• barışın uğramasının teorik olarak zor olduğu şehir. çünkü bütün semavi dinlerin kutsal emelleri, bir diğer semavi dinin “mutlak hedefini”engelleyecek şekilde tasarlanmış. talmut'a göre, süleyman'ın tapınağı yeniden inşa edildiğinde israiloğulları dünyaya yeniden hükmedecek. (bugünkü ağlama duvarı veya western wall, süleyman'ın tapınağından ayakta kalan son parçadır yahudi inancına göre. daha önceden babilliler ve romalılar tarafından iki kere yıkılmıştı). süleyman'ın tapınağının orijinaline göre yeniden inşa edilebilmesi için mescidi aksa'nın yıkılması gerek. mescidi aksa'yı yıkmayı düşünmek bile, yıkmaya teşebbüs etmek demiyorum, 3. dünya savaşı'nı başlatmak için yeterli bir sebep olabilir.

    kudüs'e anlam yükleme yarışında müslümanlar da yahudilerden hiç geride kalmamış. hadis kitaplarına göre miraç hadisesi kudüs'te gerçekleşiyor. (kuran'da miraç olayının geçmediğini de burada hatırlatayım. hz. muhammed'in göğe yükselmesi olayı kuranda geçmez. kuranda isra vardır, yani mescidi haramdan mescidi aksa'ya yapılan yolculuk.) kısacası, yahudilerle müslümanların kudüs'e yükledikleri anlamlar tamamı ile bir diğerinin kutsalını yok sayma odaklı. hadi bu ikisinin arasındaki sorunu çözdün; daha kendi mezhepleri içindeki sürtüşmeleri bile durdurmayı beceremeyen hristiyanları ne yapacaksın? ortodokslar ile katolikler arasında defalarca “hz. isa'nın mezarının bakımını kim yapacak?” kavgası çıkmış. holy sepulchre bu yüzden pislikten geçilmez olmuş. mezarın bakımını yapma sevabı hiçbir mezhebe pay edilememiş. enver paşa'nın savaş yıllarında bu duruma üzülüp mezarın bakımını yaptırdığı yazar falih rıfkı atay çankaya isimli kitabında. hatta padişah 3. osman'ın statüko merdiveni hala daha yerinde duruyor.

    semavi dinler arasındaki “bizimki sizinkinden daha kutsal” yarışını önlemek de kudüs'e barışı getirebilmek için yeterli değil. çünkü hala daha süleyman'ın hazinelerinin kubbetüs sahra'da olduğuna inanan, süleyman'ın büyü kitabının peşine düşen tapınak şövalyeleri'nin define haritasını kudüs'ün kutsal yerlerinde bulmaya çalışan zibilyon tane örgüt var. din kutsallarının sürtüşmesini önlesen “earth is flat” tarzındaki tapınakçı örgüt aklının çıkarmaya meyilli olduğu sürtüşmeyi önleyemiyorsun.

    özetle, kudüs'e barış zor gelir.

    merak edenler için bu şehir hakkındaki izlenimlerimi şu gezi yazısında detaylandırmıştım: (bkz: #63687910)
  • hayallerimin şehri.

    zeytindağı manzarası eşliğinde tarih sahnelerinde davut, süleyman, selahattin eyyübi, richard the lionheart ve kanuni sultan süleyman'ı düşünebilirsiniz. sırat köprüsünün kurulucağı yer olan zeytindağı'nda bir mezarın yarım milyon dolardan satıldığını öğrenince hayretler içinde kalabilirsiniz. asırlık sokaklarında amaçsızca gezinirken tarihin kokusunu içinize çekebilirsiniz. ariel şaron'un evini görüp dünyanın kimseye kalmayacağı izlenimini edinebilirsiniz. tarihi sokaklar arasında soluklanıp humus ve falafel yiyebilirsiniz. şehirden biraz uzaklaşıp lut gölü'nde oturabilirsiniz. (mecazi anlam yok, oturabilirsiniz.)

