• içinde, bütün seyircileri dağıtan, şu diyalog geçen oyun;
    - efendim faust'u okudunuz mu?
    - neee??? kiiim?
    - faust... göte(bkz: goethe) yazmış
    - neden kağıt bulamamış mı?
    bunu zihni göktay söyleyince, ölürdüm gülmekten.
  • sözleri şöyledir "lüküs hayat"ın:

    şişli'de bir apartıman
    yoksa eğer halin yaman
    nikel-kübik mobilyalar,
    duvarda yağlı boyalar

    iki tane otomobil
    biri açık, biri değil
    aşçı, uşak, hizmetçiler
    dolu mutfak, dolu kiler

    hanım gider, sen gidersin
    gündüzleri çaydan çaya
    gece olur, davetlisin
    ya dine*ye ya baloya

    hey
    lüküs hayat, lüküs hayat
    bak keyfine yan gel de yat
    ne güzel şey
    oh ne rahat
    yoktur eşin lüküs hayat

    yaz gelince adadasın
    mayo giymiş kumlardasın
    etrafında güzel kızlar
    canın çeker, burnun sızlar

    hanım motorla dolaşır
    hanım serbest, kim karışır
    takarsın şeyleri bazı
    dünya böyle sen ol razı

    sen de kendi hesabına
    topla akşam etrafına
    sarıları, esmerleri
    kır şampanya kadehleri

    hey
    lüküs hayat, lüküs hayat
    bak keyfine yan gel de yat
    ne güzel şey,
    oh ne rahat
    yoktur eşin lüküs hayat
  • yamulmuyorsam 1930'lu yıllarda ilk kez sahnelenmiştir, hadi bilemeden 40 olsun.

    o günden bugüne kadrosu değişmiştir tabi. eski kadrosundan şimdi sadece zihni göktay'ı barındırmaktadır.

    içeriği de günümüze adapte edilmeye çalışılmıştır. gündemdeki konulara değinilmekte, ama bu bence çok sakil kalmakta.

    daha dün gittim ve etkisinden hala kurtulamadım. taze taze yazayım.

    bundan 60-70 yıl önce insanlar bu esprilere gülmüştür evet, ama artık güldürmüyor. en azından ben hiç gülmediğim gibi, baygınlık geçirecektim. bunda hem ümraniye sahnesinin klimasız oluşu hem de espri olsun diye konulan şeylerin müthiş soğuk olması etkili oldu.

    söylemek istediğim daha anlaşılır olsun diye ---spoiler--- vermek durumundayım.

    olay 1930'larda geçiyor değil mi?ama güncelden de espriler olsun isteniyor. ve şu ifadeler geçiyor:
    -abi morgıç diye birşey varmış.
    -o morgıç değil, morkıç.

    ve burada insanlar kopuyor, eğleniyor, gülüyor. bense duyduğuma inanmak istemiyorum.bir kere bu kelime, 1930lara ait bir dramada iğreti duruyor. kahpe bizans filminde havadan uçak geçince ne hissettiysem burada da onu hissettim.

    bunun şokunu atlatamadan, en nefret ettiğim espri türü olan kelimeden vücut bulan espriler oldu sık sık. şunu demek istiyorum: nejat uygur esprileri:
    -bir tane haberci var. reha ihtiyar heyeti. yok, neydi, hah reha muhtar muhtar.

    -geçen gün, sirkeci arıyorum bir tane,sirke alacağım. gittim sirkeci'ye, eminönü'nü geçiyorsun.''kardeş, sirkeci var mı burada?''dedim.''lan''dedi,''burada heryer sirkeci.''

    ben bunları duyduğumda zamanı geri almak istiyorum. hem de big bang'e kadar.

    işte lüküs hayat'ta bunu o kadar çok yapıyorlar ki, ilerleyen saatlerde artık bu müzikalden korkar oldum. şimdi biri yine buna benzer bir espri yapar mı diye ürküntüyle izledim.

    rıza, lüküs hayatın karı kız dalgalarına dalmış. kendisinden feyz almak isteyen çekirgesine
    -git kendine bir dişi bul, diyor.
    -ne dişi?
    -azı dişi.

    hahaha, hohoho.

    üstümü başımı parçalayacaktım ki, şu espriyle aklımı kaybettim.

    balo yapılmaktadır. havai fişek atılacak:
    -ne atılacak?
    -havaya eşek atılacak.

    5-10 yaş grubu çocuklara hitap eden esprilerle nasıl bunca yıl sahnelendi aklım almıyor. ben mi yanlış oyuna gittim? ama yok işte, zihni göktay orada. lüküs hayat lüküs hayat bak keyfine yan gel de yat diyorlar. doğru oyun.

