• sarfedeni entel yapan buyu. orn:

    - nasil gecirdik ama size 6-0!
    - kotücülsün.... ve... çözüngensin, hatta kösnülsün!
    - hikmet abi neler oluyor sana boyle! degi$iyorsun!
    - dimagimin sinirlari dahilinde olmayan bir ide bu. yani bilmiyorum! aman tanrim! entel oluyorum! cabuk durdur bunu! potansiyelini egzistansimin otantik formda korunabilmesi icin sarfet!
    - ne yapabilirim ki abi.. aman tanrim.. cok uzgunum! cok uzgunum! sana bunu yaptigim icin affet beni!
    - varligimi bir epiloga erdirmek zorundasin cemil. oldur beni! aksi halde kurtulu$u olmayan bu metamorfozun sonunda tam olarak nasil bir hilkat garibesine donu$ecegimi onceden kestirebilmek ongorulebilir degil! bir bilinmezlik cukuruna dogru surukleniyorum ve cikarimsamalarim hic optimistik degil! yardim et!
    - abi... agabeyim.. cok uzgunum.... (45'ligine mermi doldurmaya ba$lar)
    - kaygilarimin otesinde bu artik cemil. emin ol bu vokabuler mumbo jumbonun en ufak bir komponenti olmaktansa varolmamak onceliklidir benim kriterlerimde. somut bir olgudan ziyade soyut bir kavramsalla$ma platformunda omni-varolu$.. cabuk ol lanet olsun!
    - tamam abi.. seni tanimak cok guzeldi hikmet abi.. beni affet.. (ni$an alir)
    - sosyal hiyerar$ide bireylerin sadece imgelem oldugunu unutma. karima ekstrem olcude pozitif duygular barindirdigimi aktar. varolu$culuk antisemitizm freudian olgu bicemsellik fukonun sarkaci *di$in!*
    - gule gule hikmet abi.. topragin bol olsun
  • tdk, güncel türkçe sözlükte "kötülük isteyen (kimse), kötü niyetli, kötü huylu" olarak tanımlamış.
    kötücüllük için ise "kötücül olma durumu" denmiş. yetersiz tanımlamalar tabii. adamakıllı bir türkçe karşılık bulamadığımız evil aslında.

    orijinal adı "vom nutzen der feindschaft" olan (sözlükte başlığı maalesef yanlış açılmış ve kimse de düzelteyim dememiş (bkz: von nutzen der feindschaft) şunu allasen düzeltin) ve dilimize "düşmanlığın faydaları" adıyla iki gözümün çiçeği tanıl bora tarafından çevrilen wilhelm schmid'in müthiş eğlenceli ve bir o kadar ilginç kitabının "kötücüllüğün sevinçleri üzerine" isimli üçüncü bölümünde, bu kulağa pek itici gelen kötücül/kötücüllük gayet güzel tanımlanmış ve müthiş örneklerle süslenmiş.

    şöyle:
    "kötücüllük, kötünün terbiye olmuş biçimidir, gaddarlıktan alınan zevkin yumuşak ve sindirilebilir bir şeklidir. kötücüllük, gaddarlığın barbarca, bedensel biçiminin yerine incelmiş, zihinsel bir biçim koyar. onun kötü'yü terbiye edip medenileştirişinde, zekânın filizleri hatta coşkun hamleleri fark edilebilir."

    devamla nefretin medenileştirilmesinden de bahsediliyor ki günümüz dünyası için üzerinde özellikle çokça düşünmek, ince görmek gereken bir illet.
    schmid, "küçük hediyeler arkadaşlığın devamını sağlar değil mi? küçük garezler de düşmanlığın devamını sağlar." derken belki de var olmak için neden hep ötekiye ihtiyaç duyduğumuzu düşünmemizi istemiş olacak ki yalnızca birkaç cümle sonra kötücüllüğün de kutuplaştıran bir ötekiliğe dâhil olduğunu söyleyiveriyor.