    kendisi için az mı uğraş vermedik? kimi zaman saladin campaignlerinde şehri savunduk*, kimi zaman çöl üstüne çöl aşıp ordularımızı kutsal topraklara soktuk*. o da yetmedi, 250 dönem içinde avrupa diyarlarından çıkıp kendisini fethetmeye çalıştık.*

    neyse ki üç büyük dinin kutsallarını ve rekabetini alenen gözler önüne seren bu şehri ziyaret etmek bana nasip oldu. bu perspektiften bakıldığında dünya üzerinde herhangi bir muadili olmaması ve hem uzak hem de yakın tarihi ilişkilendirme yetisi kazandırabilme özelliğiyle değerine değer katıyor bu şehir.

    siyah takım elbise, beyaz gömlek, fötr şapka ve lüleli saç tiplemeleriyle dikkatleri 10 km. öteden çeken hasidik yahudilerini havalimanında valiz beklerken izlememle beraber ilk farkındalığımı da edinmiş oldum. bu ülke veya toplumda din bazında kutuplaşma yoktu. kollarına siyah şerit çekip sabah dualarını okuyan, olduğu yerde sallanıp ibadetlerini yapan insanlara saygı vardı. dinci-seküler kutuplaşmasını karşılıklı saygı yöntemiyle önleyen tiplere ibretle baktım. ne sekülerleri kafir olarak gören dindarlar, ne de dindarlara üstten bakan sekülerler vardı ortada.

    bir yeri gezmenin en güzel ve eğlenceli taraflarından birisi de merakın anında bilgi ihtiyacı doğurması, ve bu ihtiyacın keşfederek öğrenme yoluna gidilmesidir bence. yahudilerin kollarına geçirdiği o şerit anında zıplattı merakımı. tefilin ismi verilen bu şerit, 13 yaşına giren yahudi erkeklerin taktığı; rableriyle olan akdı hatırlatan türden aksesuarmış. şeridin sonundaki kutucukta ise tevrattan tefilin takma ve israiloğullarının mısır'dan kaçarak kölelikten kurtulmasını anlatan ayetler yer alıyormuş. dakika 1, bilgi 1.

    hasidik yahudileri şehrin her yerindeler. israil devletini tanımayan bu tipler 5 yaşında medrese eğitimine başlıyorlar. medreselere gittikleri için de askerlikten muaflar. cübbe (veya takım elbise), fötr şapka, keçe gömlek, lüle saç ve iplikli elbiseli bir fenotipin dışına çıkmıyorlar kolay kolay.

    ilk durağım el halil şehrindeki halilulrahman cami. stratejik bakımdan oldukça önemli bir cami. camiye girmek için kontrol noktasındaki x-ray cihazlarında geçmek zorundasınız malesef. içinde ibrahim, yakup, ishak peygamberler ve bu peygamberin eşlerinin bulunduğu bu mekanın yarısı cami, yarısı sinagog. ortadaki bir paravanla mekan ayrılıyor. eskiden tamamı cami olan mekan 1994 yılında amerikalı bir yahudinin namaz kılan insanlara otomatik tüfekle ateş açması sonucunda ikiye ayrılıyor. girişteki kontrol noktası uygulamasının başlangıcı da aynı tarihe denk geliyor. mağduriyet mi yoksa fırsatçılık mı; karar vermesi gerçekten zor. evliya çelebi'nin, seyahatnamesi'nde bu caminin altındaki mağaralarda üç bin adet peygamberin gömülü olduğunu söylediği bilgisini de vermeden olmaz. cami duvarlarında şöyle bir kitabe de mevcut.

    açıkça söylemek gerekirse mekanın yarı sinagog-yarı cami olması ortamın tarihsel tatminini oldukça azaltıyor; modern zaman rekabaetine kafası takılan bağımsız turist ortamdaki tarihi dokuyu içine işlemekte zorlanıyor. bu tatminsizliği beytüllahim'e -incil'e göre isa'nın doğduğu yer- giderek gidermek oldukça yerinde bir davranış olabilir. isa'nın doğduğu inanılan yere 339 yılında bizans imparatoru 1. konstatin'in annesi helena doğuş kilisesi'ni yaptırmış. isa'nın doğduğu nokta şu yıldızla belirlenmiş. kilise içinde ortodoks ve katolik bölümleri de mevcut.