    hayır,şimdi''lüküs hayat'ı izledim, hiç beğenmedim''desen, kimse inanmaz. hem de izlemeyenler bile inanmaz. bunca yıldır sahnelenen bir oyun. nasıl kötü olabilir? ama gittim gördüm ve beğenmedim.
  • dün gece harbiye açıkhava'da yeniden sergilenmiş oyun. bazı genç oyuncularda biraz, bitse de gitsek havası sezinlenmesine karşılık izleyicilerin bir kısmı bitmesini bile beklemeden, gece bir buçuğa kadar sahnede terlemiş oyunculara iki dakikalık alkışı çok görerek, taksiler gece tarifesine geçmeden mekanı terketmişlerdir. insan kaç defa sahnede zihni göktay'ı canlı izleyebilir ki?
  • eskişehir'de, eskişehir büyükşehir belediyesi sanatçıları tarafından sahneleniyor, rüya gibi. ilk kez aynı kurumun, eskişehir büyükşehir belediyesi'nin iki sanat kolu birleşerek lüküs hayatı dillendirdiler yeniden; senfoni orkestrası sanatçıları çaldı, şehir tiyatroları sanatçıları oynadı, bizler de seyrettik, hem de çok keyif alarak. çok başarılıydılar. bundan sonra işlerinin daha zor olduğunu düşünüyorum çünkü seyirciler olarak bizlerin beklentileri yükseldi, haydi bakalım gösterin kendinizi yılmaz büyükerşen'in kültür askerleri!
    http://www.cnnturk.com/…t-muzikali-perdelerini-acti
    bu arada eskişehir'in bir kez daha büyükşehir olduğuna şahit oldum, üstelik çok yakışmış. aman nazarlara gelmesin...
  • dün gece* harbiye açıkhava tiyatrosu'nu dolduran 6500 civarı kişiye 1'i çeyrek geçe gibi bir vakitte bitmesine aldırmadan eğlenceli saatler yaşatan yılların opereti. güncel esprilerde zaman zaman nejat uygur tadı hissedilse de, mesaj veme kaygısıyla söylenen repliklerin bolluğu arada oeeh dedirtse de, oyun sonunda asıl konu tam toparlanamamış gibi dursa da 3 saat gayet de güzel geçmiştir.
    zihni göktay'ı hala sahnedeyken izleyebilmek, muhteşem enerjisini, beyefendiliğini, insanlığını hissedebilmek, yeteneğine ve doğaçlamalarına hayran kalabilmek bile ziyadesiyle yeterli olmuştur. zeynep rolünde funda postacı ve salak külhanbeyi fıstık rolünde savaş barutçu da gerçekten çok başarılıydılar. hele bu üçlünün arka arkaya 6-7 kez tekrarladıkları dansta özellikle savaş barutçu o kadar çok eğleniyor görünüyordu ki, aralarına katılıp dans edesim geldi. zaten seyircilerin çoğunluğu da yerinde oturamadı bu anlarda.
    oyunun başında bu oyunun kendisi için oynandığı belirtilen rahmetli suna pekuysal için saygı duruşu yapıldı ama, oyunun sonunda suna ablasının sahnedeki resmini öpüp son selamı gözleri yaşlı veren zihni göktay daha bi hüzün verdi sanki.
  • önce şuraya bkz: eskişehir büyükşehir belediyesi şehir tiyatroları

    az önce, haldun dormen'in yönettiği lüküs hayat performanslarını izledim. müzikler, eskişehir büyükşehir belediyesi senfoni orkestrasından; oyunculuk şehir tiyatrosundan. 3 lira lan! öğrenciysen bilet 3 lira, öğrenci değilsen 5 lira. ne güzel bir şehirde yaşıyorum ben.

    eve gelince doctor who izleyecektim, tiyatrodan çıkarken vazgeçtim; sabaha kadar "bana ne gerek sütlü börek" diye mırıldanmayı planlıyorum. nasıl keyifli, ne güzel bir performanstır o. halihazırda fangirl'ü olduğum sermet yeşil, evlerini bana açıp fotoğraf çalışmama destek olan berkay akın ve melda yılmaz, şarkıları söylerken aşırı eğleniyormuş gibi gözüken ve oyun boyunca gözlerimi alamadığım devrim özder akın, isimlerini tek tek sayamadığım bütün oyuncular; oyuna da dahil olan orkestra. allaam hepsine bayıldım, bütün oyunu kocaman bir sırıtışla izledim. kasım sonunda üç performans daha gözüküyor programda, üç gün üst üste gidip tekrar izlemek istiyorum resmen. (ama tabi salonlar neredeyse dolu.)

    şu mevsimde, eskişehir'de yapılabilecek en iyi şey gidip bu oyunu izlemek. bütün günümü şenlendirdiler, sağ olsunlar.
  • 3 mart 2012 tarihinde saat 22:30'da trt müzik kanalında yayınlanacaktır.

    edit: toplam 4 bölümlük dizi olarak yayınladılar, kaydettim, müziklerini de ayrıca tek tek seçip kaydettim, şimdi açıp dinliyorum.

    o kadar dvd veya soundtrackini çıkartın dedim çıkartmadılar.
  • trt müzik'de yayınlanan bölümünde goethe'nin biplendiği şaheser. trt ekibini sansür anlayışından ötürü tebrik ediyoruz.
  • eskişehir büyükşehir belediyesi senfoni orkestrası eşliğinde eskişehir şehir tiyatroları oyuncularının sahnelediği oyunu izledik bu gece istanbul'da. çok çok iyi bir performans seyrettirdiler bize. yani öyle ki, insanların bunu eskişehir'de 5 liraya izleyebildiğine inanamıyorsun. ekip hem başarılı, hem çok sıcak. müthiş eğlendik sayelerinde.

    ilk perdenin nostaljiyle açılması, "büyük hırsız" göndermesinde seyircinin tepkisiz kalmaması, sonunda hepbirlikte lüküs hayat'ın söylenmesi falan güzel anlardı. bitince bitmeseydi dedik resmen. üstüne bir de haldun dormen'le karşılıklı lüküs hayat söylemek varmış kısmetimizde. enfes. hepsinin emeğine sağlık.
hesabın var mı? giriş yap