• bu nefis ve içimi kolay olduğu kadar keyifli olan likörü bulamamaktan şikayetçiyim. insanın aklına düşünce ha diye gidip alınacak bir şey değil. en azından türkiye şartlarında değil. satın alamıyorsam kendim yapabilmeliyim diye düşündüm. sonuçta bunu satanlar da kendileri yapıyor. dahası, bu mereti tarihte zaten millet evinde yapıyormuş ki zamanla popüler olmuş da satılan bir ürüne dönüşmüş.

    şimdi, bu mantıktan yola çıkarak tarif aramaya başladım, ve daha ben "ara" diyemeden her yerden üstüme limoncello tarifleri akmaya başladı. bir iki tanesini inceledim ve aslında müthiş basit bir süreç olduğunu gördüm. en meşakatli kısmı beklemek. o da benim için sorun değil. her ne kadar meraklı da olsam, sabırlıyımdır. bekleyebilirim.

    tariflerin genelinde on - on iki limon kullanılıyor. limonların kabuklarını tercih edilen alkolde (votka) en az bir hafta, tercihen bir ay beklettikten sonra süzüp, şekerli su ile karıştırıyorsunuz ve o müthiş, keyifli, sarı ateş suyuna kavuşuyorsunuz. burada ayrıntılı tarif vermeyeceğim. zaten defalarca verilmiş, ve çoğu benim vereceğim tariften daha düzgün yönlendirici özellikte. öyleyse niye burada harf israfı yapıyorum? çünkü bunu yapmayı denemeye karar verdiğim gün evde on - on iki tane limon yoktu. onun yerine bir kutu kumkuat vardı. kumkuat dediğin limonun kuzeni. aynı mantıkla kumkuattan da likör olur mu ki dedim. yaptım, oldu. oluyormuş yani. olmuş mudur diye kavanozu açtığımda beni karşılayan müthiş kokuyla doğru yolda olduğuma iyice ikna oldum. limoncello yapmak hevesiyle çıktığım yolun sonunda kumkuatcello'ya ulaşmıştım.

    güzelce süzüp kavanozdan çıkarttığım, votkada dinlendirilmiş kumkuat kabukları şimdilik kumkuatcello'nun kendisinden daha çok ilgimi çekiyor. her biri bir shot gücünde. tahminlerime göre on tane yesem güzel bir kafaya ulaşabilirim. tadı da aşırı güzel.

    uzun lafın özeti; hayat size limon veriyorsa limoncello, kumkuat veriyorsa kumkuatcello yapın.

    görsel 1
    görsel 2
    görsel 3

    keşke kokusunu da online paylaşabilsem
  • italyan ev arkadaşımın dolabımızda sürekli bulundurması münasebetiyle kendisinden bizzat tarifini aldığım içki.
    baktım bu konu yine gündem olmuş, 1,5 aydır italya'da yaşayan bir türk kardeşiniz olarak konuya kayıtsız kalmam imkansızdı.

    tarife geçmeden önce biraz genel bilgi verelim.
    italya'da kendilerine ait fabrikalarda yalnızca limoncello üretip, şişeleyip dünyanın dört bir ucuna satarak bir servet sahibi olmuş aile şirketleri var.
    burada limoncello yapılacağı zaman, amalfi bölgesinin limonları tercih ediliyor.
    limoncello italya'da, sindirimi kolaylaştırdığı düşünülerek daha çok akşam yemeğinin üzerine tüketilen digestivo içkilerden biri.
    içki olarak tüketilmesinin haricinde, dondurmaların üzerine gezdirilebiliyor veya tatlıların hamurlarına ya da kremalarına karıştırılabiliyor.
    asla buzluğa koyulmaması gerekiyor; fakat içimden önce yalnızca şişe soğuyana kadar bir süre bozdolabında bekletilip, dolaptan çıkarıldıktan sonra da bir süre oda sıcaklığına yaklaşana kadar bekletiliyor.
    bir yerde size hafif soğuk değil de, buz gibi bir limoncello servis edilirse, bunun doğal limonlardan yapılma değil; aroma ve kimyasal katkı içeren bir limoncello olduğu ve bu servis şeklinin, natürel olmayan nahoş tadı kamufle etmek için kullanılan bir yöntem olduğu düşünülüyor.
    gastronomik literatürde, yapımı haftalarca süren limoncello tarifleri mevcut; fakat bu içkinin olayı aslında bu değil. italyanlar bunu bir misafir geleceği zaman birkaç gün öncesinde, ya da hafta sonuna hazırlık olarak hafta içinden evde şipşak hazırlayabilecekleri pratik bir içki olarak görüyorlar. dolayısıyla benim size vereceğim tarif yapımı yalnızca 3 gün süren bir versiyon olacak.