    sırada stratejik önemin en yüksek seviyede olduğu iki yerden birisi var: mescid-i aksa. mescid-i aksa'ya gitmek için kullandığım şu orta çağ yolunun heyacanı bile yeter aslında. kim bilir kaç asırlık sokaklar bunlar, üzerinden hangi şövalyeler, hangi krallar yürüdü... bu yolu al, orta çağ zamanlarında geçen en kral hollywood filmini çek. sadece yolun büyüsü imdb'de 8 puan getirir.

    sanılanın aksine mescid-i aksa dediğimiz yer şu kubbeli mekan değil. mescid-i aksa kubbeli bu yapının (kubbetüs sahra, dome of rock) da içinde bulunduğu avlunun tamamını kapsıyor. bu avlunun içinde ikisi yer altında, üçü üstünde olmak üzere 5 adet cami bulunuyor. kimi hadis kitaplarında normal bir mekanda kılınan namazdan 1000 kat daha değerli olduğu söylenen yer bu avlunun tamamı.

    kubbetüs sahra hem müslümanlar, hem hristiyanlar, hem de yahudiler için özel anlamlar ifade ediyor. hz. muhammed'in miraç esnasında göğe yükseldiği yerin mekan içindeki şu kaya olduğuna inanılıyor. bu kayanın havada durduğuna dair yerel inanışlar da mevcut; o yüzden de muallak taşı olarak da isimlendirilmiş. miraç hadisesine konu olunca kayaya böyle doğaüstü anlamlar yüklenmiş olabilir. işin ilginç kısmı da miracın kuranda yer almaması. kuran'da isra (mekke'den kudüs'e yolculuk) geçiyor; fakat miraca yükselme meselesi yalnızca hadislerde yer alıyor.

    yahudilere göre bu taş süleyman mabedi'nin kudsü'l akdes (mabedin ahit sandığını bulunduran en önemli bölümü) bölümünün temelini temsil ediyor. dünyanın ortasında bulunduğu ve nuh'un gemisinin oturduğu yer olarak da biliniyor. hristiyanlara göre ise isa haşir günü adalet kürsünün burada kurup hükümleri bu kürsüden verecek. tarihsel anlamda bir taşın kaldırabileceği yükten daha fazlası bu taşta hiç şüphesiz.

    kudüs'te göğe yükselme hadisesi birden fazla. hristiyan inancına göre isa çarmıha gerilip öldükten sonra tekrar dirilmiş, 40 gün daha yaşayıp havarilerine öğütlerde bulunup zeytindağı'nda bulunan yükseliş mabedi'nden göğe yükselmiş. mabedin içindeki şu kayanın da isa'nın göğe yükseldiği nokta olduğuna inanılıyor. bu noktada hikayenin sonu benim maceramın başı oluyor; çünkü hristiyan hacıların ayinleri eşliğinde isa'nın çarmıha gerilmesiyle sonuçlanan yollardan yürüyorum.

    bu yolculuğuğa son akşam yemeği odasından başlıyorum. inanışa göre isa'nın icraatlerini kendileri için bir tehlike olarak gören yahudi yüksek mahkemesinin kendisini öldürmek üzere planlar yaptığını sezen isa, yediği son akşam yemeğinde böyle bir durumun olabileceğini belirterek havarilerinden dua etmelerini istiyor. leonardo da vinci'nin de son akşam yemeği tablosuna konu olan bu olay şu odada yaşanıyor. bu konuşma üzerine talebelerine ekmek ve şarap dağıtması kiliselerdeki ekmek-şarap ayinin başlangıcı oluyor. yahudilerin ve hristiyanların mekan üzerinde uzun süren hak iddia ediş çatışmaları da mevcut. işi taşlara tapmaya kadar götüren insanları gördükten sonra bu oda kanuni sultan süleyman tarafından adeta "yapacağınız işe tüküreyim, gidin ötede oynayın" dercesine camiye çevriliyor*. mekanın yan tarafındaki yapı da büyüleyici cinsten.

    son akşam yemeğinde uyarı gerçeğe dönüşüyor ve havarilerden yahuda iskariyot isa'yı ele veriyor. romalı askerler tarafından tutuklanan isa ölüme mahkum ediliyor. isa'nın çarmıha gerileceği nokta olan golgota tepesine kadar çarmıhı sırtında taşıyarak yürüdüğü yola via dolorosa adı veriliyor. işte bu yolları ilahileri ve taşıdıkları sembolik haçla kateden hristiyanlar hac yolculuklarını tamamlamış oluyorlar. yol boyunca vuku bulan 14 farklı olaya göre çile yoluna 14 farklı istasyon yapılmış.

