• akıllarda şampiyonlar ligi ön eleme maçında cork cityye attığı golle kalmıştır. orta sahadan aldığı bir top ile kontratak sonucu takımı 1-0 öne geçirmiş ve galatasarayımız tur atlamıştır. ayrıca, bir maçta hayrettin'in degajında 40 metre yükseklikten gelen bir topu sol ayağının üzerinde, sanki yastıkmış gibi, hiç sektirmeden çok yumuşak bir hamle ile durdurması da pek çok kimsenin aklından çıkmamaktadır.

    edit: bu entry'yi kötüleyen güruha selam ederim. küfrettik ya adama, yuh yani.
  • 2 buçuk sene önce tamamen tesadüfen ismini bile ilk kez duyduğum bellinzona'ya gitmek durumunda kaldım. bi tane isviçreli sarı saç-mavi göz-bembeyaz adam, bi tane yerel kıyafetleriyle sokakta dolaşan senegalli, bi de ben (bkz: temel) cumartesi pazarı kurulmuş, onun içinden yürüyoruz. euro 2008'e katılacak mısınız muhabbeti yapıldı dedim evet. isviçreli sordu, "sizde nasıl bu futbol olayları, iyi takımlarınız var galiba, gealataseraii" filan. ben de hee eet süperizdir dedim. senegalli elini kaldırdı karşıki caddede bi noktayı gösteriyor, "ya şurda bi yerde bi futbolcu var sizin, türk mü turk mu mmmm neydi ya unuttum.." dedi. isviçreli "türkyılmaz ı mı diyon?" dedi buna. ahahah. ulan. "kubilay türkyılmaz mı???" dedim "hah!!! eet işte o yaa aha şurda!" dediler. saçmalamayın kubilay ne arar bu ufacık yerde, ne yer ne içer, tuhaf bi memleket, pazarda yan yana 4 tane stant var birinde şeker, birinde peynir, birinde tarçın öbüründe ev satılıyor falan numune bi yer böyle. bi de kubilay tam başımda kavak yelleri esen ilkokul yıllarımın adamı (ahfghsdgshd), tanju çolak ve naim süleymanoğlu'ndan sonraki ilk sevgilim. tamam onlar kadar ciddi bi ilişkim olmamış, sonuçta tanju çok pis terk ettiği için yoğurdu üfleyerek yemişim, daha laylaylom bi ilişki olmuş kubilayla aramızda (bkz: tanju çolak/@cisterna), ama eski sevgilim sonuçta!! heyecanlandım tamam mı. ağzım kulaklarıma kadar gerildi şakaklarımı zorluyo, ne diyon nerde yaaaa:)))))))))9 dedim senegalliye. bu arada senegalliyle felsefik bi albert camus tartışmasından yeni çıkmışım herif koptu, "sen futbolla ilgili miydin yaa çok baydım seni sabahtan beri desene" dedi ben hala :)))))9dokuzdokuz yapıyorum adama. isviçreli de şey diyo, "arada bi maç yapıyoruz biz burda, bi halı sahada gördüm iyi oynuyo hakkaten ha" agfaghfghdfsdh ulan adam kubilay!!! agfghsdfh halı sahada beğenmiş bana onu onaylıyo herif. neyse işte yavaş yavaş o elleriyle gösterdikleri noktaya yürüdük geldik, baktım büyükçe bi telefon dükkanı :)))) içeri girdik. arkası dönük bi adam var ayakta, bi de karşısında müşteri var, ona bi telefon gösteriyo bişeyler söylüyo italyanca, anlamıyorum.. derken bi döndü! harbiden o! ahaha. bak sanki tekrar yaşıyomuş gibi oldum anlatınca. bembeyaz jilet gibi bi gömlek, siyah kumaş pantolon, hafif jöleli kıvırcık saçlar, taze traş olmuş, nefis bi parfüm kokusu, artı adamın gözleri ışıl ışıl böyle. acayip bi karizma. bizim isviçreliyle naber lan iyi abi senden muhabbetine girdiler filan, sonra kendisiyle "bak bu arkadaş da türk, 1 haftalığına bana çalışmaya geldi" diye tanıştırıldım. kulaklarım uğulduyo böyle ağzım şakaklarımı yırtcak kafam güzel olmuş, mirabaaaaağğğ:)) yaptım mal mal, aaa çok memnun oldum dedi çok temiz bi türkçeyle, hayırdır nası yolunuz düştü vs biraz konuştuktan sonra "e gelin bi kahve içelim o zaman beraber" dedi. agfasgfghdfhs kubilay türkyılmaz beni kahve içmeye çağırdı olm!!!! gittik bi restorana yine temel fıkrası gibi (bi isviçreli, bi senegalli, bi türk bi de kubilay türkyılmaz). o restoranı da o işletiyomuş. neyse sonra işte kankası geldi, 4-5 kişi olduk muhabbet ettik biraz alakasız bişeylerden, ben de çok fazla kubilaylığına girmiyorum heyecandan ölücem çünkü, cool takılmaya çalışıyorum, saçma sapan hiç ne olduğunu bile hatırlamadığım konulardan konuşuyorum sadece. yine de bi ara dayanamayıp "ay o manchester maçı falan neydi yaaa:))" dedim ama şaşı bakıyorum, tekrar mala bağlamışım yani bütün cool görüntüm gitti. çok hafif gülümsedi, gözleri çok kısa bi süreliğine parladı ve söndü, sonra çok kısa bi an yere baktı ve "evet.. :)" dedi. biraz kalınlaşmış tabii seneler geçmiş, normal.. ama hala formunda. bi kere feci bakımlı ve harrbiden yakışıklı bi adam. sırf yakışıklı diil acayip bi havası da var. karizma yani. bi ara bellinzonasporu çalıştırmayı teklif etmişler, "önce başladım, bi süre baktım, sonra ayrıldım. e hiç isviçreli yok ki içlerinde? hepsi italyan. ben bellinzona diye niye italyanları çalıştırayım, isviçre takımı olmuyo ki o. çalıştırmam bıraktım. eskiden böyle değildi." dedi. orada doğmuş büyümüş. galiba karısı da isviçreli, bi de çocuğum mu var dedi ne tam hatırlamıyorum (o bölümlerle ilgilenmemişim asfghfdsh) neyse işte uzatmiym, böyle harika bi anımda başrol oynamışlığı var. yeterince uzun süredir yurtdışında olan bi insanın, isviçre'nin kırk yıl düşünsen gitmeyeceğin ufacık bi "kasaba"sında karşılaşabileceği en muhteşem şey, hafızasının gerilerinde kalmış bi çocukluk hayranlığı olabilir. kubi o gün bana hem türkiye'yi hem de çocukluğumu hiç beklemediğim bi anda uzatıvermişti. grazzie mille dedim estağfurullah dedi.

