• otuz sekiz yaşına geldi rüzgar gibi geçerek gözlerimizin önündeki televizyonun içinden. biliyorum, nba'de ondan iyileri de oldu, takımına daha iyi uyum sağlayanlar, daha sakin olanlar da oldu. ancak spree gelmeyecek bir kez daha. uzun oyuncuları alttan girer gibi ekarte edip üzerlerinden smacı vuracak, gerekirse 9'da 9 üçlük atacak dinamo, bildiğiniz savaşçı; yani latrell abi. gelmeyecek bir daha, onun oyuna getirdiği heyecan daima aranacak; smaçtan sonra yüzüne veririm temalı yan yan bakışları; her anlamda alevlenmeye hazır olsa da kendi takımından herhangi bir oyuncuyu* "celallenme abi" şeklinde sakinleştirme çabaları da hatırlanacak.

    başlarda böyle değildi pek tabi, uzun saçlı bile değildi spree. bald head çıkardı maçlara, 15 numaralı formayı giyerdi golden state warriors'ta. ki o zamanların warriors'una dikkat etmek lazım. chris mullin yeterince sırtlıyor takımı, adı şu anda aklima gelmeyen iyi de bir pivotları var. işte tam bu iyi uyuşan iki oyuncunun yanına geldi kısa forvet olarak çaylak spree. ilk maçlardan itibaren ilk 5'e hemen oturdu. kimi zaman oyundan çıkmak istemedigi için koçla tartıştı, hakemle tartıştığında ise ellerini kullandığı için(!) 3 maç ceza aldı. durun, bu daha ne ki! adamın çaylak sezonundayız.

    gsw'ye alıştı sprewell. takımının en sağlam skoreri olmasa da zor zamanlarda sırtlayan, mullin zorlandığında kademeye giren bir adam oldu. lig onu böyle kabullendi. işin ilginci birkaç ay 4.2 blok ortalamasıyla oynadı. shaq, ewing*, hakeem* demeden zıplayıp allah ne verdiyse bloklamaya calışıyordu; aslında olgunlaşıyordu zamanla. ikinci, üçüncü, dördüncü sezonlar derken iyiden iyiye pişti. takımının en iyisi olmuştu artık. yirmi sayıdan az attığı maç pek yoktu. gsw seyircisi "spree" diyerek bağırıyor, spree 35-40 sayıyı rahat buluyordu. ancak o sezon, yani 97/98 sezonu kariyerinin dönüm noktası olacaktı. disiplinsiz spree takım arkadaşlarından birkaçını idmanda dövüyordu. üstüne üstlük koça da bir maç çıkışı saldırmıştı. sonuç? latrell sprewell sezonun geri kalanından men edilerek bu alanda o zamanın nba rekorunu kırmıştı. (ron artest, detroit seyircisine tekme tokat girerek bu rekoru geliştirdi.) sezonun kalan bomboş bölümünde toparlanma girişimlerine başladı. en azından içindeki hesaplaşmalarda galip gelmeyi bildi, katıldığı tv showlarında özür diledi tek tek davranışları için. ne yazik ki bu, golden state warriors'ın kendisiyle bağları koparmasını engelleyemedi, ancak bir yandan yeni bir sayfa açılmış oldu. spree, bunun değerini iyi bilecekti. bir sezon sonra new york knicks ile -bu sefer gerçekten- tanınmaya; hatta hayran kazanmaya basladığı takımla oynamaya başladı. onca macta oynamaması tekniğinden hiçbir sey kaybettirmemişti. tam tersine gittikçe daha da iyi oynuyor, veteranlığın ve kıdemin erdemini sergiliyordu. o sezon sakatlığı nedeniyle fazla maçta oynayamasa da takımının play-off'lara çıkmasında patrick ewing ile birlikte görev almıştı. daha da iyisi oldu, nba finallerine kadar gittiler. spree için burada düşülecek ek not: ewing sakatlandığında spree new york'u tamamen devraldı ve ilk kez süper-yıldız statüsüne erişti. sık sık ayın oyuncusu seçiliyordu.

    2003'e kadar new york'ta başarıyla oynadı, hemen her zaman kaliteli bilinen bir oyuncu oldu. ancak burada oynadığı üç mac vardır ki, new york seyircisinin kendisine duyduğu sevgi ve saygıyı seksene katlamıştır. birincisi: ray allen, glenn robinson, anthony mason, sam cassell ve michael redd'li milwaukee'ye*; rakibin iki adet son saniye üçlüğü ile eşitledigi ancak spree'nin 9/14 3pt ile oynayıp takımı dipten aldığı maç. ikincisi: clippers'a attığı 9/9 üçlükle 38 sayı. özellikle 6.'dan sonrakilerde hayvan gibi savunmaya maruz kalmıştı spree, yine de el üstü, fadeaway vs. derken sokmayı bilmişti. sonuncusu da 49 sayıyla kariyer rekorunu kırıp saygıdan son topu kullanmadan maçı bitirdiği; artık olgun bir oyuncu olduğunu kanıtladığı maçtır. (sözlükteki dostlarımdan spree ekledi: 99 nba finallerinin son maçı da unutulur değildir. kaybetmelerine rağmen san antonio spurs'ü çaresiz bırakmıştı.)

    son sezonları ise kevin garnett'e destek olarak geçti. kimi zaman ipleri devralıyordu, kimi zaman harika paslarla garnett'i besliyordu spree. batıda yarı finale kadar yükseldiler. kanımca play-off'larda bize gösterdiği özelligi point guard pozisyounda da başarıyla oynayabildiğiydi. hudson* 2 numaraya kaydı, spree pg oldu; kimi zaman kobe'yi savundu. (regular season'da san antonio maçında duncan'a yaptığı mükemmel savunmayı bilen bilir.)

    bundan 40 sene sonra nba ile ilgili dokümanlara baktığımızda bize oradan göz kırpacak spree. bir de yandan yandan bakacaktir, biliyorum:
    "bana istediğin savunmayı yap, ben şutumu sokarım!" tadında.
  • okumadan önce lütfen arkada şu şarkı çalsın.

    got family to feed dedim dedim inanmadınız ne oldu şimdi.