    ilk istasyonda isa önce kırbaçlanmış sonra hakkındaki yargı kararı onaylanmış. ikinci istasyonda elbiseleri çıkartılıp sırtına çarmıh yüklenmiş. üçüncü istasyonda çarmıhın ağırlığından ve yahudilerin tahriklerinden bitap düşen isa yere düşmüş. dördüncü istasyonda meryem'le karşılaşmış. beşinci istasyonda çarmıhı taşımasına müritlerinden biri yardım etmiş. (çarmıhın ağırlığından elini duvara dayadığı ve duvarda elinin izi kaldığı rivayetine de konu oluyor bu beşinci istasyon.) altıncı istasyon ise kudüslü bir kadının isa'nın terini silmek suretiyle isa'ya yardım ettiği mekan. yedinci istasyonda isa bir kez daha düşmüş. sekizinci istasyonda isa, kendisi için ağlayan kadınlara ağlamamaları gerektiğini söylemiş. dokuzuncu istasyonda bir kez daha düşmüş ve onuncu istasyonda çarmıha gerileceği yere gelmiş. on birinci istasyon golgota kayasının ta kendisi. on ikinci istasyon ise canını verdiği yer.

    kalan son iki istasyon kıyamet kilisesi'nin içinde yer alıyor. kilise'nin hemen girişinde çarmıhta can veren isa'nın yağlanarak takdis edilmek üzere yatırıldığı taş göze çarpıyor. bu taş çile yolundaki on üçüncü istasyon. on dördüncü istasyon ise isa'nın gömülü olduğu yer. bu kubbe kilisenin en ilgi çeken bölümü. emekli maaş kuyruğu gibi bir kuyruk var önünde.

    bu kilise bütün hristiyan mezhepleri için yeryüzündeki en kutsal kilise. bu kadar kutsallık mezhepler arasındaki anlaşmazlığı da beraberinde getiriyor haliyle. her mezhep kendilerine ayrılan saatlerde ayin yapıyor. mezhepler kendi aralarında sürekli bir rekabet halinde. çoğu zaman minibüsçülerin rant kavgasını andıran arbedeler çıkmış. bu kavgalar o kadar abartılmış ki, isa'nın mezarı bakımsızlıktan toz içinde kalmış. isa'nın mezarını temizleme sevabı hiçbir mezhebe pay edilememiş. enver paşa'nın savaş yıllarında bu durumu görerek üzüldüğünü ve kilisenin etrafını kollamasını emrettiği bir jandarma müfrezesi sayesinde isa'nın mezarının temizlenip kilisenin kırık camlarının onarılabildiğini yazar falih rıfkı atay zeytindağı isimli kitabında. (bkz: statüko merdiveni)

    hristiyanların kutsalları üzerinde çok yoğunlaştık, biraz da yahudilere geçelim. ağlama duvarını çarprazdan gören bir noktadan ibadet eden yahudiler seyredilebilir. bu noktadaki 45 kiloluk altından yapılan şu altılı şamdan da oldukça ilgi çekici. menora adı verilen bu şamdan musa önderliğinde çölde yaşayan israiloğullarının yaşadıklarını sembolize ettiğine inanlılıyor. daha ilginç bir mesele ise ağlama duvarını gören küçük terasa gelen 12-15 yaş arasındaki yahudi çocuklarının üzerinde süleyman mabedi'nin resmi olan broşürlerle kubbetüs sahra'yı kapatıp kadrajı ortaladıkları fotoğraf çekimleri. yahudilerin bu bilinci çocuklarına ne kadar aşıladığının en büyük kanıtı bu durum.

    ikinci mabedden sağ kalan tek yapı olan ağlama duvarının içine giriyorum. duvarların arasına sıkıştırılmış dua mektupları gözüme çarpıyor. yılda iki defa taşların arasına konulan mektuplar toplanarak zeytindağı'na gömülüyormuş.