    özet: doğup büyüdüğü şehre, bellinzona'ya dönmüş, orada bir telefoncu dükkanı ve restoran işletiyor, ahali tarafından sadece "iyi oyuncuymuş galiba:/" diye bilinecek kadar mütevazi ve bi o kadar da artist ve karizmatik bi adam. çok kibar ve çok yakışıklı. ve feci bakıyor..
  • hastaneden artık futbol oynayamaz raporu alıp sigorta şirketine 1.5 milyon dolar geciren üstad kişi.
  • gs de oynarken bi genclerbirligi maci sonrasi bir saha spikeri yanına gidip "kubilay zor bi macti 3 puanı 3 golle aldınız ne diyeceksin" zaten turkce kelime haznesi bir elin parmaklarını gecmeyen kardesimiz asrin cevabını vermisti "ne diyim?"
  • bir zeytinburnu maçında sahada eli belinde dolaşmıştı bütün bir ilk devre boyunca. düdük çaldığı gibi ise inanılmaz bir deparla soyunma odasına koşmuştu. aha ülkeden kaçtı bu sefer demiştik, lakin sebep sonra anlaşılmıştı, kendisi çok afedersiniz cırcır olmuş* maça ilaçla falan çıkmış, ama devrenin sonuna doğru ilaçta fayda etmemeye başlamış.

    tuvalete koşan birini görünce, kubilayın o deparı aklıma gelir gülerim.

