormezden gelmemeye benziyor bizim acaip eylemimiz. incelik mi desem, sersemlik mi desem, cok mu harika bireyler oldugumuza inansam, bilemiyorum. fakat bildigim su ki, bu sorunun cevabiyla hakikatten felsefem degisti. hayatim baska bir yone dogru akmaya basladi. her seyin zannedildigi gibi karmasik, komplike, ayrintilarla bezeli olmagini kesfedisim ve her soruya cozulmesi imkansiz soru gozuyle bakmamaya baslayisim valla billa o ana denk gelmistir.

    ben her seyi ciddiye alayim, gerzek bir soru benim bu ciddiyetimle alay etsin. olacak is degil!

    not: bu olayin, kisisel gelisim tarihime diger bir etkisi de gunluk olayini o gun bitirmis olmamdir sevgili sozluk. baktim tutulan gunlukler, manasiz yorgunluklar, acaip acaip istiraplar vermeye baslamiz, bu eyleme o noktada dur dedim. artik yillara gore bir suru bos defter biriktiriyorum. kafam rahat, basim dik, alnim acik.
  • bir konsept albümüdür aslen.. yavas yavas koridorda hizlanip gidersiniz, dolanirsiniz bir ileri bi geri sagi solu olmayan bir müzik şeysi..

    iki duvar arasinda ile baslar albüm.. adini koymadan bahseder koridordan, sonra anlamayan nerede oldugunu kestirememis nispeten saf bünyeler için merhaba koridor der.. ve sonra gitar sololari, doksanlarin belki de en iyi sarkisi don kisot gelir.. bu noktada "hani koridordaydik lan? demeye kalmaz bir kapi acilir (resmen sesi gelir gicirt diye) gül kokulu ceviz sandigi girer ilhan irem'in "hayallerimin sedef kapisini acinda" sozleri az once acilan kapinin, ne oldugunu nereye acildigini goruruz..

    koridordan cikmisizdir gari, ceyiz sandiginin oldugu metaforik bir odadayizdir ve jeremy bentham bile kiskanir bu durumumuzu. (jimi the kewl gibi yazmaya basladim.. ) ardindan ceyiz sandigi dedik, en nihayetinde bir sevgilimiz olmasi gerek diyerek ninni sevgilim girer sahneye.. sevgiliye odayi tarif ederek baslar, sonrasinda "arsinla sokaklari bir kapiyi tiklat, kapiyi ben acacagim" der ki inanilmaz korkunc bir dark tower ortami tarif eder.. düşünsenize her hangi bir kapiyi aciyorsun ve ilhan irem cikiyor.. inanilmaz.. zaten bu kara kule vari ortami "sislerin içinde dolasiyoruz" olarak daha da anlatir "roland irem"..

    ardinda hadise daha korkunclasir..

    şimdiye kadarki durumu anlatiim.. koridordaydik, mutluyduk.. sonra yel degirmenleri gorduk, korktuk bi odaya girdik ki o oda sedef kapili hayallerin oldugu bir kapiydi.. ceyiz sandiginin sevgilisi geldi sonra. uyuttuk o sevgiliyi..

    sonrasinda rüyaya giriyoruz.. evet rüyaya gece perisi calmaya basliyor albümde.. ve sevgili bir sekilde rüyasini anlatmaya basliyor.. feci samimi bir sekilde rüya anlatiliyor ki ben ayni samimiyeti carrie adli filmde gormus, korkmustum.. bu bolumde de inanilmaz derecede korkarim haliyle..

    şimdi rüyayi anlatti.. bakti ilhan irem sikko bi rüya bu.. tak görüsmeyelim diyor kiza.. bu da güzel bi sarki olsa da konseptin içine siciyor bence, queen vari "hoyna ninni, hayda lilla"lar.. her neyse.. o kadar su queensryche'in konsept albümünde dahi olur..

    sonra özlüyor heralde sari sarmasik sari gülüm ile bu özlemini dile getiriyor.. "bir rüya icin gorusmeyelim dedim ama bok yedim sanirim" minvalindeki bu sarki bir ates yaktin ile devam ediyor.. belli kiz gorusmeyelim hoyratligina dayanamamis donmemis geri, simdi de ilhan irem deliriyor artik.. belli cok özlemis..

    sonra gizli mesaj geliyor.. feci korkunc bi sarki cünkü sarkiyi ilhan irem tersten soylemis.. beatles dan arak bir tavir oldugunun farkindayizs ama yine de cok korkunc.. ve 11. sarki o benim gozu pek yalnizligim oluyor ki bu sarki feridun düzagac'a gaz vermediyse serefsizim.. na buraya yaziyorum, bu sarkidan aldigi gazla sarkici olmustur feridun düzagac

    12. sarkida yine koridor'a geri donuyoruz.. kapilar kapilar kapilar ile.. mutsuzluk coktu heyecan gitti, yasanmisliklar korkular dolu gari.. ve son albüm krizatli kristalin... yerliler ile karsilasiyor bu sarkida ilhan irem.. bitiyor koca ve enfes bi albüm..
  • alternatif gibi, underground gibi ama efendi dergi, iyi niyetli çabaların ürünü dergi. okuyunuz, okutunuz. istanbulda mephisto da bulunabilir.
hesabın var mı? giriş yap