    milattan önce 587 yılında babilliler süleyman mabedini yıkıyor. şehir ve tapınak yerle bir ediliyor. 50 yıl süren bu sürgün sonunda pers kralı keyhüsrev yahudilerin kudüs'ü ve dolayısıyla mabedi tekrar inşa etmelerine yardım ediyor. yaklaşık 500 sene sonra ikinci mabed bu sefer romalıların eline geçiyor. tapınağı çevreleyen dört duvarın yıkımı dört ayrı kumandan veriliyor. üç kumandan görevini yaparken bir tanesi yıkma işini başaramıyor. bu başarısızlığı sonucunda imparator tarafından sorguya çekilen kumandan bu duvarı yıkması halinde kendilerinden sonra gelen nesillerin romalıların yıktığı tapınağın ne denli büyük ve muhteşem olduğunu anlayamayacaklarını; titus'un ne kadar büyük bir zafer elde ettiğini idrak edemeyeceklerini söylüyor.

    işte hikayedeki bu duvar bugünkü ağlama duvarı.

    yahudiler burada süleyman mabedinin yıkılışını yad ediyorlar. üçüncü mabedin tekrar yapılıp israiloğullarının dünyaya hükmedeceği zamanın gelmesini iple çekiyorlar. o mabedin orijinal ölçeğinde yapılmasının ancak kubbet-üs sahra'nın yıkılmasıyla mümkün olacağı düşünüldüğünde bu topraklarda barışı görmenin gerçekten hayal ürünü olduğunu bir kez daha idrak ediyor insan.
  • "modern dünyanın dini gidişatı tamamen kudüs'te bir akıl hastanesi olmamasından kaynaklanıyor." henry ellis
  • şehirden içeri girerken kapıdaki israil askerlerinde biri ile geçen acayip olay:

    - turk? turk?

    + evet evet (baş aşağı yukarı sallanır)

    - beebeeegim.. sanaa ömrüümü verdim.beebeeegim...

    + !?! *
  • israil ve filistin arasındaki sorunların çözülmesi imkansız olanının adıdır, arap- israil çatışmasının çok uzun yıllar öncesine dayanan asıl sebebidir, 3000 yıllık tarihtir.

    tarihini tarafsız olarak hem dini hem de siyasi anlamda objektif olarak değerlendirmek gerekir ki zaman zaman ana haberlerde görülen ortadoğu ile ilgili haberler kısmen de olsa doğru yorumlanabilsin.

    minimum yorumla nacizane bunları sıralamak gerekirse:

    ..dini tarihi bakımından önemi..

    -yahudi inancına göre dünya kudusten yaratılmaya başlanmıştır.
    -kubbetü's-sahra içinde bulunan ilk taş ( hacer i muallak) , hz. ibrahim 'in üzerinde oğlunu (yahudilere göre ishak müslümanlara göre ismail) kurban etmek istediği taştır.
    -hz. muhammed burdan miraca yükselmiş,elinin izini bırakmış, secde etmiştir.

    ..savaş tarihi..

    aslında m.ö. 1000 yılına kadar sakin bir tarihi olan şehir, hz.davudun burayı israil in başkenti yapmasıyla hızlı ve kanlı tarihini yaşamaya başlar, ve tüm ayrım israiloğullarının ishaktan, filistinlilerin de ismailden geldikleri varsayımı üzerine başlamıştır.
    coğrafi olarak da şehrin kurulduğu yerlerde hem su bulunması, hem dağlık oluşu sebebiyle savaşa uygunluğu, ekonomik bir geçit konumunda olması şehri her zaman cazip kılmıştır.hz. davudun, hz. musa ya gönderilen 10 emri içeren taş tabletleri koyduğu sandığı ( ahit sandığı) bu şehre koyması dönüm noktası olmuştur şehir için. hz.davud un oğlu süleyman da bu sandığı koymak için bir tapınak yaptırmıştır şehirde.