    şöyle bir malikanede yaşarken çocuklarına, evine aş götüre götüre harcadığı yaklaşık 100.000.000$'dan elinde kala kala borçlar ve daha da borçlanmasına sebep olacak mahkemeler kalmış the american dream. *

    şimdi herkes onu hasta sanırıyor yasta kimse bilmiyor amk.

    ailesi, kız arkadaşı, arkadaşları çoktan terk etmiş, yakın zamanda yaşadığı şu evin masrafları da karşılayamayacağı ve evsiz kalacağı söyleniyor.

    hey gidi sen ki zamanında gücün, agresif basketbolun simgesiydin be tokalı adam.

    bu hallere düşecek adam mıydın?
  • izlemeyi michael jordan ve gabriel batistuta kadar özlediğim sporcu.
  • latrell gibi adamların yerini dolduramazsınız sokak basketbolunu parkeye taşıyan bu gibi adamlar her daim birileri tarafından mutlaka hatırlanacaklardır. çok iyi basket oynamalarına gerek yok insanlar basket ruhuyla ilk kimle tanıştıklarını hiçbir zaman unutmazlar, basketin ruhu sokakta saklıdır, sokak da bu gibi manyak adamlar da.

    not: san antonio serisi kalbimde yaradır kaç yıldır..
  • basketbola başlamama sebep olan oyuncu. öyle karizmatikti, öyle güzel oynardıki anlatılacak gibi değil. zamanım oldukça youtube'ta videolarını izlesemde o atmosferi eskisi kadar tattırmıyor. lakers'ın durdurulamadığı yıllardan biriydi( 2000 - 2003 arası bir zamandı sanırım ), abimiz new york'ta oynuyordu. lakers ile new york karşı karşıyaydı. lakers epey bir skor farkı yapmıştı, 30-40 sayıdan fazla. 3. periyotta hırsıyla sazı eline alan sprewell son periyoatta farkı 6 sayıya kadar indirmişti. ayakta izliyordum maçı nerdeyse, kalbim duracak gibiydi. maçın bitimine dakikalar kala lakers tekrar üstünlüğü ele aldı. hiç unutmam, ağlamak üzereydim. o inanç, o hırs, o kadar geriden gelmek ve umutlanmak kazanmak için. ama sonunda kaybetmek, sırf aptal takım arkadaşları yüzünden. ayrı bir oyuncuydu o. onu anlatırken kurduğum düşük, kalitesiz ve dandik cümleleri mazur görün ey sözlükdaşlar, efkarımdandır.
  • double doubletriple double yapabilmek için fast break'te bilerek turnike kaçırıp ribaund aldığını görmüştür bu gözler. kendisi için oynamıştır her daim. enteresan adamdır.
  • dün oynanan minnesota - ny maçında kendisini takas eden ny knicks sahibi dolan'a, birkaç maç ceza almayı göze alarak (ki bu sprewell için muhtemelen milyon dolara yakın bir para kaybı olacaktır) son dakikalarda attığı bir basketten sonra ana avrat düz giderek bir gönül insanı oldugunu kanıtlamıştır.
  • nba'in en atletik oyuncularından ... korkusuzca drive eder içeride kimin** olduğunu pek umursamaz ... hayvani smaçları vardır ... 32 yaşında 1.96 boyunda ... kritik anlarda bulduğu dış şutlarlada takımının maçı kazanmasında önemli rol oynar ... golden state warriorsda tanıdık ... new york knickste parladı ... 2 kız 1 erkek çocuk babası ... and1 s8 spree mid adında bir model çıkardı bu oyuncu için**** ... ayrıntılı bilgi ve fotoğraflar için : http://www.and1.com/
  • kontratının son yılında, 34 yaşındayken tam 14 milyon dolar kazanan ve performansı açıkça düşüyorken takımı minnesota timberwolves'un sırf şampiyonluğa bu kadar yaklaşmışken dağılmamak adına teklif ettiği, akıllı hiçbir takımın fazlasını kesinlikle vermeyeceği, hatta aynını bile başka bir takımdan koparabileceği şüpheli olan 3 yıllığına 27 milyon dolarlık kontratı beğenmeyen ve üstüne bir de ''ailemin karnını doyurmalıyım'' diyerek gözümde sıfıra inen basketbolcu.
  • 9'da 9 üçlük atarak nba rekorunu egale ettiği maçta topu eline aldığında 10. deneme için malesef cesaret edemedi üçlük çizgisinden atmaya ve içeri drive etmişti. keşke cesaret edip atsaydıda altın harflerle yazdırsaydı adını nba tarihine kalplerimize yazdırdığı gibi.
hesabın var mı? giriş yap