    tabi euro 96nın açılış maçında gol atarak bizleri gururlandırmasını, galatasaray-grasshoppers maçında kendini yere atarak skoru 2-1 e getirtip bize 3,5 attırmasını da unutmadık.
  • kucuklugumun futbolcusudur fenerbahceli olmama ragmen. hala hatirimdadir cork city e attigi golden sonra kollarini acarak kus gibi gol sevinci. o kadar gaza gelmistim ki, ilk okulda turnuva macinda hemen ikinci dakika golu caktiktan sonra, o zaman bana devasa gelen kucuk sahada saga sola oyle kosmtum ((bkz: erkeklerin mac hafizasi)). kubilay enteresan bir adamdi. ben onun ligde attigi sadece bir golu hatirliyorum. onu da kornerden atmisti, hatta ayni hafta milliyetin verdigi komik spor ansiklopedisinde, sukru gulesin in attigi gollerin neredeyse yarisini kornerden attigini okumustum ayni hafta. bu arada kendimi kutlamak istiyorum bu kadar devrik bir cumleyi yazabildigim icin. kubilay in avrupadaki her hareketini daha iyi hatirliyorum. mesela manchesterla istanbulda olan macta, schmeichel a sirtiyla gol atmaya calisitigini hatirlayabiliyorum. ya da barcelona ya attigi golu gayet net hatirliyorum. hatta 96 avrupa sampiyonasi elemelerinde, eurosport maclarin 15 dakikalik uzun ozetini gosterirdi. galatasarayda , ligde pres yapmaya kubilay o maclarda, en yagmur yemis sahalarda, kendini yerden yere atardi. hatta galatasarayli bir arkadasim sirf bu yuzden kubilay a kufrederdi. ama kubilay in manchester a manchester da attigi goller unutabilinir mi? mesela ben galatasarayin ucuncu golunde, yatagimin ustun sevincten, odada ki topla rovasatalar cektigimi bilirim. rovasatayi cekiyordum, topu sonra tekrar aliyordum bir rovasata daha cekiyordum. ve umit aktan "ellerim titiriyor, golun dakikasini bile not alamiyorum sayin seyirciler" diyordu. 96 avrupa sampiyonasi elemelerinde iki macta da bize karsi oynamadi kubilay. hatta televizyonda yalandan da olsa, yuzunde kucuk bir gulumsemeyle "sakatim ondan oynamiyorum" diyordu.
    yillar gecti. galatasarayin manchester zaferinden seneler gecti, ve o zaman ilk okulda olan ben, orta iki ye geldim. turkce ogretmenimiz gercekten sinirlenerek menemen olayini anlatiyordu. "kubilay i nasil bilmezsiniz" diyordu ve fillip ki o an nasil oturdugunu bile hatirliyorum "kubilay turkyilmaz" diyordu. turkce ogretmeni deliye donuyordu yanilmiyorsam fillip i daha sonra bir cok turkce hocasinin yapacagi gibi azarliyordu.
    o gunden sonra kubilay gundemden dustu. senelerce hatirlamadim belki. taa ki universiteye girdim ve galatasarayin avrupa kupalarinda attigi golleri internetten izleyebilir olduk. ve o an anladim ki, ben kubilay in o manchester a gol attigi formanin aynisi olsa satin alacagim. hatta ustume giyip gezecegim, fenerbahceli bile olsam. ben futbolu bu yuzden seviyorum. ezeli rakip bile olsa galatasaray, lig maclarindan once ve sonra her turlu kufru etsem de ben asil fubolu seviyorum. son hafta kaybetsek de ligi, son dakika appiah in vurdugu top kaleye girmese de, ben futbolu hem sevincleriyle hem de huzunleriyle seviyorum. ister kitlelerin, isterse benim afyonum olsun.
  • yuzuncu yil galatasaray sohretler ruya takim macinda taraftarlarin yaptigi fener e koyanlar parmak kaldirsin tezahuratina ilk karsilik veren kisi olarak kalbimdeki yerini daha da saglamlastiran, sahalarda sergilemis oldugu cool tavirlarinin hastasi olunasi insan.
  • allah icin guzel adamdi. birgun bir roportaj yapiliyor; soru soran dedi ki "kadinlar sizi cok begeniyor, bu hayatinizi nasil etkiliyor?" kubi butun safligiyla soyle dedi: "ya oyle mi, beni kimse aramiyor.."
  • bugun tribunden tanidigim bir arkadasla konusurken tanimadigini duyunca hayretler icinde kaldigim, bence galatasaray'in efsanelerinden sayilabilecek futbolcu.

    "yaslandim mi lan ben? kubilay taninmaz mi olm? kac dogumlusun olm sen? kornerden goller falan hatirladin dimi simdi? nasil hatirlamazsin ya" dedim hep bunlari
  • ismi telaffuz edildiginde her zaman 20 ekim 1993 manchester united galatasaray macinda yanilmiyorsam arif erdem'in kaleye dogru giden topunu tamamlayacam diye kayip kale aglarina siki$masi aklima gelen oyuncu.
hesabın var mı? giriş yap