    ..ahit sandığıyla ilgili..

    ahit sandığı kutsal emanetlerin bulunduğu kuranda da geçen sandıktır.
    taş levhalar, tevratın orjinal nushası, musanın asası bulunduğu rivayet edilir.

    islama göre sandık mehdi tarafından ortaya çıkarılıcak,
    hristiyanlığa göre ise sandık tapınakla yokolmuştur.

    daha sonra bilindik evreler, el değiştirmeler. bunlara dair söylenebilecek önemli noktalarsa :

    -asurlular ın ele geçirmesi ve 10 yahudi kabilesini kovması sonucu, hala dna testleri ile bu kayıp 10 yahudi kabilesi mensupları aranmaktadır.
    -daha sonra babil kralı nebukatnezar ın ele geçirmesi sonrası tüm yahudi halkını sürgüne yollamıştır, ahit sandığının içinde bulunduğu tapınağı yıkmıştır, hazineler yağmalanmıştır ve yahudiler sürgüne gönderilmiştir. ve bu sürgün aslında yahudilere ulusal bir kimlik kazanmaları yolundaki ilk adım olmuştur.

    hatta bu zamanlardan kalan söz için:
    (bkz: seni unutursam ey kudüs, sağ elim hünerini unutsun)

    - daha sonra babillileri yenen persler, yahudilere geri dönüş izni vermiş ve tapınak tekrar inşa edilmiştir.
    -persleri de iskender yıkmıştır.
    - daha sonra roma zamanı başlar kudüs için ve kral herot harem-i şerif i bugünkü haline getirir. ancak imparator neron ikinci tapınağı yıktıktan sonra aziz helena nın kudüse gidip hz isa nın gerildiği çarmıhın parçalarını bulması ve romanın hristiyanlığı benimsemesi ile şehir artık hristiyanlar için de kutsal olmaya başlamıştır.
    - daha sonra ise hz ömer 'in 637 de kenti fehtetmesiyle kudüs 450 yıllık bir barış dönemide girmiştir.. ta ki haçlı seferlerine kadar.

    ..haçlı seferleri..

    haçlı seferlerinin en bilinen sebepleri, o zamanlardaki batı avrupadaki çatışmalar, bizansın zayıflaması, yaklaşan türk tehditi, vatikan ın hristiyanları birleştirme isteği olsa da, asıl amaç bu hristiyanlığın doğduğu kutsal toprakları müslüman tehditinden kurtarmaktır.

    herkesin bildiği üzere anadolu üzerinden kudüse ilerleyen bu ordu kudüsü ele geçirmiş, tüm cami ve sinegogları yıkmıştır.
    ama kurulan krallık 88 yıl ayakta kalabilmiştir.
    1187 de selahattin eyyubi kudüsü fethetmiştir, haçlı ordusunu yenmiştir ve hz isa nın bazı eşyalarını da ele geçirmiştir.

    2. haçlı seferinde fransız ve ingiliz kumandanlar akdenizden ilerlemesine rağmen alman kralı barbaros yine anadolu üzerinden ilerlemek isteyince
    selçuklu sultanı ii. kılıçarslan 100.000 kişilik orduyu yoketmiştir.

    fransızlar daha sonra geri dönmüştür ancak ingiliz kralı richard ( aslan yürekli richard) kudüse varmıştır. selahattin eyyubi ile savaşmadan anlaşmaya çalışmış, kardeşiyle selahattin kardeşini evlendirmek istemiştir.

    bu seferler 200 yıl devam etmiş ve sonucunda:
    papalık zayıflamış, bizansın ömrü uzamış, avrupanın sosyo ekonomik durumundaki etkiler reform rölesans ın çekirdeğini oluşturmuş, o da bugüne kadar olan olayların sebepleri olmuştur.

    -daha sonra 1517 de yavuz sultan selim fethetmiştir kudüsü ve 400 yıllık barış sağlanmıştır. ( 9 yıl hariç- 9 yıl mısır valisi mehmet ali paşa yönetmiştir kudusü)

    ...ve theodore herzl dönemi...

    1885 de yahudi düşmanlığının sonunun gelmeyeceğini düşünen theodore herzl, yahudi bir devlet kurmak amacıyla siyonizmi dinden siyasi bir boyuta taşımıştır. ilk siyonist kongre de 29 ağustos 1897 de basel de yapılmıştır ve filistin den toprak almak için banka kurulmuştur.

    bu döneme ait bir anektod:

    theodore herzl bu zamanlarda ii. abdulhamit den filistinden toprak istemiştir. karşılığında da osmanlının borçlarını yahudilerin ödemesini teklif etmiştir.
    ama abdulhamit " kanla alınan topraklar ancak kanla verilir." cevabıyla tarihe önemli bir not düşmüştür.