    - limoncello yapımının en önemli püf noktalarından bir tanesi, misket limonu falan değil, bildiğimiz sarı limonları, sapsarı zamanlarındayken kullanmamız. bu limonların da çok büyüklerini değil, nispeten küçüklerini seçmemiz. nispeten küçük olanlar her zaman daha iyi sonuç veriyor.
    - üç tane orta boy limon bizim için yeterli. aroma verebilmesi ve sağlığımız açısından organik olanlarını bulmaya çalışıyoruz tabii.
    - limonların dışını iyice temizlediğimizden emin oluyoruz. bunun için; suyun altında bir diş fırçası ile kabukları fırçalamak güzel bir yöntem.
    - pure grain alcohol diye geçen, %95 yoğunlukta saf tahıl alkolü kullanmanız gerekli. bu alkolü temin edemezseniz, yerine votka da kullanabilirsiniz. 250 ml'sine ihtiyacımız var.
    - meyve-sebze kabuk soyma aparatı ile limonlarımızın kabuklarını beyaz kısma ulaşana dek soyuyoruz. beyaz kısımlara denk gelince duruyoruz. o kısımlar limoncellonun tadını bozacağından kullanılmaz.
    - alkolü cam bir kavanoza boşaltıp, üzerine de limon kabuklarını attıktan sonra, kavanozun kapağını kapatıp 3 gün boyunca fazla güneş almayan bir ortamda bekletiyoruz.
    - üç günün sonunda başka bir boş cam kavanozun dibine 250 gram şekeri boşaltıp, üzerine de oda sıcaklığındaki 750 ml taze içme suyunu boşaltıyoruz. kavanozun kapağını kapatıp, tüm şeker suyun içinde tamamen çözülene dek kavanozu çalkalıyoruz.
    - şekerli su bulunan kavanozun içine, içinde limon kabukları bekletilmiş alkolü, kabuklarını bir süzgeç yardımıyla süzerek döküyoruz.
    - oluşan bu nihai karışımı, tahta bir kaşık ile karıştırıyoruz.
    - bir huninin ağzını bir tülbent/müslin ile kapatıp, huniyi boş bir cam içki şişesinin ağzına yerleştirdikten sonra, nihai karışımımızı huniden süzerek şişemize boşaltıyoruz. şişemizin kapağını kapatıyoruz.
    1 lt limoncellomuz hazır!
    verilen ölçüler oranınca miktarı çoğaltıp seri üretime geçmeniz mümkün. :)

    limoncellonuzu doldurduğunuz cam şişenin ağzını mantarladığınız ya da kapattığınız takdirde, bir kilerde ya da evinizin güneş görmeyen ve nispeten serin bir yerinde bir seneye kadar muhafaza edebilirsiniz.
  • muhtemelen hayatlarında hiç limoncello içmemişlerin hakkında atıp tuttuğu likör...

    karşılaştırıldığı şey de kolonya, allahım sana geliyorum, malibu içmek yerine coco star yiyenler gelmiş limoncelloya bok atıyor...
  • hoofff zevk faşistleri şimdi de buna dadanmış.

    lan salak, adam içmiş beğenmiş, sana ne? bize ne? kime ne? beğenmiş içmiş işte! hayret bir şey, vay efendim kolonyaymış, vay efendim dört günlük turla gidenler bayılırmış anca... e bu durumda italyanlar da italya'ya dört günlük turla gitmiş ki yüzlerce yıldır bu içkiyi yapıyor ve tüketiyorlar! mantığa gel kfkakslslsk

    sen aklıma mukayyet ol kozmos!

    ekleme: aynı salak özelden de devam ediyor. milletin ağız tadına laf etme haddini kendinde gördüğü yetmemiş, "türklerin damak tadına uygun değil" diye fetva veriyor khalslşsşs arkadaşlar bilmem kaç milyon herkesin damak tadı aynıymış, öyle buyuruyor hazret. pek de bayılmadığım limoncelloyu içesim geldi şu an jhakkska. bazı insanlar hayatında hiç "zevk meselesi" lafını duymamış anlaşılan. sen ben sevmesek ne olur, biri sevmiş işte. ama bunu bir türlü idrak edemeyip milyonlarca insanı genellemeye kalkıyor kendi deyimiyle "iq'su tescilli" arkadaşımız. (bkz: neresiyle güleceğini şaşırmak)
  • alkollu limonata işte.

    1 kilo kadar limon gerekli önce, yıkayıp kabuklarını rendeliyoruz.(beyaz kısımları asla!)

    cam bir kavanoza doldurup, 1 şişe vodkayı boca ediyoruz. en ucuzundan olabilir zira etil alkol yerine kullanıyoruz. işte fermente olsun bu 40 gün kadar. tarihi şaşmamak adına imal tarihini şişeye bi cam kalemiyle yazabiliriz. bu zaman zarfında arada bı çalkalayıp karıştırmak iyidir.

    40 gün sonra, 6 bardak (1.2 lt.) suya 1 kg şekeri ekleyip kaynatıyoruz, 5 dk. öyle fokurdasın annem.
    altını kapatıp bir 10 dk. ılısın diye bekliyoruz. bu şurubu, 40 gun beklemiş cefakar, cam kavanozdaki limon kabuğu-vodka ya ekliyoruz.