    örnekler epey eğlenceli. schmid, oscar wilde için: "kötücüllüğün büyük ustası mertebesine erişmişti; bütün tiyatro oyunları ve denemeleri, onun bu alandaki marifetine delalet eder." diyor. sonra da oscar wilde tarafından george bernard shaw için söylenen şu cümleyi patlatıyor: "bernard shaw'ın düşmanı yoktur ama dostları tahammül edemezler ona."*küfretse daha iyiymiş sanki ama bunun karşılığı küfürden de beter; shaw durur mu? yapıştırmış cevabı.* shaw, wilde'ın the importance of being earnest* adlı tiyatro oyununun, insanda bir akşamını çöpe attığı hissi bıraktığını söyleyerek karşılık vermiş. yargılanırken kötücüllüğün ne olduğunu daha fazla düşünmüş müdür wilde, bilemiyorum... schmid bununla alakalı: "kötücüllüğün buna rağmen hayatta kalmayı başardığının kanıtı, onun eserinin, ölümünden nice zaman sonra, bütün o husumetleri geride bırakarak muazzam canlılığını korumasıdır." diyor.

    sürdürülebilir kötücüllük ile ilgili "düşman edinmenin nezih yolu"* isimli bir kitap yazan ressam james abbott mcneil whistler ise herkesten daha enteresan bir düşün dünyasına sahipmiş. bu kitapta ona ve sanatına yöneltilen bütün "kıskanç eleştiriler"i bir araya getirmiş, bunları tarihe not düşüp ölümsüz kılmak istemiş. kendisinin de sütten çıkmış ak kaşık olmadığını ilân ettiği altbaşlık ise şöyle: "yeryüzünün ağır başlılarını nasıl kasıtlı olarak delirttiğimin eğlenceli örnekleri", ithaf ise özgüvenin had safhası: "lüzumundan fazla insan tarafından takdir edilme ihtiyacından hayatta çok erken kurtulmuş o pek az kişiye."

    friedrich nietzsche'li ve sokrates'li üzerine uzun uzun düşünülesi son örnek ise şöyle:
    "nietzsche, kötücül insanın birincil gayesinin aslında hasmının acı çekmesi değil, kendi zevki olduğunu fark etmişti; bu zevk, ona üstün gelmenin verdiği iktidar duygusundan kaynaklanıyordu. nihai bir kötücüllüğü, sokrates'in son sözlerinde işitiyordu o: "o kriton, askleipos 'a bir horoz borçluyum!" ölüme duyduğu şükranın ifadesi olarak, hayatın korunmasını temsil eden şifa sanatı tanrısına horoz kurban etmek, filozofun onu hukuksuzca idama mahkûm edenlere yönelttiği bir kötücüllüktür."

    kötücüllük ile ilgili okuduğum tek derli toplu kaynak buydu sanırım. türk dil kurumu da kendini tanım konusunda biraz daha geliştirse keşke diyerek entarime burada son vereyim. içinizdeki minik şeytanlara selam eder, gözlerinizden öperim.*
  • kötümser anlamında kullandım bir iki kez; değilmiş, yanlış yapmışım. tam da "kötümser"in afilisi gibiydi aslında*
  • kötülük isteyen, kötülük eden, zarar veren, habis.
  • söylemesi süper keyifli zarf.

    söylemesi süper güzel olan diğer bir güzelim cümle öğesi için ---> (bkz: korunaklı)
  • ingilizcedeki evil'in turkce karsiligi. kotucul kelimesinin gunluk hayatta pek yeri olmadigi icin evil'i kastettiginiz tam olarak anlasilmayabilir.
  • sahi kötücül olanı yaparken kötücül olduğunu bilmiyorsak masum mu sayılırız?
  • aynı manaya gelen 'habis', 'şeytani' kelimeleri dururken, ingilizcedeki 'evil' kelimesini karşılamak amacıyla kullanılan uyduruk bir kelime. entel dedektörü
  • senin bencil çıkarcı olmana engel olucam, hiç geçit vermiycem. sen de beni sev, aynısını bende gördüğünde görmeden önle, parçala behçet. böyle kullanılma hissiyle dolu sömürülme kurban kırgınları, en azından bir süreliğine, gücünü toplayıp gözünü açmayarak, yardım ve yataklık etmiştir kötücülüne.
  • bencil, hepçil, otçul, etçil, insancıl, ölümcül, evcil gibi kelimelerde görülen ismin sonuna getirip sıfat ürettiğimiz -cil, -cıl eki ile üretilmiş uyduruk kelime.

    uyduruk çünkü iyi ve kötü zaten sıfat kategorisinde.
    sıfatın sonuna bu ekleri getirerek başka sıfat üretmek türkçenin doğasına aykırı.

    örneğin, dürüst+çül > dürüstçül
    çirkin+cil> çirkincil
hesabın var mı? giriş yap