    ..birinci dünya savaşı öncesi..

    birinci dünya savaşı öncesi ingiltere, hem serif hüseyin e arap krallığının başına geçme sözü, hem de yahudilere kutsal topraklarını geri verme sözü vermiştir.
    yahudiler buna karşılık görevlerini yerine getirmişlerdir. hatta çanakkale savaşında 800 kişilik bir yahudi katır birliği (alayı) ulaştırma alanında hizmet vermiştir. ayrıca ortadoğudaki bazı yahudi kesimler de ajanlık yapmıştır. karşılığınıda da 1917 balfour deklarasyonu nda almıştır.
    bundan sonra yahudiler kudüste haganah gibi örgütlerle araplara ve ingilizlere direnmişledir.

    bu döneme ait bir anektod ise:
    o dönemlerde ingilizlerin karargah olarak kullandıkları king david oteli dinamitlenmesi ve bunun çoğu terör uzmanı tarihçiler tarafından modern terörün ilk gerçek eylemi olarak nitelendirmeleridir.

    ...1948..
    bu yılda kudüs, yarısı israil yarısı ürdün de olmak üzere bölünmüş bir kent olmuştur. ancak daha eski olan taraf ürdün tarafında kalmıştır.
    daha sonra der yasin( filistin'de bir köy) katliamı yaşanmış, 90 kadar arap ölmüştür. şu anda bile israil haritarında bu yerleşim yeri yoktur.

    ..1967..
    6 gün savaşları bu tarihe olmuştur ve bm bir ateşkes yayınlamıştır iki ülke arasında. bu zamana dair bir anektod da dönemin israil başbakanı golda mayer in radyodan yaptığı konuşmasında söylediği :

    "kimse israil sınırlarının 6 gün öncesi gibi olacağını düşünmesin" demesidir.
    sonuçta israil toprakları 2 kat artmış, batı duvarı nın ( ağlama duvarı) kontrolü israil e geçmiştir.

    bu zamandan sonra ise cenevre sözleşmesi ne göre işgal topraklarında yıkımın yasak olmasına rağmen, kudüs çevresindeki insanlar gitmeye zorlanmışlardır.

    ve daha sonra da silahla değil de parayla savaş başlamıştır.

    birçok yahudi organizasyonu kudüs çevresindeki müslüman evleri almaya çalışmışlar, yerine göre 3 ya da 4 milyon doları gözden çıkarmışlardır. amaç kudusu yahudi toprağı yapmak tamamen tabii.
    bu satışların önüne geçmek için filistinli bazı örgütler de "toprağını satanın katli vaciptir." diyerek direnmeye çalışmış fakat çok başarılı olamamışlardır. satın alınan yerlerin içinde yunan ortadoks klisesine ait imperyal otel de mevcuttur.

    bu zamana ait bir haber linki:
    http://www.tumgazeteler.com/…berleri/emperyal-otel/

    yeni yapılan müslüman binaları ise yıkılıyor, yıkım parası da evi yapandan alınıyormuş.

    ...son yıllardaki durum...

    -avustralyalı bir hristiyanın tanrıdan aldığını idda ettiği emirle el aksa camii ni yakmak istemesi (1969)

    buna ait bir haber paragrafı:
    arap devlet adamları, israil ile olan savaşlarında halklarını teşvik edebilmek için din faktörüne sarıldılar, cihat ilan ettiler, fedayinleri cephelere sürdüler. neticede, arap ve yahudi milliyetçilikleri arasındaki bir toprak kavgasını, bir müslüman-musevi çatışmasına dönüştürmek için ellerinden geleni yaptılar. 1969 senesinde avustralyalı dengesiz bir hıristiyanın el aksa camiinde yangın çıkarma teşebbüsünü yahudilere mal edip islam konferansı örgütünü kurdular ve islam dünyasını kavgalarına taraf ettiler.