    şöyle bir şey söz konusu, likörün rengi sarı olsun istiyorsak (ki istiyoruz) ılık eklemeliyiz. soğuk eklersek beyaz renkli olacaktır.

    şurubu ekledik ılık ılık, üzerine 1 şişe vodka daha ekliyor ve kapatıp yeni tarihi yazıyoruz.(tabi karıştırmak da lazım kapatmadan önce)

    yine ara ara çalkalayarak 20 gün daha bekliyoruz. (40 daha iyi ama 20 de iyidir)

    bu arada tüm bu bekleme sürecinde karanlık bir yerde bekletilmesi gerektiğini söylememe gerek yok. hatta alumınyum folyoya sarılı halde karanlık bır yerde bekletmeceyle daha süpersonik olacaktır.

    işte sonra süzüyoruz, at o kabukları artık lazım dııl. iice süzüyoruz ama berrak olmalı.

    serin muhafaza ediniz, soğuk içiniz:)
  • bolognadaki lokantalarda yemek sonrası kahveyle birlikte biraz daha farklı sunuluyor bu likör. limoncelloyu soğutmak yerine oda sıcaklığındaki likörü buzdolabında beklettikleri küçük bardaklara koyarak servis ediyor bolognalılar. tabii burdan bolognalıların laz olduğu sonucuna ulaşmamak gerek. keza buz gibi bardaktan içildiğinde soğukmuş hissi veren likör çok soğuk olmadığı için hazım sorunu da çıkartmıyor. sımsıcak calzonenin üstüne mideyi rahatlatan bir içim sağlıyor.

    (bkz: ekşi sözlük gurme servisi)
  • 2 yildir evde urettigim ,hem kendim icip hem de dostlarima ikram ettigim"il liquore del sole" yani gunes likoru. http://italianfood.about.com/…scoffee/r/blr0321.htm adresindeki tarif fevkaladedir.
  • bunu ben bizim köyden getiriyorum sürekli, narenciye bol olduğu için evlerde bol bol yapılır, limon likörü der geçeriz. birkaç ay önce bir misafire ikram ettiğimde "ooo limoncello" dedi, "yok köyden bu" dedim, "hımm..." dedi.
    vay arkadaş, köyden olunca auvv, limoncello olunca ooo.
  • naçizane tavsiyem; meyve salatasına bir miktar katılması...
    elma gibi sıradanbir meyveyi bile baştan yaratıp, adriana lima yapıyor. o derece.
  • 80’li yıllarda fabrikasyon üretime geçilse bile hala daha en makbul limoncello ev yapımı olanıdır.
    italya‘da çok yaygındır evde likör yapımı ve limoncello da zaten evde doğmuş bir tariftir. öyle ki 1900’lü yılların başlarından beri yapılan limoncello çok uzun yıllar sadece evlerde yapılırmış.
    reçete veren çok olmuş, benim italyan şefim giovanni çok seviyorum kendi evlerinde yaptıkları reçeteyi vermişti ki paylaşmayı düşünmüyorum şimdilik *ama bir kaç tavsiye verebilirim;

    -öncelikle doğal ve kalın kabuklu limon tercih etmelisiniz. bu sebeple de limoncello yapabilmek için en ideal zamanlar kış mevsiminden bahar ortasına kadar olan süredir.
    -limonun sadece kabuğu alınmalı ki bu yönteme (bkz: zest) kısmı denir. zest bıçağı olmasına rağmen iyi kötü soyacaklar da iş görür.
    -vodka tavsiyesi vermem onun yerine etil alkol hacmen çok daha kuvvetli olduğu için kullanılmalı. 96% oranla olduğu için kullanılmalı. ama saf alkolü bulmak size kalmış. hatta tüm likörleri etil alkolle yaparsanız memnun kalırsınız söylemesi benden. “nerdeeeen bulcam yeaaa hiç uğraşamam vodka kullanırım” diyorsanız eğer; tavsiyem size değil zaten yaptığı işi ciddiye alan ve iyisini yapmak isteyenlere. sizi kenara alalım.
    -ve başka bir tavsiyem de bekleme süresi. ortalama tüm reçetelerde 2 ila 3 ay arasında geçen bekleme süresidir. hiiiç gerek yok şefime göre (ki adam kaç yıllık italyan aloooo)bir haftada içime hazır hale geldiğidir. hatta giovanni’ye göre yapıldıktan 24 saat sonra keyifle hüpletebilirmişiz.
    - son tavsiyem buzzzzz gibi servis edilmesi gerektiği. bu yüzden dondurucuda saklamalı,eğer mevsim yaz ise bardaklar da önden soğutulmalı.

    ps. limoncello benim en sevdiğim ev yapımı hediyelerdendir. o sebepten her sene yılbaşı öncesi mutlaka yaparım, ama herkese hediye etmem. bazen hiç hediye etmeye de kıyamam kendime saklarım *
hesabın var mı? giriş yap