    - arkeolojik çalışmalarının ve tünellerin tartışmalarıları,

    http://www.tumgazeteler.com/?a=4709392

    -harem-ül şerif in altına tuneller inşa edildiği iddası,

    resimler incelenebilir: http://www.izafet.com/…n-altinda-ne-sakliyor-c.html

    -ağlama duvarının önündeki havlunun yapım aşamasında yaşananlar,

    -fanatik yahudilerin 1969 ve 82 yılları arasında patlayıcılar kullanarak bu camiileri tahrip etme girişimleri,

    -1990 da 30 filistinlinin ölmesi ve 800 den fazlasının yaralanmasıyla sonuçlanan kudüs katliamı,

    http://tarihportal.blogspot.com/…-kuds-katliam.html

    -1996 da israilin ağlama duvarının kuzey uzantısının ortaya çıkması ve sonrasındaki çatışmalar,( 61 filistin 15 israil askeri ölmüştür.)

    -ariel şaron un haremi şerif ziyareti,

    http://www.hurriyetusa.com/…aber_detay.asp?id=10771

    özetle, kudüs varoldukça savaşın her türlüsününü mümkün kılacaktır ve bunun karşısında kutsal özelliklerini korumaya çalışacaktır.
    işin aslı sadece teknolojik ve ekonomik şartlar ışığında filistin halkını mağdur görüp taraf olmamaktır. ayrıca türk tarihi penceresinden bakılarak araplarla çok da parlak olmayan ilişkiler geçirdiğimizi bilmek gerekir. hala internette herhangi bir uluslararası platformda deneyin, atatürk e küfür edecek en cüretkar toplumun araplar olduğunu görürsünüz. bizim milletimizin zıpkın delikanlılarının suçu da illaki vardır tabiki.
    ancak israil devletinin de gerek uluslararası kanunları, gerek insan haklarını, gerek humanizmin bir devlet kanunları üzerinde olması gereken etkilerini hiç saymaları gibi es geçilemeyecek politik hataları vardır.

    (bkz: copy paste değil alın teri)
  • kudüs'e gidip kutsal yerleri de göreyim diyenlere küçük bir bilgi verelim; pasaportunuzla birlikte tc nüfus cüzdanınızı da yanında bulundurun. zira mescidi aksa ve kubbetü's sahra'nın olduğu bölüme girişte kimliğin arkasında islam yazıp yazmadığına bakıyorlar. islam ibaresi yoksa kapıdan geçemiyorsunuz.. ağlama duvarı'na girişte ise bir kontrol yok, pasaportunuz yeterli. tabi arap değilseniz.
    hepsi garip.
  • elimden geldiğince özetlemek gerekirse;

    1- meşhur zeytin dağı'ndan kudüs (old city) manzarası:
    eski şehir
    (not: resmin alt tarafındaki vadide görünen mezarların değerinin milyon dolarlar olduğu ifade ediliyor)

    2- ağlama duvarı ve mescidi aksa'nın birlikte görünümü:
    batı duvarı

    3- muallak taşı'nın içinde barındıran kubbetü's-sahra:
    kübbetü's-sahra

    4- ağlama duvarı (batı duvarı, tapınak duvarı):
    ağlama duvarı

    5- mescidi aksa'nın yakından görünümü ve harem-i şerif'den bir kesit:
    aksa
    harem-i şerif

    6- kıyamet kilisesi ve meşhur merdiveni:
    merdiven

    ilgili olarak: (bkz: kıyamet kilisesi/@realsanto)

    7- hz isa'nın mezarı kabul edilen yer (kıyamet kilisesi'nin içi) ve ölünce yıkandığı söylenen yer:
    kilisenin içi
    yıkama yeri

    8- batı şeria duvarları:
    utanç duvarları
  • en azılı ateistin bile ziyaret ettiğinde "ulan acaba?" diye kendini sorguladığı şehirdir. gidip de etkilenmeyen ya taştır ya da odun!
  • kutsaldır, ulvidir, yücedir, o konulara girmeyeceğim. birincisi çok güzel, kuru ve temiz bir havası var. bunda tel aviv'e gidiş yönündeki ormanlık alanın çok payı var. ikincisi de bütün yapılar taş. taş dışında yapı malzemesi kullanımına izin verilmiyormuş. bütün evler birbirine benziyor bu yüzden. gps'siz dolaşmayın, sonra yol sormaya kalkınca kötü oluyor:

    - şalom..
    + şalom?? la havle. selamun aleyküm!!

    gibi.
  • rönesansı, reformu, sanayi devrimini, elektronik ve mekanik devrimini kaçırdığına ağlamayan müslümanların kaptırdığına ağladığı şehir.
hesabın var mı? giriş yap